Turizmde 2022 beklentisi: Salgının ardından sezon nasıl geçiyor? 2019 verilerine ulaşmak hayal mi?

Sektör yetkililerine göre özellikle milyarlarca liralık turizm geliri sağlayan gastronominin bir kalkınma planı olarak değerlendirilmesi şart. Yeme içme sektörü ve otelcilikte bu yıl toparlanma senesi olarak görülürken, asıl hedef 2023

Türkiye, bir yumuşak güç (soft power) unsuru olan gastronomiyi etkin şekilde kullanabilirse turizm  gelirlerini artırırken ülke bilinirliği ve algısı bakımından daha üst sıralara çıkabilir. Gastronomi sektörüne ilişkin mecvut durum, hedefler, beklentiler, artılar ile eksiler, 11 Mayıs'ta İstanbul'da düzenlenen 3. Global Gastroekonomi Zirvesi'nde de masaya yatırıldı / Fotoğraf: Pixabay

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre 2021'de Türkiye'ye 30 milyon 39 bin turist gelirken, 24,5 milyar dolar civarında turizm geliri elde edildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütü 2021 verilerine göre de Türkiye, "dünyanın en çok turist alan ülkeler" sıralamasında 4. sırada yer aldı.

Dünyada turizm hareketine katılan kitlenin yüzde 80'inin destinasyon seçiminde yeme-içme imkan ve çeşitliliğini tercih kriteri olarak gördüğünü belirtmesi, gastronominin

önemini bir kez daha gösterdi.

Turizm gelirlerinde aslan payı gastronominin

Türkiye'nin turizm gelirlerine bakıldığında yüzde 27'lik payla gastronomi amiral gemi niteliğinde.

Ancak pandemi pek çok alanı olduğu gibi bu sektörü de derinden etkiledi.

Salgı nedeniyle restoran, kafe ve otel gibi işletmelerin bir açılıp bir kapanması, işleri zora soktu ve gelir kaybına neden oldu.

 

restoran gastronomi  TURYİD.jpg

2020 senesinde restoranlar 100 gün kapalı kaldı. Bu süreçte gel al ve paket servis yapılsa da restorancılıkta bu alanın payı çok düşük olduğundan, o sene yeme içme sektörü açısından çok zor geçti / Fotoğraf: Twitter

 

Restoranlar doluyor ancak kârlılık artmıyor

Bu yıl pandeminin etkilerini yitirmesiyle restoranlar eski doluluğunu yakaladı ancak bu kez de artan maliyetler nedeniyle kârlılık istenilen seviyeye ulaşamadı.

Bakan Ersoy: İstanbul, Bodrum ve İzmir gastrocity'ler arasına girebilir

Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği'nin (TURYİD) düzenlediği 3. Global Gastroekonomi Zirvesi'nde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy,  dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ülkelerinin başında gelen Türkiye'nin bu sene turizm gelirlerinde 2019 verilerine yaklaşabilmeyi hedeflediğini aktardı.

Bakan Ersoy; İstanbul, İzmir ve Bodrum gibi yerlerin, zengin bir yerel mutfağın yanı sıra dünya mutfağının çeşitliliğini sunan Londra, Paris, New York gibi "gastrocity"ler (gastroşehir) arasına girebileceğini de ifade etti.

İstanbul'u Türkiye'nin en önemli markası olarak gördüklerini belirten Ersoy, bu kenti "fine dining" amacıyla seyahat edenlerin de uğrak destinasyonlarından yapmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi.

Gastronomide sürdürülebilirlik vurgusu

Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) Genel Başkanı Kaya Demirer ve Genel Sekreteri Ebru Koralı Köktürk, gastronomi açısından mevcut durumu değerlendirirken hedeflere değindi. 11 Mayıs'ta İstanbul'da düzenlenen 3. Global Gastroekonomi Zirvesi'nin evsahiplerine göre gastronominin önemi giderek daha fazla anlaşılıyor. Doğru değerlendirilmesi halinde Türkiye'nin potansiyeli tartışılmaz ve diğer taraftan sürdürülebilirlik olmazsa olmazlar arasında.

"Bu yılki ciro beklentisi 16 milyar TL civarında"

 TURYİD Genel Başkanı Kaya Demirer, yeme içme sektörünün pandeminin başladığı 2020'yi "kayıp bir yıl" olarak nitelerken, 2021'de sadece 6 ay iş yapabildiklerini ve toplam cironun 12,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiğini belirtti. Demirer'e göre "altın yıl" olarak nitelenen 2019'un rakamlarına erişmek güç olsa da bu yılki ciro beklentisi 16 milyar dolar civarında.

 

Kaya Demirer TURYİD.jpg
Kaya Demirer / Fotoğraf: TURYİD

 

"Bahşişin kredi kartıyla ödenirse devletin geliri 1 milyar TL artabilir"

İşletmelerde verilen bahşişlerin kredi kartıyla ödenmesinin yolunu açmak için çalışma yaptıklarını ve bunu Çalışma Bakanlığı'na da aktardıklarını belirten Demirer, bu uygulamanın 2 milyon sektör çalışanını olumlu etkileyeceğini, kayıt dışına karşı bir hamle olacağını ve böylelikle devletin gelirinin 1 milyar TL'ye yakın artabileceğini de sözlerine ekledi.

"Türkiye'de gastronomi bölümünden her sene 4 bin 500 kişi mezun oluyor"

Türkiye'deki gastronomi bölümlerine bakıldığında ise çarpıcı rakamların görüldüğünü ifade eden Kaya Demirer, "79 tane üniversitede tam 17 bin 517 lisans öğrencisi gastronomi eğitimi alıyor. Her sene 4 bin 500 öğrenci mezun oluyor" diyerek TURYİD olarak üniversitelerle çalışmalara başladıklarını kaydetti.

"Eğitiyorsunuz, sene sonunda 100 kişiden yaklaşık 80'i yok"

Sektörde kalifiye eleman sıkıntısı yaşandığını belirten Demirer, elemanların önemli bir bölümünü Dubai'ye kaptırdıklarını, bazı garsonların da kuryeliğe geçtiğini söyleyerek ekledi:

"Türkiye'de turnover (çalışan sirkülasyonu) çok yüksek. ABD'de yüzde 75, İngiltere'de yüzde 73, Türkiye'de ise daha yüksek. Eğitiyorsunuz, sene sonunda 100 kişiden yaklaşık 80'i yok! Sürdürülebilir değil."

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Gastronomi 100'e yakın alanı etkiliyor"

TURYİD Genel Sekreteri ve Global Gastronomi Zirvesi Komite Başkanı Ebru Köktürk Koralı de Demirer'le benzer görüşleri paylaştı. 

Tarımdan sofraya gelen değer zinciri içinde gastronominin 100'e yakın alanı etkilediğini belirten Koralı, özellikle yerel ürün satılması ve ürün ihracatına da katkı sağlandığını belirtti.

2022'nin gastronomi açısından olumlu ilerlediğini belirten Ebrü Köktürk Koralı, asıl beklentilerinin 2023 yılı olduğunu da sözlerine ekledi.

 

Ebru Köktürk Koralı TURYİD foodinlife.jpg
Ebru Köktürk Koralı / Fotoğraf: foodinlife

 

"Besleyecek nüfus artarken tarım alanları azalıyor"

Koralı'nın da belirttiği gibi işin bir de üretim tarafı var. Zira gastronominin olmazsa olmazı yerel ürünler ile lezzetler. Ancak yerel üretici darda. Karlılığı azalan çiftçi toprağı terk ediyor. Üretim maliyetlerinin katlanmasıyla ikinci, üçüncü kuşaklar başka meslek tercih etmek zorunda kalıyor.

Zirvenin konuşmacılarından İletişimci, Stratejist ve Veri Teknolojileri Uzmanı Akan Abdulla, ülkedeki çiftçilerin durumuna dikkati çekti. Artık yeni kuşakların baba mesleğini sürdürmek yerine AVM'de güvenlik görevlisi olmayı ya da benzer işler yapmayı tercih ettiğini belirten Abdulla, devletin çiftçiyi desteklemesinin şart olduğu görüşünde.

Abdula'ya göre günümüzde en önemli sorunların başında üretim yetersizliği geliyor. Zira çok hızlı şekilde kentleşmeye devam edilirken, besleyecek nüfus artıyor, tarım alanları azalıyor.

 

Akan Abdula Twitter akanabdula.png
Akan Abdula / Fotoğraf: Twitter / @akanabdula

 

"Kimse üretim yapmak istemiyor, girişimciler komisyonculuk yapma hevesinde"

Son 10 yılda çiftçi sayısının yüzde 38 azaldığını ve tarım alanlarının yüzde 15 küçüldüğinü aktaran Akan Abdulla, girişimcilerin de üretim tarafında yer almak istemediğine, bunun yerine gençlerin Yemeksepeti, Getir, Trendyol gibi mevcut sistemlerin benzerlerini yapmak istediğini vurguladı.

Abdulla,"Kimse masanın öbür tarafında oturup üretici pozisyonuna geçmek niyetinde değil. Herkes hazır bir sistemin benzerini kurup, komisyon alma derdinde. Kim üretecek, bu kadar insanı kim besleyecek?" diye sordu.

 

çiftçi arsa tarım AA.jpeg
Fotoğraf: AA

 

"Nüfus yaşlanıyor, orta yaş pazarına yönelik bir şeyler yapıyor muyuz?"

Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığına da değinen Abdulla, herkesin genç nesillere yönelik işler peşinde olduğunu, oysa ülkede giderek artan bir orta yaş potansiyelinin bulunduğuna da dikkati çekti.

Abdulla pazara yönelik fırsatları değerlendirmek gerektiğini ifade ederek, "Hep gençlerden bahsediyoruz ama nüfus yaşlanıyor, orta yaş pazarı kuvvetleniyor. Oraya yönelik bir şeyler yapıyor muyuz? Ortalama yaşam süresi 78 yıl, iyi yaşam süresi 58 yıl. İyi yaşam konusunda çalışmalar yapmak gerekiyor, orada çok büyük bir pazar var" diye konuştu

"Hareket etmeye paranın harcanabilmesi için sanal dünyaları kuruyorlar"

Akan Abdula'ya göre artık "sonuçlar çağı"na giriyoruz. Sanal paralar ve sanal dünya da bu çağın getirdikleri arasında. Salgın döneminde "limansız para" olarak da tanımlanabilen "hareket etmeyen para"nın harcanabilmesi ve ekonomi çarklarının dönmesi için Metaverse gibi sanal dünyaların hayatımıza özellikle sokulduğunu savunan Abdulla, gerçek değer bulunamadığında paranın sanal dünyada kullanılmak zorunda olacağını, sanal kamusal alanların daha çok veri anlamına geldiğini ve hayatımızın yüzde 40’ının veriye dönüştüğünü ifade etti. Akan Abulla konuşmasında gastronomi sektörünün data ile sıkı ilişki kurup CRM’i (Customer Relationship Management- Müşteri İlişkileri Yönetimi) yeniden tanımlaması gerektiğini de dile getirdi.

 

Metaverse sanal gerçeklik artırılmış gerçeklik Naavik.jpg
Fotoğraf: Naavik

 

"2019 seviyesini yakalamak güç olsa da pek çok otelde doluluk oranları yükseldi"

Gastronominin yanı sıra turizmin bir diğer öne çıkan gelir kalemi ise oteller.

Salgının etkilerinin sona ermesiyle, Türkiye'nin otelcilik anlamında eski günlerine döneceği yönünde beklenti büyüdü.

Ancak diğer taraftan turist potansiyelinin yüksek olduğu Rusya ile Ukrayna arasında savaş çıkması nedeniyle oluşan tedirginlik ise tam olarak atlatılmadı.

Yine de son aylardaki otel dolulukları yüzleri güldürdü, yaz ayları için de rezervasyonların önemli bir bölümü şimdiden doldu.

Otelcilik alanında 2022 yılı gidişatını ve beklentileri konuştuğumuz Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Serdar Körükçü de özellikle İstanbul ve Kapadokya'ya turist akını yaşandığını aktardı.

 

Ahmet Serdar Körükçü Dorak Holding.jpg
Ahmet Serdar Körükçü / Fotoğraf: Dorak Holding

 

Körükçü, 2019 yılının verilerini yakalamak güç olsa da sektörün adeta şaha kalktığını, pek çok otelde doluluk oranlarının yükseldiğini söyledi.

2019'da otel doluluğunun yüzde 90'a çıktığını hatırlatan Körükçü, salgın gibi olağanüstü bir durum yaşanmazsa seneye otelcilik gelirinin yeniden eski seviyesine ulaşmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU