Suudi Arabistan-ABD ilişkilerine dair

Suudi Arabistan ve ABD, 'altın anın' ruhunu bir kez daha çağırmalı, her iki ülkeyi de ilgilendiren ve uluslararası istikrarın çıkarına olan meseleleri ele almalıdır

Fotoğraf: AFP

Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin birçok düzeyde kadim, önemli ve stratejik olduğunu söylemenin yeni bir tarafı yok.

Öte yandan iki ülke ilişkilerinin bugünlerde iyi bir durumda olmadığı da sır değil.

Burada, ülkeler arası ilişkilerin kişilerle değil, devletler ve liderler arasında kaim olduğuna odaklanmakta fayda var.

Böylelikle 'ilişki durumunu ve düzeyini' değerlendirirken nesnel olabilir ve meseleyi yersiz bir şekilde kişiselleştirmekten uzak durabiliriz.  


Kral Abdulaziz'in ABD Başkanı Franklin Roosevelt ile görüşmesinden bu yana, iki ülke arasındaki ilişkiler büyük ilerleme kaydetti.

Bu ilişkinin temel dayanağını, güvenlik ve enerji alanlarındaki işbirliği oluşturmaktaydı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İki ülke arasındaki stratejik ilişkiler, geçen yüzyılın ortalarında Arap alemini vuran 'askeri darbeler' süreçlerinde ve Sovyetler Birliği'ne karşı ortak mücadeleyi de kapsayan birçok kritik aşamadan geçti.

Yol boyunca ve bu uzun yıllar zarfında iki ülke ilişkilerinde çalkantılar yaşanmadı değil.

Ekim Savaşı'nın ardından yaşanan petrol boykotu, İran'da Şah'ı deviren mezhepçi devrim süreci, Lübnan iç savaşı, İsrail'in Lübnan'ı işgali, Irak-İran savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgali, 11 Eylül olayları ve ABD'nin Irak'ı işgal girişimi en kritik istasyonlar olarak dikkat çekti.

Tüm bu yaşananlar iki ülke arasındaki ilişki için birer sınav mahiyetindeydi. Aynı zamanda iki ülkenin kriz yönetimi ile ilgili farklılıklarının da belirginleşmesine yol açtı.  


Takdir edilirse iki farklı ülke arasındaki ilişkilerden söz ediyoruz. ABD'nin politikalarına zemin teşkil eden farklı değerler ve hedefler söz konusudur.

Bugünün Suudi Arabistan'ı, ABD'nin onlarca yıldır alışkın olduğu ülkeden farklı bir ülkedir.

Bugün Suudi Arabistan, kendisini uluslararası toplumdan izole eden aşırılıkçı yaklaşımları kökünden kazımaya niyet etmiş durumdadır.

Suudi Arabistan'daki bu değişim rüzgarı ülkenin coğrafi sınırları içinde kalmayacak, uzaklara yayılacaktır.

Bu yeni gerçekliğin dayattığı ve iki ülkenin 'büyük resme' odaklanmasını gerektiren pragmatik bir durum söz konusudur.

Enerji, güvenlik, yatırım ve ekonomik büyüme alanlarındaki zorluklar, iki ülkenin, aralarındaki tarihsel işbirliğine dayalı bir koordinasyonu güçlendirmelerini zorunlu kılıyor.

Dolayısıyla birlikte ilerlemek için karşılıklı güvenin de pekiştirilmesi gerekiyor.  


İki ülke arasındaki müzakere masasında 'ateşli dosyalar' yer alıyor.

Bunların en önemlileri, petrol fiyatları ve bunun dünyadaki ekonomik ve siyasi istikrarla olan ilişkisi.

İran'la yapılacak muhtemel 'nükleer anlaşma'nın bölge güvenliğine olan etkileri.

Bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması gereken güvenlik meselesi, aşırılıkçı ve terörist yapılar ve bunları destekleyenlere karşı alınması gereken tavizsiz yaklaşımlar.
 


Şüphesiz iki ülke arasında işbirliğine ve koordinasyona olan ihtiyaç tüm ihtilaf ve farklılıkların üstündedir.

Dolayısıyla iki ülke liderlerinin arasında gerçekleşecek görüşmeden önce bu hususun taraflarca iyi bir şekilde kavranması şarttır.

Masadaki dosyalar gün geçtikçe daha da ısınmakta, gerginlik konuları artmaktadır.

Dolayısıyla Suudi Arabistan ile Amerika Birleşik Devletleri arasında ortak noktalara ve çıkarlara dayalı bir diyaloğun başarılı olması, hangi düzeyde olursa olsun olumlu sonuçlar doğuracaktır.  


Kral Abdulaziz ve ABD Başkanı Roosevelt'in ilk buluşmasında da dünya çalkantılı bir haldeydi.

Henüz İkinci Dünya Savaşı tamamıyla sona ermiş değildi, buna rağmen 'altın fırsatı' değerlendirdiler ve iki ülke arasında sağlam bir ilişki temelleri atmayı başardılar.

Suudi Arabistan ve ABD, 'altın anın' ruhunu bir kez daha çağırmalı, her iki ülkeyi de ilgilendiren ve uluslararası istikrarın çıkarına olan meseleleri ele almalıdır.

Ülkeler arasındaki ilişkiler denizlerin ve okyanusların hareketliliği gibidir.

Deniz bazen sakindir, bazen gürültülü, gelgitler vardır, bazen dingindir, adalar vardır bazen de dalgalar yükselir.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU