Son üç yılda hangi taşınmazlar İBB'den alınıp bakanlıklara devredildi? Devir sonrası son durum ne?

Galata Kulesi'nden Adalar'da planlamaya kadar pek çok yetki, İBB'den alınıp bakanlıklara verilmişti. Peki yetki devri yapılan proje ve taşınmazlarda son durum ne? İBB, ne kadarlık bir gelir kaybetti?

Kolaj: Independent Türkçe 

Postacılıktan Osmanlı İmparatorluğu'nun sadrazamlığına kadar yükselen Talat Paşa, 1917-1918 yılları arasında resmi konut olarak kullandığı konağın, 100 yıl sonra bir krizin ortasında kalacağını tahmin etmiyordu muhtemelen. 

Yıllardır Ayasofya manzarasına bakan, Gülhane Parkı "arka bahçesi" sayılan Talat Paşa Konağı'ndan bahsediyoruz. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu 4 katlı tarihi yapı, 30 Mart 2022'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi.

 İBB, kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini ve konuyu yargıya taşıyacaklarını açıklamıştı.

Talat Paşa Konağı, İBB'den Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçen ilk yapı değil. 

İBB'nin Independent Türkçe ile paylaştığı verilere göre bugüne kadar 50'nin üzerinde taşınmaz, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi.

Hatta devredilenlerin bir kısmı, 2019 yerel seçiminden önce gerçekleşti. 

Vakıflara devredilen taşınmazlar arasında Galata Kulesi, Gezi Parkı, Talat Paşa Konağı, Yerebatan Sarnıcı Giriş Yapısı, Cankurtaran Magnaura Sarayı, Eski Fransız Hapishanesi, İBB Sağlık Daire Başkanlığı binası, İBB Çemberlitaş Hizmet Binası (Eski Emlak Yönetimi Daire Başkanlığı), Eminönü Marmara Belediyeler Birliği Binası ve Piyer Loti'deki ahşap yapılar yer alıyor.

Gerekçe: Vakıflar Kanunu'nun 30'uncu maddesi

Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu devir kararını 2008 yılında çıkarılan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 30'uncu maddesine dayandırıyor.

Sözkonusu madde şöyle diyor: 
 

Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına (Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar) devrolunur. 


İBB'nin kararlara karşı çıkarken en önemli dayanağı ise devredilen yapıların "vakıf yoluyla meydana getirilmemiş" olması. Galata Kulesi'ni bir vakfın değil, Cenevizlilerin yapması gibi… 

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İBB'nin müzelerinin tamamı Milli Saraylar'a devredilebilir

İki kurumu karşı karşıya getiren bir diğer konu ise İBB'nin ve diğer kamu kuruluşlarının elindeki bütün müzeleri devredilebilir konuma sokan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. 

29 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, 2018'de yayımlanan 12 sayılı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne yeni maddeler ekliyor.
 


Yaklaşık 20 gün önce yayımlanan son kararnamede şu ifade yer alıyor: Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, cumhurbaşkanının onayıyla yeni müze kurabilir veya kamu kurum ve kuruluşlarının müzelerinin yönetimini devralabilir.

30 Mart'ta düzenlediği basın toplantısında sözkonusu kararnameyi değerlendiren İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, "Dün itibariyle çıkan kararnameyle beraber İBB'nin müzelerinin tamamı alınarak Milli Saraylar'a devredilebilir durumdadır" demiş ve şunları söylemişti: 
 

Bu müzeciliğin sürekliliği, koleksiyonculuğun sürekliliği açısından oldukça yıpratıcı bir durum demek. Özellikle önceki dönemlerde olan birkaç örnekte de biliyoruz. 

Bu tür kurumların köklü kurumları olmaları ve devirlerinden oluşabilecek kurumsal hafıza ve çalışma açısından ciddi riskler içermektedir. 


Son dönemde mülkiyet devrine konu olan yapıların bir kısmına daha detaylı bakalım: 

1. Talat Paşa Konağı

30 Mart 2022 devir kararı alınan tek yapı Talat Paşa Konağı değildi.

Konakla birlikte Yerebatan Sarnıcı giriş kapısı da Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredildi. 

İki yapı da İBB iştiraklerinden Kültür A.Ş. bünyesinde müzeler arasında yer alıyordu. 
 

Talat Paşa Konağı
Talat Paşa Konağı, 104 yıldır ayakta/ Fotoğraf: Wikipedia


Talat Paşa Konağı da vakıf yolu ile değil, Talat Paşa'nın kendi bütçesi ile yaptırdığı bir konak. 

Yasaya göre ise bir yapının vakıflara mahkemesiz, tapu yoluyla devredilebilmesi için, devredilen mülkün vakıf eliyle yapılmış olması ve vakıf kültür varlığı olması gerekiyor. 

"Bugün var olmayan vakıflara devredildi"

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, 30 Mart'ta yaptığı basın açıklamasında, "Şimdi biz nasıl Galata Kulesi'nin Osmanlılar tarafından yapılmadığını ispat etmek gibi bir garabetle karşı karşıyaysak, Talat Paşa Konağı'nın da 20'nci yüzyıl yapısı olduğunu anlatmak zorunda kalacağız" demişti. 

Polat'ın açıklamasına göre söz konusu kararla, yapının mülkiyeti dört vakıf arasında paylaştırılıyor. 

- Bunlardan ilki 1464 yılında İstanbul'da faal olan Akbıyık Muhittin Vakfı. 

- İkincisi 1571'de İstanbul'da faaliyet gösteren Geli Ali Paşa Vakfı. 

- Diğer ikisi de bugüne ulaşamayan Fatma Hatun Vakfı ve Hacı Mehmet Vakfı. 

Talat Paşa Konağı'nın 20'nci yüzyılın başında inşa edilmiş olması nedeniyle Mahir Polat, "Yani arkamda gördüğünüz yapıyı, kendi tarihinden 500 sene geriye götüren bir uygulamadır. Kısacası hem hukuk hem tarih garabetti ile karşı karşıyayız" yorumunu yapmıştı. 
 

Mahir Polat İBB
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat/ Fotoğraf: İBB


"Yerebatan Sarnıcı, saray değil sarnıçtır"

Yerebatan Sarnıcı'na "Yerebatan Sarayı" denmesinin yanlış olduğunu belirten Polat, "Sarnıçla sarayı karıştırmasınlar. Bunun gerçek adı Yerebatan Sarnıcı'dır ve Bizanslılar döneminde yapılmıştır. Dolayısıyla Milli Saraylar'ın kapsamına alınacak bir statüde değildir. Umarım böyle bir tasarruf ve böyle bir uygulama olmayacaktır" demişti. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, uzun süredir Yerebatan Sarnıcı'nda restorasyon çalışmaları sürdürüyor. Restorasyon öncesi yıllık ziyaretçi sayısı 1,6 milyona ulaşıyordu. Restorasyon sonrası hedef ise 3 milyon ziyaretçi. 
 

yerebatan sarnıcı
Toplam 9 bin 800 metrekare alanı kaplayan sarnıç, yaklaşık 100 bin ton su depolama kapasitesine sahip/ Fotoğraf: kultur.istanbul


İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, yukarıda açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Yerebatan Sarnıcı'nın da İBB'den alınıp alınmayacağı ile ilgili soruya, "Yerebatan Sarnıcı Bizanslılar döneminde yapılmış bir sarnıçtır, umarım böyle bir tasarruf ve uygulama olmayacaktır" yanıtını vermişti. 

2. Galata Kulesi

Milattan sonra 500'lerde inşa edildiğinde bir fener kulesiydi. 

14'üncü yüzyıl ortasında Cenevizliler, günümüzdeki şeklini inşa etti ve sonrasında deprem ve yangınlardan zarar gören kule pek çok değişimden geçti. 

İstanbul'un fethinden sonra Kasımpaşa tersanesinde çalışan savaş esirlerine barınak ya da hapishane olarak kullanıldı. 

18'inci yüzyıl sonlarından itibaren yangın gözetleme kulesi olarak görev yapan Galata Kulesi, 1967'de gördüğü onarımdan sonra son halini aldı. 

Bugün ise restorasyonu ayrı mülkiyeti ayrı tartışma konusu olan bir müze ve seyir terası. 

Galata Kulesi, 1855 yılından 2020'ye kadar İstanbul Belediyesi tüzel kişiliğinin mülküydü. İBB'ye bağlı BELTUR, 2013'te kulenin işletmesini devralmıştı. Mayıs 2020'de kulenin mülkiyeti, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçti. 
 

galata kulesi
Galata Kulesi'nin 1930'lardaki ve bugünkü hâli/ Kolaj: Independent Türkçe 


Aslında bu süreç, 2019'da başlamıştı. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin CHP'ye geçtiği ancak haziranda tekrarlanmak üzere iptal edilen 31 Mart 2019 seçimlerinden yaklaşık bir buçuk ay sonra 13 Mayıs 2019'da kule, İBB uhdesinden çıkartıldı. 

Belediye'nin geçici olarak Vali Ali Yerlikaya yönetimine verildiği dönemde alınan kararla kule, Kule-i Zemin Vakfı adına tescil edildi. 

Ekrem İmamoğlu ikinci kez İBB Başkanı seçildikten sonra bu işleme karşı hukuki süreç başlatıldı. 

26 Şubat 2020'de bir açıklama yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Galata Kulesi de mülkiyeti bakanlığımıza bağlı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan bir bina. Biz herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemesi için özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin vakıflarla olan sözleşme bitim tarihi 31 Aralık 2019 tarihine kadar bekledik ve aylar önce kendilerine bir bildirimde bulunduk, işletmesinin devralınmasıyla ilgili. Ocak ayında tekrar bir bildirimde bulunduk. Sürpriz bir bildirim, durup dururken çıkmış bir şey değil" ifadelerini kullanmıştı. 

Yasal süreç devam ederken, 16 Mayıs 2020'de kulenin mülkiyetinin Bakanlığa devredildiği açıklandı. 

Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, Burhan Ersoy, 15 Mayıs 2020'de yaptığı açıklamada 5737 sayılı kanunun 30'uncu maddesini gerekçe göstermiş ve şunları söylemişti: 

Galata Kulesi de mülkiyeti bakanlığımıza bağlı olan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan bir bina. 
 

Burhan Ersoy tapu AA
Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, kuleye ait olduğunu söylediği tapuyu basınla paylaşmıştı/ Fotoğraf: AA


Biz herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemesi için özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin vakıflarla olan sözleşme bitim tarihi 31 Aralık 2019 tarihine kadar bekledik ve aylar önce kendilerine bir bildirimde bulunduk, işletmesinin devralınmasıyla ilgili. Ocak ayında tekrar bir bildirimde bulunduk. Sürpriz bir bildirim, durup dururken çıkmış bir şey değil. 

 

Galata Kulesi'ndeki restorasyonda, kale içi duvarlarının hilti ile tahrip edildiğini gösteren görüntülerin 12 Ağustos 2020'de sosyal medyada yayılmasıyla yeni bir tartışma başlamıştı. 
 


Kule'deki yıkım hakkında tutanak tutmak isteyen İBB Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğü yetkileri alana alınmadı.

İBB Sözcüsü Murat Ongun, olayla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.

O dönem bir açıklama yapan Bakan Ersoy, "Yıkılan kısımlar sonradan yapılan, Galata Kulesi'ne zarar veren kısımlardır. Restorasyonda kullanılan yöntemler konusunda ise ilgili firmaya gerekli yaptırım uygulanacaktır" demişti. 

Kule, 6 Ekim 2020'de bir seyir terasına, kalıcı sergiye, simülasyon alanı ve müze mağazasına sahip şekilde yeniden ziyarete açıldı. 

Kulenin seyir terası bölümündeki restoran kaldırıldı ancak tüm iç duvarları beyaz sıva ile kaplandı. 
 

Ekran Resmi 2022-04-16 13.39.01.png
Fotoğraf: Facebook


Eskiden 30 lira olan Galata Kulesi giriş ücretleri ise 1 Temmuz 2021 itibaren 100 liraya yükseltildi.

Mülkiyetin yeniden İBB'ye dönmesi konusunda mahkeme süreçleri devam ediyor.

İBB'den Independent Türkçe'ye yapılan açıklamada " Karar Galata Kulesi'nin bir vakıf geçmişinin bulunmamasına ve Ceneviz yapısı olmasına rağmen alındı" denildi. İBB'nin paylaştığı bilgiler doğrultusunda TL cinsinden gelirleri, güncel fiyatlandırma yapılmadan önce şu şekildeydi: 
 

Ekran Resmi 2022-04-16 15.33.37.png
Kaynak: İBB


3. Gezi Parkı 

2013'teki Gezi olayları sonrası ünü tüm dünyaya yayılan Gezi Parkı, 13 Mart 2021'de alınan kararla Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı adlı bir vakfa devredildi. 

Gerekçeyi yine 5737 sayılı kanunun 30'uncu maddesine dayandıran Vakıflar Genel Müdürlüğü, konuyla ilgili  "Vakıflar Kanunu'nu uyarınca evveliyat kayıtları incelenmiş ve bu taşınmazların 'Sultan Beyazıt Hanı Veli Vakfı'na ait taşınmazlardan olduğu tespit edilmiştir" açıklamasını yapmıştı. Açıklamada şu detaylar yer almıştı: 
 

Sultan Beyazıt'ın 1505 tarihli vakfiyesinde İstanbul'da bulunan cami, medrese, mektep ve imaretten oluşan külliyesi için çok sayıda dükkan, ev, bostan, mera, arazi ve arsa vakfetmiştir. 

Vakfedilen taşınmazlardan önemli bir bölümü ise Beyoğlu, Şişli ve Galata bölgesinde yer almaktadır. Ahkamü'l-Evkaf'a (Osmanlı döneminde yürüklükte olan vakıf kanunları) göre vakıf kurucusu veya mütevellileri bu yerleri tek kira (icare), çift kira (icareteyn) veya mukataa (zemin kirası) yoluyla işletmişlerdir. 

 

gezi parkı gezimingo.com

İlk kez 16'ncı yüzyılda kurulduğu tahmin edilen Gezi Parkı, gayrimüslim mezarlığı ve Topçu Kışlası olarak da kullanılmıştı/ Fotoğraf: gezimingo.com


Bu bağlamda; Üçüncü Selim döneminde bahsi geçen taşınmazlar mukataaya bağlanarak belli bir zemin kira karşılığı ödenerek, taşınmazın üzerine kışla, talimhane, mescit ve çeşmeden oluşan müştemilat yapılmıştır. 

Topçular Kışlası olarak uzun süre hizmet verilen bu binalar, daha sonra işlevini kaybetmiştir. 

O dönemde yürürlükte olan Ahkamü'l-Evkaf'a göre vakfına geçmesi gerekirken taşınmazlar belediye mülkiyetine geçmiştir.


"Gezi Parkı'nın devredildiği vakıf, yalnızca kağıt üzerinde var"

Ancak o dönem Sultan Beyazıt Hanı Veli Hazretleri Vakfı'nın sadece kağıt üzerinde var olduğu, Şişli Etfal Hastanesi, Vefa Lisesi ve Sait Halim Paşa Yalısı da aynı vakfa devredildiği medyada yer aldı. 

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, yaptığı açıklamada, "Yasa maddesinin işletilebilmesi için vakıf yoluyla kurulması ve vakıf kültür varlığı olması gerekir. Gezi Parkı, Beyazıt döneminde boş arsaydı. Üçüncü Selim döneminde kiralanarak Topçu Kışlası yapıldı. Topçu Kışlası da vakıf tarafından yapılmadı" ifadelerini kullanmıştı. 

İBB, Taksim Kentsel Tasarım Yarışması açmıştı

Tüm bu olaylar yaşanmadan yaklaşık bir yıl önce İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı, son teslim tarihi 11 Eylül 2020 olan bir kentsel tasarım yarışması açmıştı. 

Taksim Meydanı için İstanbul Planlama Ajansı ve İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı işbirliğiyle yürütülen Taksim Kentsel Tasarım Yarışması, yaklaşık altı aylık hazırlık süreci sonunda 2 Mart 2020 tarihinde ilan edildi ve 20 Eylül 2020'de de ikinci etabı sonuçlandı.
 

taksim kentsel tasarım projesi İBB
Taksim Kentsel Tasarım Yarışması'nı, Prof. Dr. Murat Güvenç ve ekibinin hazırladığı, 15 No'lu Taksim Kolektifi başlıklı proje kazanmıştı/ Fotoğraf: İBB


Taksim Meydanı, Gezi Parkı ve çevresini kapsayan yaklaşık 160 bin metrekarelik alanı konu edinen yarışmaya 72 yerli, 48 yabancı ve 26 karma ekip başvurdu. 

Yarışma sonucu jüri tarafından değerlendirildi. Seçilen üç proje, online ortamda 100 binlerce insanın oylamasına sunuldu. 

Halk oylaması sonucu 15 no'lu proje 12 Şubat 2021 tarihinde Koruma Bölge Kuruluna iletildi. Ancak koruma kurulu tarafından Taksim Meydanı Kentsel Tasarım Projesi değerlendirmeye alınmadı.

Bu olaydan tam bir ay sonra Gezi Parkı'na da Bakanlık tarafından el konuldu. İBB, sonraki süreci Independent Türkçe'ye şu ifadelerle açıkladı: 
 

Bu durum projenin bütünlüğünü etkilemekle birlikte Gezi Parkı olduğu alanın Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetine geçmesi nedeniyle, projenin o kısmının Vakıflar görüşü ile iletilmesi istendi. 

İBB, proje bütünlüğüne sadık kalarak ilgili kurumlarla da görüşerek kazanan projeyi Koruma Bölge Kurullarına iletti. 

Kurum olarak süreci takip ediyor ve ilgili koruma kurulunun onaylamasını bekliyoruz.


"Proje başlamak üzereyken bu kararın alınması manidar"

İBB'den o dönem yapılan açıklamada "Taksim Meydanı projesinin çalışmalarının başlamak üzereyken bu kararın alınmasının zamanlaması manidar. Bu karar meydanın yeniden yeşil ve estetik bir alana dönüştürülme projesini durdurmak için alınmıştır" demişti. 
 

Ekrem İmamoğlu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu/ Fotoğraf: CHP Basın Birimi


Daha sonra Gazeteci Cüneyt Özdemir'in YouTube kanalında konuşan İBB Başkanı İmamoğlu da, "Neredeyse 100 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir parkı, ne olduğu belli olmayan bir vakfa devrediyor, hem de alelacele yazışmalarla…" demişti. 

4. Metro projeleri de devredildi

Bakanlıklara devredilenler yalnızca kültür varlıkları değil. Bazı metro projeleri de devre konu olan yapılar arasında. 

Bunlardan biri ‘Büyük Çamlıca Raylı Sistem Hattı'. 

17 Aralık 2020 tarihinde "Şehir İçi Raylı Ulaşım Sistemleri, Metrolar ve Bunlarla İlgili Tesislerin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca Üstlenilmesi, Devralınması ve Tamamlanmasını Müteakip Devriyle İlgili Şartların Belirlenmesine İlişkin Cumhurbaşkanı Kararı", Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.
 

Büyük Çamlıca Raylı Sistem Hattı
Büyük Çamlıca Raylı Sistem Hattı/ Harita: İBB


Böylelikle İstanbul'daki metro projelerinden Büyük Çamlıca Raylı Sistem Hattı'nın yapımını Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı üstlenmişti. 

Dört duraklı, yaklaşık 4 kilometre uzunluğunda olacak metro hattının bir ucu Çamlıca Camisi'ne, diğer ucu ise Altunizade Köprülü Kavşağı'na uzanacak.

Projeye 2016'de başlandı, 2019 ve 2020'de bitecekti

Ekim 2016 yılında başlanan projenin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Raylı Sistem Daire Başkanlığı Raylı Sistem Projeler Müdürlüğü'nce yapılması planlanmıştı. 

2017'de 425 milyon liralık bir maliyete sahip olduğu açıklanan metro hattının açılışı için önce 2019, daha sonra 2020 tarihi duyurulmuştu. 

"Çamlıca hattındaki yolcu sayısının pik saatte bile 3 binde kalıyor"

2020 yılının sonunda ise İBB'nin "kamu kaynaklarında ciddi ölçüde israfa yol açacağı" gerekçesiyle projeyi iptal ettiği medyada yer buldu. 

Sözcü'den Erdoğan Süzer'in haberine göre bir hatta metro yapılabilmesi için saatte en az 32 bin yolcuya ihtiyaç olduğu, Çamlıca hattındaki yolcu sayısının pik saatte bile 3 binde kaldığı İBB tarafından hesaplandı. Haberde şu ifadeler yer aldı: 
 

İBB, raylı sistemin bu haliyle 192 milyon euroya mal olacağını hesapladı. Ancak Ulaştırma Bakanlığı İBB'den üç duraklı hatta Çamlıca Kulesi'nin de eklenerek revize edilmesini istedi. 

Böylece maliyet 250 milyon euroya yükseldi. Projede aç-kapa tekniğinin uygulanacak olması nedeniyle maliyetin yüksek olduğu belirtildi. İBB, projenin fayda-maliyet hesabını yaptırdı. Teknik çalışmalarda hattın kamu yararına değil zararına yol açacağı bilgisi verildi.


Çamlıca metrosunun bitimi için yeni tarih: 2023

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 13 Temmuz 2021'de yaptığı açıklamada projenin ihale işlemlerinin bittiğini, çok yakında proje için sahada çalışmaların başlayacağını ve temel atılacağını söyledi.

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, 13 Temmuz 2021'de Twitter'dan yaptığı paylaşımda metronun iki yılda tamamlanacağını söylemişti. 
 


Büyük Çamlıca Raylı Sistem Hattı'yla Altunizade ve Çamlıca Camii arası mesafeyi 5,5 dakikaya indirmesi bekleniyor. 

"Hiçbir kredi verilmeyen hattın bitmesi için ciddi bir kaynağa ihtiyaç vardır"

Benzer şekilde Başakşehir-Kayaşehir metrosunun yapımı da İBB ve bakanlık arasında yapılan bir protokolle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na devredildi. 

Kirazlı-Başakşehir-Olimpiyatköy metrosunun devamı niteliğinde olan, Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne de ulaşacak olan metro, Nisan 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na devredilmişti. 
 

Adil Karaismailoğlu  AA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu/ Fotoğraf: AA


Bakanlığın metroyu tamamlayamadığı gerekçesiyle Nisan 2020'de İBB'yi eleştirmesi üzerine İBB'den bir açıklama gelmişti. 

Açıklamada, Başakşehir-Kayaşehir Metro Hattı Projesi'nin  3 Mart 2017 tarihinde ihale edilerek inşaatına başlandığı ancak, 29 Aralık 2017 tarihinde dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Mevlüt Uysal'ın 131 sayılı yazısı ile sözleşmenin feshedildiği ve işlerin durdurulduğu hatırlatıldı.

Daha sonra fesih ve tasfiye sürecinden vazgeçildiği ancak projeye herhangi bir finans sağlanamadığı ve yapım yüklenicisine ödeme yapılamadığı için tüm yapım işlerinin Ekim 2018 itibariyle yeniden durduğu aktarıldı.

20 Nisan 2020'de bir açıklama daha yapan İBB, "Hiç bir kredi verilmeyen hattın bitmesi için ciddi bir kaynağa ihtiyaç vardır. Çünkü metro inşaatı sadece yüzde 6 oranında tamamlanmıştır. Kamuoyuna söylendiği gibi, metro çalışmasının devamı konusunda herhangi bir adım atılmış değildir. Bu inşaatın devam etmesi adına İBB olarak devletimize bir çözüm önerimiz var: İller Bankası'ndan İBB'ye sağlanacak 100 milyon Euro ile metroyu 2020 yılı bitmeden hastaneye kadar ulaştırmak mümkün. Bu çözüm önerimizin dikkate alınması hastane ulaşımını çok rahatlatacaktır" ifadelerine yer vermişti.

Bakanlık: Yüzde 5'inin tamamlanmış olarak aldık, haziranda açacağız

Bakanlık'tan Ocak 2022'de yapılan yazılı açıklamada, 6,2 kilometrelik hattın ihalesinin 2017'de yapıldığı, yerel seçimler öncesi yüzde 5'inin tamamlanmış olduğu ifade edilmişti.

Temmuz 2019-Mayıs 2020 arası hiçbir ilerlemenin olmadığını aktaran açıklama şu şekilde:
 

Vatandaşlarımız mağdur olmasın diye İBB ile yaptığımız protokolle hattı devraldık. Yüzde 95 ilerleme kaydedilen metro hattını, haziranda halkımızın hizmetine açacağız. 

Dört istasyonlu raylı sistemimiz saatte 70 bin yolcu taşıyabilecek. Bu hattı işletmeye aldığımızda, kent merkezi ile Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ve Kayaşehir arasında hızlı, ekonomik ve emniyetli bir ulaşım sağlanacaktır.


Independent Türkçe'ye konuşan İBB yetkilileri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin her iki projenin yapımını da önemsediğini vurgulayarak "Hatta; 10 proje ile İstanbul'u dünyanın aynı anda en çok metro yapan şehrine dönüştüren İBB, daha fazla sayıda projenin hayata geçmesini de destekliyor" dedi. 

"Metronun simgesi 'M' mi olacak, 'U' mu olacak?" tartışması

İki kurum arasında imzalanan protokolle metro hatlarının devri gerçekleşmiş olsa da iki kurumu metro konusunda karşı karşıya getiren diğer bir konu da metro simgesi oldu. 
 


Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın İstanbul'da yapımını üstlendiği Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metro hattının açılışı için hazırlıklar devam ederken, istasyonlara metronun simgesi 'M' harfi yerine 'U' harfi konması tartışmalara neden oldu. 

Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun sosyal medya hesabından "İstanbul metrolarında U devri" paylaşımı yapması üzerine İBB Sözcüsü Murat Ongun, "Sayın Bakan, İstanbul'daki metronun simgesi 1992'den beri M'dir. Siz İBB'de görevdeyken de öyleydi, İstanbul'da en çok metro yapılan bu dönemde de M olarak kalacak. Hizmet İstanbul'a hizmettir, ayrıştırmak hiç hoş değil" demişti. 

 

5. İstanbul Boğazı'nda İBB'ye ait olan yetkilerin devri için yasa taslağı hazırlandı

2019'un ekim ayında gündeme gelen ve İstanbul Büyükşehir Belediye'sinin Boğaziçi Yasası'ndan kaynaklanan yetkilerini elinden alan yasa taslağı uzun süre tartışılmıştı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı taslak kapsamında, İstanbul Boğazı'nda İBB'ye ait olan yetkiler, başkan ve üyeleri Cumhurbaşkanı'nca atanacak kurum ve kurullara devrini öngörüyordu. 

Cumhurbaşkanı tarafından atanacak Boğaziçi Başkanlığı ile yine üyeleri Cumhurbaşkanı'nca atanacak Boğaziçi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Düzenleme Kurullarının kurulması, yasa teklifinin kapsamındaydı. 

İBB'ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü, Boğaziçi İmar İdare Heyeti ve Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu lağvedilirken Boğaziçi Başkanlığı'nın görev ve yetkileri şu şekilde belirtiliyordu:

- Boğaziçi alanı ve siluet geçiş sahalarına ilişkin imar planları ile ilgili olarak kıyı, sahil şeridi öngörünüm bölgelerinde nazım ve uygulama imar planlarını hazırlamak, 

- İlgili belediyelerce hazırlanan plan tekliflerini onaylama, parselasyon, arazi ve arsa düzenlemesi takas trampa, kamulaştırma, cins değişikliği, yapı projelerini inceleme, yapı kullanma izni verme, kiralama, 

- Ruhsatsız, standarda aykırı yapıları yıkma, 

- Mühürleme, gürültü ve görüntü kirliliğine yol açanlara para cezası tebliğ etme. 

- İmar planında yeşil alan olarak belirlenen arsaların ağaçlandırılması için gerekli tedbirleri alma
 

İstanbul Boğazı AA
Fotoğraf: AA


Mevcut Boğaziçi Kanunu'nda "Boğaziçi Alanı" olarak belirlenen bölgede 40 m2'yi geçemeyen bekçi kulübesi, büfe, çay ocağı gibi yapılara imar izni veriliyor. 

Yasa taslağı, Boğaziçi öngörünümde yer alacak tesislere kafeteryalar ve spor tesisleri eklenmesini de kapsıyor. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun o dönem yaptığı açıklamada, düzenleme hazırlığının kendileri için de sürpriz olduğunu belirterek, "Amaç yeni rant alanları yaratmak" demişti.

Bakan Kurum: Boğaziçi kesinlikle imara açılmamaktadır

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 11 Kasım 2019'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşmada Boğaziçi'nin kesinlikle imara açılmayacağını söyleyerek şu ifadeleri kullanmıştı: 

Planlama yetkisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında değildir ve yapılması düşünülen düzenlemede Boğaziçi kesinlikle imara açılmamaktadır.

Aksine tarihi, doğal dokusu ve siluetini koruyacak, yeşil alanları artıracak, Boğazda kaçak yapılaşmayla mücadele edecek önemli adımların atılacağı düzenleme yapılacak. Bu düzenlemeye ilişkin yetki Meclisimizdedir. 


Boğaz köprülerinden geçiş ücretlerinin yüzde 10'u, yasa gereği İBB'ye aktarılıyor

Boğaziçi Kanunu, Boğaziçi'ni korumak amacıyla 1983'te yürülüğe girdi. 

Kanunun altıncı maddesi kapsamında Boğaziçi Alanında yerleşme ve yapılaşmanın planlanması, koordinasyonu, imar uygulamalarının yapılması ve denetlenmesi için Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu, Boğaziçi İmar İdare Heyeti ve Boğaziçi İmar Müdürlüğü kuruldu. 

İBB'den alınan bilgiye göre Boğaziçi İmar Müdürlüğü, toplam 4 bin 634 hektarlık yani 46 milyon 340 bin metrekarelik alanda çalışmalarını yürütüyor. 

Mevcut yasanın 15'inci maddesi kapsamında aşağıdaki üç kalem, İBB'ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün geliri olarak kaydediliyor:

1- Boğaz köprülerinden geçiş ücretlerinin yüzde 10'u, 

2- Boğaziçi Alanında plan ilkelerine uygun olarak yapılacak inşaat veya tadilat projelerinin uygulanmasında 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan imar ile ilgili harçlar ve harcamalara katılma paylarının bir misli oranında alınacak harç ve harcamalara katılma payları,

3- Boğaziçi Alanında kullanılmak üzere, yurt içi ve yurt dışından yapılacak her türlü mal, para ve benzeri bağışlar ve yardımlar ve bu Kanuna göre tahsil edilecek diğer gelirler.

Karayolları Genel Müdürlüğü'nün "Otoyol ve Köprü Geçiş Gelirleri" başlıklı sayfasında herhangi bir veri yer almıyor. 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin her yıl sonunda, bir sonraki yılı kapsayan bütçe tahminlerine göre ise "Boğaz köprülerinden geçiş ücretlerinin yüzde 10'u"na denk gelen gelirler şu şekilde öngörülmüştü: 
 

  İBB Mali Yıl Bütçelerine Göre Boğaz Köprüleri Geçişinden Alınan Yüzde 10'luk Pay (TL)
2017 27 milyon
2018 43 milyon
2019 65 milyon
2020 63 milyon
2021 79 milyon 300 bin
2022 100 milyon

 

6. Adalar'da plan yapma ve onaylama yetkisinin Bakanlığa verilmesi

5 Kasım 2021 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Marmara Denizi ve Adalar "özel çevre koruma alanı" ilan edildi. Ayrıca Adalar'da imar planı yapma ve onaylama yetkisi İBB'den alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na verildi.

İstanbul'un 39 belediyesinden biri olan Adalar'da kentsel sit, doğal sit, arkeolojik sit, karma sit alanları, kıyı ve dolgu alanları gibi farklı yasa ve yönetmeliklere tâbi alanlar bulunuyor. 
 

Adalar
Fotoğraf: istanbul.com

 

Kararla birlikte, normalde bu alanlarda plan yapma, yaptırma veya onaylama yetkisi farklı kurumlara aitken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tek yetkili kurum haline geldi.

Düzenlemeyle, her türlü yapı, tesis, belirlenecek esaslar çerçevesinde Bakanlığın izini ve denetimine tâbi oldu. 

"Adalar'da yıllardır bir imar planı yoktu, İBB'nin imar planı hazırlamasının ardından devir gerçekleşti"

Independent Türkçe'nin İBB'den aldığı bilgiye göre Hazine'nin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile hükümetin hüküm ve tasarrufundaki yerler, talep durumunda Bakanlığa tahsis edilebilecek. Bu alanların kiralanması, kullanıma izin verilmesi, işletilmesi, işlettirilmesi ve diğer tasarruf hakları Bakanlığa ait olacak.

Bakanlık, restoran, kafeterya, büfe, plaj, satış yeri, ofis, iskele, yat ikmal, bakım onarım ve bölgenin gerektirdiği diğer tesisler, günübirlik tesis ve müştemilatı, yat-oteller için inşaat ve işletme izni verebilecek. 

"Kamu kuruluşlarınca yapılacak her türlü yapı ve tesis için Bakanlığın görüşü alınacak" diyen İBB, "Kısaca, düzenleme yerel yönetimlerin Adalar'daki yetkilerinin bakanlık bünyesine alınmasıdır" açıklamasını yaptı. 

İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, 5 Kasım 2021'de Twitter hesabından yaptığı açıklamada Adalar'da yıllardır bir imar planı olmadığını, İBB'nin 2019'da göreve gelmesinden sonra Türkiye'de ilk kez yürütülen katılımcı bir süreçle Adalar'ın Nazım İmar Planlarını hazırlandığını ve Haziran 2021'de İBB Meclisi'ne sunulduğunu söyledi. 
 


Akgün "Tüm bunlara ilişkin hızla karar alınıp, Adalar'ı korumak adına sürecin devam etmesini beklerken, bugünkü karar ile birlikte Adalar'daki imar planı yapma, onaylama ve ilgili diğer uygulamaları yürütme yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na geçmiş oldu" demişti. 

Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2012'de vakıf mülkiyetleriyle ilgili çalışma başlattı

Tüm bunların yanında Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, 15 Mayıs 2020'de yaptıkları açıklamada Genel Müdürlük olarak 2012'de vakıf mülkiyetleri üzerine bir çalışma başlattıklarını söylemişti. 

Ersoy'un açıklamalarına göre oluşturulan komisyonlar 1100 vakıf varlığına ulaşıldı. 

Ersoy, "Şu anda 1026 tanesini kendi kaydımıza aldık, tescilledik. Bununla ilgili olarak yaptığımız çalışmalarda da özellikle İstanbul'da 323 kültür varlığını Vakfa kaydettik. Bunların 101'i İstanbul belediyelerinden geçti" diye konuştu. 
 

Selimiye Kışlası
1828 yılında inşa edilen Selimiye Kışlası/ Fotoğraf: Pinterest


Vakıflar Genel Müdürü, Vahdettin Köşkü'nün 2012 yılında, Adile Sultan Sarayı 2013'te, Zeynep Kamil Hastanesi'nin yine 2013'te, Selimiye Kışlası'nın 2018'de, Beylerbeyi Polis Evi'nin 2015'te, Abraham Paşa Konağı 2013'te ve Ihlamur Kasrı'nın 2018'te alındığını hatırlattı. 

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da 30 Mart 2022'de yaptığı açıklamada, 1907 yılında Mısır Hidivi (valisi) Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati'ye yaptırılan, 1937'de İstanbul Belediyesi tarafından satın alınan ve 1996'da BELTUR'a devredilen tarihi Hidiv Kasrı'nın vakıflara devredildiğini hatırlattı. 

"İBB'nin projesini çizdiği, parasını vererek yaptırdığı binalar da devredildi"

Polat, "Hidiv Kasrı'nı kendi yapımından 200 yıl önceki vakıflara tanımlanarak, arazisiyle ilişkilendirerek hem kasrın kendisi hem de bütün arazisi birliğimizden alınmıştır. İBB üst mahkeme yoluyla hakkını aramaya devam etmektedir" açıklamasını yapmıştı. 

İBB hıfzıssıhha binaları hakkında da konuşan Polat, "Hıfzıssıhha binaları 1950'li yıllarda İBB'nin projesini çizdiği, parasını vererek yaptırdığı binalarken Osmanlı döneminde yapılmış bir vakıf kültür varlığı içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiş durumdadır" dedi. 
 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU