Ülkesinden daha güvenli bir devlete ulaşabilen göçmenler geri döner mi?

En fazla göçmenin geldiği ülkelerin ortak özelliği: Yoksulluk, siyasi baskı, kriz, kaos, kargaşa ve iç çatışma… Ana vatanındaki olumsuz tablodan daha güvenli, huzurlu ve iş imkanlarının olduğu bir devlete giden sığınmacı geri döner mi?

Türkiye'deki sığınmacıların geri dönüşleri için çaba gösterildiği ifade ediliyor. Peki can güvenliği olmayan ülkeleri dönen olur mu? / Fotoğraf: Reuters 

Terör, işsizlik, eğitim, hayat pahalılığı, gelir dağılımdaki eşitsizlik, fikir ve ifade özgürlüğü…

Bunlar yıllardır tartışılan ve zaman zaman sıralamadaki yeri değişen Türkiye'nin en önemli sorunlarından birkaçı. 

Ancak artık bu sorunlar listesinin en başında sığınmacı problemi yer almaya başladı. 

Resmi rakamlara göre sayısı 5 milyon 500 bini geçen göçmen varlığı herkesin dilinde.

Özellikle de sorunu çözmesi gereken siyasetin bir numaralı gündemi olmuş durumda. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çünkü Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ başta olmak üzere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sığınmacıların ülkelerine gönderileceğini savunuyor. 

İktidarın temsilcilerinin ise bu konuda kafaları biraz karışmış vaziyette. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sığınmacı sayısının "demografik tehlike" haline geldiğini ifade ederken "düzensiz göçü" ise "istila" olarak niteliyor. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise "1 milyon Suriyelinin onurlu ve gönüllü geri dönüşü için çaba gösterildiğini" söyledi. Daha sonar ise "ensar" ve "muhacir" vurgusu yaparak bunları kimsenin insafına bırakılmayacağını dile getirdi. 

 

indir.jpeg
Sıkıntıların yaşandığı ve can güvenliğinin olmadığı ülkelerden kaçan insanlar ölümü göze alıyor / Fotoğraf: Reuters



Sayı arttıkça endişesi artıyor

Meselenin sıklıkla gündeme gelmesinin birçok nedeni var. Sayıları yüksek olan yabancıların olaylara karışması, ucuz iş gücü olarak görülmesi, bu nedenle de T.C vatandaşlarının iş bulmakta güçlük çektiği iddiaları tartışmaları alevlendiriyor. 

Göç İdaresi Başkanlığı, Türkiye'deki yabancıların kayıtlarını farklı kategorilerde tutuyor. 

Başkanlığın internet sitesindeki istatistiklere göre Türkiye'de "düzensiz göçmen", "ikamet izinliler", "uluslararası koruma altında" ve "geçici koruma" statüsünde bulunan yabancılar var. 

Öncelikle Türkiye'de kaçak yollarla gelmiş ama kayıt altında alınmamış yabancıların sayısını kimse bilmiyor. Sadece tahminler yapıyor. 

En çok hangi ülkelerden sığınmacı geldi? 

Resmi verilere bakıldığında Türkiye'de en fazla yabancıların geldiği ülkeler; Suriye, Irak, İran, Afganistan, Pakistan, Özbekistan ve Türkmenistan…

Örnek vermek gerekirse "düzensiz göçmen" konusunda Afganistanlılar başı çekiyor. Afganistan'ı Suriye, Filistin, Pakistan, Türkmenistan, Fas, Bangladeş, İran ve Özbekistan uyruklular takip ediyor. 

Göç İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre Türkiye'de 1 milyon 414 bin 776 "ikamet izinli" yabancı bulunuyor. Aynı şekilde Irak, Türkmenistan, İran, Suriye, Özbekistan ve Afganistan uyruklular ilk sırada yer alıyor. 

"Geçici koruma" statüsünde olanların tamamı ise Suriyelilerden oluşuyor. Bu kategorideki yabancıların sayısı ise 3 milyon 762 bin 889. 

 

Ekran Resmi 2022-05-13 12.35.01.png
"Geçici koruma" altındaki Suriyelilerin yer aldığı iller ve sayıları / Görsel: Göç İdaresi Başkanlığı 



Göç veren ülkelerin ortak özellikleri

"Uluslararası koruma" statüsü altında Türkiye'de yaşayan yabancıların uyruklarına bakıldığında yine aynı ülkeler dikkat çekiyor: Afganistanlılar, Iraklılar ve İranlılar…

Peki bu ülkelerin ortak özelliği ne? İnsanlar niye ülkelerini terk etmek durumunda kalıyorlar? 

Cevap çok basit. Bu Müslüman ülkelerin hemen hepsinde benzer sorunlar yaşanıyor. 

Yani bunların ortak özelliği: yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, siyasi baskı, can güvenliğinin olmaması, kriz, kaos, kargaşa ve hatta iç savaşın yaşıyor olması. 
Bu durumu gözler önüne süren ise ekonomik göstergeler başta geliyor. 

Can güvenliği yok, ülke insanının yarısı göçmen oldu

Örneğin Suriye'de 2011 yılından bu yana iç savaş yaşanıyor. Bu nedenle milyonlarca insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 

Kalanlarda güç koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Zira insanlar sadece çatışmalar değil açlık ve sefaletin pençesinde yaşıyorlar. 

Dünyadaki tüm devletlerin bilgilerinin yer aldığı Trading Economics'e göre Suriye'de halihazırda 17 milyon 500 binden fazla insan yaşıyor. 

Bir ABD doları 2 bin 510 Suriye lirasına tekabül ediyor. Ülkede işsizlik oranı yüzde 9. Ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) yıllık büyüme yüzde 4,8. Enflasyon oranı ise 139. Faize gelince de bir ora yok. Çünkü kredi veren ülke bile bulması güç Suriye'nin. 

 

afgan-gocmenler-anlatiyor-turkiye-ye-neden-ve-14278501_690_osd.jpeg
Hem Rusya hem ABD'nin işgali hem de iç çatışmalar nedeniyle Afganistan sürekli göç veriyor / Fotoğraf: AFP



Kardeşin kardeşe hayat hakkı tanımadığı ülke

Afganistan, 1970'lerden beri sürekli silah ve bombaları patladığı bir ülke.

ABD'deki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan saldırıdan sonra Washington yönetimi El Kaide'yi gerekçe göstererek Afganistan'a saldırdı. Burada 20 yıl kalan ABD'nin çekilme sinyalleri vermesinin ardından Taliban, kısa sürede ülke yönetimi ele geçirdi. Muhaliflere yaşam hakkı tanımayacağı ifade edilen Taliban'ın korkusuyla milyonlarca Afgan, ölümü göze alarak göç etti. 

33 milyon 200 bin insanın yaşadığı ülkeden sürekli iç karartan haberler geliyor. Zira ülkede kıtlığın yaşandığını insanların en temel besin maddelerine bile ulaşmakta güçlük çektiği ifade ediliyor. Doğal olarak Afganistan'daki göstergeler de karamsar tabloyu ortaya koyuyor. 1 ABD doları 87,77 afganiye tekabül ediyor. İşsizlik oranı yüzde 11,2. Tabii bu konuda gerçek ve resmi veri yok. Enflasyon, Türkiye'dekinden çok çok düşük. Oran 1,56. Faizli işlemler ise yasak olduğundan herhangi bir oranı bulunmuyor. 

 

465541Image1.jpeg
Ülkelerindeki sıkıntılardan dolayı insanları doğup büyüdükleri yurtlarını terk ediyor / Fotoğraf: Rudaw



"Molla rejiminden" kaçan kaçana

Aslında birçok ülkenin aksine İran çok zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip. Özelikle petrol ve doğalgaz zengini bir ülke. Fakat yıllardır devam eden uluslararası ambargo nedeniyle sahip olduğu zenginliği insanların yaşamlarına yansıtamıyor. Bunun temel sebebi ise eleştirilerin odağındaki "molla rejimi"nin korkutan uygulamaları. Farklılıklara tahammül etmemekle eleştirilen Tahran yönetimi ciddi sıkıntılar çekiyor. Özellikle Kürt ve kimi Azerilere yönelik ciddi siyasi baskı uyguluyor. Bu ülkede de kriz var. Türkiye'nin doğu ülkesi olan İran'ın nüfusu ise 84 milyon ancak çok geniş yüzölçümüne sahip İran, "Şii Hilali" ısrarından ötürü diğer Müslüman ülkelerle de problemler yaşıyor. Irak'ı etkisi altına almaya çalışan İran, Yemen ve Lübnan başta olmak üzere bazı ülkeleri karıştırmakla da suçlanıyor. 

Bu nedenle diplomatik sıkıntılar yaşıyor. Ülkelerle ticari ilişkilerde sorunlarla karşılaşıyor. Bundan ötürü zenginliği, halka yansımıyor. İran'ın da parası sürekli değer kaybediyor. 1 ABD doları 42 bin 350 İran riyali ediyor. İran'ın GSYİH yıllık büyüme hızı eksi 5,5. Ülkedeki işsizlik oranı 8,9 enflasyon ise yüzde 35,6'yı aşmış durumda. Ülkede uygulanan para politikası faizinin oranı ise yüzde 18. Ülkedeki siyasi baskı ve ekonomik sıkıntılardan ötürü gelecek endişesi yaşayan İranlılar çareyi göç etmekte buluyor. En çok geldikleri ülkelerden birisi de Türkiye. İran'ın da çok göç alan bir ülke olduğu inkar edilemeyecek bir gerçek. 

 

33fd6fc0cc1251227f228e9feb0c0203ac612f09.jpeg
Akdeniz ve Ege'nin sularında çok göçmen can verdi / Fotoğraf: Reuters



ABD'nin yıktığı ülke: Irak

Bir zamanların en zengin ülkelerinden biriydi. Sahip olduğu petrol ve doğalgaz rezervleri sömürgeci güçlerin iştahlarını hep kabarttı. 
Afganistan'ın ardından ABD, "özgürlük ve demokrasi getireceği" iddiasıyla Irak'ı işgal etti. Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra Irak'ta bir türlü istenilen düzen kurulamadı. Saddam döneminde muhalifler ülkeyi terk ediyordu. ABD döneminde ise ülke fiili olarak üçe bölündüğü için aynı inançta olan insanların birbirine düşman hale gelmesi nedeniyle ağırlıklı olarak Kürtler ve Sünni Araplar ve Türkmenler göçmek zorunda kaldı. Bu grupların tercih ettiği ülke ise hep Türkiye oldu. 

Irak işgal edildiği 20 Mart 2003 tarihinden bu yana hiçbir zaman istikrara kavuşamadı. Doğru dürüst seçimler bile yapılamadı. Seçimler gerçekleştirilse bile hükümetin kurulması ayları buluyor. Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanını seçmek güçleşiyor. Çünkü Irak çok fazla gruplara ayrılmış durumda. 
Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine rağmen ekonomik durumu kötü sayılabilir. 1 ABD doları 1468 Irak dinarına tekabül ediyor. 40 milyon 200 bin nüfuslu ülke Kürtler, Şiiler ve Sünniler olarak üçe bölünmüş gibi. Ülkenin GSYİH yıllık büyüme hızı 5,9. Yüzde 13,74 oranında işsizliğin yaşandığı Irak'ta enflasyon oranı yüzde 5,1 faiz ise yüzde 4 civarında. 

 

000_Par8342071.jpeg
Ülkelerini terk etmek zorunda kalanların geri dönüşü güç gözüküyor / Fotoğraf: AFP



Ölümü göze alıp gelen niye geri dönsün? 

Pakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Bangladeş gibi ülkelerde de durum farklı değil. İşte bu nedenle insanlar ölümü göze alarak yurtlarını terk ediyor. Ancak gittikleri ülkede de tartışmaların odağında yer almaktan kurtulamıyorlar. 

Peki tablo böyle olmasına rağmen Türkiye'ye gelen sığınmacılar "gönüllü" ve "onurlu" bir şekilde ülkelerine dönerler mi? 

Göç konusunda çalışmalar yapan analist Hüseyin Raşit Yılmaz, en çok göç veren ülkeleri de tasnif etmek gerektiğini söyledi. 

Özellikle son yıllarda Afganistan, Özbekistan ve Türkmenistan'dan gelen "Türk soylu" sığınmacıların belli işler yaptığını bir süre çalışıp birikim yaptıktan sonra ülkelerine dönebildiklerini ifade etti.

"Afganistan'dan gelen ağırlıkla Özbek Türklerini; şehirde, trafikte ve AVM'de görmüyoruz" diyen Yılmaz, "Bunlar köylerimizde. Yoğunlukla çobanlık yapıyor ve ihtiyacı gideriyorlar. Çünkü köylerimiz hızlıca boşaldı. Köylerimizde hayvancılık işinde çalışacak uygun insan bulamıyoruz maalesef" dedi. 

Suriye'den gelenlerin 10 yılı geride bıraktığını hatırlatan Yılmaz, "Sene olmuş 2022 birileri çıkıp ‘Bunları şöyle, böyle göndereceğiz. O işin çok karşılığı yok" yorumunu yaptı. 

 

Hüseyin Raşit Yılmaz.jpeg
Hüseyin Raşit Yılmaz / Fotoğraf: TEPAV



"Türkiye'nin göçmen envanteri bir plan ve programı yok" 

Bir de Afganistan, Pakistan, İran üzerinden gelen Asyalı ve Afrikalıların olduğunu vurgulayan Yılmaz şöyle devam etti: 

Bunların geliş nedeni de Türkiye'nin idarecilerinin zaman zaman açık kapı politikası izleyerek bu insanların esas gitmek istediği Avrupa ülkelerine geçişlerini kolaylaştırma olacak. Biz bunu yaptık biliyorsunuz. Böyle otobüslerle Afrikalıları, Suriyelileri falan Meriç kenarına götürdük. Bu da göçmenler ya da göçmen olma niyeti olanlar arasında hızlıca yayıldı. Dolayısıyla insanlar, ‘Türkiye'ye bir şekilde kapağı atayım. Nasıl olsa Türk hükümeti bazen sınırları açıveriyor. Kolayca geçerim' düşüncesiyle Türkiye'ye gelenler oldu.

Türkiye'nin sığınmacı konusunda tasnif ve neye ihtiyacı olduğuna ilişkin analiz yapmadığını dile getiren Yılmaz, "Başka ülkeler göçmen kabul etmeden önce analizlerini yapıp, plan ve programlara göre insan alıyor. Ancak Türkiye'nin ne göçmen envanteri ne de doğru dürüst bir plan ve programı var. Kim dolandırıcı, kim katil, kim ne işe yarar buna dair net malumatımız yok. Evet, bir Göç İdaresi Başkanlığı kuruldu, profesyonelleşme oldu ama oradaki insanlar zaman içinde işi öğrendiler" diye konuştu. 

 

thumbs_b_c_5b8c360db6a05cad4b671db07273a730.jpeg
Sığınmacılar gittikleri bazı ülkelerdeki kamplarda barınmak durumunda kalıyor / Fotoğraf: AA



"Aklın almayacağı birçok şey olabilir" 

Çeşitli faktörlerden dolayı göç etmek zorunda kalan insanların ülkesine gönül rızasıyla dönmelerinin güç olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: 

Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri konusunda Esad hevesli gözüküyor. En azından dünyaya karşı ‘vatandaşlarımızı geri alıyoruz' mesajı vermek istiyor. Suriye'den gelen gençler askerlik nedeniyle geri dönmek istemiyor. Esad ile görüşmede ise Rusya'nın engel olduğu düşüncesindeyim. Dolayısıyla bu geri dönüşle alakalı Türkiye'nin göçmen yükünden kurtulması için Putin, ön açıcı bir pozisyon almıyor.

"Geçici koruma" statüsü altında Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin "geri gönderme yasağı" kapsamında olduğu iddialarına da değinen Hüseyin Raşit Yılmaz, "Doğrusu Türkiye'de uzun süredir yasak nedir, kanun nedir, hatta anayasa nedir, bunların yaptırımı ve bağlayıcılığı konusundaki algı epeyce aşınmış durumda. Aklın almayacağı pek çok şey olabilir. İstanbul Sözleşmesi meselesine benzer bir durum yaşanabilir süreç içerisinde" diyerek sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU