Siyasetin göçmen söylemi: Dünün "misafirleri" bugünün "istilacıları"… Türkiye'nin sığınmacı politikası sertleşiyor

Suriyelilerin "misafirliği" 10. yılını bitirip 11. yılına girdi. Yabancı istemeyen siyasetçi vardı ama şimdilerde sayıları daha da arttı. "Zafer turizm" kampanyası düzenleyen bile var. En dikkat çekici söylemin sahibi iktidarın ortakları oldu

Suriye iç savaşından dolayı Türkiye'ye gelip yerleşen 3 milyon 761 bin 267 kişinin gönderilmesi isteniyor / Fotoğraf: AA

Türkiye'de yaşam mücadelesi veren göçmenler ya da sığınmacılar, siyasetin gündeminin ilk sırasında yer alır hale geldi.

Başını Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın çektiği "göçmen karşıtlığı" herkesin ilgi odağında.

Özdağ, bunun için önce "Zafer turizm" kampanyası başlattı. Şimdi de partisine katılan eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel'in başında olacağı bir ekibin Şam yönetimiyle görüşeceğini açıkladı.

Sığınmacıların gönderilmesi hususunda Özdağ ve partisi yalnız değil. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başta olmak üzere muhalefetteki birçok partinin temsilcisi de benzer görüşleri savunuyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu uzunca bir süredir, Suriyelilerin geri gönderileceğini dillendirip duruyor zaten.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Ensarın ne olduğunu biliyoruz"

Kılıçdaroğlu ve diğer muhalif liderlerin "geri gönderme" açıklamalarına ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açık ve sert şekilde karşı çıkıyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha bir ay önce "Muhalefet, seçimi kazanırsak ‘Suriyelileri göndereceğiz' diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz" dedi.

Erdoğan'ın sözünü ettiği "ensar" İslam tarihinde önemli yardım ve dayanışma örneği olarak biliniyor.

Bilindiği gibi "ensar" ve "muhacir" kelimesi İslamiyet'in yayılması, Müslümanların Mekke'den Medine'ye hicreti sırasında ortaya çıkmıştı.

Muhacir, Mekke'den Medine'ye göç eden Müslümanlara denir. Mekke'den gelen Müslümanlara yardım eden Medineli halk ise "ensar" olarak biliniyor.

 

multeciler.jpeg
Suriye'den Türkiye'ye gelip yerleşen yaklaşık 4 milyon insan bulunuyor / Fotoğraf: AA 



Erdoğan'ın Suriyeli politikası değişiyor mu?

İşte Erdoğan'a göre Suriyelilere (muhacir) kapılarını açan Türk halkı "ensar" idi.

Ancak son açıklamalarına bakılırsa Erdoğan'ın bu konudaki görüşü değişmiş durumda. Zira "muhacirler" artık gönderilmek isteniyor.

Bunun sinyalini Cumhurbaşkanı Erdoğan dün verdi. Elçilere yönelik bir konuşma yapan Erdoğan, "Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın ardından Cumhur İttifakı'nın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Türkiye'de geçici koruma statüsü ile bulunuyorken asayişi kim bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmesi gerektiğini söyledi.

 

thumbs_b_c_0c17dd27c26daf3de20b278434b32077.jpeg
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ülkesini terk edip Türkiye'ye gelen düzensiz göçmenleri "istilacı" olarak görüyor / Fotoğraf: AA



"Adı konmamış bir istila"

Düzensiz göçe de vurgu yapan ve bunu "adı konmamış bir istila" olarak niteleyen Bahçeli, "Suriyeli sığınmacıları, sabahtan akşama ülkelerine göndermek hem doğru hem de mümkün değildir. Uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarımız vardır. Ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz, güvenli şekilde uğurlamak da bizim asıl önceliğimizdir. Misafirin ve misafirliği süresi sınırlıdır" diye konuştu.

İki ortağın açıklamalarına bakıldığında Suriyeliler için "misafirliğin" sonuna gelindiği açık ve net. Ancak sorun "misafirlerin" ülkelerine nasıl gönderilecekleri konusunda düğümleniyor.

Çünkü "açık kapı politikasıyla" komşu ülkenin yaklaşık 4 milyon insanını Türkiye'ye kabul eden ve bunlara "geçici koruma" veren iktidarın "misafirleri" Suriye'ye göndermeleri pek kolay da gözükmüyor. Sebebi de uluslararası hukuk.

1 milyon 404 bin 801 kişi "ikamet izinli" olarak kalıyor

Peki Türkiye'de artık herkesin yakından ilgilendiği kimisinin "ciddi sorun" olarak nitelediği "yabancıların" Türkiye'deki nüfusu ne kadar?

Bu konuda cevabı verilmeyen soru olmasına rağmen aslında resmi sayılar mevcut.

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı'na göre farklı statüde yabancı bulunuyor.

Göç İdaresi Başkanlığı'na göre "ikamet izinli", "düzensiz göçmen", "uluslararası koruma" ve "geçici koruma" statüsündeki yabancıların Türkiye'deki sayısı yaklaşık 6 milyon civarında.

Öncelikle "ikamet izinli" olanların sayısı da azımsanmayacak nitelikte. Bunların sayısı 1 milyon 404 bin 801 kişi.

Grafiklere bakıldığında 2005 yılında sayıları 178 bin 964 olan "ikamet izinliler"in sayısı zaman içinde sürekli artış gösterdi.

 

İkamet izni.png
Grafik: Göç İdaresi Başkanlığı



"Düzensiz göçmenlere" karşı ciddi mücadele yürütülüyor

Türkiye'ye bir şekilde gelerek ikinci kategoride yer alan yabancılar ise düzensiz göçmenler.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun zaman zaman dile getirdiği bu konuda "ciddi mücadele" verildiği iddia ediliyor.

Göç İdaresi Başkanlığı'nın 7 Nisan 2022 verilerine göre Türkiye'de bu yıl içinde yanı ilk üç ayda 52 bin 76 "düzensiz göçmen" tespit edildi.

2005 yılında 57 bin 482 "düzensiz göçmen" yakalanırken yıllar içinde bu hususta da hep artış yaşandı. Öyle ki 2015'te 146 bin 485, 2016'da 174 bin 466, 2017'de 175 bin 752 ve 2018'de ise 268 bin 3 "düzensiz göçmen" yakalandı.

2019'da ise Türkiye'ye giriş yapan ve yakalanan "düzensiz göçmen" sayısı resmen zirve yaptı. Bir şekilde tespit edilen göçmen sayısı 2019'da 454 bin 662'ye ulaştı.

Son 3 yıldır düşüş yaşanan düzensiz göçmen sorunu da bir türlü çözülemiyor.
 

Düzensiz göçmen-Yıllara göre.jpg
Türkiye'deki düzensiz göçmelerin gösteren görsel / Grafik: Göç İdaresi Başkanlığı 



"Uluslararası koruma" statüsü altındakilerde düşüş var

Üçüncü kategorideki "yabancılar" ise "uluslararası koruma" statüsü altında yaşıyorlar.

Türkiye'de "uluslararası koruma" statüsünde yaşayanların sayısı çok yüksek değil.

Yine resmi rakamlara göre bu kategoride olanların sayısı 29 bin 256. Ancak bu kategoride de yıllara göre artış var.

2010 yılında sadece 8 bin 932 kişi "uluslararası koruma" statüsündeyken bu sayı yıllar içinde yükseldi. En büyük artış 2015 ile 2019 yılları arasında yaşandı. 2017'de 112 bin 415, 2018'de ise 114 bin 537 kişi "uluslararası koruma" statüsünde Türkiye'de bulundu.

Bu konuda da son 3 yıldır bir azalma olduğu resmi verilerden net şekilde anlaşılıyor.

Türkiye'de asıl tartışma bu kategorilerdeki sığınmacılar konusunda değil "geçici koruma" altındaki göçmenler hususunda yaşanıyor.

 

Uluslararası koruma.JPG
Türkiye'deki bulunan "uluslararası koruma" altındaki yabancılar / Grafik: Göç İdaresi Başkanlığı 



"Geçici koruma" altında Türkiye'de yaşayanların tamamı Suriyeli

Ülkelerindeki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin sayısı 3 milyon 761 bin 267 kişiyi bulmuş durumda.

Bu rakam Göç İdaresi Başkanlığı'nın resmi rakamları ve internet sitesinde yer alıyor.

Ancak birçok siyasetçi bu rakamların da tıpkı Türkiye İstatistik Kurumu'nun verileri gibi gerçekçi olmadığını iddia ediyor. Gerekçeleri de kayıt dışı çok kişinin Türkiye'nin farklı kentlerinde yaşadıkları yönünde.

2012 yılında sadece 14 bin 237 kişinin kazandığı bu statüye yıllar içinde milyonlar da kavuştu.

Suriye'de çatışmalar alevlendikçe insanlar kaçtı ve Türkiye'ye yerleşen Suriyeli sayısı da katbekat arttı. 2017'de 3 milyon 426 bin 786 kişiye ulaşan Suriyeli sayısı 7 Nisan 2022 tarihi itibarıyla tamı tamına 3 milyon 761 bin 267'ye ulaşmış durumda.

İşte dünyadaki 100 yakın ülkenin nüfusundan daha fazla sığınmacının yaşadığı Türkiye'de kimi zaman münferit hadiseler meydana geldiğinde "gönderelim" sesleri yükseliyor.

 

Geçici koruma-Suriyeliler.jpeg
"Geçici koruma" altındaki Suriyelilerin sayısı / Grafik: Göç İdaresi Başkanlığı 



Suriyeliler "geri gönderme yasağı" kapsamındalar

Türkiye'de bir şekilde belli bir statüyle yaşayan insanlardan kimileri de yanlış yaptıklarında Bahçeli'nin dediği gibi "gözyaşlarına bakılmadan" sınır dışı ediliyor.

Şimdilerde tek tek sınır dışı etmek yerine toplu göndermeler gündeme getiriliyor.

Peki bu mümkün mü? Türkiye'nin imza attığı sözleşmelere göre bu mümkün değil.

Üstelik "geçici koruma" altındaki Suriyeliler ülkelerinde can güvenli sorunu devam ettiği müddetçe geri gönderilemezler.  Her ne kadar birileri, "Geldikleri gibi giderler" dese de iç ve uluslararası hukuk, bunların "geri gönderme yasağı" kapsamında olduğuna işaret ediyor.

"Şam yönetimiyle görüşüp sorunu çözmenin zemini yok"

Göç konusunda çalışmalara imza atan Hüseyin Raşit Yılmaz'a göre de Suriyelilerin gönderilmesi çok kolay değil.

Bazı siyasetçilerin Beşşar Esad ile yapılacakları ifade edilen görüşmelere değinen Yılmaz, "Bunun zemini pek yok. Neden yok? Çünkü bu durum Şam hükümetiyle alakalı" dedi.

Türkiye'nin üzerindeki yükün her geçen gün arttığını bu nedenle de tartışmanın dozunun yükseldiğine dikkati çeken Yılmaz, TSK'nın kontrolündeki bölgelerde yapılacak yerleşimle Suriyelilerin belli bir kesiminin "gönüllü" ve "onurlu" bir şekilde göndermenin mümkün olabileceğini kaydetti.

 

pic1609868142r353460.jpeg
Analist Hüseyin Raşit Yılmaz / Fotoğraf: TEPAV



"Değişmeyen tek şey milletin patron olduğu gerçeğidir"

Türkiye'de kısa sürede siyaseten bazı değişikliklerin yaşanmasının normal olduğunu dile getiren Yılmaz, "Acaba iktidarın da yavaş yavaş sığınmacı politikasında bir değişiklik mi yaşanıyor? " sorusuna şu cevabı verdi:

Türkiye'de pek çok şey değişebilir ama milletin patron olduğu gerçeği değişmez. Dolayısıyla milletin rahatsız olduğu, özellikle serbest piyasada vasıfsız işçi olarak kendileriyle rakip olan insanlar göz önünde bulundurulduğunda toplumun sosyoekonomik olarak piramidin en altında olan insan gruplarımız maalesef Suriyeli sığınmacılarla aslanın ağzında olan ekmeği kapma peşinde mücadele ediyor. Dolayısıyla ciddi bir kitle Suriyelilerin gönderilmesini istiyor. Cumhur İttifakı da seçmenden gelen serzenişlere kayıtsız kalmadı. Onun için 'onurlu geri dönüş' ifade edildi.

"Türk soylu sığınmacıların durumu ne olacak?"

Suriyelilerin içinde Suriye'den ve Irak'tan gelen Türk soyluların da bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ortadoğu'daki Türkmenler var. Bunların sayısı Suriye artı Irak Türkmenleri olarak Türkiye'de muhtemelen 300 bin civarındadır. Dolayısıyla böyle bir durum olduğunda Türk soylular ne olacak? Bu da ayrı bir sorundur. Uluslararası hukuklara göre, can güvenliği endişesiyle Türkiye'ye sığınanları, sınırdan zorla geriye göndermek mümkün değil."

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Abdullah Resul Demir ise "gönüllü ve onurlu geri dönüşün" nasıl olacağına ilişkin cevabın önemli olduğunu söyledi.

Göçmen konusunun sıklıkla konuşulması üzerine iktidarın hem seçmenlerini etkilemek hem de otoritesini sürdürmek için mesaj verdiğine inandığını aktaran Demir, "Geri gönderme anlayışı kabul görmüş değil. İnsan haklarını ayaklar altına alacak bir çalışmayla da onurlu geri dönüş nasıl sağlanmaz. Fakat bunun farklı yöntemleri vardır" ifadelerini kullandı.

 

UMHD Başkanı Abdullah Resul Demir. AA..jpg
UMHD Başkanı Abdullah Resul Demir / Fotoğraf: AA



"İnsanları sınır dışı etme korkusuyla yapılan hiçbir fiil, onurlu geri dönüş"

Sığınmacıların gönderilmesi için uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini, Suriye'deki savaşın bitirilip, normalleşmenin sağlanması gerektiğinin altını çizen Demir, şunları ifade etti:

"Dünün misafirleri bugün istilacı edildiği görüşüne katılmıyorum. Eğer Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve NATO gibi uluslararası kurumlarla diğer ülkelerin de içerisinde bulunacağı bir planlama ile savaş bitirilirse, ülke tekrardan ayağa kaldırılırsa, hastaneler yeniden inşa edilip okullar açılırsa önce isteğe bağlı olarak gidişlerin sağlanabileceğini düşünüyorum. Onurlu geri dönüş ancak bu şekilde olur. Yoksa insanları sınır dışı etme korkusuyla yapılan hiçbir fiil, onurlu geri dönüş olarak değerlendirilemez diye düşünüyorum."

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU