İçerik kaybolduğunda

İçinde yaşadığımız sanal dışarı denkleminin bir parçası olmadığımızdan, muzdarip olduğumuz "için" ortadan kaybolması krizini uzun uzun tartışmaya ihtiyacımız var

Fotoğraf: AFP

Dışın kaybolması belki de küreselleşme çağında alışılmış bir fikir.

Zamanda küçülme, mekânda yakınlık hissini vererek küresel köy durumunu yarattı.

Dünya, hava ile dolu bir iç lastik ile yollara dayanıklı sert bir dış lastiğe sahip eski model araba tekerlekleri gibiydi.

Daha sonra iç lastiği olmayan tubeless tekerlekler çıktı ve iç ile dış bir bütün olarak aynı oldu. İç kayboldu.

Aynı zamanda dış düşüncesi de değişti. Dışarıya seyahat etmek yerine dışarısı bize geldi.

Buraya kadar durum, anlaşılır ve net olabilir, ama bu yazıda iç mekanın kaybolması düşüncesini farklı bir şekilde ele alacağım.


Bugün dünyayı, sanal bir dünyaya taşıyan çeşitli ekranlardan insanların birbirlerini gözledikleri pencerelerden izliyoruz.

Bu dünyanın içerisi boş ve tamamen dıştan ibaret. Sanal arka planların göründüğü yeşil bir arka planda bize sunulanlar dışında bizimle konuşan hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.

Bu arka planların içi boş.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Bu yeni sanal gerçeklik ve arkasındaki her şeyi ve arkasındaki hiçbir şeye bakan pencereler ve toplumlar, devletler ve bireyler için sonuçları olacak bir özden yoksun bu pencereler söz konusu olduğunda; dünyayı bu sanal pencerelerden izleyen kişiler ancak bu sanal dünyadan kurtulup gerçekliğe döndüklerinde bir toplumdan bahsedilebilir.

Gerçek dünya ile iletişim kurup toplumlarını ekranlarda değil, toplumdaki değerler temelinde inşa ettiklerinde gerçek bir toplum söz konusu olabilir.


Politika ve toplum, esas olarak yerel olana dayanıyorsa, o zaman hayali ve sanal bir dışarıyı gözleyen pencerelere dayanarak bir toplum kurulamaz.

İnsanların gerçek dünyada etkileşime girdiği, acılarını, umutlarını ifade ettikleri, sanal bir dünyanın sorunlarına değil gerçek sorunlara çözüm aradıkları gerçek bir iç mekân olmadan toplum tesis edilemez.


Dışarıdaki illüzyon sokaklara bakan pencereler olgusu, Arap bölgemizi işgal etmek ve geride kalan değerleri de yutmak üzere.

Batı'daki iç ölüm olgusu, sözlü anlatım dünyasından yavaş yavaş yazı dünyasına geçen, burada üç veya dört yüzyıldan fazla kalan, bir buçuk yüzyıl da matbaa dünyasında, ardından bir yüzyıldan daha az bir süre software ve ekranlar dünyasında yaşayan toplumlarda ortaya çıkan bir olgudur.

Bu toplumlar dışarıya dair bakış açıları ve iç ile ilişkilerindeki bu kademeli ilerlemenin sonucunda birçok deneyim biriktirmiştir.


Bize gelince, daha matbaa ve daktiloyu tamamen benimseyemeden, radyo ve televizyon bizleri tekrar sözler dünyasına götürdü.

Diğer bir deyişle, yazı ve matbaa ile az da olsa uzaklaşabildiğimiz sözlü anlatım dünyamıza geri dönmekle kalmadık, bu dünya daha da büyüdü.

Bu dünyada çok kalmadık ki bu kez, 140 karakterden oluşan bir tweet, Instagram'daki bir fotoğraf veya Facebook'taki bir post ile sınırlandırılmış sanal pencerelerin saldırısına uğradık.

Bizleri, ikisine de hâkim olmadığımız yazılı ve sözlü içeriklerden bir karışıma götüren pencerelerin saldırısına maruz kaldık.

Toplumumuzu temsil ettiğini sandığımız sanal bir dış için, içi bırakıp kendisini içerikten tamamen yoksun bıraktık.


Toplumlarımız, pencere boşlukları ve baktıkları yanılsamalar değildir. Birkaç istisna dışında toplumlarımızın çoğu küresel yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

İyi eğitim yüzdesi ve iyi üniversitelerimiz listenin neredeyse en alt sıralarında yer alıyor. Yine de çoğumuz ABD'den daha az gelişmiş olmadığımızda ısrar ediyor.

Köklü demokrasileri eleştirmemize izin verecek hiçbir yönü olmadığı için kaybolan ya da sakladığımız içi tanımadan, sadece sanal pencerelerden dışarıya bakabildiğimiz için başkanlık seçimlerinde yaşanan sahtekarlıkları eleştirme hakkına sahip olduğumuzda diretiyor. 

İçinde yaşadığımız sanal dışarı denkleminin bir parçası olmadığımızdan, muzdarip olduğumuz "için" ortadan kaybolması krizini uzun uzun tartışmaya ihtiyacımız var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU