Lübnan'da seçimi etkileyen yerli ve yabancı çevreler

Faik Bulut Independent Türkçe için yazdı

17 Ekim 2019'da iktidara karşı ekmek kavgası verenlerden bazıları meclise girdiler / Fotoğraf: AA

15 Mayıs'ta gerçekleşen Lübnan genel seçimleri (milletvekili ve cumhurbaşkanı) münasebetiyle son yıllarda bu ülkeyi iflasın eşiğine getiren ekonomik ve sosyal krizin geleceğine ilişkin bazı okumalar yaptım, sizlerle de paylaşmak istiyorum. 

Bu seçimlerin mevcut krizi çözebileceğine inanan Lübnanlı sayısı çok az. Ancak Lübnan'da bağımsız ve özgür birey sayısı da çok az.

Ülkenin zümreciliğe dayalı demografik yapısı nedeniyle hemen herkes aşağıda bahsedeceğimiz farklı inanç ve etnik topluluklara mensup olduğundan, seçimleri boykot etmek yerine bağlı bulunduğu cemaatin/camianın belirlediği adaya oy vermek zorunda. 
 

Lübnan'da oy sayımı. Kaynak- https www.alquds.co_.uk_.jpg
Lübnan'da oy sayımı / Fotoğraf: alquds.co.uk

 

Yine de istisna teşkil eden birkaç siyasi ve ideolojik topluluktan söz edebiliriz: Lübnan Komünist Partisi ve benzer sol oluşumlar; siyasal İslam'ı temsil eden İslami Cemaat teşkilatı (Müslüman Kardeşler-İhvan hareketi); Şii Hizbullah ve yeni türeyen cihatçılar; sayıları azalmasına rağmen Nasırcılar, Baasçılar; Panarabist (koyu Arap milliyetçisi) akımlar, vs.

Lübnan, çağlardan beri farklı inanç, kültür ve etnik toplulukların yurdu olagelmiştir. Çeşitli mezheplerden (Katolik/Melkit, Ortodoks, Rum Ortodoks, Süryani, Marunî vs) Hıristiyanlar; Arap-İsrail çatışması nedeniyle sayıları 10 ile 50 arasında değişen Yahudiler; Müslümanlar (Sünni, Şii, Dürzî, Alevi-Nusayri) mevcuttur.

Bu ülkede başta Filistinliler olmak üzere diğer Arap ülkelerinden göçen on binlerce sığınmacı var. Nüfus Arap ağırlıklı olmakla birlikte Ermeni, Süryani-Asurî-Keldani, Rum, Kürt (Sünni ve Ezdî), Mıhalmi, Türk, İranlı, Fransız, İtalyan gibi topluluklar da bulunuyor. 

Çok kimlikli ve kültürlü bu topluma uygun bir anayasaya sahipler. Bu anayasa, zümreciliği/mezhepçiliği resmen kabullenip kayda geçirmiş ve "6 Hıristiyan-5 Müslüman" esasına dayalı Milli Antlaşma temelli bir iktidar anlayışını yürürlüğe koymuştur.
 

Lübnan'daki son seçim, daha fazla bölünmeye yol açtı. Kaynak-alakhbar. com.jpg
Lübnan'daki son seçim, daha fazla bölünmeye yol açtı / Fotoğraf: alakhbar.com

 

1947'de kabul edilen ve 2017 yılında ise seçim sistemine ilişkin bazı maddeleri nispî temsile uygun hale getirilen yasaya göre:

  • 128 milletvekilinden oluşan parlamentoda sandalyeler, Müslümanlar ile Hıristiyan kesimler arasında yarı yarıya paylaşılacaktır.
     
  • Anayasa uyarınca ülkenin cumhurbaşkanı (Marunî) Hıristiyanlardan, başbakan Sünni Müslümanlardan, parlamento başkanı Şiilerden olacaktır.
     
  • Dürzî ve diğer etnik-inançsal toplulukların temsilcilerine vaziyete ve dengeye göre bakanlık makamı verilecektir.
     
  • Dar bölge esasına göre (15 farklı bölge) gerçekleşen seçimlerde her cemaat, kendi nüfusu oranında aday listesi hazırlayıp kazanmaya gayret edecektir. 
     
  • Ayrıca her cemaatin kendine has mahkemesi olmalıdır. Sözgelimi Dürzîler, bu inançtan yargıçlar tarafından kendilerine özgü inanç kuralları gereğince yargılanırlar.

2000'li yılların başında bir belgesel çekimi için Beyrut'ta böyle bir Dürzî mahkemesine gitmiştim.

Evlenme-boşanma gibi medeni hallere ilişkin davalar bu tür mahkemelerde hallediliyordu.

Benzer şey Sünni, Şii veya Hıristiyanların davalarına bakan mahkemeler için de geçerliydi. 


Aslında Osmanlı döneminde dini azınlıklar için öngörülüp kurala bağlanan millet sisteminin günümüze uyarlanmış halidir Lübnan'daki anayasa.

1947'de kabul edilen Lübnan Anayasası, "feodal" dönemdeki hukuku tescil etmiştir.

Bu durumda aday veya seçmen sıfatıyla seçimlere katılım, söz konusu cemaatlerin onayı ve yönlendirmesiyle mümkündür.

Bu ise modern anlamda ortak alınmış demokratik bir karar değildir; ilgili cemaatin/mezhebin siyasi ve dini önderleri (üsttekiler) tarafından çerçevesi belirlenen kararların tabana dayatılmasıdır. 


Sünni kesimin köklü sülaleleri arasında Huss, Selam, Sulh, Kerami, Hariri gibi aileler bulunur.

Genelde başbakanlar bu aileler arasından çıkmıştır. Lübnan özelinde bu durum; daha çok köklü aileler, sülaleler ve hanedanların buyruklarının geçerli olmasına yol açmaktadır. 


Dürzî kesimin önde gelen sözcüsü Canbulat hanedanıdır. Kürtçe aslında "Canpolat" kelimesi, çelik adam demektir.

Hanedan mensupları İran'dan gelmiş soylu bir Kürt ailesinden olup, Osmanlı döneminde Kilis'te uzun yıllar yöneticilik yaptıktan sonra farklı nedenlerle Lübnan'a giderek Dürzîlerin temsilcisi olmuşlardır.

Keza, günümüzde Suriye yanlısı Arslan ailesi de ikinci derecede etkiye sahip olmasına rağmen Dürzîlerin belli bir kesiminin temsilcisi sayılır.
 

Dürzî listesinden Aley bölgesinde milletvekili adayı Rana Mılhem Qansu. Kaynak, El Mecelle dergisi.jpg
Dürzî listesinden Aley bölgesinde milletvekili adayı Rana Mılhem Qansu. / Fotoğraf: El Mecelle dergisi

 

Farklı mezheplere bağlı olmakla birlikte ülkedeki Hıristiyan toplulukların koruyucusu, temsilcisi ve sözcüsü konumundaki birkaç aile şöyle sıralanabilir: El Şıhab, El Cumeyyil, El Franciye, El Hurî, El Awn, El Firavun, El Caca… 

Zaimlik müessesesi (önderlik kurumu-FB) adı altında siyasal ve toplumsal alanda gücü ellerinde tutan feodal aileler, zaman içinde ülke yönetiminde kendi destekçileriyle birlikte partileşmiş, Lübnan'da politik bir güç haline gelmişlerdir.

Soy bağına dayanan bu sistem giderek gelişmiş, toplum içinde yaygın vesayet kavramı çerçevesinde taraftarlarına çeşitli yardımlarda bulunarak sosyal alandaki güçlerini ve idaresi altındaki kişilerin sayısını artırmıştır. 1


Siyasileştirilmiş cemaatler ile zümreleştirilmiş siyasetler açısından yukarıda bahsedilen ailelerin tanıtımına değinmedik.

Dünya kamuoyunca iyi bilinen bu aile ve hanedanlar, Türkiye'deki ilgili ve meraklı kesimlere yabancı değiller. Biz, Türkiye'de fazlaca tanınmayan iki örnekten söz edeceğiz: 

Bunlardan ilki, Lübnan'ın kuzeyindeki Zağarta bölgesinin aristokratları sayılan El Huri ailesinin kızı olan Naile Muavvad (İng. Nayla Moawad)'dır.
 

Kuzey Lübnanlı Hanımağa, politikacı ve lobici Naile Muavvad. Fotoğraf- Heysem El Musevi.jpg
Kuzey Lübnanlı hanımağa, politikacı ve lobici Naile Muavvad / Fotoğraf: Heysem El Musevi

 

1940 yılında Bişara beldesinde doğan Muavvad, Hıristiyanlığın Marunî mezhebine mensuptur. Sırasıyla şu okulları bitirmiştir: Ecole des Franciscaines Missionaires de Marie (Marie Fransisken Katolik Misyoner Okulu), Saint Joseph Üniversitesi (Fransız Edebiyatı ve Tarihi bölümü), Cambridge Üniversitesi (İngiltere).

1962-65 yılları arasında ülkesinde Fransızca yayınlanan L'Orient gazetesinde çalışmış, ardından Zağarta'nın aristokrat evladı sayılan René Moawad ile evlenmiştir.

Suudi Arabistan'ın Taif şehrinde imzalanan 22 Ekim 1989 tarihli anlaşma gereğince cumhurbaşkanı seçilen René Muavvad'ın eşi sıfatıyla First Lady unvanını kazanmıştır.
 

Naile Hanım ile eşi Rene Muavvad.Kaynak-almodon.com sitesijpg.jpg
Naile Hanım ile eşi Rene Muavvad / Fotoğraf: almodon.com 

 

5 Kasım'da fiilen makamına oturan Cumhurbaşkanı René, 17 gün sonra düzenlenen bir suikast sonucu katledilince; dul kalan Naile Hanım, 1990 yılında eşinin adına bir vakıf kurmuştur ( عوض رينيه ممؤسسة). O günden buyana kurumun başkanlığını yapmaktadır. 

Muavvad, İran-Suriye-Hizbullah karşıtı tutumuyla bilinen Müslüman ve Hıristiyan milletvekillerinden oluşan Demokratik Forum'un da üyesidir. 

1991'de Zağarta-Trablusşam seçim bölgesini temsilen suikast kurbanı eşinin yerini doldurması için, parlamento Muavvad'a milletvekili payesi verdi.

1992 ile 2005 yılları arasında dört kez milletvekilliği yaptı. Meclis komisyonlarında yer aldı, bilhassa mali konularda, eğitim, kadın ve çocuk hakları alanında uzmanlaştı.

Lübnan'ı denetimi ve vesayeti altına almış olan Suriye askeri varlığına karşı oluşturulan ülkedeki Hıristiyanların koalisyonunda aktif ve öncü bir rol oynadı.

Keza Mayıs-Haziran 2005 seçimlerinde farklı inanç ve mezhepleri kapsayan Milli Cephe'de yer alarak seçim sisteminde reformlar yapılması için uğraştı.

2004 yılında cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Naile Hanım, seçimin 2007'ye ertelenmesi yüzünden amacına ulaşamadı.

2008'de İstiklal Hareketi'ni kurdu. Bu hareket, Suriye-İran-Hizbullah karşıtı bir Hıristiyan-Müslüman (Sünni ve Dürzîlerden oluşan) koalisyonu konumundaki 14 Mart İttifakı'nın bir parçasıydı.

2005-2008 döneminde Sosyal İşler Bakanı olarak görevlendirildi. Ünlü işadamı oğlu Mişel Muavvad'ın 2009 yılında aday olması nedeniyle milletvekilliği için başvuruda bulunmadı. 2

Bakanlık görevindeyken hakkında muhalifleri tarafından bazı olumsuz haberler de yayımlandı.

Hizbullah çizgisinde yayın yapan "Al Manar" TV sitesinin haberine bakılırsa: 

  • Naile Hanım'ın patron kızı Rima ile işadamı oğlu Mişhel, 1995-2001 yılları arasında Lübnan Elektrik Kurumu'nun borçlarını ödememişlerdir.
     
  • Annesinin Sosyal İşler Bakanı olduğu sırada ona başdanışmanlık yapan Mişhel, aynı zamanda aile adına kurulan vakfın (René Muavvad Vakfı-RMV) süt ürünleri fabrikaları ve benzeri yatırımlarının idaresini de üstlenmiştir.
Naile Hanım'ın iki zengin çocuğu Mişel ve Rima Muavvad .jpg
Naile Hanım'ın iki zengin çocuğu Mişel ve Rima Muavvad

 

  • Kızı Rima, 2008 yılı itibarıyla miktarı 33 milyar doları aşan ticari sözleşmelere imza atan bir kuruluşu yönetmektedir. 
     
  • Bakan Naile, başında bulunduğu bakanlığın bütçesinin yarısından fazlasını milletvekili seçildiği Zağarta bölgesindeki sosyal yatırımlara ayırmıştır. 
     
  • Kendi yakınlarını yüksek maaşlarla bakanlığın farklı dairelerinde görevlendirmiştir.
     
  • Yakın durduğu Marunî Hıristiyan cemaatlere sosyal hizmet-yardım yaparken; Sünni, Dürzî ve muhalif Hıristiyan cemaatlerin projelerini finanse etmemiştir. 3
     
Naile Muavvad ABD eski Başkanı George Bush ile. Kaynak-wimipedia_.jpg
Naile Muavvad, ABD eski Başkanı George Bush ile / Fotoğraf: Wikipedia

 

Son zamanlarda yayımlanan raporlara göre René Muavvad Vakfı (RMV), Batılı ülkelerden aldığı fonlarla Lübnan'ın kuzeyindeki Marunî bölgelerde ciddi yatırımlar yaparak bir çeşit bölgecilik ve ayrımcılık politikası gütmektedir.

Ülke ölçeğindeki tarım projelerinden 6'sını kuzey ve 5'ini de Akkar yöresi alırken, Şii ve Sünnilerin yoğun oldukları Baalbek ve güney bölgelerinde sadece bir proje finanse edilmiştir. 

Muhalif kesimler, mali hacmi 14 milyon Avro'yu aşan bu tür tarım projelerinin "Lübnan'ın milli güvenliği ve egemenliğini tehdit eder duruma geldiğini" ileri sürmektedir.

Çünkü tarımsal ekonomi çerçevesinden bakıldığında bahsedilen projeler, toprağın üretim gücünü azaltmak ve sınırlı kaynakları tüketmek suretiyle tarımın altyapısını değiştirmektedir.

Misal, yöreye has doğal ürünlerin ekilmesi yerine, avokado ve kiraz yetiştirilmesi hem fiyatlarla oynamak hem de toprağın zeminini tahrip etmek manasına gelebilmektedir. 

Daha da önemlisi, sözü geçen vakfın bu tür projeler için gerekli -toplam miktarı on milyonlarca dolar ve avroyu bulabilen- mali yardımları ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler fonlarından almasıdır.

Artık yerleşik bir kuruma dönüşmüş olan bu vakıf, Avrupa (bilhassa Fransa) ve Amerika lehine ciddi bir lobi merkezi gibi faaliyet göstermekte; Suriye-İran-Hizbullah karşıtı kampanyalar hazırlamaktadır.

Bu politikalar, Lübnanlıların birbirine düşmesi için pusuda bekleyen İsrail'in de işine gelmektedir.

Naile Muavvad ve evlatlarının sorumlu oldukları aile vakfı, Trablusşam ve özellikle kuzeydeki Zağarta bölgelerinden hareketle seçimi etkileyebilecek ciddi lobi çalışmaları yapmaktadır.

Tarım, sanayi ve elektrik sektörlerindeki yatırımlarından yaklaşık 400 bin kişinin yararlanmakta olduğu vakfın, 6.5 milyon nüfuslu Lübnan'da onca seçmeni bir şekilde etkilemesi, azımsanacak bir durum değildir. 4

RMV isimli kuruluş seçimlere yönelik yatırım ve faaliyetlerinde yalnız değildir.

Naile Hanım, Beyrut'taki ABD ve AB diplomatlarıyla da yakın temas halindedir.

ABD merkezli lobiler, hemen her seçimde olduğu gibi 15 Mayıs'taki seçimlerde de Batılı ülkelerle ittifak halinde olan Lübnanlı politik şahsiyet ve hareketlerin kazanması için aylar öncesinden harekete geçmişlerdir.

Bu lobilerden başlıcaları şunlardır: ATFL (ن لبنا  أجل من  العمل مجموعة/ Lübnan İçin Çalışma Grubu), Ortadoğu Enstitüsü (MEI), Uluslararası Lübnanlı Bankacılar Bloku (LIFE). 5
 

Amerikan ve Lübnan lobi kuruluşlarının birbirleriyle bağlantıları. Kaynak-Al Akhbar gazetesi.jpg
Amerikan ve Lübnan lobi kuruluşlarının birbirleriyle bağlantıları / Kaynak: Al Akhbar gazetesi

 

Lübnan seçimlerini etkileyebilecek simalardan biri de, son 30 yıl boyunca milletvekili adayı olmak için resmen müracaat etmemiş olan Michel Pharaon (Mişel Firavun)'dur.

Lakin onun milletvekilliği yarışmasından çekilmesi, siyasetten uzak durması anlamına gelmiyor. Tersine, Lübnan'daki birçok parti ve hareketten çok daha etkili bir kurt politikacı olarak seçim sahnesi ve kulislerinde anılmaktadır. 

Olayın şu türden magazinel bir tarafı da var: Bayan Muna Tanus, 2017'de Beyrut seçim bölgesinde eşine rakip olarak milletvekili olmayı planlamış.
 

Muna Tanus (solda), eşine karşı milletvekili olmayı düşünmüş. Kaynak-Aldad press.jpg
Muna Tanus (solda), eşine karşı milletvekili olmayı düşünmüş / Fotoğraf: Aldad Press

 

Sivil toplum dernekleri ve çevrelerindeki seçkinler arasında müstesna bir yeri olan Tanus, "aldadpress" sitesine göre, daha çok sıra dışı sosyal faaliyet ve projeleriyle ün kazanmış.

Beyrut-Eşrefiye seçim bölgesindeki Katolikleri temsilen parlamentoya girme çabasının nedeni ise eşinin kendisine "ihanet" etmiş olmasıymış... 6

1959 doğumlu Mişel Firavun, Rum Katolik cemaati mensubu bir politikacı ve işadamıdır. 1996-2009 seçim dönemlerinde dört defa milletvekili olmuş, farklı alanlarda üç dönem devlet bakanlığı yapmıştır. 
 

Eski Başbakan Saad Hariri ve siyaset imalatçısı eski Bakan Mişel Firavun. Kaynak-Dalati& Nohra, saray arşivi.jpg
Eski Başbakan Saad Hariri ve siyaset imalatçısı eski Bakan Mişel Firavun / Fotoğraf: Dalati& Nohra, saray arşivi

 

Beyrut'taki Patrikhane Okulları kuruluşu ile Rum Katolik Cemaati Yüksek Kurulu'nun üyesidir. Aynı zamanda Firavun Holding isimli şirketler topluluğunun sahibidir.

Lebanese Broadtcasting Corporation (LBC) yayın firması da kendisine aittir. Şirketin en önemli hissedarı Suudi Prensi Welid bin Talal bin Abdulaziz El Saud'dur. 

1992 ile 2018 yılları arasında Hıristiyan (bilhassa Katolik) mahallesinde milletvekili olmanın biricik yolu Mişhel Firavun ile sıkı ilişki kurmaktan geçiyordu.

Başvuru için kendisine ricada bulunanların ruhunu anlamak maksadıyla 11 sorulu bir çeşit test/sınav listesi hazırlayan Mişel, büyük olasılıkla kendince makbul olan 6 kişiyi Beyrut Birinci Bölge'den seçtirme yoluna gidiyordu.

Devlet kademelerinde, çoğu Hıristiyan oluşumlarla asker ve sivil bürokraside ciddi bir nüfuza sahip olan M. Firavun'un, bu seçimlerde de sözü ve etkisi geçerliliğini korumaktadır.

Siyaset sahnesinde kendisi için "milletvekili imalathanesi" denilmesi boşuna değildir. 7

Bilhassa Lübnanlı Hıristiyanlar üzerinde büyük etkisi olan Fransa, başından beri seçim sürecini yakından izlemekle kalmamış; gereğinde müdahale ve yönlendirmeler de bulunmuştur.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, saraydaki danışman ekibine ilaveten Dışişleri Bakanlığı uzmanları ve Lübnan özel temsilcisiyle birlikte tam kadro mesai yapmaktadır.

Lübnan'a siyasi, ekonomik ve finansal açıdan destek verilmesi için Avrupa Birliği ve Körfez'deki petrol zengini Arap yetkililerle ortaklaşa özel bir gayret içindedir. 

Oylama günü bir açıklama yapan Fransız yönetimi, "Seçim sonuçlarının demokratik ve şeffaf olması, herkese güven ve özgürlük sağlaması" yolunda temennide bulunmuştur.

Beyrut'ta sınırlı sayıda gazeteciye konuşan bir Fransız diplomat şunları söylemiştir:

Fransa'nın ilgili taraflara mesajı açıktır. Yeni hükümet, en kısa zamanda kurulmalıdır. Lübnan, bundan sonra ya IMF'nin ya da BM'ye bağlı Dünya Gıda Programı'nın şartlarını kabul etmek durumundadır. 8


Ailesinin resmi temsilcisi, Müstakbel (Gelecek) Partisi lideri ve eski Başbakan Saad Hariri, seçimde aday olmadı ve yakın çevresinden de kimseyi göstermedi.

Bu, bir anlamda ilan edilmemiş "pasif boykot" anlamına gelse de, bazı partili taraftarlar "fiili boykot" için harekete geçtiler.

Seçimle yakından ilgilenen Lübnan'daki Sünnilerin hamisi konumundaki Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri temsilcileriyle görüşen Lübnanlı Sünnilerin Baş Müftüsü Şeyh Abdullatif Dıryan, "boykot" fikrine karşı çıkarak şunları söyledi:

Bu seçimler, hem Lübnan'ın hem de kardeş Arap ülkeleri ve dostlarıyla olan ilişkisinin kaderini belirleyecektir. Boykot etmek, ülkenin Arap dünyasının düşmanlarına teslim edilmesi manasına gelir.
 

Körfez ülkeleri temsilcileriyle görüşen Lübnan Baş Müftüsü Abdullatif Dıryan, Sünni boykotuna karşı çıktı. Kaynak, al-sharq al aswat.jpg
Körfez ülkeleri temsilcileriyle görüşen Lübnan Baş Müftüsü Abdullatif Dıryan, Sünni boykotuna karşı çıktı / Fotoğraf: al-sharq al aswat

 

Mevcut Başbakan Necib Mikati de, makamı gereği seçmenlerin sandığa gitmeleri yolunda çağrı yaptı. Keza farklı din veya mezheplerin ruhani önderleri, sorumlu oldukları cemaatlerin oy kullanmaları yönünde açıklama yaptılar.

Oylama saatinin bitiminden sonra bir demeç veren Hariri ise, verdiği kararın "isabetli olduğunu ve mevcut sistemin yapısında sarsıntıya yol açtığını" ileri sürdü. Hariri'nin iddialı sözlerine rağmen genel anlamda Sünni oylarında yüzde 15 civarında bir düşüş yaşandı.

Sünnileri temsil eden Müstakbel Partisi taraftarlarının Akkar, Trablusşam, Sayda, Bekaa Vadisi ve Şuf bölgelerindeki boykotu göze çarpacak kadar yaygındı.

Buna mukabil Beyrut ve çevresindeki seçim bölgelerinde gelenekçi güçlere karşı çıkan Sünniler sandık başına sayısal çoğunlukla gittiler. 

Hariri'nin boykotuna karşı çıkan eski Başbakan Fuad Senyora, Suudi Arabistan Büyükelçiliği'nin desteğiyle çevresine topladığı Sünni şahsiyet ve muhaliflerle seçime girdi. Ancak yeterli oy alamadı. 

Bu durumdan istifade edenler ise Sünnilerle müttefik sayılan (Hıristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi oldu. Bu parti Sayda, Cezzine ve kuzey seçim bölgelerinden önemli oranda oy aldı.

Hariri ailesine mesafeli duran bazı Sünni şahsiyetler ise Beyrut, kuzey bölgesi ve Bekaa vadisindeki Sünniler sayesinde çok sayıda milletvekili çıkardılar. 9


Suudi Büyükelçisi Velid el Buhari'nin maddi ve siyasi desteği Hariri'nin seçim boykotunu tam kıramamış olacak ki, Sünni bölgelerde seçime katılım oranında yüzde 6 ile yüzde 22 arasında değişen düşüşler yaşandı. 10

Seçimlerde Sünni kesimin korktuğu "boykot" eylemi pek etkili olmadı. Trablusşam dışındaki bölgelerdeki milletvekilleri "para" ile seçmen tavladılar, dolayısıyla da oradaki Sünniler yoğun biçimde oy kullandılar.

Ülkedeki seçmenlerin yaklaşık yüzde 41'i sandık başına gitti. Bu oran, 2018 seçimlerinde yüzde 49.68 idi. İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi'nin konuya ilişkin açıklaması şöyle oldu:

El Cebel'de (Hıristiyanlar ile Dürzîlerin yaşadıkları dağlık bölgede) oy oranı hayli yüksek. Ancak diğer bölgelerde oy kullananların oranı tatmin edici değil. Vatandaşların bireysel bir tercihi mi yoksa seçimi boykot edenlerin siyasi bir eğilimi mi, bunu henüz bilemiyoruz.


Şark'ul Avsat gazetesinin yorumu ise, "Lübnan parlamentosunda köklü değişim yapılmasına ilişkin umutlar boşa çıktı" şeklindeydi.

Seçimin öne çıkan bir yanı da, etkin olduğu bölgelerde Hizbullah ile (Hıristiyanların önemli partisi sayılan) Lübnan Kuvvetleri arasında yaşanan gerginlik ve şiddet olayları oldu. 

Lübnan Marunî Patriği Mar Beşara Butrus El Rai'nin "tarihi bir halk ayaklanması" şeklinde tanımladığı 17 Ekim 2019'da başlayan başkaldırı ve "köklü değişim" isteyen isyancıların boykotçu tutumu "dini zümrecilik" engeline takıldı.

Sözü edilen protestolara katılan Hıristiyanların pek çoğu, dini cemaat ve hareketlerin ikna çabalarından sonra mensup oldukları kesimler lehine oy kullandılar. Dolayısıyla ülkenin kuzey bölgelerindeki farklı Hıristiyan partileri kazançlı çıktılar.
 

Cumhurbaşkanı Mişel Awn, oy kullanıyor-Fotoğraf-AP.jpg
Cumhurbaşkanı Mişel Awn, oy kullanıyor / Fotoğraf: AP

 

Semir Caca liderliğindeki Lübnan Kuvvetleri 1 (veya 2), Falanjist El Ketaib partisi 2, Mişel Awn'ın partisi Hür Yurtsever Hareket 1 milletvekili kazandı. 

Hizbullah ile Emel örgütlerine yakın duran Suriye destekli Dürzî hareketi olan Demokratik Parti'nin başkanı Talal Arslan, ilk sonuçlara göre milletvekili olamadı. 11
 

Suriye destekli Dürzî politikacı Talal Arslan, seçimi kaybetti. Fotoğraf-Heysel El Musevi.jpg
Suriye destekli Dürzî politikacı Talal Arslan, seçimi kaybetti / Fotoğraf: Heysel El Musevi

 

Seçimlere damgasını vuran dini zümrecilik ve mezhepçilik oldu. Hal böyle olunca da Lübnan El Ahbar gazetesinin konuya ilişkin hazırladığı dosyanın ana başlığı "Lübnan'daki bölünme yaygınlaşıyor" oldu. 12 

Londra merkezli Suudi Arabistan gazetesi Şark'ul Avsat'ın ilk yorumuna bakılırsa; kaybeden kesim "Hizbullah-Emel ittifakı" oldu.
 

Beyrut'ta Şii Emel ve Hizbullah taraftarları. Fotoğraf-Nebil İsmail.jpg
Beyrut'ta Şii Emel ve Hizbullah taraftarları / Fotoğraf: Nebil İsmail

 

Karşı cepheden bakan El Cezira kanalı spikeri Tartus (Suriye) kökenli muhalif kadın gazeteci Rula (Rola) İbrahim'in değerlendirmesi daha farklıydı: 

Hizbullah örgütü baş müttefiki Emel hareketiyle birlikte Şii adaylarını adeta Lübnan seçmenine dayatmak suretiyle kazançlı çıktı.

Hizbullah-Emel müttefiki sayılan Hür Yurtsever Hareketi (HYH), Hıristiyanların yaşadıkları Cezzine ilçesinde seçimi kaybederek ciddi darbe almasına rağmen, Lübnan Kuvvetleri'nin (Hıristiyan yoğunluklu) Bişara'da tek milletvekili kazanması misli görülmemiş bir darbedir. 

Her durumda HYH Başkanı Cebran Basil'in, aday olduğu Batrun'dan milletvekili seçilmesinden sonra sanki diğer Hıristiyan partilerini mağlup etmiş edasında görünmesine rağmen, Cumhurbaşkanı M. Awn taraftarları (yolsuzlukları ayyuka çıkmış olan-FB) damat Basil'e arka çıkmadılar. 

HYH, sadece seçim sahasında kaybetmedi; 2005 yılından beri sahip olduğu imtiyazlar ile devletin kilit mevkilerindeki kadrolarını da yitirdi. Mişel Aw'nın cumhurbaşkanı olmasının üzerinden geçen 17 yıldan sonra, damadına devrettiği partisinin saflarında çöküş yaşanmaktadır.

 

Cebran Basil, seçim zaferini kutluyor. Fotoğraf- Heysem el Musevi.jpg
Cebran Basil, seçim zaferini kutluyor / Fotoğraf: Heysem el-Musevi

 

Seçim sonuçlandı ancak HYH ile Lübnan Kuvvetleri arasındaki kavga bitmedi. Cebran Basil, zaferinden bahsederken, politikacı İlyas Zuğbi ona cevap verirken, "Hezimete uğramış birinin kendini galip göstermesi gayet komiktir" dedi.

Eskiden bakanlık yapmış olan Basil, yaşanan sorumluluktan kaçmayacağını ve herkesle işbirliği yapabileceğini söyledi.

Samir Caca'nın milletvekili eşi Sethrida Caca muhatabını "çete"ye benzeten bir mesaj atınca da Cebran Basil şu şekilde meydan okudu: 

Kazandığım Batrun bölgesi ve ülke genelinde içişleri ile dışişleri Körfez ülkelerinden aldıkları destekle aleyhimde savaş başlattılar, türlü çeşitli baskılar yaptılar. Medya yoluyla kampanyalar yürüttüler.

Bana diz çöktürmeye çalıştılar ama ben yıkılmadım, ayaktayım, başım dik duruyorum. Ellerim ne kirli paraya ne de karanlık cinayete (Semir Caca'nın işlediği bir cinayeti ima ederek-FB) bulaşmıştır. 13

 

Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca ve milletvekili eşi Strida (sağdan birinci ve ikinci ). Fotoğraf-Alamy .  .jpg
Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca ve milletvekili eşi Strida (sağdan birinci ve ikinci)

 

Hizbullah'ın küçük müttefikleri sayılan Suriye Toplumcu Milliyetçi Partisi ve (Dürzî) Demokratik Parti adayları kaybettiler. Boykotçu Müstakbel Partisi taraftarı Sünniler de kaybedenler arasındadır. Kazançlı çıkan kesim ise, 17 Ekim 2019 isyanına katılan değişim isteyen gençler olmuştur.

Aslen Zağartalı Hıristiyan bir ailenin evladı olan ve eski Cumhurbaşkanı Süleyman Franciye'nin torunu Süleyman Toni Franciye, Al Maride Partisi Başkanı sıfatıyla verdiği demeçte, "Son seçim, garip ve tuhaf bir kavga idi. Bize karşı yürütülen amansız kampanyaya rağmen başardık. Kimin cumhurbaşkanı olacağını gelişmeler belirleyecek…" diyordu. 14
 

Süleyman Toni Franciye, seçimi kötü bir kavgaya benzetti.jpg
Süleyman Toni Franciye, seçimi kötü bir kavgaya benzetti

 

17 Ekim 2019'da ekmek kavgası veren isyankârlardan oluşan Değişim Güçleri (Sivil Toplum Hareketi), geleneksel parti ve hareketlerin siyaset sahnesindeki tekelini kırmak suretiyle toplamda 12 sandalye kazanmayı başardılar.

Bu başarıyı seçim kuralları ve boykotçu kesimlerin yol açtığı boşluklardan yararlanarak elde ettiler. Kimi zaman da zümreci partilerin arasındaki çelişkilerden yararlanarak galip geldiler.
 

Seçimlerde çok sayıda kural ihlali yapıldı. İçişleri Bakanlığı gevşek davrandı. Kaynak, al-akbar.com_.jpg
Seçimlerde çok sayıda kural ihlali yapıldı. İçişleri Bakanlığı gevşek davrandı / Fotoğraf: al-akbar.com

 

Bu sonuç, aynı zamanda ülkedeki ekonomik ve politik krizi derinleştirme gayretinde olan klasik siyasetçilere bir meydan okuma sayılabilir ve köhnemiş sistemi değiştirmek isteyenlerin oylarını çantada keklik gören politikacılar için de bir ders niteliğindedir. 15

Bağlantılı bir başka değerlendirmeyi, Şark'ul Avsat'ın deneyimli yazarı Hazım Sağiye'nin kaleminden okuyoruz:

Eski ve yeni Lübnanlılar, Hizbullah ile müttefiklerinin aleyhine döndüler ve üzerine üşüşme konusunda mutabık kaldılar. Hizbullah'ın silahlı bir örgüt olmasından hazzetmeyen eski Lübnan'ı temsil edenlerden Lübnan Kuvvetleri, rakibi Hür Yurtsever Hareketi ile Hıristiyan oylarını paylaştı.

Boykot çağrısı yapan Hariri'nin tutumunu makul bulmayanlar ise müttefikleri olan Dürzî lider (İlerici Sosyalist Parti başkanı) Velid Canbulat'ı kurtarmak maksadıyla sandık başına gittiler. 

17 Ekim 2019 halk isyanını temsil eden genç değişimci 'Sivil Toplum' hareketi, yeni Lübnan'ı temsilen parlamentoya girmeye hak kazandı. Böylece eski ve yeni Lübnan güçlerinin başarısı, Hizbullah ile müttefiklerinin önünü kesmiş oldu. 16


18 Mayıs 2022 tarihli Suudi Şark'ul Avsat'ın köşe yazarı Tarık El Hamid, Lübnan'daki seçim sonuçlarını başka bir açıdan değerlendiriyordu:

İran'ın Huzistan bölgesindeki son kitle gösterileri; Irak seçimlerinde Tahran'a yakın Şii örgütlerin büyük kayba uğraması ve oradaki açlık isyanları; Lübnanlı Hizbullah-Emel ikilisiyle müttefiklerinin istediklerini elde edememesi...

Üç olay da ilgili ülkelerdeki kitlelerin 'İran Projesi'ne isyan etmesi anlamına gelmektedir. Ancak İran Projesi'ne itiraz, işlerin halledildiği anlamına gelmez. Tersine, seçimi kaybedenlerin İran yanlısı örgütlerin, silah ve şiddet yoluna başvurma tehlikesi söz konusudur.


Buna karşılık Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın ilk yorumu şöyle oldu:

Kimse, parlamentoda çoğunluğu elde ettiğini iddia edemez. Bu denge hali, ülkemiz için daha hayırlıdır. İran'ın Lübnan'ı istila ettiğini ileri sürenler, ortalıkta herhangi bir İranlı yetkili gördüler mi? Oysa ABD büyükelçiliği görevlileri ile Suudi Büyükelçisi açıkça faaliyet gösterdiler.


Hizbullah'ın meclisteki grup sözcüsü Muhammed Raad ise şu uyarıda bulunuyordu: 

Ortak yaşamaya özen göstereceğiz. Ola ki bize düşmanlık güdesiniz! Ülkede barış kırmızıçizgimizdir. Milli hükümet kurulmasına itiraz etmeniz halinde, Lübnan'ı uçuruma götürürsünüz. 17 


Lübnan El Nahar gazetesinden Rozana Buminsaf, "Hizbullah'ın kasıtlı ve hatalı olarak yardım etmemesi sonucu Emel ve diğer müttefikleri seçimde büyük hüsrana uğradılar" diye yazıyordu. 18

Seçimde istediğini elde edemeyen Şii Emel Hareketi lideri Nebi Berri, "Birbirleriyle kıyasıya rekabet eden asabilerin sakin olmalarını ve bilhassa güney ile Bekaa mıntıkalarında iradesini ortaya koyan seçmenlerin tercihi doğrultusunda hareket edilmesini" istiyordu. 
 

Meclis Başkanı ve Emel hareketi lideri Nebih Berri, tarafları, halkın iradesine saygılı olmaya çağırdı. Kaynak, al-akhbar.com .jpg
Meclis Başkanı ve Emel hareketi lideri Nebih Berri, tarafları, halkın iradesine saygılı olmaya çağırdı / Fotoğraf: al-akhbar.com

 

Lübnan kökenli Fransız vatandaşı sosyalist akademisyen ve yazar Gilbert Ashqar (Aşqar) ise şöyle bir tespitte bulunuyordu: 

Seçim hazırlıklarının Lübnan'ın köhnemiş siyasal ve sosyal yapısında 'devrim' gerçekleştireceğini sananların başında, Ekim 2019'da başlatılan 'ekmek ve açlık' isyanına katılan Değişimci Güçler bulunuyordu. Gelgelelim, sandık sonuçları onların bu hayalinin salt bir kuruntu/evham olduğunu gösterdi.

Başta seçim sistemi olmak üzere ülkedeki bütün kanun ve kurallar, mezhepçilik ve zümrecilik üzerine inşa edilmiştir. Bu zümreci rejim, kitlesel başkaldırıları kuşatarak kendi emellerine ram etti ve mevcut düzenle uyumlu hale getirmiş oldu. 19

 

Sosyalist yazar ve akademisyen Gilbert Aşqar'a göre Lübnan'daki köhne sistem değişmez. Kaynak-soas.ac_.uk_.jpg
Sosyalist yazar ve akademisyen Gilbert Aşqar'a göre Lübnan'daki köhne sistem değişmez / Fotoğraf: soas.ac.uk

 

Kısaca değinmek gerekirse yukarıda anlatılanlar birkaç şeye delalet etmektedir: 

  • Seçimde hiçbir taraf, ezici çoğunluğu alamadı veya ağır hezimete uğramadı. Bu yüzden de çok boyutlu bir mücadele ve hesaplaşma, olduğu gibi devam ediyor. Çok milletvekili çıkarmak her zaman muktedir olmaya yetmiyor. 
     
  • Bu parçalı ve kutuplaşmış siyasetin önünde ciddi bir mesele daha var: Hükümet kurma krizi. 
     
  • Yaşanan bu durum, karşıt tarafların bir kimlik kavgasıdır. Ortak paydada buluşulmadığı takdirde, Lübnan muhtemelen daha parçalı bir hal alabilir. Federatif bir bölünme ihtimali de buna dâhildir.
     
  • The Economist dergisinin öngörüsüyle: "Zaten bu seçim, beklenen faydalı sonucu sağlayamayacaktır." 
     
  • Lübnan tek başına bir Lübnan değildir. Birbiriyle ölümcül rekabet halinde olan bölgesel (Arap dünyası dâhil) ve uluslararası güçlerin her türden müdahalesine açık bir ülkedir. 
     
  • Bu yanıyla bakılırsa, Lübnan'ın Ortadoğu ve dünyadaki askeri-siyasi-ekonomik gelişmelerden etkilenmediği tek bir gün bile yoktur.
     
  • Her durumda, Ortadoğu'ya örnek gösterilen "Beyrut modeli" artık çökmüştür. Bu ise "Doğu'nun sonu" anlamına gelebilir. 

Bize göre de son seçimler gayet gergin ve şiddetli bir çatışma içinde geçti. Bir tarafta ABD, AB, İsrail ve Körfez ülkelerinin planlarını hayata geçirmeye çalışanlar, diğer tarafta İran-Suriye ekseninde faaliyet gösterenler vardı.

Çatışmalardan medet uman Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca'nın, Dürzî toplumunun siyasi lideri Velid Canbulat'a "İç savaş planının ayrıntısını" anlatması ve bu bilginin Hizbullah'a kadar ulaşması, "Lübnan yeniden 15 yıl süren 1975'teki iç savaşa mı dönüyor?" sorusunu akla getirmektedir. 20

 

 

Kaynakça:

1. Rüveyda Andırırbu, "Bütünleşemeyen Lübnan'da Temel Siyasi Aktör Olarak Dini Gruplar", Yüksek Lisans Tezi, Bellek Uluslararası Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi, cilt 2, sayı 2, 24 Kasım 2020.
2. https://ar.wikipedia.org/wiki/,- نائلة معوض – ويكيبيديا
https://nrme.net/detail997768123.html,.. نائلة معوض حياتها العلمية والعملية
3. https://archive.alahednews.com.lb/details.php?id=315083, ارشيف من : 2005-2008
4. https://www.al-akhbar.com/Politics/335938/
5. https://www.al-akhbar.com/Politics/33604, الأميركية العمل مجموعة, 30 Nisan 2022. https://www.al-akhbar.com/Politics/335860/, « ليكس -نايلة ست », 28 Nisan 2022.
6. https://www.aldadpress.com/, فرعون طنوس منى, 20 Aralık 2017.
https://ch23.com/article/50324/archived
7. https://www.al-akhbar.com/Politics/335935/-  النواب صنع ماكينة. 
8. https://aawsat.com/home/article/3645996/, 15 Mayıs 2022.
9. https://www.al-akhbar.com/Politics/336935/, 16 Mayıs 2022. 
10. https://aawsat.com/home/article/3642501/,13 Mayıs 2022. 
11. https://aawsat.com/home/article/3647811/, 16 Mayıs 2022.
12. https://www.al-akhbar.com/Politics/336892/. 
13. https://al-akhbar.com/Politics/336989/, 17 Mayıs 2022. 
https://www.alquds.co.uk/, 17 Mayıs 2022. 
14. https://www.lbcgroup.tv/news/d/lebanon/646788/, 18 Mayıs 2022.
15. https://aawsat.com/home/article/3651061/, 18 Mayıs 2022. 
16. https://www.annahar.com/arabic/authors/17052022054559730, 18 Mayıs 2022.
17. https://aawsat.com/home/article/3651076/; https://www.raialyoum.com/, 18 Mayıs 2022.
18. https://www.annahar.com/arabic/authors/, 18 Mayıs 2022.
19. https://www.alquds.co.uk/, 17 Mayıs 2022. 
20. https://www.alquds.co.uk/, 29 Nisan 2022; https://www.independentarabia.com/node/328631/, 7 Mayıs 2022; https://www.independentturkish.com/node/509396/, Rıdvan Seyyid, 14 Mayıs 2022; https://www.al-akhbar.com/Opinion/336664/, 13 Mayıs 2022.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU