Milyarlarca dolarlık sahte ilaç pazarı dolandırıcıların iştahını kabartıyor

Özellikle kanser ve diyabet gibi hastalıklara yönelik sahte ilaç satışı artarken, zayıflama ve cinsel güç takviyelerinin başı çektiği "merdiven altı" ürünlerin de önüne geçilemiyor. Halk sağlığı hiçe sayılırken, cezalar caydırıcı bulunmuyor

Hekimler ilaçlar ve gıda takviyelerinin mutlaka doktora danışılarak kullanılması, eczane ya da güvenilir mağazalar dışında satın alım yapılmaması uyarısında bulunuyor / Fotoğraf: AA

Sahte ilaç pazarının dünya genelinde 300 milyar doları aşan hacmi, kamu sağlığını hiçe sayan tüccar ve işletmelerin iştahını kabartıyor.

Dünya Sağlık Örgütü'nün 2021 verilerine göre ilaç pazarının yüzde 10-15'i sahte ilaç piyasasının elinde ve her yıl 1 milyonu aşkın kişi sahte ilaç nedeniyle hayatını kaybediyor.

En sık görülen durum, ilaçların standart altı ya da sahte versiyonlarının piyasaya sürülmesi. İlacın aslının aktif maddesini içermeyen ya da başka madde içeren ürünler satılıyor.

Orijinal ilaçların ülkeye yasadışı yollardan getirilerek üzerlerindeki barkod ve karekod bilgilerinin değiştirilip satışı da kullanılan yöntemler arasında.

Diğer taraftan zayıflama hapları ve cinsel gücü artırdığı öne sürülerek satılan haplara da (ereksiyon desteği, afrodizyak etkili takviyeler) talep fazla olduğundan, çeşitli takviye ürünler de dolandırıcıların gözdeleri arasında bulunuyor. 

Kanser ve diyabet ilaçları, sahte vitaminler, cinselliği destekleyici haplar, çeşitli kürler ve daha fazlası....

Son olarak 3 Ocak'ta İstanbul Zeytinburnu'ndaki bir depoya düzenlenen operasyonda, ülkeye kaçak yollardan getirilen ve piyasa değeri 3 milyon lirayı bulan 2 bin 500 adet kanser ve diyabet ilacı ele geçirildi. Ağustos ayında Üsküdar'daki bir kliniğe düzenlenen operasyonda da polis, 1,5 milyon TL değerinde sahte vitamin ve destekleyici kürlere ulaştı. Sahte Kovid-19 ilaçlarının sayısı da salgın döneminde arttı.

Dolandırıcılar yeni yöntemler izlemekten de geri kalmıyor. Geçmiş dönemde ağırlıklı olarak SMS üzerinden dolandırıcılık yapan isimlerin son yıllardaki gözdesi ise sosyal medyaya. Bir yandan sahte ilaç satıldığı tespit edilen internet siteleri kapatılırken, diğer yandan yenileri çıkıyor. Facebook, Instagram gibi sitelerde bu ürünleri pazarlayanlar, bazı doktorların isim ve fotoğraflarını da kullanıyor. Özellikle kamuoyunda güven telkin ettiği düşünülen, alanında tanınan hekimler seçiliyor.

Hekimler yargı yolunda

Dolandırıcıların reklamları sosyal medyada önünüze çıkarken, Google aramalarında bakıldığında görülmüyor. Bu da ne kadar "profesyonel" şekilde dolandırdıklarının bir göstergesi gibi. Son dönemde sahte ilaç satışında isimleri kullanılarak mağdur olan hekimlere İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan da eklendi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Prof. Dr. Mustafa Çetiner: Yasal yollara başvuruyorum

Telefonla ulaştığımız Prof. Dr. Çetiner, söz konusu ürünle ilgili kendisine ve asistanına sorular sorulduğunda olayı fark ettiklerini belirterek, bugün avukatına vekalet verip suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Sitenin hâlâ yayında olmasına ve kendi isminin orada gözükmesine tepki gösteren Mustafa Çetiner'e göre ilaç sahteciliği ile mücadelede yetersiz kalınıyor.

"Sosyal medyada sağlıkla ilgili tehlike, pek çok siyasi polemikten daha önemli"

Sosyal medyaya yönelik denetim mekanizmalarının sağlık konularına öncelik vermesi gerektiğini savunan Çetiner, "Bu konu sağlıktır. İnsan hayatı söz konusudur. Sosyal medyada sağlıkla ilgili tehlike, pek çok siyasi

polemikten daha önemlidir. Bu nedenle sosyal medyayı denetlerken, sağlığa öncelik versinler" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Mustafa Çetiner Twitter profdrcetiner.jpg
Prof. Dr. Mustafa Çetiner, "Bilim Bizi Kandırıyor Mu?" kitabının da yazarı / Fotoğraf: Twitter / @profdrcetiner

 

"Sahte ürünlerin yüzde 80'inden fazlasında eksik etken madde ya da farklı madde bulunuyor"

Sahte ürünlere karşı bireyleri uyaran Prof. Dr. Çetiner, bazı tavsiyelerde de bulundu:

ABD'de her 2 kişiden biri, bir vitamin preperatı kullanıyor. Bitkisel destek ürünlerini ise her 5 kişiden biri kullanıyor. Etken maddenin ne olduğunu hiçbir zaman bilemezsiniz. Bu tür ürünlere baktığınızda Sağlık Bakanlığı onayı var mı, Tarım Bakanlığı onayı var mı, kontrol etmeli. Eczanelerde ya da marketlerde yasal olarak satılıyor mu diye bakmak lazım. Girdiğiniz sitenin bir künyesi, şirket ismi, muhatap olabileceğiniz bir telefon numarası bulunuyor mu diye de kontrol edilmeli. ABD'de yapılan çalışmalara göre - ki bu durum Türkiye için de geçerli- bu (sahte) ürünlerin yüzde 80'inden fazlasında eksik etken madde ya da farklı madde bulunduğu gözlendi.

 

"Mucize ürün diye bir şey yok"

Sosyal medyadaki bazı hekimlerin sorumlu davranmayıp yanıltıcı paylaşımlarda bulunduğu eleştirisini de yönelten Çetiner, özellikle şifalı bitki tacirlerinin "bilimsel değil filmsel bilgi" pazarladığını öne sürdü.

"Mucize ürün" arayışındakileri de uyaran Çetiner, böyle bir ürünün bulunmadığına vurgu yaptı:

"Eğitimi olmayan, akademik unvanlarını başka alanlarda almış ama hekimlik konusunda pervasızca öneride bulunabilen, kendi yaptıkları ürünleri satabilen, muayenelerinde kendi ürünlerini satan hekimler, bu tür yanlışlık ve eksikliklerin ortaya çıkmasından da sorumludur. Hekimlik kanunu, bir hekimin bir ürünün satışının reklamını yapması ve bakanlıkların onaylamadığı ürünleri hastalarına uygulaması, sadece ahlaki değil kanunen de suçtur. Mucize ürün diye bir şey yok! Tıp biliminin farkında olmadığı, dünyanın en büyük üçüncü sektörü olan ilaç sektörünün gözünden kaçmış, sadece değerleri kendinden menkul, meçhul kişilerin hayatın sırlarına dair mucize bir ilaç yoktur."

"Toplumda cinsellik tabu gibi görüldüğünden, bireyler sıkıntı yaşadığında çevresine soramıyor, hekime gitmiyor"

Afrodizyak içerdiği, cinsel gücü artırdığı ve ereksiyon sorununa iyi geldiği öne sürülen takviyelerin alıcısı da azımsanamayacak kadar fazla.

Bu talebi, Türk toplumunda cinselliğin "tabu" olarak görülmesi nedeniyle bireylerin yaşadıkları sıkıntıları konuşmaktan kaçmasına bağlayan Prof. Dr. Mustafa Çetiner'e göre, bir hekime açılamayan kişiler bu tarz ilaçlardan medet umuyor.

"Ereksiyon bozukluğu tıpkı baş ağrısı gibi aslında bir bulgudur"

Bazı sağlık sorunlarının hastalıkları önceden fark etmeyi sağlayabileceğini vurgulayan Çetiner, "Toplumda tabu olan, konuşulmayan konularda daha çok kullanılıyor çünkü kişi, çevresine soramıyor, bu konuyu konuşamıyor, hekime de gitmiyor.  Aslolan hekime gidip, klasik tıbbın önerilerine riayet etmesi. Tıpta sağlık sorunlarının hiçbiri, hekim ve tıp bilimi gözünde bir diğerinden daha önemli ya da konuşulamaz veya ayıp değildir. Her konuyu hekiminizle tartışabiliyor olmalısınız. İktidarsızlık da bir sağlık sorunudur ve tedavisi vardır. Ereksiyon bozukluğu tıpkı baş ağrısı gibi aslında bir bulgudur. Baş ağrısı nasıl migrene, yüksek tansiyona bağlı ise başta psikiyatrik, duygusal, psikolojik sebepler olmak üzere başka birçok organik hastalığın da nedeni olabilir. Örneğin şeker hastalığı" değerlendirmesinde bulundu. 

Sahte ilaç AA.jpg
Sağlık Bakanlığı'na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu'na göre bir ilacın kutusu, prospektüsü veya içeriği değiştirildiğinde sahte ilaç olarak kabul ediliyor. Vatandaşların, doktor tavsiyesiyle -gerektiği durumlarda- ilaç kullanması ve eczane haricinde ilaç satın almaması öneriliyor / Fotoğraf: AA

 

Tokel: Kanser ilaçlarının sahteleri çok arttı

Pandemiyle birlikte bazı ilaçları bulmanın zorlaştığını belirterek, özellikle son dönemde Sağlık Bakanlığı'nın onay vermediği kanser ilaçlarının sahtelerinin çok arttığını, büyük bir rantın söz konusu olduğunu ve insan sağlığının hiçe sayıldığını dile getiren Anadolu Eczacıları ve Depocuları Derneği Başkanı Onur Tokel'e göre asıl sorun, hukuki yaptırımlardaki yetersizlik.

"Denetimler yetersiz, caydırıcı ceza şart"

Sahte ilaçlara ek olarak sahte vitamin ve gıda takviyeleri pazarının da büyüdüğünü belirten Tokel, caydırıcı ceza olmadığı için dolandırıcıların diledikleri gibi davranabildiği görüşünde.

Onur Tokel Anadolu Eczacı ve Depolar Derneği Başkanı Independent Türkçe.jpg
Onur Tokel / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Savcılık hiçbir şey yapamadı, bakanlık 'Bizim de şikayetimiz var' dedi"

Denetimlerin yetersiz olduğunu savunan Onur Tokel, "TÜBİTAK Martek alanında yer kiralayan bir firma, AR-GE yapacağını söylüyor ama hastada kullanımla ilgili sözleşme yapması gerekirken işi ticarileştiriyor. Ürün hastalarda kullanılmaya başlanıyor. Savcılık hiçbir şey yapamadı, bakanlık 'Bizim de şikayetimiz var' dedi. Ortada bir karmaşa var. Caydırıcı ceza olmadığından bu işi bu kadar rahat yapıyorlar" ifadelerini kullandı.

Hukuki açıdan bakıldığında ürünü getiren kişiyle birlikte satan yer ve hekimin de suçlu kabul edildiğini ifade eden Tokel, "Sahte ilaçların cezası çokmuş gibi gözükse de ceza verilmiyor. Bir sürü ilaçla yakalanan, makinesiyle yakalanan kişiler hala ortalıkta sahte ilaç satabiliyor. Yazın Üsküdar'da makineleriyle yakalanan kişiler, elini kolunu sallayarak dolaştı. Olayların üstü örtülmeye çalışıldı" yorumunu yaptı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU