Bize seyretmek düştü

İsmail Müftüoğlu Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Alerta

Kırk yıldır söyledik de, söylenecek ne varsa; 
Bize seyretmek düştü, başkalarına parsa!

Necip Fazıl 


Merhum Necip Fazıl yaşadığı dönem içinde, söylenmesi gerekenleri yazdı, konuştu. Biz de 1969-2022 yılları arasında geçen 53 yılda, kerrece Anadolu'yu adım adım dolaşarak, söylenmesi gerekenleri milletimize anlatmaya çalıştık, ter döktük.

Ama kendimizi bir türlü anlatamadık. Çünkü dinleyenlerin kahır ekseriyeti, bir nevi, sağırdı.   


Siyaset milleti enforme etmek için, doğru olanları nakletmek için yapıldığında, yorgunluklar asla akla gelmez. Ama insanız, takdir beklemek de hakkımızdır.

Ama gördüğümüz, takdirden ziyade, vefasızlığa uğradığımızdır. 


Siyasi zemini hazırlayanlar, tohumu ekenler, fikri sulamayı yaptıktan sonra, onların yerine seyirci duranlara, zahmet çekmeyenlere iltifatın yapıldığıdır.

Yani alın teri dökenlerin değil, seyirci duranların parsayı topladıkları, böylece makamlara onların geldiğidir. 


53 yıllık siyasetimiz boyunca, gençliğimizi sebil derecesinde harcarken, elbette ki başaramadıklarımız da oldu.

Zira siyasi haramiler bazen yolumuzu kesti, bazen de yalan-dolan ve dedikodularla bize engel olmaya çalıştılar, kısmen de muvaffak oldular.

Çünkü siyaset yapanların birçoğu kıskanç, aynı zamanda da yalancıdır. Bundan dolayı da her türlü yalanı üretmekten, dedikodulara sığınmaktan geri kalmazlar.

Onun için Necip Fazıl der ki;

Bu yolun sahtekârı yoktu, yeni türedi;
Çile kalktı, bahçede ısırganlar üredi.


Nitekim işin çilesini çekenler, çektikleriyle baş başa bırakılırken, siyasette namertler türedi ve onlar her şeyi ellerine geçirdiler.

Böylece ellerine geçirdikleri güçle, önce emektarları daha sonra da ak saçlıları devre dışında bırakma gayretinde bulundular.

Maalesef taban da bunlara teşne oldu. Onun için siyasetimiz bir türlü gelişemedi. Zira ehliyetsizlerin eline geçen siyasi güç, son derece zalimane kullanıldı. 


Bu güce muhalefet edenleri, diskalifiye etmek için, her türlü manevrayı yapmaktan asla kaçınmadılar.

Biz, hayatımızda, bu gayrı ahlaki düzenbazlardan kurtulmak için çok çalıştık. Çünkü biz hep Allah'a kul olmayı düşündük.

Zamanın siyasetçileri de liderlerine kul oldukları için, onlar paye kapabildiler. Zaman zaman istedikleri yerlere de gelebildiler. Yalakalık yaptıkları liderlerini de, ihtiraslarına alet edebildiler.

Adil olması gereken sözüm ona mücahitler de, yetkilerini çalışanlardan yana değil, yandaş ve yalakalar lehine kullandılar.

Onun için de ülkemiz hep beceriksizlerin elinde kaldı. Böylece siyaset bahçesi de ısırganlarla dolup, taştı.


Bu hal 72 seneden beri bütün partilerde böylece kullanıldı, siyaset de tıkandı, dik duranlar diskalifiye edildi, yalakalar, düzenbazlar işbaşı yaptı.

Sonuç olarak Âşık Gülabi der ki;

Ölüm vardır şu dünyanın sonunda
Kırma gönülleri boşu boşuna
Kargayı kondurup gülün dalına
Yoldurma gülleri boşu boşuna.


Kalın selametle.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU