Savaş konusunda öğretmenlere düşen görev: Öğrencileri aydınlatmak

Zeki Sarıhan Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

28 Şubat günü Rusya'nın Ukrayna'ya karşı giriştiği askerî harekâtla başlayan savaş, bütün dünyada ve Türkiye'de kalıcı siyasi ve ekonomik izler bırakacağa benziyor.

ABD ve müttefikleri, Ukrayna'nın yanında yer alırken, Rusya'ya bağımlı hale gelmiş birkaç ülke Putin'i destekliyor. Geri kalan ülkeler, Birleşmiş Milletlerdeki oylamada da görüldüğü gibi çekimser kalıyor.


Türkiye'de de savaş herkesin rengini belli etmesine neden oldu. Televizyonlardaki haber ve yorumculardan anladığımıza göre, Türkiye'nin söz sahibi güçleri, Ukrayna'yı tutuyor.

Bununla birlikte ABD'nin ve NATO'nun, Rusya ile birlikte bu savaşı bir Üçüncü Dünya Savaşı'na çevirmesinden de kaygılanıyor.

Suçu tamamen ABD'nin üzerine atarak Rusya'nın Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü hiçe sayarak bir meşru savunma yaptığına inananlar da var.

Hükümet ise iki taraf arasındaki ticari ve siyasi ilişkilerinden ötürü arabuluculuk rolünü üstlendi.

Hükümetin bu tutumu, Özal'ın Körfez Savaşı'nda ABD'nin çevresine topladığı cepheye "Bir koyup üç alacağız" diye gözü kapalı destek veren maceracılığından berice hallidir.


Fırsat eğitimi   

Ukrayna kentlerinde patlayan bombalar, evlerini terk ederek yurt dışına çıkan veya metro istasyonlarına sığınan kadın ve çocukları öğretmenler ve öğrenciler de televizyonlardan görüyorlar.

Büyük bir insani trajedi yaşanıyor. Bu savaşın öğretmenler ve öğrenciler üzerinde nasıl bir etki yaptığını gösteren bir araştırma yok.

Yaşadığımız günlerde ilk, orta ve liselerde öğrenim gören çocuk ve gençler için Rusya-Ukrayna savaşı bir fırsat eğitimi imkanı veriyor.  

Öğretmenler tarafından doğru anlatılması koşuluyla bu savaş, yetişmekte olan kuşakların tarih bilincine katkı sağlayabilir. Bağımsız yaşamanın sağlayacağı güven ve onuru besleyebilir.

Bir öğrenci, öğretmenine "Öğretmenim, Ukrayna'da neler oluyor. Orada kim haklıdır? Türkiye hangi tarafı tutmalıdır?" diye sorduğunda öğretmenin buna vereceği düzgün bir yanıtı olmalıdır.

Böyle düzgün yanıtlar, öğrenci üzerinde sanılandan daha etkilidir ve uzun yıllar unutulmaz.


Körfez Savaşı'nın bıraktığı miras 

1991'de Körfez Savaşı başladığında, yani ABD'nin başını çektiği müttefikler Irak üzerine hava harekâtı, ardından 24 Şubat'ta kara harekâtı başlattığında, aylık Öğretmen Dünyası dergimiz 12 yaşındaydı.

Şubat 1991 tarihli 134. sayısının kapak dosyası buna ayrılmıştı ve kapakta "Emperyalist Savaşa Hayır" yazıyordu.

Penceresinden havada uçuşan savaş uçakları ve füzeler görülen bir sınıfta öğretmenin konuşması şu balon içine yazılmıştı:

Çocuklar şimdi Yurtta Barış Dünyada Barış sözü ilgili bir kompozisyon…(yazınız)

 
Derginin başyazısının başlığı da "Emperyalist Savaşa Hayır"dı. Yazıda Irak'a saldıran Amerika, bu saldırıyı destekleyen TRT ve CNN yayın kuruluşları kınanıyor; devlet ricalinin savaşa katılma gerekçeleri araması eleştiriyordu. 


"Ayın Dosyası"nda bu savaşla ilgili ne düşündüğü sorulan 16 kişinin yanıtları yer alıyordu.

Derginin bir meslek dergisi olmasından kaynaklı olarak bunların bir kısmı öğretmen kuruluşlarının temsilcileriydi.

Niyazi Altunya (Eğitim-İş), Mustafa Gazalcı (Eğit-Der), Ali Bozkurt (Eski TÖB-DER), Feyzullah Ertuğrul (Eski Eğit-Der), Cemil Çakır (Eski TÖB-DER) başkanları ve Sami N. Özerdim, Emin Özdemir, M. Rauf İnan, Prof. Dr. Şerafettin Turan, Mehmet Koç, Kifayet Özaydın, H. Hüsnü Tekışık, Özgen Seçkin, Yol İş Sendikası Danışmanı Seyhan Erdoğdu ve Prof. Mesut Gülmez. Hepsi, emperyalizmden nefret eden ve bağımsızlığın değerini bilen aydınlara yaraşır yanıtlar verdiler. 
 

 

Irak'a kara harekâtı başladıktan sonra savaş daha korkunç bir hal aldı ve Türkiye'deki öğrencilerin rüyasında yer etmeye başladı.

Zira Arap ülkeleri üzerinde füzeler uçuyordu ve bunların Türkiye'yi de hedef alma ihtimali vardı. Amerikan yetiştirmesi Özal "Bir koyup üç alma" niyetiyle ABD'nin yanında yer aldı.

Bazı devlet ricalinin karşı çıkması üzerine savaşçı asker gönderememekle birlikte ABD askerinin üzerindeki baskıyı hafifletmek için Irak sınırına asker yığdı.

Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz ordularını oyalamak için Süveyş Harekâtına girişilmesi gibi. İncirlik Üssünün Amerikan uçakları tarafından kullanılmasına izin verdi. 

Bu kez dergi kapaktaki çizimiyle gene bir sınıf ortamını gösteriyor, bir melek karatahtanın önündeki öğretmene "Sınıfta gerçekleri açıklamak gerek" diye fısıldıyordu.

Dergi de başyazısıyla öğretmenlere "Sınıfta Gerçekleri Anlatın" diye sesleniyordu.


Büyüyünce Amerikan askeri olacağım!

Yazıda, savaş nedeniyle Amerikan propagandasının alabildiğine arttığı anlatılıyordu. Vapurda bir öğrenciye "Büyüyünce ne olacaksın" sorusuna, öğrencinin "Amerikan askeri olacağım" dediği Oktay Akbal'ın yazısından aktarılıyordu. Propagandanın gücüydü bu.

Halkın duyguları da karmakarışıktı. Kimisi Saddam'ın yok edilmesini savunarak ABD'nin tarafını tutuyor, kimi Müslüman olması nedeniyle Irak'ın yanında yer alıyordu.

Fakat büyük çoğunluk savaşın Türkiye'ye de yıkım getireceği korkusuyla bu savaşa karşı çıkıyordu.

Okullardaki durumu, derginin yurt yüzeyine yayılmış temsilcilerinden gelen raporlardan öğrendik, konu le ilgili öğrenci kompozisyonlarından öğrendik ve 15 dergi sayfalarına yansıttık.

Adlarını vermemek şartıyla 8 ilde görev yapan 31 öğretmenle mülakat yaptık. İki ortaokulun 5 şubesinde 234 öğrencinin yazılı olarak görüşlerini aldım. 
 

 

Bir tarafta TRT ve CNN Türk ve Hükümet vardı ve bunlar halkı sürekli olarak Amerikan lehine zehirliyorlardı. Diğer taraftan halkın ve öğrencilerin savaş istemeyen sağduyusu çarpışıyordu.

İlk başlarda Amerikan propagandasının daha etkili olduğu görüldü. Zaman geçtikçe savaştan duyulan tedirginlik arttı.

Okullarda sivil savunma tatbikatları yapıldı, halk yiyecek stoku yaptı, fiyatlar arttı, özellikle Güney ve Güneydoğu'da okullarda devamsızlık arttı ve bazı aileler bölgeyi terk ettiler.

Bazı çocukların psikolojisi bozuldu. Gece altına kaçıran çocuklar görüldü.

Çok sayıda öğretmen, bu savaş konusunda ne düşündüklerini soran kompozisyon ödevi verdi, resim derslerinde savaş teması, kâğıtlara resmedildi.

Bazı korkak okul müdürleri, "Yurtta Barış Dünyada Barış" afişlerini yasakladılar! Bunu afiş olarak yazan bir genç tutuklandı!

Öğretmenlerin gözlemlerine göre hükümete yakın zengin aileler savaşta Amerika'yı, yoksullar ise Saddam'ı tutuyordu.

"Bu savaşta ölenler yoksullar olacak" cümlesi kompozisyonlarda yer alıyordu. 


Savaş karşısında yurtsever aydın öğretmenlerin öğretme gücü harekete geçti. Bunun Arap petrolünü ele geçirmek için yapılan bir savaş olduğunu, Türkiye'nin bu savaştan uzak durması gerektiğini öğrencilere anlattılar.

Öğrencilerin çoğunluğu bu gerçeği öğretmenlerinden öğrendiler ve onlara minnettar kaldılar. Bir ortaokul sınıfında çıkardıkları duvar gazetesine bu savaşı anlatan bir haber yapmalarını istedim.

Haberlerinde attıkları başlıklar, halkla yaptıkları mülakatlar ve haber dili, şaşırtıcı derecede gazetecilere taş çıkartıyordu. 


Günümüzde de Rusya-Ukrayna savaşı konusunda öğretmenler sınıfta aynı görevle karşı karşıyadırlar.

Bu savaş, ABD ile Rusya arasında bir hâkimiyet savaşıdır ve ikisi de haklı değildir. Haklı olan vatanlarını savunan Ukrayna halkıdır.

Türkiye yalnız bu savaşta değil, stratejik olarak tarafsız bir ülke olmalıdır. Yoksa Türkiye'yi de Ukrayna'nın başına gelen felaketler gelebilir.

Bunu okul sıralarında öğrenemeyen çocuklar, büyüdüklerinde kim bilir ülkeyi hangi maceralara sürüklerler.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU