Peru siyasi krizinin kodları: 'Z Kuşağı' siyaseti şekillendiriyor

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Guadalupe Pardo/Reuters

Güney Amerika ülkesi Peru'da bir hafta içinde 3 cumhurbaşkanı değişti. Peru Kongresi, merkez-sağ liberal görüşlü milletvekili Francisco Sagasti'yi Peru'nun yeni geçici cumhurbaşkanı olarak seçti. 

Peru milletvekilleri, görevinde sadece 5 gün kaldıktan sonra şiddetli protestoların ortasında istifa eden geçici başkan Manuel Merino'nun istifasının ardından; merkez siyasetten Mor Parti vekili Sagasti'yi seçti.

Merino, Kongre'nin 9 Kasım'da görevden aldığı Başkan Martin Vizcarra'nın yerine gelmişti. Peru Kongresi Vizcarra'nın Kovid-19 salgınını kötü yönetmesi ve yolsuzluk iddialarından ötürü Başkan Vizcarra'yı "ahlaki açıdan uygun olmadığını" ilan etmişti. 

Perulu ve bazı Latin Amerika uzmanı gazeteciler ve analistler, Vizcarra'nın devrilmesini "darbe" olarak adlandırsa da; kimileri de Z kuşağının isyanı olarak değerlendirdi.

Gerçekleşen protestolar, Peru'nun son 20 yılının en büyük gösterileri oldu.

"Peru'nun siyasi istikrarsızlığının kökeninde ne var?" sorusunun cevabını gelin birlikte arayalım.


Öncelikle şunu net bir şekilde vurgulamalıyız. Peru'da şuan yaşanan kriz, ülkenin son 30 yılda yaşadığı olayların bir birleşimidir.

Esas olarak da milenyum neslinin büyüdüğü ve medyayı, siyaseti, ekonomiyi ve bürokrasiyi işgal eden siyasi elit sınıfın yolsuzluk eylemlerine karşı bir itirazı olarak okumak en doğrusudur.

Bugün bu genç neslin on binlercesi; polis tarafından öldürülen 2 genç için saygı gösterileri yapıyor. 


Peru siyasi krizin dinamikleri 8 maddeden oluşuyor ve Peru'nun kirli kapitalist oligarşisi içindeki yönetim krizinin altında yatan koşullardan kaynaklanıyor.

Ordunun nihai hakem rolü oynadığı, yürütme ve yasama organı arasında bir iç çatışma şeklidir.


1. Peru siyasetinin çürümüşlüğü: Başkanı görevden alanlar da yolsuzlukla suçlanıyor

Merino, bir başkanlık döneminin üçüncü başkanıdır; Vizcarra'nın selefi Pedro Pablo Kuczynski (PPK), 2016'da seçildi.

9 Kasım 2020 Pazartesi günü, Peru Kongresi Başkan Martín Vizcarra'yı görevden aldı. Ertesi gün Vizcarra'nın yerine Kongre Başkanı Merino aldı. Merino'nun atanması, derinleşen bir sosyal ve ekonomik kriz bağlamında gerçekleşti.

Son geçici başkan Sagasti'nin Cumhurbaşkanı olmasıyla bir dönemde 4. Başkan Peru'nun başına geçmiş oldu.

Vizcarra kendisine yöneltilen yolsuzluk suçlamalarını reddederken, siyasi yolsuzluk Perulu yönetici seçkinleri arasında yaygın bir konuydu.

Vizcarra, Mart 2018'de Brezilyalı inşaat devi Odebrecht'le ilgili yolsuzluk suçlamaları nedeniyle Başkan Kuczynski'nin istifası üzerine başkan olmuştu.

Ancak kendisi de aynı şirket ve aynı yolsuzluk suçlaması nedeniyle görevden alındı. Neredeyse yaşayan her Peru eski cumhurbaşkanı yolsuzluk soruşturmalarına karıştı.

Eğer Vizcarra, iddia edilen suçlamalar mahkemelerde onaylanırsa 2000 yılından beri çeşitli suçlardan hapishaneye giren 6. Peru Cumhurbaşkanı olacak.

Vizcarra'nın başkanlıktan azledilmesi meclisi/kongreyi temsil eden tüm siyasi partiler tarafından gerçekleştirildi.

Ancak Vizcarra'yı görevden alan 68 milletvekili de (130 milletvekilinden) yolsuzlukla suçlanıyordu! Vizcarra 2011-2014 döneminde yolsuzluk suçlamalarına dayanarak "ahlaki yetersizlik" nedeniyle görevinden  alındı.

Vizcarra, Peru'nun güneyindeki bir maden bölgesi olan Moquegua valisi iken, inşaat şirketi Obrainsa'dan 300 bin dolara yakın para almakla suçlanıyor.

(Obrainsa, kamu altyapı sözleşmelerinden milyarlarca dolar alan Brezilyalı dev Odebrecht'in de dahil olduğu 31 firmadan oluşan bir konsorsiyum "Club de la construcción" un bir parçasıydı).


2. Z kuşağı, başkanı devirdi, şimdi de yeni bir anayasa istiyor

Peru'da Y kuşağı ve Z kuşağı gençlerinin çoğu, başkan Manuel Merino'nun istifasını sağladıktan sonra yeni hedef olarak; anayasanın değiştirilmesini ve Kongre'nin reforme edilmesini istiyorlar.

Bu durum, Peru'nun geçen yıl sokak gösterilerinin ardından şimdi de anayasasını yeniden yazan komşusu Şili'nin izinden gittiğini gösterdi.

Sosyal açıdan liberal olan geçici başkan Francisco Sagasti, Nisan 2021'de genel seçimlerin yapılacağını açıkladı.

Peru'nun siyasi sınıfı tarafından yıllardır görmezden gelinen yeni bir güç ortaya çıktı. Merinos'u görevden aldıran, siyasi olarak aktif ve bilinçli  genç vatandaş kitlesiydi.

Sagasti bu bağlamda sokak protestolarına katılan ve Merino'nun istifasına yol açan Perulu gençleri hedefleyen sempatik bir açılış konuşması yaptı.

Bu konuşma sırasında, iki protestocunun ölümüne yol açan polis baskısının cezasız kalmayacağına söz verdi. 

Sagasti, Vizcarra yönetiminin bazı teknokrat bakanların, kabinenin içinde bulunması, toplumsal gerilimleri azaltmayı hedefliyor gibi görünse de; bu genç hareketi daha derin değişiklikler ve hatta anayasal bir revizyon süreci talep ediyor. Dolayısıyla ülke de eko-politik risk devam ediyor. 
 

AFP.jpg
Çoğu genç olan protestocular, Manuel Merino'nun geçici hükümetini protesto etmek için sokaklara döküldü / Fotoğraf: AFP


Önümüzdeki yıl Peru'nun bağımsızlığının 200'ncü yıldönümüne atıfta bulunarak 'iki yüzüncü yıl' olarak adlandırılan Peru'nun genç nesli, geçici cumhurbaşkanının istifasına yol açan son protestoların merkezinde yer aldı.

Peru'nun iki yüzüncü yıldönümü, Nisan seçimlerinde çok önemli olabilir. Resmi rakamlara göre, 20-34 yaş arasındakiler, zorunlu oy kullanma yaşındakilerin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor.

Düşünce kuruluşu IEP tarafından yapılan bir ankete göre, 18-24 yaşları arasındaki kişilerin yarısından fazlası, bu ay Peru'da çeşitli hükümet karşıtı protestolara katıldıklarını söyledi.

Bu, 40 yaşın üzerindekilerin üçte birine karşılık geliyor. Ankete katılan Peruluların yaklaşık yüzde 90'ı Kongre'yi onaylamadıklarını ve yüzde 65'i de herhangi bir siyasi partiyle özdeşleşmediğini açıklıyor; bu, ekonominin koronavirüs salgını sırasında daha derin bir daralma ile mücadele edeceğini de gösteriyor.

 
Gençlerin çoğu, Fujimori hükümetinin şiddetine tam olarak tanık olmadı, ancak birçok başkanın bir biri ardına yolsuzluk skandallarına karıştığını gördü.

Hareketin henüz görünür bir lideri yok; ancak gençlerden oluşan bu hareketin arka planında bir güç odağı olmadığını söylemek saflık olur.


3. Kovid-19 salgını

Peru, kişi başına dünyanın en yüksek Kovid-19 ölümleri arasında. Peru, 33 milyon civarında bir nüfusa sahip ve ülkede bugüne kadar 35 binden fazla ölüm gerçekleşti (23 Kasım 2020 itibarıyla).

Temmuz ayında ekonominin yeniden açılmaya başlamasıyla Kovid-19 enfeksiyonları ve ölümler ile birlikte Peru'daki siyasi ve sosyal krizler arttı.

Madencilik sektöründe yüksek enfeksiyon oranları nedeniyle ülke de grevler patlak verdi. Dolayısıyla ekonomini çarkları da durdu.


Geçici başkan Sagasti, koronavirüsle mücadeleye yönelik ilk hamlesinde, Vizcarra'nın eski sağlık bakanı Pilar Mazzetti'yi geri getirdi.

Çünkü Mazzetti, hastalıkla mücadelede ilk olumlu sonuçları elde etmişti. Ancak ülke de sağlık sistemi çöktü. Cenaze hizmetleri bile işlevsiz kaldı.

Yüzlerce doktor ve binlerce sağlık çalışanı öldü. El Comercio'ya göre, ekonominin yeniden açılmasından ötürü, enfeksiyonların sayısı altı hafta içinde yüzde 78 arttı.

Ayrıca çocuklar ve ergenler arasında enfeksiyonlarda yüzde 75'lik bir artış olmuştur. 


4. Ekonomi

Ülkenin derinleşen ekonomik krizi sonucunda Peru Merkez Bankası bu yıl yüzde 12'lik bir daralma öngörüyor.

Bununla birlikte Peru, Vizcarra'nın ilk ev kısıtlamasıyla birlikte; Peru ekonomisini felce uğraması ve gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) ikinci çeyrekte yüzde 30 oranında düşmesine neden oldu.

Peru, hem acil bir sağlık kriziyle hem de ciddi bir ekonomik krizle de karşı karşıya kaldı.

Yeni geçici başkan Sagasti; bu nedenle bir yandan virüsü kontrol altında tutarken diğer yandan da Peruluların işe geri dönmesini sağlayacak yeni bir rota çizmesi gerekecek.

Ancak, pandemi sırasında vergi gelirleri düştüğü ve bütçe açığı arttığı için ekonomik istikrarı yeniden sağlaması zor bir iş olacaktır.


Perulu politikacılar ülkenin mali oligarşisine ve yabancı sermayesine hizmet ederek kendilerini zenginleştirmeye devam ederken, Peru içten içe patlıyor.

Bu yılın ağustos ayına gelindiğinde, işsizlik 2019'dakinden yüzde 40 daha yüksek. Birçok şirket iflas ilan etti ve Peru'nun ekonomisi dibe vurdu; turizm yüzde 90, inşaat yüzde 67 ve madencilik yüzde 37 küçüldü.

Selefi gibi, Vizcarra da işçi sınıfının düşmanı ve madencilik kartellerinin adamı olarak hüküm sürüyordu.

Haziran ayında, Vizcarra, yıkıcı etkilerle ekonomiyi açtı. Hastanelerin kaynakları tükendi; yeni vaka ve ölüm oranı hızlanmaya devam ediyor.
 

Vizcarra.jpg
Martin Vizcarra / Fotoğraf: Martin Mejia/AP


5. Ordu ve madencilik şirketlerin girift ilişkileri

Peru kongre üyelerin bir kısmı, Vizcarra'nın görevden alınmasını önlemek için silahlı kuvvetlerden yararlanacağını iddia etmiş.

Başbakan Walter Martos, "Silahlı kuvvetleri siyasi eylemlerde asla kullanmayacağız" demişti. 

Vizcarra ve silahlı kuvvetler genelkurmay başkanının geçen yılın eylül ayı sonlarında eski kongreyi feshetmesinden bu yana yakın işbirliği içinde olduğu biliniyor.

Silahlı kuvvetlerin doğrudan müdahalesi, Kovid-19, ekonomik ve görevden alma krizleri birleştikçe ordunun müdahale ihtimali artan bir tehditti.

Peru eski Cumhurbaşkanı Vizcarra, Eylül 2019'un sonunda silahlı kuvvetlerin açık desteği ile Kongre'yi kapattı ve aylarca kararname ile ülkeyi yönetti.

Ordu, bir yandan parlamento darbesine destek verdi; diğer yandan eski geçici başkan Merino'nun yanında yer aldı; öte yandan başkana olan bağlılığından vazgeçti! 

Ordu'nun bu çelişkili pozisyonun Peru'nun sert siyasi dengelerinden kaynaklanıyor. Ordu ve egemen sınıf darbeden geri duruyor; çünkü işçi sınıfı, Z kuşağı gençleri ve nüfusun ezilen katmanlarından oluşan geniş bir toplumsal mücadelenin yol açacağı handikaplardan da korkuyor.

Fakat Peru'da, hatta Latin Amerika'nın geri kalanında olduğu gibi, egemen sınıf ve onun ulus ötesi ortakları, toplumsal eşitsizliğin yol açtığı sınıfsal patlama tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında, askeri ve polis güçlerini kullanma konusunda tereddüt etmiyorlar.

Ordu, Vizcarra kabinesinde 19 koltuğun 3'ünü aktif veya emekli generaller tarafından işgal ediyordu.

Vizcarra, madencilik sektörüyle bağlantılı ve Peru iş lobisi Confiep'den (Confederación Nacional de Instituciones Empresariales Privadas) Pedro Cateriano ile ittifakını sürdürdü.

Vizcarra'nın madencilik ve yabancı sermayeye olan bağlılığı, Enerji ve Madencilik bakanlığına Miguel Incháustegui'yi seçmesiyle kanıtlanmıştı.

Incháustegui'nin deneyimi, Turmalina Metals Corp. ve Cañariaco Copper Peru'nun direktörlüğü yapmıştı.

Ayrıca Gold Fields ve Lumina Copper'da şirketlerinde de çalıştı.


6. Yeni bir Anayasa

Peru 1993 Anayasası tarafından oluşturulan tek kamaralı/meclis sistemle yönetiliyor. Tek kamaralılık, kongre çoğunluğuna sınırsız güç veriyor; bu, Peru'da ikinci bir kontrol ve denge sorunu yaratıyor.

Dolayısıyla kararlar hızlı ama kontrolsüz alınıyor. Mevcut senaryoda, son seçimlerde yeni bir Anayasa sözü veren ve Kongre'de yer kazanan iki sol görüşlü siyasi grup var.  

Geniş Cephe (FA) ve Antauro Humala liderliğindeki Peru Birliği (UPP). Ancak ortak bir hedefe sahip olmasına rağmen, her biri bunu gerçekleştirmek için farklı yollar öneriyor.

Ancak UPP ve FA, bunu uygulamak için bir formül üzerinde anlaşmayı başarsalar bile, mutlak bir parlamento çoğunluğuna sahip değiller.

Sağ partiler Peru Popüler Tarım Cephesi (FREPAP) ve Halk Hareketi ile bir araya gelmeleri çok zor.

Sonuç olarak yasama meclisinde sandalyeyi kontrol eden partiler/milletvekilleri, iş veya çıkar lobilerin/grupların amaçlarına hizmet eder oldular.

Nitekim Kongre'nin 'ahlaki açıdan uygun olmadığı' maddesi cumhurbaşkanını görevden almasına izin veren eski anayasal normun belirsizliğidir. Çünkü bu madde son 3 yılda; 4 kez kullanıldı. 


7. Devlet ile vatandaş arasındaki ilişki kopmuş

Genel anlamda Peru, nüfusu temsil eden (halktan kopuk) politikacılar tarafından yönetilen bir ülkedir.

Devlet ve hükümet; seçmenlerin/vatandaşların istekleriyle bağlantı kuramıyor ve siyasi temsil biçimlerini anlayamıyor.

Gösterilere çıkan gençler, hayatlarını tam anlamıyla demokratik hükümetler altında yaşayan aslında ilk nesildir. Fakat bu toplumsal gerçek, gençlerin siyasi beklentilerini değersiz kılıyor. 


Peru kongresi iki kelimeyle özetlenebilirse; parçalanmış ve denetimsizdir. 2016'da Parlamento'ya girmeyi başaran 6 parti varken, son seçimde barajı aşan 9 siyasi parti oldu.

2016'da ilk üç siyasi güç koltuklarınyüzde 84'ünü toplarken; son seçimde ilk üçü yüzde 47'ye ulaşıyor.

2016'da önde gelen siyasi partiler sandalyelerinyüzde 56'sını kazanırken, 26 Ocak 2020 kısmi seçimde en çok oy alan parti parlamentodaki sandalyelerin yalnızca yüzde 19'unu elde etti.

Son kongrede en çok oy alan parti ile en az oy alan parti arasındaki mesafe 29 puan ve 68 milletvekili olurken, 2020'de bu ara 4 puan ve 16 sandalyeydi.

Bu bağlamda bugün kongre, 2016'daki kongreye göre daha parçalı durumda. Ancak siyasi elitlerin zihinsel şuuru toplumun talep ve şikayetlerine karşı çok duyarsız durumda.

Hükümet ile sokak arasındaki bu kopukluk, hiyerarşik ve otoriter bir siyaset vizyonunun hüküm sürdüğü muhafazakar kabine tarafından daha da şiddetlendi. 


8. Uluslararası suç ekonomisi

Peru jeo-stratejik konumu, siyasi ve ekonomik ağırlığı, Amerika kıtasının Asya'ya açılan bir kapısı olarak görülüyor.

Peru'nun coğrafi konumu hem narkotik hem de yasadışı madencilik ürünleri stratejik açıdan önemli bir kaynak olsa da; Peru'nun siyasi krizinin ortasında, benzeri görülmemiş bir sağlık ve sosyo-ekonomik stres yaşatıyor.

Peru, uluslararası suç ekonomisine birden çok yollara entegre edilmiştir. Peru'da ulus ötesi suç faaliyeti hem iç hem de dış faktörler tarafından etkinleşiyor.

Özellikle büyüyen koka ihracatı uluslararası uyuşturucu ticaretinde Amerika-Asya arasında bir köprü haline getiriyor.

Buna ek olarak, Peru'daki suç şebekeleri, uluslararası ekonomiden besleniyor. Kokain talebi (Avrupa ve ABD) Peru, Bolivya ve Brezilya'daki koka ekimi, kokainin kimyasal dönüşümü, birden çok güzergah sayesinde Peru'dan yani Güney Amerika'dan Asya'ya ulaştırılıyor.

ABD Ulusal Uyuşturucu Kontrol Politika Ofisi, Peru'nun toplam kokanın 72 bin hektarlık bir sahip olduğunu tahmin etmektedir. 2019 yılında 705 tonluk ekilmiş alan, önceki yıla göre  yüzde 50 artış  göstermiştir.

Benzer şekilde, altın için Peru'da yasadışı madencilik sektörünü geliştiriyor. Çoğu ruhsatsız (yasadışı) olan gayri resmi madencilik, Peru'nun çoğunda gerçekleşiyor, güneydeki Madre de Dios, Puno ve Junin eyaletleri büyük ilgi çekmiş durumda. 

Peru'daki koka üretimi esas olarak Apurimac, Ene ve Mantaro nehir vadisinde (VRAEM) yoğunlaşmıştır.

Yasadışı malların taşınması, bu bölgeyi bölgesel suç ekonomisinin yükselen merkezi haline getirmiştir .

Kokain ve diğer yasadışı kargoları taşıyan küçük uçaklar bölgeden geçen narko-uçakları büyük bir suç ekonomisi yaratıyor.

Peru'nun suç ekonomisi Meksika gibi Orta ve Güney Amerika bölgelerindeki uyuşturucu kartelleri gibi siyasi, yargı ve silahlı kuvvelerle girift bir ilişki içindedir.

Kovid-19 pandemisi, sınırların ve ulaşımın kapatılması ülkenin koka pazarında ekonomik bir kayba neden oldu. Kovid-19 salgınında suç ekonomisinde önemli dönüşümler geçiriyor.


Devrik Başkan Merino'nun hataları nelerdi?

Manuel Merino, her nasılsa başkan olduktan sonra ne yapacağına dair bir planı yoktu. Kabine üyesi bulmakta bile zorlandı. Uluslararası sosyal yardım girişiminde bulunmadı.

Merino, başkanlığının 6 günlük görev süresi boyunca bocaladı. Merino, cumhurbaşkanlığına yükselmesiyle ilgisi olmadığı düşünerek protestoları görmezden gelmeye çalıştı.

Protestocuların ülkenin ekonomik durumuna kızdığını iddia etti. Protestocuları meşgul etmeye isteksizdi ve sivil toplum gruplarına ulaşmak için hiçbir girişimde bulunmadı. Bu isteksizliği öfkeyi artırdı. 

Buna rağmen Merino, polislere protestoları bastırmasını emretti. Polis şiddeti, öfkeli daha büyük bir kalabalık çekti. 2 protestocu öldürülünce Merino'nun kabinesinde 12 bakan istifa etti.

Askerlerin kendisiyle görüşmeyi reddettiği yönünde haberler vardı. 

Suç, terörizm ve pandeminin politik, ekonomik ve bütçesel baskılarından ülkeye yönelik çoklu, genişleyen tehditler varken, yapılacak çok iş var.

Bu tür zorluklar bağlamında, Çin gibi diğer aktörler, ülkedeki ticari varlıklarını ve etkilerini genişletmek için bu ekonomik ihtiyaçlardan ve kırılganlıklardan yararlanarak, yeni ticaret kaynakları, krediler ve uzun vadeli faydalı yatırımlar sunuyorlar.

Peru'da her geçen siyasi alanda gücünü ve etkisini arttıran FREPAP partisi, İsrail'in Yeni Evrensel Antlaşma Misyonu Evanjelik Derneği tarafından oluşturulan bir partidir.

Bu partinin ilerlemesi, Latin Amerika'daki diğer Evanjelik tipteki siyasi oluşumlarından farklıdır. Evanjelik hareketin bir parçası olarak da tanınmıyor.

Temel teolojik neden, bu kilisenin kurucusu Ezequiel Ataucusi'nin, halen gelişini bekleyen diğer Hıristiyan kiliselerinin aksine, yeni mesih olarak tanınmasıdır.

Dahası, bu siyasi hareketleri yönlendiren refah teolojisitleri eski Perulular olan İnkaların, aslında İsrail'in kayıp kabilelerinden biri olduğuna inanmasıdır.


Sonuç olarak, yeni cumhurbaşkanı Peru tarihinde ilk kez bir haç ve İncil olmadan ve yalnızca "tüm Perulular için" yemin etti.

Sagasti, ilk taahhüdünün ve zorluğunun, Nisan 2021'de yapılması planlanan seçimlerin "sorunsuz ve kesinlikle temiz bir şekilde yapılmasını" sağlamak olduğunu belirtirken, yürütmenin "süreçte mutlak tarafsızlığı" koruyacağını garanti etti.

Sağlık ve eğitimde kaliteli kamu hizmetlerini teşvik etme vaadiyle, bilim ve teknolojiyi teşvik etmeye özel önem vererek, "sağlık ve ekonomi salgınının neden olduğu ciddi krizle" yüzleşmeye çalışacağını ekledi.

Merkez-liberal lider aynı zamanda yönetimde "ekonomik istikrar ve mali denge" olacağına söz verdi.

Geçici cumhurbaşkanı, yeni başkan ve Kongre 28 Temmuz 2021'de göreve başlayana kadar yetkiden yoksun meşruiyet sorunları ile karşı karşıya kalacak.

2016'dan bu yana Peru'nun çeşitli siyasi krizlerine katkıda bulunan sorunların çoğu çözülmemiş durumda ve cumhurbaşkanı ile yasama organı arasındaki gerilimleri yeniden alevlendirebilir.

Bu gerginlik toplumsal isyan ile askeri darbeyi tetikleyeceği gibi geçiş süresine kadar itidalli bir siyaseti de beraberinde getirebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU