Emrolunduğun gibi dosdoğru ol

İsmail Müftüoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Ne doğruyu aç gördüm, ne eğriyi tok;
Eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok. 


İfade edelim ki doğruluk, hakkı seçip, haktan gayrısını istememektir. Doğruluk ölçüsü her meslekte önem taşıdığı gibi, siyasetin de vazgeçilmezi olmalıdır.

Çünkü doğru olanla yanlış olan, devamlı bir savaş içindedir. Biri diğerini mağlup edinceye kadar, bu savaş devam eder. 


Malumdur ki, yılan bile doğrulmayınca deliğine girmez derler. Doğruluk esasına uyulursa, her taraf lalezar olur.

Yanlış olan da, yerle yeksan olur. Çünkü doğruluk, siyasette en önemli hususiyettir.

Ayrıca beyan edilir ki;

Doğruluk yeryüzünde Allah'ın kılıcıdır. Hangi şeyin üzerine konarsa, onu keser.

(Münir Derman)


Zira doğru iş yapanın, doğru yolda yürüyenin başı ve gövdesi asla duvara çarpmaz ve tökezlemez.

Doğru olan sarsılabilir, ancak yıkılmaz. Dimdik ayakta durur. Sen doğru ol, doğru yolu takip et, eğri yolda olan mutlaka bir gün belâsını bulur.

Bu sebeple özellikle siyasette, herkes doğru olanı yapmaya mecburdur. Aksi halde onlara iltifat edilmez.


Ne hikmetse, şöhrete ulaşabilmek, bilhassa siyasette bir yerlere gelebilmek için, doğruluk hususiyetine asla önem verilmiyor, yanlışlara iltifat ediliyor.

Onun için de yıllardan beri millet olarak dik duramıyoruz. Maalesef millet olarak sözümüz yanıltıcı ve kandırıcıdır.

Onun için Tevfik Fikret der ki;            

Doğruluk dilde yok, dudaklarda 
Hayır ayaklarda, şer kucaklarda.


Keza Ziya Paşa da der ki;

Sadık görünür kisveden erbâb-ı hıyânet 
Ekser kişinin suretine sîreti uymaz. 


İnsan olmanın vazgeçilmezi doğruluktur ama bu ölçüyü, hiçbir konuda, bir türlü hükümran kılamadık.

Çünkü millet olarak, fırsat buldukça, ammenin mallarını apardık, parasını çaldık, insanları sömürmeye çalıştık.

Sonuçta millet sevgimiz nasırlaştı. Arkasından da siyasi kamplara ayrıldık.

Dostluk yerine, düşmanlık tohumu ekmeye çalıştık. Bundan dolayı iki yakamız bir araya gelmedi.


En ciddi memleket meselelerinde bile, barış çubuğunu, bir türlü, yakamadık. Onun için ülkenin yangın yerine dönmesine mani olamadık.

Sadece seyirci kaldık ve ülkeyi çıkmazlara sürükledik.

Oysa Ziya Paşa der ki;

İnsana sadakat yaraşır, görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah


Üzülerek ifade edelim ki, yapılan altın derecesindeki bu ikazlara, herkes gibi, siyasiler de asla iltifat etmiyor. Çünkü nefislerinin esiri oluyor.

Bundan dolayı iktidar ve muhalefetin uyumsuzlukları alkışlanıyor, onlar şımarıyor. Arkasından da millet olarak bizler vahlanıp, duruyoruz.

Sümmani der ki;    

Doğru söyleyene delidir derler
Kimi deli, kimi velidir derler.


Bu sebeplerle, herkes seçimini yapmalı ve sınıfını tayin etmelidir.

Kalın selametle.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU