Ukrayna savaşına İsveç çözümü

NATO'ya başvurdukları zaman dünya başka bir krizle mi karşı karşıya kalacak?

Fotoğraf: Reuters (Arşiv)

Ukrayna savaşı, çeşitli yönleri ve sonuçları ile birçok soruyu gündeme getiriyor.

Bu, kaçınılabilecek bir savaştı. Krizin çözümünün anahtarları ile krizi tırmandırmak için kullanılan yollar açık ve net olduğu gibi riskleri de biliniyordu.

Ani krizler kategorisinden değildi, aksine 14 yıl önce Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ülkeleri Ukrayna ve Gürcistan'ın ittifaka katılma isteklerini "Bükreş Deklarasyonu"nda memnuniyetle karşıladıklarını açıklamalarından, Moskova'nın buna karşı çıkması ve uyarılarla karşılamasından beri masadaydı.

O tarihten bu yana, Rusya'nın bu iki ülkeden herhangi birinin NATO'ya katılmasını engellemek için elinden geleni yapacağı açıktı.

Buna rağmen krizi yatıştırmak ve Rusya'nın NATO'nun genişlemesi konusundaki endişesini gidermek için herhangi bir ciddi adım atılmadı.

Aksine işler, birçok kişinin Ukrayna ve belki de dünya için felaketle sonuçlanabileceği konusunda uyardığı bir yönde ilerlemeye devam etti.


Şaşırtıcı olan şu ki savaşı durdurmak için şimdi sunulan çözüm, savaşın yaşanmasını engelleyebilecek çözümle aynı.

O da Ukrayna'nın tarafsız bir ülke olması ve NATO'ya katılma çabasından vazgeçmesi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski bu hafta "İtiraf etmemiz gereken bir gerçek var; o da Ukrayna'nın NATO'ya giden bir yolu olmadığıdır" sözleriyle bunu kabul ederek bu çözüme bir pencere açtı.

O halde savaştan kaçınmanın yolu biliniyorken, neden işlerin bu noktaya ulaşmasına izin verildi?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ukrayna Cumhurbaşkanı ve ülkesindeki bazı politikacılar, savaşın patlak vermesinden bu yana birkaç kez "yanıltıldıklarını" ima ettiler.

NATO üyeliğine "açık kapı" hakkında çok şey duyduklarına ancak bugün en azından öngörülebilir gelecekte böyle bir durumun söz konusu olmadığı sürpriziyle karşılaştıklarına değindiler.

Ukrayna liderliği, özellikle Washington, Londra ve diğer Batılı başkentlerden gelen Rusya Devlet Başkanı'nın Ukrayna'ya asker göndermesi durumunda ağır bir bedel ödeyeceğine dair güçlü uyarılardan sonra, bir Rus işgali durumunda Batı'nın Ukrayna'yı korumak için müdahale edeceğini hesaplamış da olabilir.


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in komşusunu işgal etme kararı alarak maliyetli bir hata yaptığı söylendiği gibi, Kiev'in yanlış hesap yaptığına ve savaş öncesi gerilime katkıda bulunduğuna inananların olduğu da çok açık.

Bu bağlamda küresel siyasi risk araştırmaları yapan Avrasya Grubu'nun kurucusu Amerikalı siyasi analist Ian Bremer şu satırları kaleme aldı:

Zelenski hakkındaki düşüncelerim çelişkili. Bir yandan çok cesur, iletişim kurma, halkını harekete geçirme ve işgal sırasında Kiev'de bulunarak kişisel risk alma yeteneğine sahip.

Ama ben yine de onu değerlendirirken büyük bir çelişki içindeyim. Çünkü çatışmadan önceki süreçte attığı bazı adımların aslında savaş olasılığını artırdığına inanıyorum. Çatışmaya giden aylarda Amerikalıların veya Avrupalıların tavsiyelerini ciddiye almaya hazır değildi.

Aynı şekilde NATO'da hiç kimsenin Ukrayna'yı ittifaka fiilen dahil etmek şöyle dursun, üyeliği için bir eylem planı sunmaya hazır olmadığını çok iyi bilmesine rağmen Ukrayna'nın NATO üyesi olma arzusundan bir adım bile geri adım atmayı kesinlikle istemiyordu.


Zelenski'yi bu yanlış hesaplara iten sebeplerden ve bunların siyasi deneyim eksikliğinden, tecrübesizliğinden ya da Batı'nın yaptığı açıklamaları doğru okumamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı bir yana, sonuç olarak Ukrayna şimdi ağır bir bedel ödüyor.

Sonunda da başından beri kabul etseydi, savaş ve sonuçlarından kurtulacağı çözümleri kabul etmek zorunda kalacak.

Dahası Rusya'nın Donetsk ve Luhansk cumhuriyetlerini tanımasından, Kırım bölgesindeki kontrol alanlarını genişletmesinden sonra doğuda daha fazla toprak kaybedebilir.


Rusya da özellikle rejim değişikliği ve kendisinden küçük komşusunu tamamen hegemonyası altına sokmak gibi hedeflerinin tümüne ulaşamayacak.

O da hızlı bir zafer kazanabileceğini, çatışmayı küresel bir nükleer savaşa çevirme korkusuyla Batı askeri olarak müdahale etmeyeceği için kısa sürede Ukrayna'yı işgal edebileceğini düşünerek yanlış hesap yaptı.


Hızlı zafer hesaplarının tutmadığı, işgalin ilk haftasından itibaren anlaşıldı.

Ukrayna, savaş öncesinde ve sırasında Batı'nın sevk ettiği çok miktarda gelişmiş silah sayesinde Rus kuvvetlerinin ilerlemesini yavaşlatmayı ve ağır kayıplar verdirmeyi başardı.

Batı medyasının yayınladığı haberlere göre Batılı ülkeler Ukrayna'ya 17 binden fazla tanksavar füzesi, 2 binden fazla uçaksavar füzesi ve çeşitli silahlar gönderdi.

Buna ek olarak Ukrayna, Türkiye'den ve diğer kaynaklardan silahlı insansız hava araçları satın aldı.


Hiç kimse Ukrayna'nın Rus ordusunu yenebileceğine inanmıyor.

Bununla birlikte Batı'nın büyük askeri desteği, Moskova için savaşın maliyetinin artırması ve Rus kuvvetleri Ukrayna'da daha uzun süre kaldıkça acımasız bir yıpratma savaşına dönüşmesi anlamına geliyor.

Nitekim ABD Başkanı Joe Biden ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson daha önce "uzun bir savaş" olasılığını dillendirmişlerdi.

Ancak bu savaşın karmaşıklığı, küresel ekonomiye ve güvenliğe etkileri nedeniyle bu senaryo sadece Rusya değil, tüm dünya için maliyetlidir.

Rusya'yı yoracak, Putin'i zayıflatacak bir yıpratma savaşı senaryosunu uygulamayı düşünenler olabilir. Ancak böyle bir durum yüksek riskler taşıyor.

Çünkü Putin üzerindeki baskı yoğunlaşırsa savaşı daha da tırmandırabilir ve o zaman da nükleer savaşa dönüşebilecek bir dünya savaşı riski büyüyebilir.
 


Peki, çözüm nedir?

Savaşlar silahlarla patlak verir, müzakerelerle sona erer. Ukrayna da bir istisna olmayacaktır.

Muharebe cepheleri ve medyadaki savaşta görülen tırmanışa rağmen müzakereler devam ediyor.

Salı gününden bu yana müzakerelerde ilerleme kaydedildiğine dair bazı işaretler geliyor.

Bu işaretler, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un yanı sıra Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski tarafından da doğrulandı.


Önerilen çözüm, Ukrayna'nın İsveç veya Finlandiya gibi tarafsız bir ülke olması, Batı ve bizzat Rusya'nın kendisine vereceği güvenlik garantileri karşılığında NATO'ya katılma fikrinden vazgeçmesidir.

Bu çözüm tüm taraflar için bir çıkış yolu olabilir. Çünkü savaşı durdurmanın yolunu döşüyor ve diğer meseleleri çözmenin kapısını açıyor.

Bunlar kolay değil ama en büyük düğüm olan NATO üyeliği çözülürse diğerleri de çözüme kavuşur.


Batı başkentleri, Ukrayna'nın NATO'ya katılımını alenen reddedemezlerdi. Çünkü bu, Rusya'ya boyun eğdikleri anlamına gelirdi.

Bu nedenle kararın Ukrayna'nın elinde olduğuna, NATO üyeliği talebinden vazgeçip vazgeçmeyeceğine Kiev'in karar vereceğine dair açıklamalar yaptılar.

Batı'nın açık pozisyonu buydu. Ancak aslında Ukrayna'nın ittifaka katılım meselesi, ya Ukrayna'nın iç sebepleri ya da NATO'nun hesapları, bazı üyelerinin Rusya'nın güçlü tepkisine yol açacağı bilinen bu adıma muhalefetleri nedeniyle 14 yıl boyunca askıya alınmış bir haldeydi.


Savaşın yüksek bedelini ödeyen ve NATO'ya giriş kapısının sanıldığı kadar açık olmadığını anlayan Kiev, şimdi tarafsız bir çözüm fikrine daha yatkın görünüyor.

NATO ve Rusya için asıl zorluk, Ukrayna bu çözümü kabul etse dahi şimdi İsveç ve Finlandiya'nın tarafsızlıktan vazgeçmeye karar vererek NATO üyeliğine başvurmak için ciddi adımlar atmış olmaları.

NATO'ya başvurdukları zaman dünya başka bir krizle mi karşı karşıya kalacak?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU