NATO dirildi!

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Fransa Cumhurbaşkanı Macron

"NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti, Avrupa kendi ordusunu kurmalıdır" dediğinde 'Natocular' karalar bağlamıştı!

Hastanız ne kadar ağır olursa olsun, öyle her önünüze her gelen doktora inanıp da karalar bağlamayın.

Hele hele de Macron gibi acemi doktorlara!

Allah'tan ümit kesilmez. 

Boşuna 'Çıkmamış canda ümit var' dememişler.

Dünya futbol tarihi son saniye golleri ile dolu. 

Siz siz olun 90+6'ya kadar bekleyin.

Bu NATO meselesi de öyle oldu.

"Öldü, beyin ölümü gerçekleşti" denilen NATO; ne oldu, nasıl olduysa morgda dirilerek sapasağlam ayağa kalktı!

Üstüne üstlük 'kör ölmeden' kıymete bindi; 'badem gözlü' oldu!

Yıllardır NATO'nun içine almak için bin bir kur yaptığı İsveç ve Finlandiya bu sefer kendileri NATO'nun kapısında yatar oldu!

Defalarca yazdım, anlatmaya çalıştım.

Tarih, sosyoloji ve ekonomi bilmeden siyaset yapılamaz.

Yapılmaya kalkılırsa Macron gibi olunur.

Bildiğiniz gibi 1949'da kurulan NATO bir ABD-İngiltere ortak yapımı.

Dünya siyasetinde bu grubun 'koç başı'.

Türkiye de NATO'ya 1952'de girdi. 

Ta Kore'lere kadar asker yollama, can alıp can verme o günlerin işi.

İkinci Dünya Savaşı'ndan darmadağınık ve perişan bir şekilde çıkan Almanya kısa zamanda önemli hamleler yaparak toparlanmaya başladı ve bugün Avrupa'nın bir numaralı ülkesi oldu.

Avrupa Birliği dediniz de bir buçuk ülkeden oluşan (Bir Almanya, buçuk Fransa) yeni Alman İmparatorluğu.

Almanlar iki sefer yenildikleri dünya siyasetinde AB ile üçüncü kez şanslarını deniyorlar.

Uzun yıllar ABD ve İngiltere'nin vesayetinde yaşamak zorunda kalan AB, son yıllarda adım adım bu vesayetten kurtularak Rusya ve Çin ile yeni bir düzen kurma peşindeydi.

Aslında bu vesayetten kurtulma çabası 1967'lere kadar uzanıyor.

Fransa'nın efsanevi asker ve politikacılarından De Gaulle daha o tarihte ABD-İngiltere vesayetine karşı çıkarak Fransa'ya onlarla eşit statü istedi.

Talebi kabul edilmeyince de NATO'nun askeri kanadından çekildi ve arkasından da topyekun çıkma hazırlığına başladı.

'Ne oldu bu meydan okumasının sonu?' diye merak ediyorsanız, söyleyeyim;

Bizim romantik devrimcilerimizin yere göğe sığdıramadıkları 1968 Paris gençlik ve özgürlük hareketleri başladı ve sizin anlayacağınız ABD'ye ve NATO'ya meydan okuyan De Gaulle bizim devrimci 68 kuşağı eliyle alaşağı edildi.

De Gaulle tüm ABD askerlerini Fransa'dan çıkardı. (68 kuşağı hala nasıl bir ketenpereye getirildiklerinin farkında değil!)
 


Macron bu kadarcık bir tarih bilgisine bile sahip olsaydı bu işler başına gelmezdi.

Bir diğer hayal kırıklığı yaşayanlar da bizim muhalefet partileri.

Rusya ile yakınlaşan, AB'ye mesafe koyan Trump gidecek, AB ile ittifak kuracak Biden gelecek ve bizimkilere bir 'iyilik' yaparak Erdoğan'ı da devirecekti!

Tam tersi oldu!

Biden NATO'ya (aslında ABD ve İngiltere'ye) fal açmaya çalışan AB'den uzaklaştı, İngiltere ile bir oldu ve el altından Rusya ile anlaşarak AB'nin Çin'e kadar uzanan projelerine set çekti.

Rusya eliyle adam akıllı dövülen AB (Ukrayna bu işin sadece kurbanı) İsveç'ten Finlandiya'ya kadar can havliyle NATO'nun kucağına atladı.

Nerden nereye!

Türkiye, daha doğrusu iktidar bu işin neresinde diye soracak olursanız;

Çok önemli bir yerinde!

AK Parti'nin her yanlışından sonra her ne hikmetse önüne çok önemli bir şans daha çıkıyor.

Tekrar bir yanlış daha yapmazsa bu kez de NATO, Rusya, BAE, Mısır, Suudi Arabistan, İsrail ekseninde bir önemli fırsatla daha karşı karşıya.

'Bir o yana, bir bu yana' giden 'şaşkın' bu sefer bakalım 'ortayı' nasıl bulacak?

'Anlı şanlı Kürt siyasetçiler ne yapacaklar?' diye ise asla sormayın!

Onlar kadar dünya, Ortadoğu ve Türkiye şartlarını doğru okuyabilen kaç kişi var ki? 

Hiç şüpheniz olmasın!

Bundan önce yaptıkları gibi yine harikalar yaratacaklar!

Kesin!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU