Pandemi bitmek üzere mi?

Günümüz dünyası, artık pandeminin başlangıcındaki dünya değil. Zira bilim adamları ve doktorlar, virüs hakkında önemli tecrübeler edindiler ve birçok bilgi topladılar. Böylece, virüs varyantları ile daha iyi başa çıkabilecek düzeye geldiler

Fotoğraf: Reuters

Birçok Batılı hükümet, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi yüzünden uygulanan katı kısıtlamaları hafiflettikten, hatta bazı ülkelerde bu kısıtlamalar tamamen kaldırıldıktan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) geçen hafta küresel çapta kaydedilen yeni vaka sayısının yüzde 19 oranında azaldığını açıkladıktan sonra insanlar şunu sormaya başladı:

Pandemi bitti mi, yoksa bitmek üzere mi?

Uzmanlara göre herhangi bir salgın veya pandemi iki şekilde sona erer; tıbbi son veya toplumsal son.

Tıbbi son bilim ve tıp pandemiyi kontrol altına almayı başardığında vuku bulur.

Böylece aşılar ve tedavilerin geliştirilmesi sayesinde vaka ve ölüm oranları önemli ölçüde düşüş gösterir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Pandemi tamamen ortadan kalkmasa bile birlikte yaşanabilen mevsimsel bir hastalık haline gelir.

Toplumsal son, insanların bir süre sonra kısıtlamalardan bıkmasıyla meydana gelir.

Bu süre zarfında insanlar pandemi ile nasıl yaşayacaklarını öğrenmiş ve adapte olmuş olurlar. Böylece başlangıçta yaşadıkları panik durumu ortadan kalkar.

Bu da önlem almaya devam etseler bile, neredeyse normal bir şekilde hayatlarına kaldıkları yerden devam etmelerine izin verir.


Bir salgın veya pandemi ne kadar uzun sürerse, tıbbi sondan, önce toplumsal sonun meydana gelme olasılığı o kadar artar.

Şu anda toplumsal sonun başlangıcındayız.

Korku büyük ölçüde kayboldu ve insanlar gerekli kısıtlamaları veya önlemleri dikkate alarak yavaş yavaş neredeyse normal bir şekilde hayatlarına geri dönüyorlar.


Buna aşıların olumlu etkisi ile ilgili cesaret verici gelişmeler eşlik ediyor.

Bu, hükümetleri sert kısıtlamaları hafifletmeye başlamaya ve insanları temkinli kalarak yeniden faaliyetlerine ve yaşamlarına devam etmelerine teşvik etmeye itti.

Kısıtlamaların hafifletilmesinin aynı zamanda hükümetlerin pandemi yüzünden felç olan ekonomileri açma ihtiyacından ve pandemi üçüncü yılına girerken insanların birçok kısıtlamadan bıkmasından kaynaklandığı doğru.

Ancak bu, aşıların kullanılmasının Kovid-19 kaynaklı ölümleri büyük ölçüde azalttığı ve hastalığın semptomlarının, pandeminin birinci ve ikinci dalgaları sırasında paniğe yol açtığı kadar şiddetli olmamasını sağladığı gerçeğini değiştirmiyor.


İlaç şirketleri şu anda çeşitli yönlerde çalışıyor. Zira Omicron varyantına karşı bir aşı geliştirmeye çalışırlarken, araştırmacılar da bilinen tüm varyantlardan korunmak için tek dozda birleştirilmiş bir aşı kokteyli üretme olasılığını araştırıyorlar.

Bir yandan da hastalığa tedavi bulmaya yönelik çabalarını sürdürüyorlar. Bu, pandeminin sona erdiğini ilan etme çabalarını tamamlayacak bir adım.

Nitekim böylece pandemi tamamen yok olacak ya da grip gibi mevsimsel bir salgına dönüşerek insanlar normal hayatlarına devam edebilecek.

Bu noktada pandeminin tıbbi sonu aşamasına ulaşmış olacağız.


Ancak pandemi ile mücadelede ciddi ve net bir ilerleme kaydedilmesine rağmen, bazı endişe verici problemler varlığını koruyor.

Öncelikle aşılama ve aşıların dağıtımında zengin ve fakir ülkeler arasındaki ciddi eşitsizlik sorunu var.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, bu hafta Kovid-19 Küresel Eylem Toplantısı'nda yaptığı konuşmada dünyanın bu yılın sonunda salgını kontrol altına alma fırsatını heba ettiğine dair uyarıda bulundu.

Zengin ülkelerin aşıları tekeline almasından ve pek çok ülkenin kapasitesini zorlayacak şekilde fiyatların yükselmesinden ötürü fakir ülkelerde aşılama oranlarının az olduğuna dikkati çekti.

Ayrıca 116 ülkenin, uzmanlar tarafından dünya çapında ‘sürü bağışıklığına’ ulaşmak için belirlenen nüfusun yüzde 70'ini aşılama hedefine ulaşamayabileceğini söyledi.


Aynı zamanda aşı karşıtlığı ve internette ve sosyal medyada dolaşan yanlış bilgilendirme kampanyaları sorunu var.

Aşı yaptırmayanlar arasında enfeksiyon kapma ve ölme oranı hala yüksek.

Aşılanmamış kesim, yeni varyantların ortaya çıkmasına zemin hazırladığı için kendi toplumları için bir tehlike kaynağı olmaya devam ediyor.

Hükümetlerin insanları aşı yaptırmaya ikna etme çabalarına rağmen, aşı karşıtları tam tersi yönde ciddi bir faaliyet gösteriyorlar ve mesajlarını çeşitli yollarla yaymaya çalışıyorlar.

Örneğin aşı karşıtları Avustralyalı yetkililerin dünyanın bir numaralı tenis oyuncusu Novak Djokovic’un kısıtlamalardan muaf tutulmasını reddederek ülkeye girmesini engellemesi sonucunda geniş çapta ses getiren bu olaydan yararlandılar.

Djokovic aşı yaptırmayı reddettiği ve kişisel özgürlük ilkesinin bireye vücuduna neyin girip neyin girmeyeceğine karar verme hakkını verdiğini savunduğu için aşı karşıtları kendisini kahraman yaptılar ve kampanyalarını duyurmak için Avustralya'da yaşadığı krizden yararlandılar.


Aşı karşıtlığı hareketi aynı zamanda pandemi nedeniyle getirilen sağlık kısıtlamalarını ve sınırı geçen sürücülerin aşı kartlarını ibraz etme zorunluluğunu protesto etmek için Kanada ile ABD'yi birbirine bağlayan Ambassador Köprüsü’nü kapatan ve Ottawa'daki Parlamento Binası’nın önündeki bölgeyi felç eden kamyon şoförlerinin protestosunu da teşvik etti.

Bu protestoların etkisi çok geçmeden Kanada'nın diğer şehirlerine, Avrupa başkentlerine ve hatta Yeni Zelanda'ya sıçradı.


Aşı karşıtlığı hareketi, pandeminin yapay olduğunu düşünen komplo teorisyenlerinden ve aşıların ya öldürücü olduğuna ya da insanları kontrol etmek üzere vücuda küçük bir elektronik çip yerleştirmek için kullanıldığına kendilerini inandıranlardan oluşan tuhaf bir karışımı içeriyor.

Harekette ayrıca anarşistler, merkezi hükümet fikrine karşı çıkanlar, aşırı sağ kesimi destekleyenler ve kişisel özgürlükleri kısıtlayan her şeyi reddeden radikal liberalciler de yer alıyor.

Pek çok aşı karşıtı tarafından sunulan vücutlarına neyin girip neyin girmeyeceğine karar verme hakkına sahip oldukları argümanı bizi kişisel özgürlükler, toplumsal sorumluluk ve bireyin özgürlüğünün nerede ve ne zaman bitip başkalarının özgürlüğünün nerede ve ne zaman başladığı ile ilgili kadim tartışmaya geri döndürüyor.

Aşı karşıtları, aşıyı reddetmeyi kendi hakları olarak görüyorlarsa, kararlarının sonuçlarına katlanmayı reddetme ve başkalarını ve daha büyük bir topluluğu koruyan kararları protesto etme hakları yoktur.

Çünkü böyle bir tavır bencilliğin zirvesi sayılıyor. Bir devlet, bir bireyi aşı yaptırmaya zorlayamaz.

Ancak, toplumu korumak için toplu yerlere girme veya toplu taşıma araçlarında seyahat etme şartı olarak aşı kartı veya PCR testi ibraz etmek gibi belirli önlemler alma hakkına sahiptir.
 


Bu konu önemli çünkü pandemi var olduğu, tamamen ortadan kalkmadığı ve yeni varyantların ortaya çıkma olasılığı bir tehdit olarak kalmaya devam ettiği sürece, hükümetler ihtiyaç duydukları her an bazı kısıtlamalara ve prosedürlere geri dönmek zorunda kalabilir.

Bilim adamları bu aşamada pandemi ile baş etmenin en iyi yolunun, virüs mutasyona uğradığı sürece virüsle grip gibi yaşamayı öğrenmek olduğunu söylüyorlar.

Önemli olan aşıların etkisinin sürmesi. 'Sürü bağışıklığı'nın bir noktada sağlanacağı umuluyor.

Araştırma laboratuvarları ve ilaç firmaları etkili bir tedavi geliştirmeyi başaramasa da aşılar virüsün şiddetini kırdı ve Kovid-19 kaynaklı ölümleri önemli ölçüde azalttı.

Tabii ki aşıların sağladığı bağışıklığı aşmayı başaracak ve bizi başladığımız noktaya geri getirecek şiddetli bir varyantın ortaya çıkma olasılığına ilişkin endişeler devam ediyor.

Ancak günümüz dünyası, artık pandeminin başlangıcındaki dünya değil. Zira bilim adamları ve doktorlar, virüs hakkında önemli tecrübeler edindiler ve birçok bilgi topladılar.

Böylece, virüs varyantları ile daha iyi başa çıkabilecek düzeye geldiler.

Kısacası dünya daha iyi bir konumda ve insanlar pandeminin dayattığı izolasyondan çıkıp, bazı önlemler ve dikkatle de olsa hayatlarına devam etmeye başladılar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU