İş dünyası için yükselen riskler nelerdir?

Canan Duman Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Pixabay

Değişmeyen tek şeyin değişimin olduğu, giderek daha değişken bir dünyada yaşıyoruz. İşletmeler artık daha hızlı değişen ortamlarla ve uyum sağlamaları gereken rizikolarla karşı karşıya.

Bu muhtemel riskler, yaşanabilecek ani toplumsal, politik değişiklikler, teknolojik gelişmeler, doğada yaşanabilecek dönüşümler, sağlık sorunları ve salgınlar gibi pek çok farklı alanda kendini gösterebilir. Geçmişin düşük riskleri bugünün yükselen riskleri haline dönüşebilir.  


Değişen dünyaya duyarlı olmak 

Kovid-19 pandemisiyle birlikte değişimin hızı müthiş oldu. Salgın operasyonları etkiledi ve iş planlamaları üzerinde özel bir baskı oluşturdu.

Beş yıldan üç yıla, sonra bir yıla ve üç aya hatta aylık plana kadar planlama döngüleri çarpıcı biçimde kısaldı.

Bunun anlamı, kuruluşlar için artık sürekli çalışacak tek ve kusursuz plan olmadığı, kuruluşların minimum uygulanabilir bir plana sahip olması gereğidir. 

Planlama her zaman dikiz aynasına bakarak yapılır. Hazırlık, yeni dünya, zorluklar, fırsat alanları hakkında bazı cesur varsayımlar ile yürür. Biraz risk almayı içerir.

Çünkü geleceğin nasıl görüneceğine dair bir tahminde bulunmak ve buna göre şirketi hazırlamaya çalışmak gerekir.  


Risksiz hayat yoktur

İşletmelerin karşı karşıya olduğu riskler, siyasi istikrarsızlık ve iklim değişikliğinden, makroekonomik değişimlere kadar çok sayıda faktöre bağlıdır. 

Peki, iş dünyası için yükselen riskler nelerdir?  


İklim değişikliği 

İklim değişikliği gezegenimiz için ciddi bir tehdittir. Son yıllarda iklim olaylarının (kuraklık, sel, orman yangınları, fırtınalar, sıcaklık artışı, vb.) sayısında ve yoğunluğunda bir artış görüyoruz.

Bu değişiklikler öngörülmediği takdirde, farklı sektörler üzerinde çarpıcı etkilere sahip olacaktır. Çünkü, iş dünyası, doğal çevre ile yakından ilişkilidir.

İklim değişikliği, ekosistemi tehdit ettikçe bu sisteme bağlı işleri tehlikeye atmaktadır. Çevresel bozulma ile ilişkili riskler ve tehlikeler çalışanları etkileme eğilimindedir.

İklim değişikliğinin önümüzdeki yıllarda şirketlerin kârlılıklarını önemli ölçüde etkileyebileceği görülmektedir.

Tarım, sanayi, balıkçılık, ormancılık, turizm, ulaşım, sağlık, tedarik zinciri, perakende, finans/sigorta, inşaat gibi sektörlerin iklim değişikliğinden etkileneceğini söylemek mümkündür. 


Küresel enflasyon 

Para politikaları, kemer sıkma programları, enflasyon özellikle gelişmekte olan piyasalardaki mali endişeler iş dünyası üzerindeki riskleri artırmaktadır.

Enflasyonist baskılar da dahil olmak üzere ekonomik koşullar, büyüme fırsatlarını kısıtlamaktadır.  


Tedarik zinciri kesintileri 

Kovid-19'un neden olduğu tedarik zinciri aksamaları hız kesmeden devam etmektedir. Uluslararası tedarik zincirlerinde devam eden bozulma, finansal piyasaları inişli çıkışlı bir yolculuğa hazırlamaktadır. 


Avrupa'nın enerji sorunları 

Batı Avrupa'nın Rusya'dan sağlanan gaza aşırı bağımlılığı ön plana çıktı. Rusya yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etse de tedarik konusunda bir anlaşmaya varılamaması, işletmeler için daha yüksek girdi maliyetlerine neden olacak ve iş sürekliliğini tehlikeye atacaktır.

Yüksek enerji fiyatları dünya genelinde şirket kazançlarını ve büyümeyi etkileyecek bir risk oluşturmaktadır.  


Çin ekonomisindeki yavaşlama 

Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin'in birden fazla iç zorlukla mücadele etmesi ve ekonomisindeki yavaşlama beklentisi endişeleri artırmaktadır. 


Teknolojik gelişmeler 

Teknolojik etkenler iş ortamını hızlandırmakta ve bozmaktadır. İnovasyonun hızı, şirketlerin rekabet etme yeteneğini etkilemektedir. 


Sağlık sorunları 

Kuruluşların mevcut ve uzayan Kovid-19 ile ortaya çıkan sağlık ve zindelik sorunlarının üstesinden gelmeleri, çalışanların elde tutulması ve üretkenliğe yönelik risklerle mücadele için hem duygusal sağlık hem de fiziksel sağlık desteğine yatırım yapmaları gerekmektedir. 


Siyasi kutuplaşma

Kovid-19'un bir yansıması olarak uzun vadeli işsizlikte önemli bir artışın olması, demokrasilerde milliyetçi kimliklere sahip popülist hükümetlerin ve otoriter ülkelerde artan hükümet karşıtı protestoların habercisi olabileceğine işaret etmektedir.

Bazı ülkeler için politika belirsizlikleri siyasi aksama riskini beraberinde getirmektedir. Sivil kargaşa ve jeopolitik oynaklık pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıkabileceğinden, kuruluşlar hızla değişen güvenlik ortamlarına hazırlıksız yakalanma riskiyle karşı karşıyadır. 

Şirketler, ekonomik şoklara ve politik oynaklığa karşı dayanma kapasitelerini yükseltecek sağlam bir organizasyon oluşturmalıdır. Risklere ilişkin bütünsel bir bakış açısı, çevik olmayı ve gelişen ortamla hızla başa çıkmak için ihtiyaç duyulan iç görüyü sağlayacaktır. 


Siber risk

Siber güvenlik artık bireylerin, işletmelerin, her seviyede kamu kurumunun aslında herkesin önceliği haline gelmektedir. Şirketlerin siber güvenlik alt yapısını güçlendirmemeleri, teknik ve idari tedbirleri almamaları riskleri artırmaktadır.  


Veri gizliliği 

Salgınla gerek dünyada gerek Türkiye'de siber saldırılarda artış gözlemlenmektedir. İşletmelerin güvenlik, gizlilik protokolleri ve veri uyumluluğu gibi dijital operasyonları etkileyebilecek kısıtlamalara hazırlanmaları gerekmektedir.

Çünkü çalışan, müşteri ve tüketici verilerinin ne kadar güvende olduğunu artık daha fazla sorgulamaktadır.  


Yetenek eksikliği 

Şirketlerin en iyi yetenekleri çekme ve elde tutma yeteneğini geliştirmesi gerekmektedir. İş gücü ve yetenek eksiklikleriyle ilgili sorunlar riskleri artırmaktadır.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU