Filistin sokağı ve karar mercii olmayan otorite!

Filistin sokağı, İsrail'i herkesten daha iyi tanıyor. Siyasi sürecin çarkı ilerlediğinde ve işgalden kurtulma hedefi sükûneti gerekçelendirdiğinde yönetimin talimatlarını dinliyor

 

Fotoğraf: Issam Rimawi/AA

İsrail'de zor görevlerin iki adamı, Savunma Bakanı Benny Gantz ve İç Güvenlik Bakanı Omer Barlev, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la temaslarını sürdürüyor ve ondan özellikle de İsrail tarafından "tehlike" olarak görülen ramazan ayında sakinleşmeye yardım etmesini talep ediyorlar.

İkili, Batı Şeria'daki kolaylıklar karşılığında "sükûnet denklemini" öne sürüyor ki bu, Gazze ile ilişki tarzından üretilmiş bir denklemdir.

İsraillilerin Filistinlilerle yönelik yaklaşımı, faydasız olmasına rağmen elli iki yıllık bir süreyi kapsıyor.

Karar mercileri bunun alternatifi olan 'işgalin son erdirilmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına yönelik vetonun kaldırılması' seçeneğinden korku duydukları için malum yaklaşımlarını sürdürüyorlar.

Bu alternatif, mülteci dosyasının açılması ve diğer 'kalıcı statü sorunları' başlığı altındaki dosyaların da gündeme gelmesini beraberinde getireceği için endişeleri daha da derinleştiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İsrail'deki karar alıcılar, tüm devleti süresiz olarak silah altına almayı seçti ve Gazze'de Mısır'ın arabuluculuğuna, Batı Şeria'da Ürdün'ün arabuluculuğuna başvurarak güvenliği sağlamak gibi bir politika tasarladı. İki arabulucu arasında pek çok farklılık olsa da sonuç aynıdır.

Bu da, Batı Şeria'da güvenlik tehdidinin, Gazze'de ise bir patlama endişesinin devam etmesidir.

Mısırlılar, çıkabilecek bir savaşı önlemek ya da başlamış bir savaşı sona erdirmek için her zaman doğrudan Gazze'deki ana harekete başvururlar ki, burada gerilimi tırmandırma veya sakinleştirme gücüne göre ağırlık merkezini teşkil eden taraf Hamas'tır.

Ürdünlülerin ise Batı Şeria'da İsrail'e yönelik yoğun ve sürekli siyasi baskılarla birlikte siyasi çözüme ulaşmak için Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından temsil edilen resmi otorite dışında konuşacak kimseleri yok. Her iki durumda da sakinleşme çabaları beyhude görünüyor.


Mısırlılar ve Ürdünlüler çabaların sonucunu önceden biliyorlar. Çünkü, Filistin-İsrail sorunuyla ilgilenen herkesten daha az deneyimli değiller.

Ancak buradaki sonuçsuzluk, görevlerin yerine getirilmesindeki kifayetsizliklerinden değil; İsrail'in Gazze ve Batı Şeria'daki davranışlarından kaynaklanmaktadır.

Gazze kuşatma altında, Batı Şeria'da ise yerleşim sorunu var. Bu durumda, Gazze'de geçici sakinleşmeler ve ardından değişen boyutlarda savaşlar görüyoruz.

Batı Şeria'da ise, bir gün sakinleşen ve ardından güncelerce kaynayan sürekli bir kargaşa görüyoruz. Özellikle Rabin ve Peres iktidarından sonra İsrail hükümetlerinin tercih ettiği "çözümsüzlük" yaklaşımı dolayısıyla süreç böyle devam ediyor.


Ürdünlüler ve Mısırlılar, tarafsız arabulucular değiller. Mısır Gazze'de ve Ürdün Batı Şeria'daki gelişmelerden endişe duyuyor.

İkisi arasındaki İsrail, Ürdün ve Mısır'ı ilgilendiren temel konuda iş birliği yapmıyor ki bu, tüm taraflar için bir ikilem teşkil eden çözüm ve barıştır.

Mısır, ateşkes konusunda silahlı gruplara sesleniyor ve Gazze'deki duruma siyasi meşruiyet kazandırıyormuş gibi anlaşılmamaya özen gösteriyor.

Ürdün, Abbas'a siyasi müttefik -hatta daha fazlası- olarak hitap ediyor. Arabulucuların çabalarını sonuçsuz kılan şey, İsrail'den çabalarının amacını teşkil eden siyasi boyuta saygı duyduklarına dair herhangi bir işaretin olmamasıdır.
 


Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, İsrail kamuoyunda ve hatta siyasi ve kültürel hayat ile birlikte partiler ve devlet düzeyinde ağırlık sahibi önemli isimler tarafından dile getirilen bir kanaat gelişmeye başladı.

Mısırlılar, Ürdünlüler ve Filistin Yönetimi ile başvurulan tüm çabalar İsrail'e aradığı sükuneti sağlamıyor.

Peki, güvenlik nasıl sağlanacak?

Buna şu sıra şöyle bir yanıt veriliyor:

Karar sokağın elinde.


Filistin sokağı, İsrail'i herkesten daha iyi tanıyor.

Siyasi sürecin çarkı ilerlediğinde ve işgalden kurtulma hedefi sükûneti gerekçelendirdiğinde yönetimin talimatlarını dinliyor.

İstisnasız tüm dünya ülkeleri, Filistinliler için işgal ve yerleşimden arınmış bağımsız bir devlet verecek "tarihi barış" projesinin başarısı konusunda hemfikirler.

Filistin sokağı, rüşvet olarak gördüğü kolaylık gibi görünen durumlara coşkuyla yaklaşmıyor ve dinlemiyor. Birçok İsrailli artık bunu görmeye başladı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU