Sürpriz savaş ve tahliye

Sudan, bugün yaşadığı çekişmelere, güven ve emniyet yokluğuna rağmen, istikrarını ve vatandaşlarının güvenliğini önemseyen ülkelerin siyasi ve tabii ki insani çabaları nedeniyle şanslı

Fotoğraf: Reuters

Nisan ortasında başlayan Sudan'daki savaş, mübarek ramazan ayına ve tatillerini anavatanda aileleri ile birlikte geçirmeyi seçen birçok Sudanlı için bir tatil dönemi olan Ramazan Bayramı'na denk geldi.

Savaştan önce ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında durum gergin olsa da, askeri bir çatışmaya girişme seçeneği ertelenmişti, koşullar büyük ölçüde istikrarlıydı, bilhassa taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çalışan 'Dörtlü Mekanizma'nın varlığı sayesinde siyasi müzakere kapısı tüm taraflara halen açıktı. Bu nedenle yaşananlar bir sürprizdi.

Savaş ani ve beklenmedikti. Hartum'un göbeğinde yaşanan çatışmalarda siviller ölüm ve yaralanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyorlar.

Çoğu güvenli bölgelere ve mahallelere iltica ettiler, ancak savaşın sonuçları onların peşini bırakmıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tüm kıtalardan ülkeler, kendi vatandaşlarını tahliye girişimlerini başlattılar. Her ülkenin önceliği, diplomatlarını, ailelerini ve ardından Sudan'da bulunan vatandaşlarını veya geçerli oturma iznine sahip diğer grupları tahliye etmekti.

Daha sonra, tahliye uçaklarının top mermileriyle vurulması veya ateş açılması riski arttı, bu nedenle İngiltere gibi bazı ülkeler, vatandaşlarının veya oturma izni olanların geri kalanını tahliye faaliyetlerini durdurdu.

Her ülke kendi vatandaşlarını veya diğer ülkelerin vatandaşlarını tahliye etmek için elinden gelenin en iyisini yaptı.

Ancak sahadaki zorlayıcı koşullar nedeniyle bu, hızlı olma ve uçuşları mümkün olduğunca azaltma gerekliliğinin damga vurduğu bir görevdi.

Özellikle de başkent Hartum'un eteklerindeki Vadi Sayidna Hava Üssüne inen bir Türk askeri tahliye uçağına ateş açılmasından sonra.


Tahliyeler, her ülkede Dışişleri Bakanlığı'nın sorumluluğundadır ve operasyonlar Savunma Bakanlığı ile koordineli olarak yürütülür.

Kurtarma operasyonlarını kompleks hale getiren de budur. Mısır başta olmak üzere komşu ülkelerin Sudan'da doğal olarak çok sayıda vatandaşı bulunuyor.

Mısır Dışişleri Bakanlığı ilk grubu uçaklarla nakletti, ardından hava üssünün hedef alınması nedeniyle hava yoluyla tahliyeleri durdurdu.

Geri kalan vatandaşlarını güneydeki kara sınır kapıları ile Port Sudan limanı aracılığıyla tahliye etmeye yöneldi.

Karadan yapılan tahliyelerde sorun, güvenlik garantisinin olmaması ki hâlâ da güvenli değil.

Buna ilaveten araba ve araç sahipleri, kaçmak isteyenleri toplanma noktalarına nakletmek için çok yüksek fiyatlar talep ediyorlar.

Savaş koşullarında büyük bir kaos hakim olur. Taliban'ın Afganistan'da iktidara geri gelmesinden sonra tanık olduğumuz son tahliye operasyonlarını, korku içindeki Afganların Amerikan tahliye uçaklarını yakalamaya çalıştıkları üzücü sahneleri hatırlayalım.

Amerikalılar için başarılı, diğerleri için talihsiz bir tahliye operasyonuydu.
 


Sudan örneğinde, en büyük tahliye operasyonu Port Sudan limanından Suudi Arabistan'ın Cidde kentindeki Kral Faysal Deniz Üssü'ne yapıldı. Operasyon büyük çünkü şu ana kadar devam ediyor.

Tahliye süreci, Suudi Arabistan büyükelçiliğinin herhangi bir ülkenin vatandaşından tahliye talebi almasıyla başlıyor, limana ve ardından Kızıldeniz üzerinden Cidde'ye nakledilmesini sağlamakla tamamlanıyor.

Sudan'a komşu ülkelerden biri olmadığı için orada tahliye etmediği hiçbir vatandaşı kalmamış olsa da Suudi Arabistan, kendisini yerine getirmekten asla kaçmayacağı bir insani durumla karşı karşıya buldu.

İşler hızlı geliştiği ve zaman değerli olduğu için, Suudi Arabistan büyükelçiliği ile Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetleri arasındaki koordinasyon hızlıydı.

Suudi Arabistan liderliğinin talimatı açıktı; milliyeti, rengi, ırkı veya dini ne olursa olsun, Suudi Arabistan büyükelçiliğine sığınan ve tahliye talebinde bulunan herkes tahliye edilecek.

Riyad, Hartum'dan Port Sudan'a yönelecek tahliye konvoylarının güvenliğini sağlamak için Sudan'daki çatışmanın taraflarıyla temasa geçti.

Limanda konvoyları Suudi Arabistan özel kuvvetleri karşılıyor ve Suudi Arabistan Kraliyet Donanması'nın gözetiminde ticaret gemileri veya donanmaya bağlı fırkateynlerle Cidde'ye naklediliyorlar.


Diplomatik çaba ve çatışmanın taraflarıyla iyi ilişkiler, Suudi Arabistan'ı BM çalışanları dahil olmak üzere binlerce insanı savaş tehlikesinden kurtarmakta kilit bir aktör haline getirdi.

Ayrıca Krallığın her yıl hacıları ve umre ziyaretçilerini ağırlayarak kazandığı kalabalıkları yönetme deneyimi, ilgili bölümler arasındaki koordinasyonun hızlı olmasını sağladı.

İçişleri Bakanlığı giriş işlemlerini kolaylaştırdı. Sağlık Bakanlığı hastalarla ilgilendi. Silahlı kuvvetler Cidde'ye ulaşan kalabalıkları karşıladı.

Aynı zamanda vatandaşlarını kabul etme ve ülkelerine gönderme hazırlıkları için farklı ülkelerin büyükelçilikleri ile de koordinasyon sağlandı.

Savaşın sonuçlarının acı verici ve ayrım gözetmeksizin herkesi etkilediğine şüphe yok.

Ancak gerçek şu ki Sudan, bugün yaşadığı çekişmelere, güven ve emniyet yokluğuna rağmen, istikrarını ve vatandaşlarının güvenliğini önemseyen ülkelerin siyasi ve tabii ki insani çabaları nedeniyle şanslı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU