AB'nin göçmen politikası "bizden ve öteki" üzerine kurulu: Beyaz tenli, renkli gözlü ve Hıristiyan oldukları için duygular farklı…

Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa'nın ayrımcı bir göçmen politikası uyguladığını gözler önüne serdi. 12 günde 1,5 milyondan fazla Ukraynalı göçmen, Avrupa ülkelerine geçerken yıllardır katı şekilde uyguladıkları tedbirler tartışma konusu oldu

Rusya saldırısı nedeniyle ülkesini terk edenlere AB ve Batılı devletler kapıları açtı. Şimdiye kadar çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere 1,5 milyondan fazla Ukraynalı komşu ülkelere sığındı / Fotoğraf: Reuters 

"Akdeniz tekne faciası: 400 kaçak göçmen öldü.

Akdeniz'de 64 göçmen boğuldu.

Akdeniz'de 54 göçmen susuzluktan öldü.

Yunanistan'ın geri gönderdiği düzensiz göçmenler donarak öldü."

Bunlar sadece birkaç haberin başlığı. Bunların detayları yürek yakıyor.

Ege ve Akdeniz'de batan botlar, geri gönderme nedeniyle yitip giden hayatlar, kıyıya vuran minik bedenler, savaşsız ve çatışmasız bir yaşam için kurulan hayallerin derin sularda yok olup gitmesi…

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Derin sularda boğulan, kıyıya vuran minik bedenler…

Olumsuzluk listesi çok uzatılabilir. Zira yıllardır Batılı ülkelerin işgal ettiği ve iç savaşın sürdüğü bazı devletleri terk edip Avrupa'ya gitmek isteyen milyonların trajik hayat hikayeleri, gazete sayfalarında ve televizyon bültenlerinde yer aldı.

Afganistan, Irak ve Suriye'den gelip Türkiye üzerinden Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelere gitmek isteyenlere hep kapılar kapatıldı.

Özellikle de Suriyeli göçmenler nedeniyle bazı Avrupa üyesi ülkeler Türkiye ile sınırlarına duvarlar ördü. Bunların başında Yunanistan geliyor.

Yunanistan güvenlik güçleri 11 yılda yüzlerce göçmenin ölümüne neden olmakla suçlanıyor.

Aynı Yunanistan, Rusya'nın saldırdığı Ukrayna'da ülkesini terk etmek durumunda kalan insanlara "kapılarını açık tutacağını" ifade etti.

 

Aylan.jpeg
Suriyeli Aylan bebeğin cansız bedeni kıyıla vurmuş, bir jandarme eri kucağına almış, DHA muhabiri Nilüfer Demir bu kareyi çekmişti / Fotoğraf: DHA



"Seçerek" ve "sayı" ile aldılar

Sadece Atina yönetimi değil, pek çok Avrupa ülkesi, Ukraynalılara yönelik "açık kapı politikası" uygulayacaklarını açıkladı.

Oysa Danimarka başta olmak üzere Almanya, Fransa ve diğer ülkeler Irak, Suriye ve başka ülkelerden gelenleri "seçerek" ve "sayı" ile aldılar.

Aldıkları göçmenler ise genellikle genç, eğitimli ve varlıklı aile mensupları olduklarına yönelik çok haberler çıktı.

Şimdi iş değişti. Irak, Suriye ve Afganistanlılara kapılarını kapatan AB üyesi ülkeler, kapılarını neden açık tutacaklarının gerekçesini "Beyaz tenli, renkli gözlü ve Hıristiyanlar" diyerek açıklıyor.

Bu gerekçeyi dile getirenlerden biri de AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen oldu.

Leyen'in "Ukrayna bize ait, bizden biri ve onları aramızda görmek istiyoruz" sözleri AB'nin sığınmacı veya göçmen politikasının nasıl değiştiğinin açık kanıtı sayılabilir.

 

822ef7aa-e794-4b35-a5d5-268ef6b3ced7.jpg
Ukraynalılar canların kurtarmak için komşu ülkelere sığınıyor / Fotoğraf: AA 



"Sarı saçlı, mavi gözlü Avrupalı çocuklar…"

Sadece AB'li yetkililer değil, Batılı gazeteciler de benzer sözleri dile getirdi yaptıkları yayınlarda.

CBC News muhabiri aynen şu sözleri kullandı: "Affınıza sığınarak söylüyorum, burası Irak ya da Afganistan gibi on yıllardır çatışma yaşanan bir yer değil. Burası bunun yaşanmasını beklemediğiniz daha medeni, daha Avrupalı, bu sözleri dikkatle seçmem gerekiyor, bir şehir."

BBC çalışanı da "Bu olaylar benim için çok duygusal çünkü, sarı saçlı mavi gözlü insanların ve Avrupalı çocukların her gün Putin'in füzeleri tarafından öldürüldüğünü görüyorum" ifadelerini kullandı.

Bu ve benzer sözler dile getirilmeden zaten kapılar ilk günden itibaren Ukraynalı göçmenlere açıldı.

Ülkesini terk edenlerin sayısı 1,5 milyon geçti

Savaşın başladığı 24 Şubat'tan bugüne kadar yani 12 gün içerisinde Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği'nin verdiği bilgilere göre 1 milyon 500 binden fazla Ukraynalı, komşu ülkelere sığındı.

Ukrayna'yı terk etmek durumunda kalan kişiler önce komşu ülkeler oradan da Avrupa ülkelerine geçiyor. Ama en çok Ukraynalı sığınmacı Polonya, Macaristan ve Romanya'da bulunuyor. Türkiye'ye gelenlerin sayısı da 20 bini geçti.

Söz konusu Avrupa üyesi ülkelerin BM'nin 1951 Mülteciler Sözleşmesi kapsamında sorumluluklarını yerine getirerek Ukraynalı sığınmacıların sınırdan geçişine izin verdiği belirtiliyor.

Ancak bugün AB üyesi ülkelerin hatırladığı 1951 Mülteciler Sözleşmesi, Suriyeli, Iraklı ve Afganistanlı göçmenler başta olmak üzere iç savaş, kriz ve çatışmalardan dolayı yurdunu terk etmek zorunda kalan diğer din ve milletlere mensup insanlara uygulanmaması tartışma konusu oldu.

 

FNPBsV5X0AQKYF_.jpeg
Tren garları savaş nedeniyle göç eden insanlarla tıklım tıklım / Fotoğraf: Twitter



"Biraz daha insancıl ve merhametli olalım"

AB'nin bu durumu eleştirilere konu oluyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Shabia Mantoo, bazı Batılı ülkelerin mültecilere yönelik çifte standardına tepki göstererek, "(Mültecilerin) Kimliklerinin ne olduğu, nereden geldikleri önemli değil. Biraz daha insancıl ve merhametli olalım" çağrısında bulunmuştu.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, Avrupa'nın Ukrayna dışındaki sığınmacılara yönelik ayrımcı tavrını eleştirerek, "Irkçılık, katı cehalet ve Ukrayna'dan gelen mülteci akışına dair bazı gazeteciler ve diğerlerinin yorumları son derece iğrenç ve Batı ülkelerinin mültecilerle göçmenlere yıllardır gösterdiği muameleyi ortaya koyar cinstendir" demişti.

 

Resul Demir.jpeg
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Abdullah Resul Demir / Fotoğraf: AA



"Savaş mülteciliği doğuran en büyük sebeplerdendir"

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Başkanı Abdullah Resul Demir'e göre Avrupa Birliği, "çifte standartlı göçmen politikası" konusunda bütün dünyaya "acı ders" veriyor.

Olayın başından beri hem pratik ve teorik bazı dersler çıkardıklarını ifade eden Demir, "Avrupa Birliği, yanlış uygulamayı artı ve eksileriyle birlikte dünyaya gösterdi" dedi.

"Savaş mülteciliği doğuran en büyük sebeplerden bir tanesidir" diyen Demir, "Dünya bir kez daha mülteciliğin bir tercih değil zorunluluk olduğunu gördü. Biz bunu böyle biliyoruz. Onun için 'dil, din, ırk ve milliyet ayrımı yapmaksızın bu sebeple ülkesini terk etmek zorunda kalmış herkese yardım etmek insani görevdir' diyoruz. Avrupa, Bosna Hersek savaşından Afganistan, Irak, Suriye'de savaş nedeniyle ülkesinden çıkan binlerce insanın ölümüne göz yumdu" ifadelerine yer verdi.

Rusya-Ukrayna savaşından dolayı başta ABD ve AB olmak üzere Batılı ülkelerin birçok yaptırım kararı aldığına dikkati çeken Demir, benzer adımların işgal edilen Müslüman ülkeler için hiç atılmadığını, oraları terk eden insanlar içinde "dişe dokunur" bir girişimde bulunulmadığını vurguladı.

 

71aaca7f-47b9-47ea-b80a-aa3d0cd4a6fc.jpg
Savaştan dolayı yurdunu bırakan Ukraynalılar komşu ülkeler sığınıyor / Fotoğraf: Reuters 


"Birileri için tel örgü çekenler utanmadan birilerine 'buyurun' diyor"

"Bu durum Avrupa ülkelerinin iki yüzlülüğünü gösteriyor" ifadelerin kullanan Demir, şöyle devam etti: "Daha önceki raporlarımızda Avrupa'nın mülteci konusundaki iki yüzlülüğünü ortaya koyduk. Müslüman ülke vatandaşların birçok gerekçeyle almak istemeyen Avrupa, Ukraynalıları kabul etmesinin de sebeplere dayandırıyor. Aynı dine mensup oldukları ve Ukraynalıları kendilerinden kabul ediyorlar. Bu yüzden de çok rahatlıkla utanmadan, daha önce sınırlarına tel örgüler çekenler bugün birbirleriyle yarışırcasına açtık kapılarımızı buyurun gelin diyorlar. Başta da söylediğim gibi Avrupa bizlere sonunu önlem koyacağımız bir insanlık ve hukuku dersi veriyor(!)"

Hatice Ödemiş.jpeg

"Ukraynalılara açık olan kapı başkalarına kapanıyor"

Göçmen Dayanışma Derneği Başkanı Hatice Ödemiş ise AB'nin savaş nedeniyle Ukrayna'dan sığınan mültecilere yönelik oturma izni istihdam tıbbi destek ve sosyal yardımlar gibi hak ve hizmetlere erişimi kolaylaştıracak geçici koruma mevzuatı hazırlığı yaptığını belirtti.

Bu amaçla 3 Mart'ta AB üyesi ülkelerin İçişleri Bakanları düzeyinde bir görüşme yapıp mevzuat ele aldıklarını hatırlatan Ödemiş, "AB yetkilileri Ukraynalı sığınmacıların kabulüne dönük olumlu insani açıklamalar yaptı, yapıyor" diye konuştu. 

AB ve batılı ülkelerin, Ukraynalılar için düzenleme yapmasının gayet olumlu ve yerinde olduğunu aktaran Ödemiş, "AB’nin mevzuat önerisi de dahil olmak üzere uyguladığı politika aslında tam da mülteciler söz konusu olduğunda ne kadar iki yüzlü olunduğunun kanıtı. Zira Ukraynalılar için açılan ya da açılması planlanan o kapıları başka ülke vatandaşları söz konusu olduğunda kapanabiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

 

thumbs_b_c_0698b8d34604a8b827857c7ba30a0331.jpeg
Ukraynalılara açılan kapılar "beyaz tenli, renkli gözlü" olmayanlara kapalı / Fotoğraf: AA



"Göç politikalarına ırkçılık anlayışı hakim"
 
Ödemiş’e göre göç politikalarına hakim olan anlayış ırkçılık. En iyi örnekleri aslında Polonya, Macaristan ve Romanya gibi ülkeler. 

Bu ülkelerin sınırlarında yaşananların, Ukraynalılar için geçerli olan insani değerlerin bazı sığınmacılar için geçerli "olmadığını" veya "olmayabileceğini" gösterdiğini kaydeden Ödemiş, "Sınırlarda Ukraynalılara yeşil ışık yakılırken aynı şekilde savaştan canını kurtarmak isteyen Afrikalıların nasıl geri itildiğine tanık oluyoruz" yorumunu yaptı.  

"Ayrımcılık görünür hale geldi ve ifşa oldu"

İltica hakkının kullanımının önünde ise ırksal bir hiyerarşi olduğuna dikkati çene Ödemiş, şunları söyledi: 

"Yakın zamanda yine savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeliler ya da Iraklılar veya Afganistanlılar için böyle bir hiyerarşiden bahsetmek mümkün. İltica ve sığınma hakkının kullanımı noktasında 'beyaz' olmak bir 'avantaj'a dönüşmüş durumda. Ancak AB veya batılı ülkelerin fiili olarak zaten uyguladıkları ayrımcılık içeren bu göç yönetimi politikası bugün Ukrayna savaşı nedeniyle daha görünür hale geldi ve ifşa oldu."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU