İklim değişikliği ve neredeyse sıfır enerjili binalar

Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Pixabay

Yeryüzü ısınmaya devam ediyor. Sanayi öncesi döneme göre 2021 yılında global sıcaklık, 1,1 ila 1,2 derece daha sıcak olmuştur.

Global ölçekte iklim anormallikleri artarak devam etmektedir. Küresel ısınmanın etkisiyle dünya, uçurumun eşiğindedir. 


Yeryüzü ısınıyor
 

1.jpg
Şekil 1. 1850-2021 arası yıllık küresel ortalama yüzey sıcaklık değişimleri

 

Dünya'nın sıcaklığı 1880'den beri her on yılda 0,08 derece ve 1981'den bu yana ise her on yılda 0,18 derece, yani iki katından fazla artmıştır.


Türkiye ısınıyor

Türkiye'de yüzeyde yapılan sıcaklık ölçümlerinde son 50 yılda sıcaklık 2,05 derece artmıştır. 
 

2.jpg
Şekil 2. Türkiye'de yüzeyde sıcaklık değişim

 

Türkiye ortalama sıcaklıklarında 1970 yılından bu yana (1992, 1997 ve 2011 yılları hariç) pozitif sıcaklık anomalileri mevcuttur.

2 derecelik küresel sıcaklık artışı 'milyarlarca ton toprak karbonu serbest bırakılır'.

Ülkemizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisidir. Türkiye'de yüzeyde sıcaklık sürekli artmaktadır.

Türkiye'de özellikle 1990'lardan sonra sıcaklığın önemli düzeyde arttığı görülmektedir. Tarım alanlarındaki değişim ise 2004-2012 yılları arasında önemli, düzeyde azalma, ardından bu azalışın durması şeklinde gerçekleşmiştir. Sıcaklığın tarım alanları üzerindeki etkisinin ölçüldüğü analizi bulgularına göre sıcaklığın 1 derece artmasının yaklaşık yüzde 3 ile yüzde 9 arasında değişen düzeyde tarım alanlarını azalttığı tespit edilmiştir.

Dünya yüzeyinin çoğu okyanuslarla, denizlerle kaplıyken, neredeyse tüm insan yerleşimleri ve faaliyetleri kara alanlarındadır. 1970'den bu yana, topraklar ve okyanuslardan yaklaşık yüzde 70 daha hızlı ve küresel ortalamadan yüzde 40 daha hızlı ısınıyor.


Okyanuslar, denizler ve toprak ısınıyor

Denizler, okyanuslar ve toprak sürekli ısınıyor. 2020 yılında topraktaki sıcaklık 2 derece ve Denizlerdeki/Okyanuslardaki sıcaklık ise 0,9 derece artmıştır.
 

3.jpg
Şekil 3. Sanayi öncesi 1850-1900 döneminden bu yana toprakta ve okyanusta sıcaklık artışı

 

Türkiye'de topraklar ısınıyor

1970-2020 Yılları Türkiye 10 cm Toprak Sıcaklığı Ortalaması: 15,8 derecedir. 2010-2019 Yılları Türkiye 10 cm Toprak Sıcaklığı Ortalaması: 16,6°C'dır. 2010 yılları arasında toprak sıcaklığı ortalamanın 0,8 derece üzerinde seyretmiştir. 


Rekor sıcak hava dalgaları 

2021 yılının rekor kıran en sıcak yedi yıldan biri olmasının yanı sıra, rekor kıran aşırı sıcaklık olayları, ölümlere yol açan yoğun yağış ve sel, yıkıcı orman yangınları, fırtınalar ve kuraklık dahil olmak üzere dünya çapında birçok aşırı iklim değişikliği vakaları oldu. Ve Cezayir'deki Sahra Çölü'nde kaydedilen oranlarla beklenmedik sağanak yağışlar olmuştur. 

Türkiye'de sel, orman yangınları, hava kirliliği, kavurucu sıcak hava dalgaları ve kuraklık gibi vakaları sık sık yaşanmıştır.
 

4.jpg
Şekil 4. 2021'deki ortalama yıllık sıcaklıklar için kayıtlara geçen en sıcak beş (kırmızı) arasında yer alan dünyanın bölgeleri

 

İklim değişikliğine neden olan sera gazları CO2, CH4 ve N2O konsantrasyonları atmosferde artmasa devam etmektedir. CO2 (karbondioksit) = 415,06 ppm'e, CH4 (metan) = 1905 ppb ve N2O (güldürücü gaz (diazot monoksit)) = 334,5 ppb'e ulaşmış durumdadır. 

CH4, dünya yüzeyinden yansıyan daha fazla kızılötesi radyasyonu emebildiğinden, sera etkisi söz konusu olduğunda CO2'den daha 24 kat daha güçlüdür. Bu yüzden metan gazı emisyonlarının azaltılması oldukça önemli.


Sera gazları salımları artmaya devam ediyor

CO2 göre N2O ise 300 kat daha fazla sera gazı etkisi gösterir.
 

 

 

5.jpg
Şekil 5. 1980'den 2021 yılına kadar CO2, CH4 ve N2O değişimi

 

9 Ocak 2022 de atmosferde CO2 konsantrasyonu 418,33 ppm (milyonda bir birim) iken bir yıl önce haftalık CO2 konsantrasyonu 415,06 ppm olarak ölçülmüştür.

Son on yılda ise sera gazı karbon salım değeri (2012), 393,99 ppm olarak ölçülmüştür. Atmosferde sera gazı CO2 konsantrasyonu yılda 2,14 ppm artmıştır. 
1880 yılından (290,8 ppm) 2021 yılı (418,33 ppm) sonuna kadar atmosferde CO2 konsantrasyonu yüzde 44 artmıştır.

Ağustos 2020'e göre Ağustos 2021'de CH4'nun yıllık artışı hızı, 14,3 ppb (milyarda bir birim) ve güldürücü gaz (diazot monoksit) N2O'nun yıllık artışı hızı ise 1,1 ppb'dir. 

Araştırmacılar, kedi kumu yapmak için kullanılan çok ucuz bir malzeme olan zeolit kilinin az miktarda bakırla işlenmesi sonucu elde edilen ürünün son derece düşük konsantrasyonlarda bile havadan metan emilmesinde, (metan yakalanmasında), etkili olduğunu buldular.

Son bir yıl içinde CO2'in haftalık ve aylık değişimi Şekil 6'da verilmiştir. 
 

6.jpg
Şekil 6. 2021 yılında CO2 günlük ve haftalık değişimi

 

Ülkelerin sera gazı salımları

2015 yılı verilerine göre ülkeler bazında sera gazı salımı Şekil 7'de verilmiştir. 
 

 

1990'dan bu yana, küresel sera gazı (GHG) emisyonları, esas olarak Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte olan ekonomilerden kaynaklanan CO2 emisyonlarındaki artıştan dolayı, önceki otuz yıla kıyasla artmıştır.

En son tahminlere göre küresel antropojenik fosil CO2 emisyonlarının 2017'ye kıyasla yüzde

1,9 artarak 37,9 Gt CO2'ye ulaşmasıyla bu eğilimin 2018'de de devam ettiğini teyit etmektedir.

AB'de ve Japonya'da 2008 yılından itibaren sera gazı emisyonu azalırken, ABD'de azaltma olmadığı görülmektedir. 
 

 

Türkiye sera gazı salımı sürekli artıyor

2018 yılında Türkiye'de sera gazı salım 522 milyon tona yükselmiştir. 2019 yılında sera gazı salımının 506 milyon tona düştüğü görülmektedir. Şekil 9'da Türkiye'de sera gazı salımının sürekli arttığını göstermektedir.

Türkiye'de bina sektörü toplam enerji tüketiminin yüzde 32,7'sinden sorumludur.
 

9.jpg
Şekil 9. Toplam ve kişi başına sera gazı emisyonu, 1990-2019

 

Türkiye'de sera gazı karbon salımı 1990 seviyesine göre 2019 yılında yüzde 130,8 artmıştır. 


Kişi başı sera gazı değişimi

AB ülkeleri ortalamasına göre kişi başına sera gazı salım değeri 1970'de 9,8 ton CO2 eşd.(eşdeğer)/yıl iken 2018'de 6,5 ton CO2 eşd./yıl'a düşmüştür.

Türkiye'de ise kişi başına sera gazı salım değeri 1990'de 4 ton CO2 eşd./yıl 2018'de 6,4 ton CO2 eşd./yıl'e yükselmiştir. 

Mevcut binaların derin yenilenmesinde ve yeni yapılacak binalarda nZEB sınır değerleri uygulanmazsa Türkiye'de kişi başına sera gazı salımı artmaya devam eder.   

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Verimlilik, karbonsuzlaşma

AB, 1990'a göre 2030'e kadar sera gazını yüzde 55 azaltmayı ve 2050 yılı sera gazı emisyonlarını net olarak sıfırlamayı (karbonsuzlaşmayı) ve verimliliği hedeflemektedir.

Binaları enerji verimli hale getirmeden karbonsuzlaşma çalışması yapmak mümkün değil. Önce verimlilik takiben karbonsuzlaşma esastır.


Fit For 55 (55'e Uyum)

AB'liğinde sera gazı azaltımı için Fit For 55 hedef yol haritasını kamuoyu ile paylaşmıştır.

Buna göre;

  • Karbon yoğun sanayileşmeye,
  • Fosil yakıt esaslı enerji üretimine,
  • Fosil yakıtlı ulaşıma,
  • Binaların enerji verimsiz ısıtılmasına/soğutulmasına,

son verecektir.


Son 72 yılın sıcaklık değişimi Şekil 10'da verilmiştir.

NOAA verilerine göre Türkiye'de 2021;

  • 2020'den daha sıcak.
  • En Sıcak İlk 5 içinde.
  • Normallerin 1,5 derece üstünde.
     
10.jpg
Şekil 10. Yıllık ortalama sıcaklıkların normallerden farkı, 1950-2021

 

Binalarda enerji tüketimi önemli kilometre taşlarından biridir. Binalar en yüksek enerji tüketimine ve sera gazı salımına sahiptir. 


Neredeyse sıfır enerjili binalar (nZEB)

Yeni binalar, mükemmel tasarım, yüksek enerji verimliliği performansı ve düşük karbon teknolojileri yapılı çevrede bir araya geldiğinde piyasaya nelerin mümkün olduğunu gösterebilir ve ayrıca teknolojik yeniliklere ve neredeyse sıfır enerjili binaları gerçekleştirmenin maliyet etkinliğinde kazanımlara yol açabilir.

Bununla birlikte, binalar kötü bir şekilde yapıldığında, sera gazı karbon salımı artamaya devam eder. 

AB'deki yeni binalarda karbonsuzlaştırma çok yavaş gerçekleşmektedir. Üye Devletlerin daha güçlü destek sağlamak için bina politikaları oluşturmadığı sürece, Avrupa'nın 2050 karbonsuzlaştırma hedefleri yüksek risk altında olacaktır.

Fransa ve Belçika-Flanders, binalardaki fosil yakıtları ortadan kaldırma çabalarında aktifler: Fransa, Ocak 2022'den itibaren yeni binalarda petrol (fosil yakıt) bazlı ısıtmayı yasaklarken, Flanders'ta 2026'dan itibaren yeni binalara doğal gaz bağlanmasına izin verilmeyecek.

AB ülkelerinde yeni yapılacak ve mevcut binaların derin yenilenmesinde nZEB kriterleri zorunlu. Neredeyse sıfır enerjili binalarda (nZEB);

  • Binalar enerji verimli olacak.
  • Konutlar konforlu, sağlıklı ve güvenli olacak.
  • Isıtma, soğutma, pişime ve aydınlatmada enerji tüketim bedeli yüzde 50 azalacak.
  • Sera gazı salımı azaltılacak.
  • Şehirlerde ısı adası etkisi azalacak.
  • Sıcaklık artışı düşecek.
  • Karbonsuz yenilenebilir enerji teknolojisi gelişecek.

AB ülkelerinde 1 Ocak 2021'den itibaren yapılacak tüm yeni binalar ve mevcut binaların yenilenmesi nZEB esaslı olması sağlanacak.


G ve F sınıfı binalar

AB ülkelerinde enerjiyi şurup gibi tüketen ve konforsuzluğu, kalitesizliği ve salımladığı sera gazları ile insanı ve havayı hasta eden G ve F sınıfı binaların kısa vadede derin yenilenmesi yapılacak ve binalar enerji verimli hale getirilecek.

Derin yenilenmesi yapılan mevcut binalarda enerji tüketimi azalacak. Binalar soğuğa ve sıcağa karşı dirençli olacak. Yazın terleten ve kışın üşüten binalara son verilecek. Vatandaşın ısıtma, soğutma, sıcak su ve aydınlatma gideri minimum olacak. Faturalar, insanları fakirleştirmeyecek.


AB ülkelerinin bazılarında nZEB kriterleri

nZEB kriterlerini uygulamada temel hedef, verimlilik, karbonsuzlaşma, binaların iç mekan sıcaklıklarını korumak, enerji ihtiyaçlarını azaltmak, sera gazı karbon salımını azaltmak ve konforlu yaşam ortamı oluşturmaktır. 

EPBD (2010/31/EU) yeniden düzenlemesinin nZEB tanımı Madde 2:

'Neredeyse sıfır enerjili bina', Ek I'de belirlendiği üzere, çok yüksek enerji performansına sahip bir bina demektir. Uygun olarak gerekli neredeyse sıfır veya çok düşük miktarda enerji, çok önemli ölçüde, yerinde veya yakınında üretilen yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji dahil, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ile karşılanmalıdır. 

AB'de (nZEB) esaslarına uymasını zorun kılan mevzuat yürürlüğe girmiştir.

EPBD (2010/31/EU) Madde 9:

  • Üye Devletler, tanımın pratik uygulamasından sorumludur.
  • Neredeyse sıfır enerjili bina tanımının ulusal uygulaması, ulusal, bölgesel veya yerel koşulları yansıtacaktır.
  • … yılda kWh/m² olarak ifade edilen birincil enerji kullanımının sayısal bir göstergesini içerecektir.

EPBD'nin (2010/31/EU) Madde 2 ve 9 maddelerine göre AB üye devletlerinin (MS);

  • 1 Ocak 2021'den itibaren yapılacak tüm yeni binaları ve mevcut binaların derin yenilenmesini,
  • 1 Ocak 2019'dan itibaren yapılacak tüm yeni kamuya ait binaları ve mevcut binaların derin yenilenmesini,

kapsamaktadır. 

Tüm AB üyesi ülkeleri, yeni ve mevcut kamu binaları ve tüm konut tipi ve konut dışı binalar için tanımlanan nZEB kriterlerine 2021 ocak ayından itibaren uymak ve uygulamak zorundadırlar.

Tanımın birinci kısmı, bir binayı 'nZEB' yapan tanımlayıcı unsur olarak enerji performansını belirlemektedir. Bir binanın enerji performansı çok yüksek olmalı ve EPBD Ek I'e göre belirlenmelidir. Tanımın ikinci kısmı ise ihtiyaç hasıl olan düşük miktardaki enerji, önemli ölçüde yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ile karşılanmalıdır.  

nZEB kriterlerinin bina tasarımına dahil edilmesi, gerekli enerji miktarında azalmayı teşvik edecek ve böylece fosil yakıtlardan vazgeçilecektir: nZEB enerji dengesinin grafiksel bir yorumu Şekil 11'deki şemada gösterilmektedir.
 

11.jpg
Şekil 11. EPBD'nin (2010/31/EU) 2. ve 9. maddelerine göre nZEB tanımının grafiksel yorumu

 

AB Üye devletlerinin mevzuatla uyumlu plan hazırlaması gerektiğini ve "...mevcut binaların neredeyse sıfır enerjili binalara maliyet etkin dönüşümü konusunda en iyi uygulamaları teşvik edilmesi" gerektiği belirtilmiştir. 

  1. Bina zarfı optimize ederek ve pasif ısıtma ve soğutma teknikleri entegre edilerek ısıtma ve soğutma için enerji ihtiyaçları ciddi oranda azaltılmalıdır. İklim bölgelerine ve rakıma uygun U değerleri seçilmelidir. Yalıtımda belirlenmiş optimum U değerleri uygulanırsa, ısı köprüleri önlenirse, yüksek hava sızdırmazlığı garanti edilirse ve pencereler ısı yalıtımlı çerçevelere ve yüksek kaliteli camlara sahipse ve güneye bakan camlarda ışık kırıcılar kullanılmışsa ısıtma ve soğutmada birincil enerji tüketimi ciddi oranda azaltılır.
  2. Aktif haldeki sistemlerin enerji verimliliği artırılmalıdır.
  3. Yukarıda sıralanan iki şıkla belirtilen uygulamalar yapıldıktan sonra bina enerji verimli hale getirilir ve binada birincil enerji tüketimi minimize edilir.
  4. Enerji verimli hale getirilen binada birincil enerji tüketimi minimize edilir (ortalama 50-70 kWh/(metrekare.yıl).
  5. Ve enerji verimli hale getirilen binanın minimum enerji ihtiyacı ise yenilenebilir enerji sistemlerinden sağlanır.
  6. Enerji verimli binada ihtiyaç halinde ilave enerji talebi yenilebilir enerji kaynaklarından sağlanır (metrekare başına kWh cinsinden maksimum nihai enerji kullanımı). 
  7. Böylece binanın işletme maliyeti de minimize edilir.

AB iklim kuşağı Okyanus iklim kuşağı, Akdeniz iklim kuşağı, Kıta Avrupası-Karasal iklim kuşağı ve İskandinav iklim kuşağı diye dört iklim bölgesine ayrılmıştır. 

15 Aralık 2021 tarihinde yayımlanan Binalarda Enerji Verimliliği Direktifinin (EPDB) revizyonunda sıfır emisyonlu yeni bir binanın ve derin yenilenmesi yapılacak binanın yıllık toplam birincil enerji kullanımı Tablo 1'de belirtilen maksimum eşiklere uygun olacaktır.
 

t(1).jpg
Tablo 1. sıfır emisyonlu binalar için gereklilikler

*Not: eşik, ofisler dışındaki neredeyse sıfır enerjili konut dışı bina türleri için Üye Devlet düzeyinde belirlenen toplam birincil enerji kullanımı eşiğinden daha küçük olmalıdır.

 

EPDB revizyonunda neredeyse sıfır emisyonlu bir binanın yerinde yenilenebilir enerji üretimi, en az birincil enerji kullanımına eşit veya altında olmalıdır.

Bazı Avrupa ülkelerinde konut tipi binalarda ve konut dışı binalarda tüketilecek maksimum birincil enerji miktarı, yani neredeyse sıfır enerjili binalar (nZEB) için hedeflenmiş değerler, Tablo 2'de verilmiştir.

AB'de artık tüm yeni yapılacak binalar ve derin yenilenmesi yapılan binalarda Tablo 1'de verilen sınır değerler esas alınacaktır. 
 

t(2).jpg
Tablo 2. Bazı AB ülkelerinde nZEB sınır değerleri

 

Tablo 2 incelendiği zaman konut tipi ve konut tipi olmayan binalar için nZEB kriterlerinin farklı olduğu görülmektedir. Konut tipi binalarda nZEB sınır değerlerinin daha katı olduğu görülmektedir.

Konut dışı binalar için İngiltere ve İspanya'nın nZEB değerlerinin oldukça yüksek olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca Fransa'nın soğutmalı konut dışı binalar için belirlediği değerler sınır değerlerinin üzerindedir. Bu ülkeler, yeni revizyon çalışmaları yapacaklardır. 

Diğer yandan 15 Aralık 2021 tarihinde yayınlanan EPDB revizyonunda sıfır emisyonlu yeni bir binanın ve derin yenilenmesi yapılacak binanın yıllık toplam birincil enerji kullanımı Tablo1'de belirtilen maksimum eşiklere uygun olacaktır.


A sınıfı

AB EPDB revizyon çalışmasındaki yeni enerji kimlik belgesinde A sınıfının neredeyse sıfır emisyonlu binalardan (nZEB) oluşması amaçlanmaktadır.

Beyaz eşya satın alırken enerji verimli, A sınıfı, olması isteniyor. İnsan ömrünün yüzde 85-90'nının iç mekanlarında geçirdiği binalar, neden A sınıfı veya neredeyse sıfır enerjili olmasın. Her insanın konforlu, kaliteli, sağlıklı, güvenli ve enerji savurgansız binalarda yaşaması en temel hakkıdır.   

Türkiye, mevcut binaların derin yenilenmesinde ve yeni yapılacak binalarda neredeyse sıfır enerji binaları (nZEB) kriterleri esas almak istiyorsa yılda birim zemin alanda maksimum birincil enerji tüketimi 60-65 kWh olmalı, yani A sınıfını esas alınmalı.

Aksi, B sınıfı alınırsa konut sektöründe enerji savurganlığı, sera gazı salımı, hava kirliliği, konforsuz/kalitesiz yaşam, enerjide dışa bağımlılık ve aşırı enerji tüketim faturaları gelmeye devam eder.

AB'nin binalar için yayımladığı (Tablo 1) enerji tüketim değerlerinin dışında kalınmış olunur. Budan da nZEB kriterlerine uyulmamış anlamına gelir.
 

t3.jpg
Tablo 3. EKB Sınıfına karşılık Gelen Enerji Limit (kWh/metrekare.yıl)

 

EPDB revizyonunda AB'de kapsam dışı binalar

EPDB Revizyonunda AB Yönergesi hem yeni yapılacak binaları hem de mevcut binaları kapsamaktadır. Üye Devletlerin aşağıdaki binaları/yapıları hariç tutmasına izin verilir:

a)    Belirli minimum enerji performansı gereksinimlerine uygunluk karakterlerini veya görünümlerini kabul edilemez bir şekilde değiştireceği belirlenmiş bir çevrenin parçası olarak veya özel mimari veya tarihi değerleri nedeniyle resmi olarak korunan binalar,
b)    İbadet yeri ve dini faaliyetler için kullanılan binalar,
c)    Kullanım süresi iki yıl veya daha az olan geçici binalar, sanayi siteleri, atölyeler ve düşük enerji talebi olan konut dışı tarım binaları ve bir ulusal sektörel anlaşma kapsamındaki bir sektör tarafından kullanımda olan konut dışı tarım binaları,
d)    Yılın dört ayından daha kısa bir süre için ya da alternatif olarak sınırlı bir yıllık kullanım süresi için ve tüm yıl kullanımın sonucunun yüzde 25'inden daha az beklenen enerji tüketimi ile kullanılan ya da kullanılması amaçlanan konut tipi binaları,
e)    Toplam kullanım alanı 50 metrekareden az olan müstakil binalar.

AB ülkelerinde yukarıda verilen binaların dışındaki tüm binalar EPDB kapsamı içindedir.

AB ülkelerinde yukarıda verilenlerin dışında bir sınırlama, kapsam dışılık yoktur. Ülkeler kendi başına sınırlama getirirse çoğu binanın nZEB çerçevesinde enerji verimli hale getirilmesi, enerji savurganlığına son verilmesi, sera gazı salım azaltılması ve yenilenebilir enerji kullanması mümkün olmaz.

Ve binalarda sera gazı salımı ve verimsizlik devam eder.  

TUİK verilerine göre, 2019-2021 yılları arasında yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni verilen binaların yüzölçümleri ortalama 1055 ila 1400 metrekare arasında değişmektedir.

Yüz ölçümüne göre binaları nZEB kriterleri dışında tutulması halinde birçok binanın enerji verimli hale getirilmesi ve sera gazı salım azaltılması mümkün olmayacaktır. 


Kışın ısınmada, yazın soğutmada enerji tüketimi ve Ankara örneği

Ankara'da bir resmi kuruma ait binada yapılan çalışmada ısıtma, soğutma, aydınlatma ve havalandırma için harcanan enerjinin mevsimsel değişimi Şekil 12 ve Şekil 13'de verilmiştir. 
 

12.jpg
Şekil 12. Isıtmada tüketilen doğal miktarının mevsimsel değişim

 

Kış aylarında artan doğal gaz tüketimi yaz aylarında azalmaktadır. Yaz aylarında ise elektrik enerjisi tüketimi artmaktadır. 
 

13.jpg
Şekil 13. Soğutmada, havalandırma ve aydınlatmada enerji tüketimin mevsimsel değişim

 

Tam enerji verimli olmayan binada yaz aylarında soğutmadan dolayı elektrik enerjisi tüketiminin arttığı görülmektedir. 

Şekil 12 ve Şekil 13'den de anlaşıldığı gibi binaların enerji verimli hale getirilmesinde kışın ısıtmada ve yazın soğutmada enerji tüketiminin esas alınması verimlilikte oldukça önemlidir.

Isıtma ve soğutma için termal geçirgenlik hesaplamalarında ve ısı köprülerinin önlenmesi çalışmalarında dikkate alınmalıdır. Bu tür binaları nZEB çerçevesinde enerji verimli hale getirmek mümkündür. 

Türkiye iklim değişikliğinden etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir. Bu yüzden termal geçirgenlik çalışmalarında ısıtmanın yanında soğutmanın dikkate alınmasını gerektirir. Böylece sera gazı salımı adil şekilde azaltılır. 

Havayı soğutmazsınız. 

Binaları ısıtmada, 1 derecelik sıcaklık artışı yüzde 6 ekstra enerji tüketimi ve sera gazı CO2 salımı demektir.

Şehirleri ısı adasına dönüştüren başta konutlarda ısıtma, soğutma, aydınlatma ve sıcak su için tüketilen enerjinin yanında ulaşımdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU