1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) üzerine bir değerlendirme

Doç. Dr. Işıl Tuna Pınar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: TRT Haber

Yaklaşık bir ay önce TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "1921 Anayasasında olduğu gibi katılımcı, güçlü anayasa yapma imkânı bu Meclis'te vardır" şeklindeki değerlendirmelerinin ardından yeniden sivil anayasa hazırlığı gündeme geldi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş'un sözlerinin ardından gündemde tartışılmaya başlayan başka bir konu ise "1921 Anayasası" oldu. 

Bugünkü yazımızda güncel siyaset ve popüler kültürde sıkça tartışılan 1921 Anayasası meselesini 1921 Anayasası'nın ne olduğu ve yazılış süreci konjonktürü kapsamında demokrasimize kazandırdıklarını bilimsel olarak değerlendireceğiz. 
 

1.jpg
Fotoğraf: Samsun Valiliği

 

Tarihsel arka plan

Osmanlı Devleti, Ekim 1914'te girdiği I. Dünya Savaşı'nı kaybetti ve 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalamak durumunda kaldı.

Mondros Ateşkes Antlaşması savaşın galip devletlerine uzun yıllardan beri "Şark Meselesi" olarak nitelendirdikleri Osmanlı Devleti'ni yok etme fırsatı verdiği gibi, adı geçen antlaşmada yer alan İtilaf Devletleri'nin güvenliklerini tehdit altında gördükleri herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerine ilişkin madde ile Türk milletinin geleceğine de doğrudan müdahale hakkı elde etmişlerdi.

İtilaf Devletleri ateşkesten hemen sonra ülkenin stratejik mevkileri ve önemli kaynaklarını derhal işgal etmeye başladı.

Bu işgaller Mustafa Kemal'in ifadesiyle; "Türk ata yurduna ve Türk'ün istiklaline tecavüz" olarak nitelendirilerek, Türk milleti tarafından kabul edilmedi.

Halk çeşitli kurtuluş reçeteleri üretti, cemiyetler kurdu, Kuvâ-yi Milliye çatısı altında zulme direnmeye karar verdi.

Milletin haklı tepkisi olarak doğan bu irade Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a ayak basmasıyla organize bir hale gelerek tek elden yönetilmeye başladı. 

Mustafa Kemal kişisel düşüncelerinin bir yansıması olarak hazırladığı Samsun Raporu'nda "Millet milli hakimiyet esasını kabul etmiştir", Havza Genelgesi'nde "milli iradenin her bakımdan hâkim kılınması", giriştiği eylemi kişisel olmaktan çıkaran Amasya Genelgesi'nde (Mustafa Kemal haricinde genelgede Rauf Bey, Ali Fuat Paşa ve Refet Bey'in imzaları vardır) "Milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır", Erzurum Kongresi'nde "Kuvayı Milliye'yi amil milli iradeyi hâkim kılmak esastır" ve Sivas Kongresi'nde "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez" maddeleriyle millet egemenliğine dayalı yeni Türk devletinin kuruluş sürecine giden taşlar titizlikle döşendi.

Son Osmanlı Mebuslar Meclisi'nde "Misak-ı Milli kararlarının" alınmasının ardından 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul resmen işgal edildi ve Mebuslar Meclisi dağıtıldı.

Mustafa Kemal'in 19 Mart tarihinde Ankara'da "Selahiyet-i Fevkalade'ye Malik Meclisi" toplanmaya çağırması ve İstanbul'daki milletvekillerinden Ankara'ya gelebileceklerin de bu meclise katılmalarının ilanı Millî mücadelede yeni bir döneme girildiğini gösterdi.

Tarihsel arka plan Millet Meclisi'nin açılmasını ön gördü.
 

2.jpg
Fotoğraf: TRT Arşiv

 

Kurucu Meclis: Büyük Millet Meclisi

23 Nisan 1920 tarihinde açılan Büyük Millet Meclisi "Kurucu Meclis", diğer bir değişle "Meclis-i Müessisan" olup bir dizi yasama faaliyetleriyle yeni Türkiye Devleti'nin iskeletini oluşturdu.

24 Nisan'da Mustafa Kemal 3 oturumu dolduran uzun bir konuşma yaptı. Ardından Meclis Mustafa Kemal'i Meclis başkanı seçti.

Meclis ikinci başkanlığına Celâlettin Arif Bey, başkan vekilliğine de Mevlevi Abdülhalim Çelebi seçildi.  

Mustafa Kemal aynı gün kendisinin kaleme aldığı bir önergeyi meclise sundu. Önergede çalışmaların daha verimli geçmesini amaçladı.

Buna göre, hükümet kurmak zorunluydu. Bu madde ile İstanbul Hükümeti'nin yok hükmünde sayıldığı ve yeni bir devletin kurulacağı gözler önüne serildi.

"Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak uygun değildir" ifadesiyle meclisin kalıcılığına işaret edildi.

Mecliste beliren iradenin yurt kaderine doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir.

"Meclisin üzerinde güç yoktur" maddesi ile ülkenin kaderini milletin belirleyeceği açıkça ifade olundu.

Meclisten seçilecek vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı bu kurulun da başkanıdır.


Bu madde ise diğer hükümleri tamamlayan yasama ve yürütme erklerini Meclis'te toplayan bir anlayışın yansımasıdır.

"Kuvvetler Birliği" ilkesini benimseyen meclis, yasama ve yürütmeyi bu maddeyle tek elde topladı.

(Bakanların Millet Meclis'inde tek tek seçilecek ve Meclis'e karşı sorumlu olacağı hükmü bir hükümetin oluşmasını ve uyum içinde çalışmasını olanaksız kılan uygulama 4 Kasım 1920'de yasanın ikinci maddesinde yapılan bir değişiklikle düzeltildi. Bakanlar Meclis başkanınca gösterilecek adaylar arasından seçileceği ilkesi benimsendi.)

Tüm gücün mecliste toplanması hem Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanmasına hem de Atatürk devrimlerinin uygulanışının pratikleşmesine neden oldu.

29 Nisan 1920 tarihinde "Hıyanet-i Vataniye Kanunu" çıkarılarak meclisin meşruiyetine karşı çıkanların "vatan haini" sayılacağı ifade edilerek yargılama yetkisi de meclise verildi ve kararların infazı meclis onayına bırakıldı.

11 Eylül 1920'de "Firariler Hakkında Kanun" çıkarılarak "İstiklal Mahkemeleri" kuruldu; bu mahkemelerin yargıçları milletvekilleri içinden seçildi.

24 Nisan tarihli kanun teklifinde ayrıca saltanat ve hilafet makamıyla ilgili somut bir adım atılmamış; padişah ve halifenin baskı ve zordan kurtulduktan sonra meclisin düzenleyeceği yasaya uygun durumu alacağı belirlendi. 

23 Nisan 1920 tarihinde açılan BMM pek çok yönüyle demokrasi tarihimiz açısından özeldir.

Mevcut iktidar yönetiminin dışında Ankara'da yeni bir iktidar merkezi oluşturma yönünde önemli bir adım atarak ihtilalci özelliğe sahip.

Bünyesinde pek çok siyasi görüşe mensup kişi ve gruplar bulunduğu için demokratiktir.

Toplumun pek çok kesiminden temsilcileri buluşturan kozmopolit bir meclistir.

Serbest meslek erbabı 120 mebus, devlet mebusları 125 mebus, belediyeciler 13 mebus, ordu mensupları 53 mebus, ilmiye sınıfı mebusları 53 (müftü, müderris, şeyh, vaiz, kadı), aşiret reisi 5 mebus bulunmaktadır.


BMM anayasa hazırlanana kadar kanunlar çıkarmış ve gücünü millet iradesinden alarak yasama ve yürütme erklerini kendi varlığında topladı.

Ayrıca çıkarılan başka bir kanun ile "Büyük Millet Meclisi'nin onayı dışında İstanbul tarafından yapılmış ve yapılacak antlaşmalar yapılmamış sayılacaktır" denilerek Sevr Barış Antlaşması'nın geçersizliği sağlandı.

BMM diğer ifadeyle I. Meclis tam bağımsızlığı amaçlamış dışarıda emperyalizme karşı mücadele sürdürürken içeride ise millet egemenliğini tesis etmeyi amaçladı. 

Olağanüstü yetkilerle desteklenmiş özel meclisin hazırlayacağı anayasa da anayasacılık tarihimiz açısından ilkleri içerisinde barındıran olağanüstü bir anayasadır. 
 

3.jpg
Fotoğraf: AA

 

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu: 1921 Anayasası maddeleri

1921 Anayasası olağan üstü şartlar dahilinde ve yeni Türk devletinin kuruluş sürecinde hazırlanan özel ve kısa bir anayasadır.

13 Eylül 1920 tarihinde Mustafa Kemal tarafından meclise bir program sunulması ile başladı ve yaklaşık 5 ay süren tartışmalar sonuncunda 20 Ocak 1921 tarihinde mecliste kabul edildi.

Anayasanın hazırlık aşamasında iki önemli askeri başarı I. İnönü Zaferi ve Çerkes Ethem isyanının bastırılması anayasanın kabul sürecini kolaylaştırdı.

Bu anayasa 23 madde ve bir ekten oluşuyor. Anayasanın kabulünde özel kurallar uygulanmadı.

Egemenlik hakkının kayıtsız şartsız millete ait olması Türkiye'yi cumhuriyet rejimine doğru gidişe hazırladığını göstermesi bakımından önemlidir. 

"Mevaddı Esasiye" başlığı altında 1-9 maddeler ile Osmanlı anayasal düzeninden kopuş ortaya koyuluyor.

Anayasanın ilk maddesinde "Hakimiyet bila kaydü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir" ifadesi ile egemenlik hakkının Osmanoğulları soyunun saltanatından alınarak millet iradesine verilmesi Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışıyla birlikte başlayan Erzurum ve Sivas kongrelerinde benimsenen "Kuvayı Milliye'yi amil milli iradeyi hâkim kılmak esastır" şiarının tecellisidir.

Hukukçular bu madde ile millet iradesinin geri dönülmez biçimde hukukumuza yerleştiğini savunurlar.

Denilebilir ki ulusal egemenlik ilkesi ilk defa 1921 Anayasası ile tesis edildi; bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hazırlanan tüm anayasalarının temel unsuru haline geldi.

2'nci maddede "İcra kudreti ve teşri salahiyeti milletin yegâne ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisi'nde tecelli ve temerküz eder" ifadesiyle yasama ve yürütme erklerinin mecliste toplandığı ifade edilerek meclisin benimsediği Kuvvetler Birliği ilkesinin korunduğu söylenebilir.

3'üncü maddede "Türkiye devleti Büyük Millet Meclisi'nce idare olunur ve hükümeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır" hükmü ile İstanbul hükümetinin varlığı devam ederken, Ankara'da yeni bir hükümet merkezi oluşturarak anayasanın "ihtilalci" veyahut "devrimci" yönü vurgulandı.

Aynı zamanda bu maddeden hareketle devletin rejiminin belli olacağı 29 Ekim 1923 tarihine kadar ülkede "Meclis Hükümeti" sisteminin hâkim olacağı anlaşılıyor.

Bu sistem özellikle 1789 Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan ve olağan üstü şartlarda devletlerin kuruluş süreçlerinde tercih ettikleri bir geçiş sistemidir.  

4'üncü maddede mesleklere göre seçimin yapılmasına ilişkin tartışmalar yaşansa da "Büyük Millet Meclisi, vilayetler halkınca müntahap azadan mürekkeptir" ifadesiyle vekillerin seçim kriteri ifade edildi.  

5'inci maddede "Büyük Millet Meclisi'nin intihabı iki sene de bir kere icra olunur. İntihap olunan azanın azalık müddeti iki seneden ibaret olup fakat tekrar intihap olmak caizdir" maddesiyle BMM seçimlerinin 2 yılda bir yapılacağı ve seçilen milletvekillerinin yeniden seçilebileceği yer aldı.

6'ncı maddede "Büyük Millet Meclisi'nin heyeti umumiyesin teşrinisani iptidasında davetsiz içtima eder" ifadesiyle meclisin her yıl kasım ayı başında toplanacağı belirtilirken; 7'nci maddede BMM'nin görevleri yer aldı.

Bu madde meclise uluslararası antlaşmaları yapma ve onaylama yetkisi verdi.

8'inci maddede hükümetin oluş biçimi ifade edilirken, 9'uncu maddede BMM Başkanına, meclis adına imza verme yetkisi ve icra vekilleri heyetinin kararlarını onaylama yetkisi verdi.

Böylece BMM başkanına özel bir konum belirledi. 10-21 maddeler arasında İdare başlığı altında Vilayet, Kaza ve Nahiyelerle ilgili kanunlar yer alırken, 22-23 maddeleri "Umumi Müfettişlik" ile ilgili hususları içerdi.  

1921 Anayasası'nda devlet başkanlığı kurumu yoktur. Meclis başkanı hükümetin başkanıdır. Hükümet BMM Hükümeti unvanını taşır.

Bu açıdan bakıldığında meclis hükümeti sisteminin uygulandığını söyleyebiliriz.

Bir geçiş anayasası niteliğinde olan 1921 Anayasası saltanat ve hilafetin varlığını açıkça reddetmezken, meclis hükümeti sistemine bağlı yeni bir yönetim merkezi yarattı.

1921 Anayasası'nda yargı erki ile ilgili açık bilgi yoktur. 

1921 Anayasası'nda laikliğe ilişkin herhangi bir madde yer almaz zaten I. Meclis'te laik değil.

1921 Anayasası "geçiş sürecini" temsil ettiği için günümüz anayasasında ilk 4 maddede yer alan devletin yönetim şekli, bayrak, milli marş ve başkente dair bilgiler içermiyor.

Bu maddeler 1924 Anayasası'nda tanımlandı. 1921 Anayasası cumhuriyet anayasaları içerisinde en kısa anayasadır.

Kişi hak ve hürriyetlerine yer verilmedi. Aynı zamanda oldukça radikal bir anayasadır çünkü egemenlik kaynağının değişimini kabul eder. 

 

 

Yararlanılan kaynaklar:

•    Müzehher Yamaç, "Türkiye Devleti'nin İlk Anayasası 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu," Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Temmuz 2020, ss.204-220.
•    Ali ihsan Gencer-Sabahattin Özel, Türk İnkılap Tarihi, Der Yayınları, İstanbul 2016.
•    İhsan Güneş, "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun Yapılış Süreci", Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, ss.233-256.
•     https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/teskilat-i-esasiye-kanunu-anayasa/?pdf=3333 
•    https://www.hasantahsinfendoglu.com/wp-content/uploads/2022/12/1921-TESKILAT-I-ESASIYE-KANUNU-VE-MAKALELER-E-Kitap-23.12.2022-110784-152-195.pdf 
•    https://atam.gov.tr/wp-content/uploads/2023/06/1921-TESKILAT-I-ESASIYE-KANUNU-VE-MAKALELER-1.pdf 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU