"Uçan Türk" lakaplı milli kayakçı İpçioğlu: Alman bir sporcu haftalık beş tulum denerken ben sezonu beş kıyafetle geçiriyorum

Kayakla atlamada Türkiye'yi tarihi başarılara taşıyan milli sporcu Fatih Arda İpçioğlu, başarılarını, kariyerini, Pekin Kış Olimpiyatları'nı ve hakkında merak edilenleri Independent Türkçe'ye anlattı

Türkiye'de hemen herkesin sporla haşır neşir olduğu futbol ve basketbol gibi branşların dışında yarışan milli sporcular, isimlerini tüm dünyaya duyurmaya devam ediyor.

O alanlardan birisi de pek çoğumuzun bilmediği kış sporları. Kayakla atlamada yarışan Fatih Arda İpçioğlu, son dönemde elde ettiği başarılarla adından söz ettiriyor.

İpçioğlu, son olarak Almanya'da düzenlenen Dünya Kupası'na 13. kez katıldı ve bu süreçte 9 kez finale kalarak önemli bir başarıya imza attı.

2018'deki Kış Olimpiyatları'nda da boy göstererek büyük gurur yaşayan İpçioğlu, gelecek ay Pekin'de düzenlenecek Kış Olimpiyatları'nı bekliyor.

 

 

"Mutlu ve gururluyum, biz hayal edileni gerçekleştirdik"

Kayakla atlamada Türkiye'yi tarihi başarılara taşıyan milli sporcu Fatih Arda İpçioğlu, başarılarını, kariyerini, Pekin Kış Olimpiyatları'nı ve hakkında merak edilenleri Independent Türkçe'ye anlattı.

"Uçan Türk" lakabıyla da tanınan Fatih Arda İpçioğlu, 1997 Erzurum doğumlu. 4 kişilik bir ailenin iki çocuğundan küçüğü.

Olimpiyatlar nedeniyle kayakla atlama üzerine yazdığı yüksek lisans tezine bir süre ara veren milli sporcu hem eğitimini hem de kariyerini devam ettirmeye çalışıyor. 

Kayakla atlama ve diğer kış sporlarının şu anda Türkiye'de çok fazla popülaritesi olmadığını dile getiren İpçioğlu, "Bizler de başarılarla bu spora öncülük ediyoruz. İnsanlara ilham olmaya çalışıyoruz" dedi.

Kış sporlarında zorlu rakiplerle mücadele ettiklerini ve başarıya ulaşırken yaşadıkları zorlukları anlatan İpçioğlu, şöyle konuştu:

Kış sporlarında madalya almak çok fazla emek ister. Bunun altyapısını oluşturduk. 2009'da başladım ve 14 yıllık süreçte -ki bu çok az bir süreçtir kış sporlarında- olimpiyatlara kendi kotamla gitmem, dünya kupalarında yarışmaya katılmam aslında hep gelecekteki başarıların da temellerini oluşturuyor. Biz şu anda sadece yol açıyoruz. Bizim en büyük dezavantajımız önümüzde örnek alacağımız biri yok. Özellikle kayaklı atlamada. Polonya, Norveç gibi ülkelerde başarısı olan birçok sporcu var. Haliyle yeni başlayan sporcular onları örnek alıyor, onların yolundan gidiyor. Bizim böyle bir sistemimiz yoktu. Bu spordaki ilk örnekler biz olacaktık. Elimizden geldiğince en iyi şekilde örnek olmaya çalışıyoruz. Tabii ki ben mutlu ve gururluyum. Biz aslında hayal edileni gerçekleştirdik. 2018'de olimpiyatlara gitmemle beraber. Daha sonra da şu anki antrenörüm bile bizim bu yıl dünya kupasında puan almamız, dünya kupasında elemeleri geçmemizi bile çok fazla öngörmüyordu. Çünkü antrenman olarak eksikliğimiz vardı, problemlerimiz vardı ama biz kendi antrenörümüze bile kendimizi ispatladık.

"Eksiğimiz olabilir ama potansiyelimizin farkındayız, başarabiliriz"

Milli takımda antrenörüyle üç yılı geride bıraktıklarını söyleyen İpçioğlu, hocasıyla arasında geçen diyaloğu şöyle aktardı:

'Antrenman eksiğimiz olabilir ama potansiyelimizin farkındayız. Başarabiliriz, en azından dünya kupasında en iyilerle boy gösterebiliriz' demiştim. Yani şu son iki günü ona da sorarsanız, 'Benim istediğimden daha fazlasını yaptık' der.

Almanya'dan dönen ve gelecek ay başlayacak 2022 Pekin Kış Olimpiyatları öncesi dinlenmek için memleketi Erzurum'a giden İpçioğlu, hazırlıklarını tamamladıklarını dile getirdi:

Şu anda Erzurum'a dönüyorum. Dinlenmek için 3 günüm var. Daha sonra pazar gecesi Çin'e gideceğiz. Dünya Kupası'ndan yeni çıktık. Dünya Kupası en iyisi. Kayakla atlama derecesinde daha üstü yok. Yarışma hazırlıklarımız tamam, hazırız. Mental olarak biraz dinlenmeye ihtiyacım var sadece. Çin'e gittiğimizde tabii ki Kovid-19 tedbirlerine dikkat edeceğiz. Olimpiyatta da eleme sistemi var. 61 sporcu katılıyor. İki yarışma var. Bir 90 metre yarışı bir de 120 metrelik yarış. İkisinde de eleme var. Önce 90 metrelik rampadan elemeyi geçip sonra final atlayışlarında elimden geldiğince en iyisini yapmaya çalışacağım. Şu anda hangi sporcu size '5. olacağım, birinci, ikinci olacağım' diyebilir. En başta tabii ki sağlıklı, bir sakatlık yaşamadan, performansımızın en iyisini göstererek bir olimpiyat geçirmeyi umut ediyorum.

 

 

"Güle oynaya gelmedim buralara, zorluklardan beslenen biriyim"

Pekin'de Kovid-19'dan dolayı kısıtlamalar olduğunu ancak bu durumun kendilerini etkilemeyeceğini söyleyen İpçioğlu, "Bizi herhangi bir şekilde zorlayacağını ummuyorum. En zor koşullarda bile antrenman yapma, yarışmaya odaklanmayı başarmış bir kişiliğe sahibim. Birçok zorluk gördüm. Böyle güle oynaya, her şey tam tamam bir şekilde gelmedim buralara. Zorluklardan beslenen biriyim biraz da. Dediğim gibi Pekin'de en baştaki hedefim olimpiyatların sağlıklı bir şekilde geçmesi" diye konuştu.

"Babam 40 yılı aşkın hobi olarak kayak kayar, onun vesilesiyle serüvenim başladı"

Fatih Arda İpçioğlu'nun kayak sporuna ilgisi babasından geliyor.

45 yılı aşkındır babasının Erzurum'da hobi amaçlı kayakla kaydığını dile getiren İpçioğlu, spora başlama hikayesini şöyle anlattı:

Babam 40-45 yılı aşkındır hobi olarak hafta sonları kayak kayar. Onun vesilesiyle kayak serüvenim başladı. Erzurum'da yaşıyorum ama hayatım dünyanın birçok yerinde geçti. 14-15 yıldır Avrupa'nın hemen hemen her yerine gittim. Biz bu spora başladığımızda herhangi bir örneğimiz yoktu. Kayakla atlamada mesela 'Mehmet abi bunu yaptı. Ben de yapayım' veya 'Böyle bir çalışma sistemi vardı, bende yapayım' gibi bir durum olmadı. Yurt dışı hocalarıyla başladık bu işe. Zaten bu işte kuzey ülkeleri, Slovenya, Almanya gibi ülkelerin çok iyi sistemleri var. Biz de bu sistemi yavaş yavaş kendimize oturtturmaya çalıştık.

"Biraz korkuyla yaklaştılar ama kararıma saygı gösterdiler"

Kayakla atlamaya başlamasından bir süre sonra yaşadığı sakatlığın dönüm noktalarından biri olduğunu ve bu zorlu süreçten ailesinin desteğiyle çıktığını ifade eden İpçioğlu, şunları kaydetti:

Ailem en başta en büyük destekçim. 2009 yılında başladıktan yaklaşık 3-4 yıl sonra bir sakatlık yaşadım. Yurt dışında bacağımdan ameliyat oldum. Ondan sonra ailemle çevrem dışımda yanımda kimse yoktu. Çünkü çok fazla kimse tanımıyor, kayakla atlama sporu bilinmiyordu Türkiye'de. Sakatlık yaşadığımda ailemle devam edip etmeme hakkında biraz görüştük. Onlar devam etmememi istiyorlardı. Çünkü ailemin yaşadığı bu kadar büyük ilk ve tek sakatlıktı bu. Ailede ilk defa ben ameliyat oldum öyle söyleyeyim. Tabii ki biraz korkuyla yaklaştılar ama benim kararıma saygı gösterdiler. İyileşme sürecim bittikten sonra tekrar geri dönmek, bu sporu yapmak istediğimi söylediğimde saygıyla karşıladılar. Şu anda da bu olimpiyatlar, başarılar onların büyük destekleri sayesinde oldu.

 

 

"Geçen annem 'Kıyafetinde bir problem vardır, acaba kıyafetini mi değiştirsen?' dedi"

İpçioğlu, ailesinin yarışmaları televizyonda izleye izleye profesyonel seyirciler gibi kendisine bazı uyarılar yapmaya başladıklarını aktardı ve annesinin kendisine taktik verdiğini söyledi:

Her yarışmadan sonra ararım onları. Geçen annem 'Kıyafetinde bir problem vardır. Acaba kıyafetini mi değiştirsen' dedi. Teknik olarak konuşuyor. 'Herkes siyah bir kıyafetle atlıyor sen kahverengiyle atlıyorsun. Böyle bir problem mi var Arda' diyor. Onlarda da yavaş yavaş alışıyor çünkü benim hayatım kayakla atlama. 2009'dan beri antrenmanlar ve yarışmalardan dolayı sürekli eve gitmediğim için, annemlerle de sürekli irtibat halinde olduğum için onlar da kayakla atlamayı biliyor. Her ne kadar olsa da benim kadar da biliyorlar. Bu şekilde destekliyorlar televizyondan.

"Babamla annem televizyonda ben çıkar çıkmaz 'uç, uç' diye tezahürat yapıyorlar"

Ailesinin kendisini televizyonda izlerken oldukça heyecanlandıklarını ve anlatan İpçioğlu, şu ifadeleri kullandı:

Erzurum'da yaptığımızda canlı izlediği zaman tabii ki hep dua okuyor. Şimdi de televizyonda geçen hafta kız kardeşim video çekmişti. Babamla annem beraber böyle ben çıkar çıkmaz 'uç' diye tezahürat yapıyorlar. Daha sonra otele gittiğimde arıyorum onları. Onlar da çok iyi konuşup teşekkür ediyorlar. Annemgiller ve antrenörüm benim daha fazlasını yapabileceğimi biliyorlar. Çünkü ben zaten beklenmeyeni başardım ve bunun ilerisi çok açık.

 

 

"Yazın evinde sürekli antrenman yapamayan, kendi rampası olmayan iki takım var, biri biziz"

2011'de Erzurum'a tesis yapılmasının önlerini açtığına değinen İpçioğlu, şöyle devam etti:

2011 yılı buna vesile oldu. 2011 yılında Erzurum'a kayak tesislerinin yapılmasıyla beraber tesisleri de kullandık. Ama 2011'den sonra tesislerde bir çöküntü yaşadık. Bu bizi çok üzdü, çok duraksattı. Şu anda da birkaç problemimiz var aslında. Mesela rampalarımızda... Yazın hatta hiç yapamıyoruz. Kayakla atlama yazın da yapılan bir spor. Şu anda il müdürümüzle görüşme halindeyiz. Bu yaz büyük ihtimal bütün problemlerini halledeceğiz. Önümüzdeki olimpiyatlara kadar sürekli Erzurum'dayız ve atlama yapmak zorundayız. Çünkü şu ana kadar sadece iki takım var kendi rampası olmayan, evinde sürekli antrenman yapamayan. Biri biziz. Tabi bu bahsettiğim yaz ayı için. Kayakla atlamada yazın çalışma, kışın yarışma zamanıdır... Bu sporda durmak yok. Yani ben yüzme biliyorum. Yıllar sonra gider yüzerim. Sıkıntı yok. Ama bu öyle değil. 5-6 saniyede gerçekleşen bir olay. Ne kadar tekrar yaparsanız tekniğiniz o kadar güzelleşir. Bu yüzden kayakla atlamada bizim için devamlılık, süreklilik çok önemli.

"En büyük hayalim olimpiyat madalyası kazanmak ya da kazandırılmasına vesile olmak"

Gelecek planlarını da anlatan İpçioğlu, "Her zaman söylüyorum. Ülkemizde şu ana kadar hiçbir kış branşlarında olimpiyat madalyamız yok maalesef. Ama bildiğiniz üzere Kayak Federasyonumuz bazı ülkelerin kuruluş tarihinden bile eski bir kuruluş tarihi var. En büyük hayalim olimpiyat madalyasını ya kazanmak ya da kazandırılmasına vesile olmak. Ama bu olimpiyatlara son bir ay kala son 10 gün kala 'Fatih Arda İpçioğlu, Fatih Arda İpçioğlu' demek değil. Olimpiyatlar dört yılda bir yapılıyor. Görüyorsunuz 2009'dan bu yana 14 yıllık sporcuyum. Bu kadar kısa sürede bunları başardım. İleriki süreçte daha sistematik bir şekilde, daha imkanlı, daha olanaklı bir şekilde neden olmasın? Biz aslında bunun imkansız olmayacağını gösterdik insanlara" şeklinde konuştu.

 

 

"Şu ana kadar hiçbireysel sponsorluk anlaşmam olmadı, bu biraz üzücü"

Kayakla atlama sporunu icra ederken devlet desteği aldıklarını dile getiren İpçioğlu, sponsorların çok az olmasından dert yandı ve Türkiye'nin önde gelen kuruluşlarına sponsorluk çağrısı yaptı:

Şu anda bizim bütün harcamamız Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Türkiye Kayak Federasyonu tarafından karşılanıyor. Ama tabii ki bizim ani plan değişiklerimiz de oluyor. Yani her şeyi devletin üstüne bırakmamak lazım. Mesela benim şu ana kadar hiçbir tane bireysel sponsorluk anlaşmam olmadı bu yaşıma kadar. Bu biraz üzücü. Tabii ki daha farklı, daha çok çalışılabilir. Devletin, Bakanlığımızın sadece tek yapması gereken bizim için Erzurum'daki kulelerin tam teşekküllü bir şekilde işler hale getirilmesi. Çünkü şu anda Uluslararası Kayak Federasyonu bile Erzurum'a bir dünya kupası yarışması vermeye hazır. Göstermiş olduğumuz başarılardan dolayı onlar da bizi çok sıcak karşılıyor. İşte Dünya Kupası'nda filan boy gösterdiğimize onlar da şaşırdı. Şu anda ilerideki bir olimpiyat madalyası için gelecek nesiller için her şey hazır.

"Almanya'nın iyi bir sporcusu haftalık beş tulum denerken, ben komple sezonu beş kıyafetle geçiriyorum"

"Diğer yapılması gerekenler ise biraz daha olanak, biraz daha maddiyat" diyen İpçioğlu, Avrupalı sporcuların çalışma şartlarıyla kendi şartları arasındaki farklardan örnek verdi:

Maalesef bunun eni sonu bir şekilde maddiyata bağlanıyor. Benim giydiğim kıyafetin değeri 600 euro. Bunlar kolay şeyler değil. Kısaca şöyle söyleyeyim: Almanya'nın en iyi bir sporcusu haftalık beş tulum denerken, ben şu anda komple sezonu beş kıyafetle geçiriyorum... Haftalık beş tane dener, hangisi en iyiyse ona karar verir. A Milli Takım'dan bahsediyoruz. Onunla yarışmaya çalışıyoruz. Ben şu anda komple sezonu beş tulumla geçiriyorum. Böyle bir açıklama yapayım sanırım en doğru cevabı vermiş olurum. Şöyle söyleyeyim: Vatanımız çok güzel, ben şu anda bir kuruş bile kazanmasam da bu sporu yapmaya devam ederim. Çünkü çocukluğumdan beri hayalim ve bayrağımızı temsil etme meselesi. Ama gelecek nesil kalkıp 'Arda abi ne yaptı? Şu an nerede. Ben niye yapayım?' derse bunun cevabını kimse veremez.

"Polonya'nın efsanesi 'Uçan Bıyık' vardı, ben de dünyanın uçan Türk'üyüm"

Türkiye'deki gençlerin mutlaka bir spora yönelmesi gerektiğini vurgulayan İpçioğlu, "Kayakla atlamaya çocuk yaşta başlanması lazım. Kayakla atlama başlangıç testi şu anda Avrupa'da 5 yaşına kadar inmiş durumda. Zaten spora başladıktan sonra çocuklar kendi kariyerlerini, yönünü belirliyor. Yatkınlığı varsa bir şekilde devam ediyor. Eğer en ufak bir şekilde geri çekilmesi olursa o zaten devam edemez. Biz de öyleydik. Başladık, düştük, kalktık ama ben düşmekten bile zevk aldım" şeklinde konuştu.

Fatih Arda İpçioğlu, "Uçan Türk" lakabının hikayesini ise şöyle anlattı:

Bu yaz başladı bu olay. Dünya kupasında puan aldım. Yurt dışında, Polonya'da, Almanya'da baya medyada çıktı 'Uçan bir Türk' diye. Yurt dışında 'Uçan Türk' diye hitap edilmeye başlandı. Hatta Avusturya'nın çok meşhur bir spor gazetesinde, 'Uçan Türkler geliyor' manşetleri çıktı ve öyle kaldı. Ben memnunum. Çünkü global bir lakap. 'Uçan Bıyık' vardı Polonya'nın efsanesi. Ben de dünyanın uçan Türküyüm. Çünkü bu alanda Türk bayrağını, Türk bayrağını temsil eden bir sporcuyu ilk defa görüyorlar. Bir de ben sosyal medya paylaşımlarımda her zaman Türk bayrağını öne koyarım. Çünkü kaskımda, hiçbir yerde bir yazı yoktur. Sadece Türk bayrağı vardır. Bu böyle takıldı ve kendiliğinde gelişti. Bakalım. Sonumuz hayrolsun.

"Herkese teşekkür ediyorum, bu kadar ilgi uyandıracağını beklemiyordum"

Pekin'deki olimpiyat oyunları öncesi Türk halkına da seslenen İpçioğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

Herkese çok teşekkür ediyorum. Bu kadar ilgi uyandıracağını beklemiyordum. Çünkü kayakla atlama çok popülaritesi olmayan bir spor. Ama gördük ki insanlar bu spora ilgi duyuyor. Herhangi biri güvenlik ekipmanı olmadan 120-130 metre uçuyor. İnşallah biz de elimizden geldiğince insanlara iyi bir örnek olmaya çalışıyoruzdur. İnşallah bayrağımızı en iyi şekilde temsil ediyoruzdur. Mesela kayakla atlamamı izleyen bir kitle de var Türkiye'de. 'Çocukken annemle babamla izlerdim. 'Neden bir Türk yok? Neden bir Türk yok? derdim' diyen bir sürü mesajlar geliyor. Artık uçan bir Türk var. Ama bunun tabii ki bunun yönünü, gelecek nesillerin bir sonraki başarılarını da biz belirleyeceğiz.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU