6 yaşındaki kız çocuğuna hastanede cinsel istismar iddiası: Yargıtay 3 kez onanan mahkumiyet kararını bozdu, şüpheli serbest

Yargıtay Ceza Kurulu “Eksik araştırma var” dedi, 19 üyeden 9’u karşı yönde oy kullandı. Mağdur kızın ailesi ise alınacak yeni bir ifadeyle ne çocuklarının 5 yıl öncesine geri dönmesini ne sanığın serbest kalmasını istiyor

Temsili Fotoğraf: UK Safer Internet Centre

İstanbul'da bir özel hastane 31 Temmuz 2018 tarihinde 6 buçuk yaşındaki hastayı boğaz enfeksiyonu şikayetiyle kabul etti.  Annesi, babası ve ablasıyla birlikte hastaneye giden kız çocuğu, kulak-burun-boğaz hekimine muayene oldu. Doktor, hastanın röntgeninin çekilmesini istedi. Öğle saatleriydi. Çocuk ve babasını fark eden röntgen teknikeri A.C.Ö. hastayı odaya aldı. Prosedür gereği babanın dışarıda beklemesi gerektiğini belirtti. Baba röntgen çekilecek odanın önündeki sandalyelerden birine oturdu. Hastanedeki görevine henüz 25 gün önce başlayan röntgen teknikeri, ilk çektiği filmden tereddüt ettiğini belirtip kız çocuğunun velisine aynı işlemi tekrarlayacağını söyledi. 

Baba dışarıda beklemeye devam ederken birkaç dakika sonra kızının çığlığını duydu ve içeri girmek istedi. Ancak odanın kapısı kilitliydi. Hastanenin radyasyon riskine karşı aldığı rutin uygulama bu duruma gerekçe gösterilecekti. Kapı açıldıktan sonra 6,5 yaşındaki kız koşarak babasına sarıldı. Anlattıkları dehşet vericiydi. Küçük kız, o dönem 20 yaşında olan röntgen teknikerin kendisine cinsel istismarda bulunduğunu söyledi. Hastanede gerilim çıktı, baba teknikerin üzerine yürüdü. 

Çevredekiler tarafları ayırdıktan sonra şüphelinin ifadesi alınıp tüm kıyafetlerine inceleme için el konuldu. Tekniker tüm suçlamaları reddetti, olay günü verdiği ifadede “Hastayı uygun pozisyona ayarladım, daha sonra düğmeye basacağım sırada küçük kız çığlık attı. Ben de kendisinin korktuğunu düşündüm ve direkt olarak kapıyı açtım, kapıyı ikinci defa kapatıp açmam arasında maksimum 1-1 buçuk dakika vardı. Ben kapıyı açtıktan sonra babası bana saldırmaya başladı” dedi.

Biyolojik delil tespiti için analiz raporu iki ayda hazırlandı 

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Biyolojik İnceleme Şube Müdürlüğü’nün olayla ilgili raporu yaklaşık 2 ay sonra, 28 Eylül 2018 tarihinde adli makamlara sunuldu.Rapora göre sanığa ait iç çamaşırında mağdurenin tükürük lekesine rastlanmamış, DNA testi için verilen sonuç negatif çıkmıştı. Fakat sanığın iç çamaşırında sperm kalıntıları vardı. Sanık savunmasında "Evet, olabilir ama o gün kirli sepetinden kirli bir iç çamaşırı giymiştim, ondan dolayı olay günü üzerimdeki iç çamaşırımda sperm vardır" dedi. 

Mağdure ile 22 kez görüşen psikolog: Olay kurgu değil, gerçekleştiği kanaatindeyim

6,5 yaşındaki kız, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Çocuk İzlem Merkezi’ne götürüldü. Yasal prosedür gereği ifadesi video kaydına alındı. Mağdure 17 ay boyunca sürecek ve 22 kez gerçekleşecek görüşmelerin ilkinde başına gelenleri detaylıca anlattı. Uzman psikolog tarafından ifadesinin alındığı odada kapı açıkken bile yalnız kalamayan, ani seslere karşı tepki gösteren ve fiziksel temastan kaçınan bir izlenim çizdiği öne sürülen mağdurenin ağzından çıkan cümleler olay günü anlattıkları örtüşüyordu.

Uzman psikolog mahkemede tanık sıfatıyla verdiği ifadede “6 yaşında bir çocuğun ilk görüştüğü kişiye bu şekilde olayı anlatması, meselenin hayali ya da kurgu olmadığının kanıtı, ben bu olayın gerçekleştiği kanaatindeyim” dedi. Çocuk İzlem Merkezi’nde görevli uzman psikolog, küçük kızın kendini ifadede sorun yaşamadığına değindi. Gerçek-yalan ayrımı yapabilme yeteneğinin tam olduğuna, kavrama yeteneğinin yaş grubuyla uyumuna dikkat çekti. Psikolog, mahkemeye 10 Ocak 2019'da verdiği ifadede gözlemlediği travmatik bulguları ise özetle şöyle izahat etti: 

Hasta, hastane, adam kelimelerini duyduğunda psikomatik yakınmalar sergiledi. Taciz olayını korkudan titreyerek anlatan mağdure evde karanlıkta ve yalnız uyuyamıyor, ürkek tepkiler veriyor, yeme-içme düzeni bozulmuş. Edinilen bulgular istismar sonrası yaşanan travma ile uyumlu. Üç ay sonraki görüşmede "hastane" sözcüğünü duyduğunda yine travmatize oldu. Kronik stres belirtileri, psikomatik yakınmalar, kaygı davranışları, post travmatik stres tepkileri verdi ve akut stres bozukluğu tepkilerine açık bir kişilik sergiledi.”

Yargıtay 14. Ceza Dairesi sanığın cezasına oy çokluğuyla karar verdi

Yaklaşık 2 yıl boyunca Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen yargılama sonucunda sanığın suçu sabit görüldü. Sanığın mahkemedeki savunmasına itibar edilmedi, cinsel istismar suçu işlediği sabit görülerek 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar önce istinaf taşındı daha sonra ise Yargıtay'a temyiz edildi, tüm aşamalarda onaylandı. O dönem henüz kapatılmayan ve cinsel taciz davalarına bakan Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nde de oy çokluğuyla onaylanmasıyla sanık söz konusu cezayı aldı. Çoğunlukla ters düşen iki Yargıtay üyesi ise mağdurenin kriminal raporla doğrulanamayan beyanı dışında sanığın cezalandırılmasına yeterli delil elde edilmediği görüşünü savundu. Dolayısıyla sadece 2 üye hükmün onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmadı.

Sanık serbest, gerekçe delil yetersizliği ve eksik araştırma

Dava tüm bu aşamalardan geçti. Ancak sanık Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na itiraz etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz kanun yoluna gitti. Sanığın aleyhine verilen kararının kesinleşmesinin engellenmesini “Cinsel istismar eyleminin kabulü için kesin saptanması gerekir. Bu saptanmanın yapılamadığı gözetildiğinde sanığın eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı olarak kabul edilmesi gerekir” saptamasıyla istedi. İtiraz sonucu sanık serbest bırakıldı. Gerekçe “hükmün eksik araştırma üzerinden kurulması” olarak sunuluyor. 

Bir başka deyişle Bakırköy Ağır Ceza, İstinaf 25. Ceza Dairesi ve Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından onanan karar, 19 Yargıtay üyesinden 10’unun “Eksik araştırma var” yönünde oy kullanması nedeniyle bozuldu. Yani 9 Yargıtay üyesi kararın bozulmasına itiraz etti. Sanığın salıverilmesi için yazı yazıldı, yurtdışına çıkış yasağı ve duruşmaları takip zorunluluğu getirilip adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verildi. 20 Ekim 2022'de yapılan ilk müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 3 Kasım 2022 tarihli ikinci müzakerede oy çokluğuyla infazın durdurulması, sanığın tahliyesi kararlaştırıldı. 

Adli Tıp: Görüşme kayıtları iyi değildi, ses net gelmiyordu

Mağdurenin şimdi bir kez daha Adli Tıp Kurumu’na sevki isteniyor. Bugün yaklaşık 12 yaşındaki kız çocuğu yine ifade süreciyle karşı karşıya. Adli Tıp Kurumu'nun  düzenlediği (6 Mart 2020 tarihli) rapor, çocukla yapılan görüşme kaydındaki görüntü kalitesi ve çözünürlüğün yetersizliğine dikkat çekiyor. Konuşmaların derinden geldiği için yeterince anlaşılmadığına, çocuğun mimikler ve ses tonunun ayırt edilemediğine işaret ediyor. Bu sebeplerle mağdurenin beyanlarına itibar edilemeyeceği vurgusu yapılıyor. 

Aile: Kızımızın aynı acıları yaşamasını istemiyoruz

Adli yargılama sürecinde benzer olaylarla karşı karşıya kalan çocukların aynı travmaları yaşamasının önüne geçmek ve defalarca sorgulanmasını engellemek için görüşmeler görüntülü-sesli kayda alınıyor. Bu kayıtlar adli tıp uzmanı, pedagoglar, çocuk ve ergen ruh sağlığı hastalıkları uzmanı hekimlerden oluşan bir heyetçe yorumlanıyor. Mağdurenin anne babası hem sanığın salıverilmesine hem çocuklarının aynı olayları yeniden anlatmak zorunda kalma ihtimaline tepkili.  Aile “5 yıl önce cinsel saldırıya uğrayan kızımızın bir kez daha başından geçenleri anlatmasını istemiyoruz” diyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Türk yargı sistemine göre cinsel suçların ispat

Türkiye'deki adalet sisteminde Yargıtay, fail ve mağdur dışında tanığın olmadığı cinsel suçlarda mağdur beyanını birkaç farklı aşama üzerinden değerlendiriyor. Yargıtay, mağdurun şikayetini dile getirme süresine, mağdurun sanığı tanıyıp tanımadığına, fail ile mağdur arasında geçmişe dayalı herhangi bir husumet bulunup bulunmadığına, mağdurun kendi haysiyetini ilgilendiren konuda iftira atması için sebep olup olmadığına, mağdurun beyanlarının hayatın olağan akışıyla uyumuna, tutarlı ve çelişkisiz olmasına, söz konusu beyanının somutluğuna ve mağdurun olayı hemen üçüncü kişilere anlatmasına dikkat ediyor. Söz konusu olayda mağdurenin duruşmada gereği gibi ifade veremediği, soruşturma aşamasındaki ifadesinin yönlendirme içerdiğine ilişkin dosyaya bilirkişi mütalaası sunulmuş durumda. 

Bununla birlikte kendisiyle Çocuk İzlem Merkezi’nde görüşen psikolog karşılaştığı manzaranın istismar sonrası yaşanan travmatik bulgular ile uyumlu olduğunu belirtiyor. Mağdurenin sanık ile ne kendisi ne ailesinin herhangi bir tanışıklığı ve husumetinin olmadığı, olayı başına geldikten sonra hemen somut cümlelerle anlattığı biliniyor. Bununla birlikte ceza muhakemesi hukuku, "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesinden hareketle hükmün olasılıklar üzerine inşa edilemeyeceğini ve ispatın tam olmadığı durumlarda bahsi geçen ilkenin geçerli olabileceğini belirtebiliyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU