Roketle Ay'a gitmeyi deneyen ilk Türk: Lagari Hasan Çelebi

Türklerin bir gözü her daim semalarda oldu. İsmail Cevheri, Hazerfan, Lagari ve nicesi karalara hükmedebilmek için semada olmaya inandılar. Lagari, bu düşünceyi bir adım daha ileriye taşıyarak Ay’a gitmeyi denedi

Lagari Hasan Çelebi'nin uçuşu / Görsel: Wikipedia

Çinliler roketi ilk kez 1045 yılında imal ettiğinde eğlence amaçlı kullanıldı.

Elbette bu debdebeli buluş kısa sürede askeri mühendislerin de dikkatini çekti.

Çinlilerin bambu içine doldurdukları barutlarla yaptıkları gösteri hem bir temaşa hem de kötü ruhları kaçırdığına inanılan bir ritüel işlevindeydi. 

1232 yılında meydana gelen "Kaingfu" savaşında Moğollar bunun eşsiz bir savaş aracı olduğunu keşfettiler.
 

“Kaingfu” savaşı.png
“Kaingfu” savaşı

 

1258 yılında İslam aleminin en büyük yaralarından birisi olan "Bağdat Savaşı" sırasında Moğollar roketi Müslümanlara karşı kullandı. 

Müslümanlar çok acı bir tecrübeyle de olsa roket mühendisliği ile tanışmış oldu; ama Moğol ve Çinlilerin aksine bu mühendislik harikası buluşu farklı amaçlarda kullanmak isteyecekti.

İslam aleminde uçmak meselesine en fazla kafa yoran ve heves eden millet Türklerdi. 
 

 

Sultan II. Kılıç Arslan'ın İstanbul'u ziyareti sırasında maiyetinde bulunan bir Türk biranda kendi yapımı paraşütle hipodromda izinsiz uçuş gösterisi yapmıştı:

İç içe geçmiş çemberlerle kendisine bir çeşit paraşüt yapmış bu kişi uçacağını ilan etmesi kalabalığın ilgisini bir hayli çeker: 

'Stadyumda bulunan yüksek bir kaleye çıkan bu Türk, Niketas'ın kaydından anlaşıldığı kadarıyla çok uzun ve bol, içine takılan çemberlerle şişirilmiş beyaz bir elbise giymişti. Bu kayıttan onun bugünkü paraşüte benzer bir kıyafet içine girdiği anlaşılıyor. Adam, öne doğru eğilmiş vaziyette rüzgârın uçuş için müsait yönde esmesini beklemekte iken arenadaki kalabalık, bu mucit Türk'e karşı sabırsızlık göstererek 'Haydi uç', 'Haydi yelkeni aç', diye bağırıyorlardı. 

Bazıları da 'Bizi daha ne kadar bekleteceksin', 'Rüzgârı daha ne zamana kadar ölçeceksin' diye bağırıyordu.

(Prof. Dr. Muharrem Kesik,
Türkiye Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın İstanbul'u Ziyareti
ve Türkler'in Tarihteki İlk Uçuş Denemesi)


Ne yazık ki bu uçuş denemesi ölümle sonuçlanacaktı.

Yine bir Türk olan İsmail Cevheri kendi yaptığı kanatlarla uçma teşebbüsü pek iyi sonuçlanmadı.

Cevheri, şöyle demişti:

Bu dünyada benden başka kimsenin yapmadığı bir şey yaptım. Âhiret için de kimsenin yapmadığı bir iş yapacağım.


Ne yazık ki o da minareden düşerek hayatını kaybetti.

Ölümle sonuçlanmayan ve başarılı sayılabilecek ilk uçuş denemesi Hezarfen Ahmet Çelebi'ye aittir. Seyyahımız Evliya, meşhur uçuşu şöyle nakleder:

Evvela, Okmeydanı'nın minberi üzerinde, rüzgârın şiddetinden kartal kanatları ile sekiz, dokuz kere havada uçarak talim etmiştir.

Sonra Sultan Murad Han Sarayburnu'nda Sinan Paşa Köşkü'nde seyrederken, Galata Kulesi'nin taa tepesinden lodos rüzgârı ile uçarak, Üsküdar'da Doğancılar meydanına inmiştir. 

Sonra Murad Han, kendisine bir kese altın ihsan ederek: Bu adam pek korkulacak bir adamdır. Her ne isterse, elinden geliyor. Böyle kimselerin durması doğru değil, diye Cezayir'e sürmüştür. Orada vefat eyledi.
 

Lagari.jpg
Lagari Hasan Çelebi

 

Kaynağını yine Evliya Çelebi'den aldığımız ve uçmak isteyen bir Türk daha vardır: Lagari Hasan Çelebi.

Üstelik Lagari Hasan Çelebi uçmaya çalışan diğer Türkler gibi kanat takarak yapmayı düşünmez.

O insanların barut kullanarak ancak roketle semaya çıkabileceğini düşünür. 

Ayrıca, diğer Türklerden farklı olarak Lagari'nin amacı sadece uçmak değildir, o aynı zamanda Ay'a gitmek ister. 

Lagari belki Ay'a kadar gitmeyi başaramaz; ama semada en yüksek irtifaya çıkıp sonra kazasız belasız arz'a inmeyi başarmasını yine Seyyahımızdan dinliyoruz:

Lagâri Hasan Çelebi, Murad Han'ın Kaya Sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. Lagari Hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. Sarayburnu'nda Hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. Lagari, 'Padişahım seni Hüda'ya ısmarladım' diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi…

Denize indi…

Yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. Bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinanpaşa Kasrı önünde deryaya indi. Oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. Zemini bus ederek selam verdi. Bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. Sonra Kırım'da Selamet Giray Han'a gidüp orada merhum oldu. Rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi.
 

 

Sultan Murat Lagari'ye gökyüzünde ne gördüğünü sorduğunda "Sultanım size İsa Nebi'den selam getirdim" demesi birçok kişinin kendisini meczup olarak değerlendirmesine neden olsa da Lagari sürüldüğü Ukrayna'da çalışmalarını sürdürür. 

Dünyanın en önde gelen roket mühendisliği çalışmalarını yapan Ruslar, bu çalışmalarda başlangıç tarihi olarak 1650 yılını alır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar ortaya koyuyor ki Rusların bu bilime ilgi duymasını sağlayan en önemli etkenlerden birisi Lagari Hasan Çelebi ve öğrencilerinin burada sürdürdüğü çalışmalardır. 
 

 

Prof. Dr. Arslan Terzioğlu, Lagari'nin Rus roket bilimine etkisini şöyle izah eder:

Evliya Çelebi'nin bu uçma denemeleri hakkında verdiği en mühim haberlerden biri de Lâgarî Hasan Çelebi'nin bu denemeden bir süre sonra Kırım'a Selâmet Giray Han'ın yanına gittiğini ve bilâhare orada vefat ettiğini belirtmesidir. 

Rus roket tekniği âlimi S. N. Kuzmenko'nun yaptığı araştırmalara göre, ilk olarak Rusya'da Ukrayna bölgesinde XVII. yüzyıldan sonra roket tekniği ile ilgili çalışmalar başlamış olup, rokete ait ilk tarife Ukrayna'da 1650 yılında rastlanmaktadır.

Sonraları, Nikolojev ve K. I. Konstantinov (1818-1871) Rus roket tekniğinin bugünkü başarısını sağlayan çalışmalarını yine Ukrayna'da bu ilk çalışmalar üzerine kurdular. Ukrayna'daki ilk Rus roket tekniği çalışmalarının Lâgarî Hasan Çelebi'nin Kırım'da ikâmeti ve ölümünden hemen sonraya tesadüf etmesi, Rus roket tekniği alanındaki çalışmalarda Türk mühendisi Lâgarî Hasan Çelebi ile talebelerinin tesiri olabileceği görüşünü destekler mahiyettedir.

26 Ağustos 1971'de Moskova'daki XIII. Bilimler Tarihi Kongresi'nde bu tezi savunduğumuzda, Ukrayna'daki Rus roket çalışmaları hakkında bildiri veren Rus ilim adamı S. N. Kuzmenko bu hususta benimle hemfikir olduğunu ve kendisinin de bunu destekleyici mahiyette Rus arşivlerinde araştırmalar yaptığını belirtti.

(Türkler, Cilt: 11 Sayfa: 260-266)
 

 

Sözün özü, Türklerin bir gözü her daim semalarda oldu. İsmail Cevheri, Hazerfan, Lagari ve nicesi karalara hükmedebilmek için semada olmaya inandılar.

Lagari, bu düşünceyi bir adım daha ileriye taşıyarak Ay'a gitmeyi denedi. Kırım'da hayatını kaybetti, sonraları roket biliminin Kırım'da bir ekole dönüşmesinde Lagari'nin etkisini ciddi anlamda incelenmesi araştırmacılara düşen bir ödevdir. 

Lagari her ne kadar karikatürize edilen bir tip olarak lanse edilse de esasen bir fizik dâhisi ve iyi bir şairdi.

Ona atfedilen bir beyitle sözü bitirelim:

Var mı bir cây-ı safâ gûşe-i mey-hāne gibi 
Kişiye hem-dem olur mı ki yâ peymāne gibi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU