Beyaz yaka suçları şiddet içermediği için masum değildir

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

İllustrasyon: legodesk

Hem dünyada hem de Türkiye'de çalıştığı şirketlerde piyasayı manipüle etmek, yolsuzluk, belgede sahtecilik, rüşvet suçlamalarıyla görevden alınan, istifa etmek zorunda kalan hatta tutuklanan kişiler bulunmaktadır. 

Beyaz yaka suçlularını anlatmak için belirli bir saygınlık, yüksek sosyal statüye sahip ve suçu mesleki iş koşulları dahilinde işleyen bireyleri anlamalıyız.  


Edwin Sutherland, mesleki suçların ortaya çıkması alanında önemli konuma sahip bilim insanlarından biridir.

Teoride ve uygulamada yerini alan beyaz yaka suçları kavramını 1939'da sunduğu bir tebliğde ortaya koymuştur. 

Beyaz yaka suçları, Sutherland tarafından şu şekilde tanımlanmıştır:

Mesleği süresince yüksek bir sosyal konuma sahip, itibarlı bir durumda olan kişiler tarafından işlenen suçlardır.


Failler, ticari hayatta yer alan kişiler olduğundan, beyaz yaka suçları dendiğinde elbette şiddet içermeyen, planlı, sebep olduğu ekonomik zararın ve failin elde ettiği menfaatin yüksek nitelikte olduğu suç tiplerinden bahsedilmektedir. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Uygulamada sıklıkla güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, rüşvet, haraç, belgede sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma, vergi kaçırma, kara para aklama, zimmete para geçirme, hayır kurumu dolandırıcılığı gibi suçlarla karşılaşılmaktadır.

Bir kişinin yüksek rütbesi, harika bir kariyeri ve saygı görmesi, o kişinin suçunu masum kılmaz.

Prensiplere aykırı hareket edenler, iş akdinin feshi dahil, aykırı davranışlarının türü ve ağırlığına uygun cezalara tâbî tutulurlar. 


Şirketler sahtekarlık riskine neden açıktır? 

Hile, bir şahsın yanlış olduğunu bildiği veya doğruluğuna inanmadığı bir kısım uygunsuzlukların ve gayri kanuni hareketlerin maksatlı kandırma veya yanlış sunma niyetiyle yapılmasını kapsar.

Finansal tablolardaki yanlışlıklar, hile ve usulsüzlükten veya hatadan kaynaklanabilir. Hile ve usulsüzlükleri hatadan ayıran temel unsur, finansal tablolarda yanlışlığa sebep olan fiilin kasıtlı olarak yapılıp yapılmadığıdır.

İnsan girdisine gereksinim duyulan her süreçte, bütün kuruluşlar sahtekârlık riskine maruz kalırlar. 


Şirket sahipleri kendi şirketlerindeki hileli işlemlere neden şaşırırlar?

Esasen hileli işlem, yolsuzluk ve suistimallerin hepsini kapsayan İngilizce ifade fraud kelimesidir.

Temel olarak fraud, işverenlerin çalışanlarına güvenerek, şirketin varlıklarına (bilgi, nakit, donanım, malzeme, banka hesapları, sistemler) erişim izni vermesi ile başlayan bir süreçtir.

Elbette iş yapabilmek için çalışanların şirket varlıklarını kullanmaları gerekmektedir.

Ancak istatistikler bize, dünya genelinde pek çok şirketin, yönetici ve çalışanları yüzünden fraud ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir.

Beyaz yakalı suçların çoğunun tespit edilmediği veya tespit edilirse rapor edilmediği tahmin edilmektedir.

Basına yansımış vakalara bakıldığında ülkemizde yaşanan fraud olaylarının, şirket sahiplerini çok şaşırttığını görürüz.

Çünkü şirket sahipleri, kendi şirketlerinde fraud yaşanması ihtimalini genel olarak düşük bulurlar.

Güvendikleri çalışanların böyle bir işe kalkışmasına pek ihtimal vermezler.

 
Kimler yapar? Kimlerle iş birliği kurar? 

Beyaz yakalı suçlular arasında hükümetler, işletmeler, CEO'lar, profesyoneller, sosyal yardım kuruluşları ve yasa dışı olarak yazılım indiren veya vergilerini kasten eksik beyan eden kişiler yer almaktadır. 

Çoğunlukla CEO'lar tarafından gerçekleştirilen bu kapsamlı operasyonları CEO'ların tek başlarına değil, çoğu zaman şirketin üst düzey yöneticileriyle gerçekleştirdikleri adli soruşturmalar sırasında açığa çıkmaktadır. 

Şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik ilkeleri ile etik iş yapma kültürünü hâkim kılmayan şirketler, çoğu zaman çalışanın da bu şekilde davranmasını talep etmektedir.

Talebi kabul etmeyen çalışan ise sistemin dışına itilmektedir. 


Bu suçları işlemeye kimler daha yatkındır? 

Dünyada olduğu gibi ülkemizde, hukuk sistemimizde bu tip suçlar genel olarak, eğitimli, sosyokültürel düzeyi ortalamanın üzerinde olan ve şirketlerde belirli yetkilere sahip olarak çalışan kişilerin mesleki faaliyetleri sırasında yaptıkları eylemler olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Beyaz yaka suçlarını işlemeye en yatkın şahıslar, orta ve üst tabaka üyelerdir.

Bunlar; güven mekanizmalarını ellerinde tutan, başka insanların mülklerine rahatça girip çıkabilen, kendi kişisel talihsizlikleri sonucu pahalı bir yaşamı arzu ederek ekonomik zenginliğe kavuşma ihtiyacı duyanlardır. 


Hangi tedbirleri almak gerekir? 

Beyaz yakalı suçlar, işletmeler, bireyler ve aileler için maddi ve manevi (itibar kaybı) yaşamaması için şirketin bu suçları önceden önlenmesi zorunludur.

Bu noktada işe alım ilk ve önemli bir adımdır. 

Şirketler faaliyetlerini etik değerleriyle uyumlu bir şekilde yürütmeyi ilke edinmeli; temel etik davranış kurallarını düzenleyerek, tüm çalışanların kurumsal kültürü yaşatmak, kurumun itibarını korumakla yükümlü olduklarını belirtmelidir. 

Varlıklarının, yatırımlarının, kaynaklarının özellikle en güvenilir kabul edilen çalışanlar tarafından kayıp, kaçak ve hilelerin tehdidi altında olmadığından emin olmalıdır. 

Bugün, çoğu şirkette uygulanan "İş Etiği ve Yolsuzlukla Mücadele Yönetmeliği", tedbir amacıyla ileri sürülen birtakım prensipler belirlemekte ve bu prensiplere kurumsal hiyerarşide pozisyonu ne olursa olsun tüm şirket çalışanlarının ve yöneticilerinin uyması beklenmektedir.

Hukuk kurallarına uygun davranılmasını istemek işverenlerin en doğal hakkıdır; bununla birlikte sorumlulukların sınırının net olarak çizilmesi de her zaman çok kolay olmamaktadır.

Şirketler, çalışanların hukuk ve şirket kurallarına uygun olarak çalışmalarını temin etmek amacıyla kendi yazılı kurallarını oluşturmaktadır.

Hatta bu kurallara uygun davranılmasının temini için zaman zaman eğitim verilmesi ihtiyacı da doğmaktadır.

Esasen tabii ki kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ama yazılı şirket kurallarıyla ve eğitimlerle çalışanların daha bilinçli olmaları sağlanmaktadır. 

Bu kurallar marifetiyle, kuralları bilmeyen ya da bildiği hâlde kurallara uymayan kimselerin kendileri ve şirket için sebep olabilecekleri riskler en başından önlenmeye çalışılmaktadır. 

Hukuk sisteminin genel işleyişi içinde herkesin suçu bildirme yükümlülüğü vardır. Bir suçun yetkili makamlara bildirilmemesi hâli için de ceza öngörülmüştür.

Kurumlarda iş etiği ve yolsuzlukla mücadele prensiplerinin yaşatılması için şirket bünyesinde kurulacak ihbar hattı ile yönetim kurulu tarafından etkin bir iç denetim fonksiyonunun oluşturulması şirkete katma değer, yönetim kurullarına ise güvence sağlayacaktır. 

İç denetim, şirket ve kurumlarda hesap verebilirliğin yerleşmesinde etkili olacaktır. Kurumsal yönetimin kalitesini geliştirecek, kurumsal değeri yükseltecektir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU