2022'de Lübnan: Yönetmeyen bir yönetici ve hüküm süren bir Hizbullah

Geriye tek bir temenni kalıyor, o da son on yılda kötüleşen koşullarımızın bizi alıştırdığı gibi 2021 yılını da özlemle anmamız

Kolaj: Independent Türkçe

Lübnan'da 2021 yılı, ülkenin gelip dayandığı tıkanıklık ve çıkmazı, politikacıların sahadaki gerçeklikten kopmuşluk durumunu ve sorumluluklarından kaçma konusundaki bariz yeteneklerini en samimi biçimde ifade eden iki konuşma ile sona erdi.

Birinci konuşma Cumhurbaşkanı Mişel Avn, ikincisi Başbakan Necip Mikati'nindi. Cumhurbaşkanı Avn'ın konuşmasından görünen niyetini anlayabilsek de, Başbakanın niyetinin ne olduğunu anlamak zordu.

İkisi birlikte, özde hemfikir görünüyorlar, benzer bir zihniyete, tek ve yakın bir yönelime bağlılar. Aralarındaki herhangi bir anlaşmazlık, sadece gelip geçici ayrıntılar üzerine ve her ikisi de bölgedeki stratejik gerçekler ve içeride yaşanan trajediyle ilgilenmiyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cumhurbaşkanı Avn, adeti olduğu gibi, krizlerin sonuçlarını ve sorumluluklarını başkalarının üzerine yıkmak istedi. Bununla birlikte, bu konuşmasında yeni ve önemli bir şey vardı, o da en azından görünürde yeniden konumlanma girişimidir.

Bu çabasının amacı, siyasi akımının kaybettiği popüler taban ve güvenilirliği, keza hatırı sayılır bir popülariteye sahip bir siyasi lider, takipçilerinin kendisine büyük umutlar bağladığı bir cumhurbaşkanı olarak kişisel itibarından kaybettiklerini yeniden kazanmaktır.

Aynı zamanda, biraz uydurmayla, kendisini siyasi saflaşmalardan ve eksenlerden birine bağlı olmaktan tenzih etmeye çalıştı. Tartışma ve çekişmelerin üstündeymiş gibi bir görüntü çizmeye çalıştı.

Bu da gelişigüzel bir şekilde suçlamalar ve sorumluluklar dağıtırken bocalamasına ve tökezlemesine yol açtı. Karşımıza savaş yıllarında deklare ettiği ve çok geçmeden bizzat kendisi tartışma ve çekişme konusu olan boş inisiyatifleri hatırlatan geniş başlıklarla çıktı.


Bu aşamada iç taraflarla sınırlı, Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı şekilde ayrıntılı bir gündem, açık bir mekanizma, toplanma tarihi, yeri ve toplantıya katılacak tarafları belirsiz bir diyalog masası çağrısı, bir yanda Kabineyi toplayamama aczine, diğer yanda ürkütücü gizli işlere işaret etmektedir.

Bu gizli işlerin en önemlisi ve öne çıkanı, rejim değişikliği ve bu diyalog masasının çalışmaları sonuçlanana kadar yasama seçimlerinin ertelenmesi, hatta bunun sonucunda belki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de ertelenmesidir.


Hazır alternatiflerin yokluğunda tek başına bu görüntü ülkeyi bir bilinmeyene sürükleyecek, Bakanlar Kurulu, Temsilciler Meclisi ve belki de Cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere tüm kurumlarda yaşanan engellemeyi meşrulaştıracaktır.

Karar mekanizmasını kontrol eden ve hakim olan güçlerin hem yasama hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri ile amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracaktır.


Cumhurbaşkanının televizyonda yayımlanan konuşmasındaki ikinci ayırt edici işarete gelince, Cumhurbaşkanı, ekibi ve Özgür Yurtsever Hareket ile Hizbullah arasında bir ayrışmanın veya ayrılığın başlangıcının görüldüğü imasıdır.

Gelgelim, iki tarafın ittifakıyla ilgili gerçeği bilenler bu imaya kanmayacaktır. Bu ima ile kastedilen iki tarafın söyledikleri, yandaşlarını ve destekçilerini tahkim etmek ve kapsamaktan başka bir şey değildir.

Bilhassa, Cumhurbaşkanı Avn ve akımının Hıristiyan çevrelerde popülaritesinin azalması, onlarca yıldır güçlü cumhurbaşkanı, Hristiyanların lideri ve haklarının ateşli bir savunucusu olarak cilaladığı imajının parlaklığını kaybettiği göz önüne alındığında.

Hizbullah bunun farkındadır ve Avn, partisi ve damadı Cibran Basil'in bu manevrayla Cumhurbaşkanının görev süresinin son yıllarında kaybettiklerini geri kazanmaya çalışmasında kendisi için bir tehlike görmemektedir.


Başbakan Mikati'ye gelince, konuşmasının anlamlarına yaklaşmak daha zor. Başbakan Mikati, özellikle bu aşamada Cumhurbaşkanı Avn ile iç diyalog önerisinde buluşarak gerçekten ne istiyor?

Oysa diyalogun sadece eşit taraflar arasında olabileceğini, Hizbullah'ın tüm tarafları çiğnediğini ve Lübnan'ı kendi projesi ile sınırladığını, Genel Sekreter Yardımcısının bu projeyi kabul etmeyen herkese ülkeyi terk etme çağrısı yaptığını çok iyi biliyor.

Başbakan Mikati, ne kadar aksini telkin etmeye çalışsa da, neden Sünni örtüsünü Cumhurbaşkanı'nın da dahil olduğu karşı çıkma eksenine karşılıksız sunarak boşa harcıyor?

Başbakan Mikati'nin uluslararası topluma yönelen, krizin gerçekliğini akıllıca simüle eden, çözüme yönelik cesur ve alışılmış çerçevelerin dışında bir inisiyatif ile durumu açıklığa kavuşturması umulurken bu tutum neden?

Bu aşamada herhangi bir iç inisiyatif beyhudedir çünkü Hizbullah istediği zaman aleyhine dönebilir, tıpkı eski cumhurbaşkanı Mişel Süleyman döneminde Baabda Deklarasyonu açıklandıktan sonra yaşandığı gibi.

Başbakan Mikati tabulara dokunmamak için belirlenen çerçevelerden sapmadı. Aksine, Hizbullah'ın kendisinin Velayet-i Fakih'e bağlı olduğuna dair açıklamalarına aykırı olarak Lübnanlı bir bileşen olduğu bahanesiyle, Hizbullah'ın silahı ve rolüyle ilgili malum tutumu benimsedi.

Aynı zamanda da, Arap Körfez ülkeleriyle en iyi ilişkilere sıkı sıkıya bağlı kalacağını açıkladı, uzak durma ve tarafsızlık çağrısı yaptı! Görünen o ki Başbakan Mikati ya şizofren, ya inkar hastalığına ya da her ikisine birden yakalanmış.


Hizbullah toplanmasını istemediği için toplayamadığı bir hükümetin başı olan Mikati, toplanamayan bu kabinenin deklare ettiği politikalara bağlı bir kabine olduğunu söylüyor.

En önemli ve belirgin olan politikalar ise, Arap ülkeleriyle iyi ilişkiler, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) başvurmak ve diyalog çağrısıdır. Başbakan Mikati, diyalog çağrısı yaparak Cumhurbaşkanı Avn ile aynı gayede mi birleşiyor?

Bu diyalog masası, Bakanlar Kurulu'na ve gerek yasama gerekse cumhurbaşkanlığı olsun yaklaşan seçimlere bir alternatif bulma çabası olabilir mi?

Başbakan Mikati, eski başbakanların çoğunun yaptığı gibi zaman kazanmak ve zamana oynamak mı istiyor. Fakat bu politikaları benimseyen eski başbakanlar döneminde ülkenin koşulları ve durumu bugünden farklıydı, manevralara, kıvrılmalara, etraftan dolanmalara ve beklemeye olanak tanıyordu.

Cumhurbaşkanı Avn, bu duruşuyla geçmişinin ve tarihinin imajını güçlendirmeye çalışıyor olabilir, ancak Başbakan Mikati, bu duruşuyla ülkenin geleceği, kişisel siyasi geleceği, temsil ettiği ve bu kader anında onları bir araya getirip birleştirecek birine çok ihtiyaçları olan kitleler için bir umut kapısı açacağını sanıyorsa yanılmış olur.
 


İki başkanının geçen hafta Lübnanlılara yaptıkları konuşmalardaki son dikkat çekici husus, Suudi Arabistan'ın Hizbullah'ın Yemen savaşına müdahalesi yönelik en açık ve tehlikeli tavrını gösterdiği bir zamanda yapılmış olmalarıdır.

Arap Koalisyonu Sözcüsü, "Terör örgütü (Hizbullah) bölgede ve dünyada yıkımı yayıyor. Suudi Arabistan ve Yemen'deki sivilleri hedef alan saldırıların sorumluluğunu taşıyor" gibi birden fazla açık ve net ifadelerle Hizbullah'ı doğrudan itham etmişti.

Suudi Arabistan'ın bu tavrı, iki başkanın (Temsilciler Meclisi Başkanı ve egemen Şii İkilisinin ortağını dahil etmiyoruz) Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un Suudi Arabistan'a yaptığı son ziyarette Cidde Deklarasyonu ile ulaşmaya çalıştığı şeyi tahkim edecek bir duruş benimsemelerini gerektiriyordu.

Ancak bu iki konuşmadan anlaşılan, iki başkanın, Lübnan'ın yaşadığı yüzlerce sorun ve ikilemden herhangi birine tek ve açık bir cevap verememe acziyetinin yanı sıra, inkar ve gerçeklerden kopuk bir biçimde yaşama halinde de ortak olduklarıdır.


Her yılın sonunda ve yeni bir yılın başında daha iyisini düşünmek adettendir. Ancak son zamanlarda ve özellikle son 3 yılda tanık olduklarımız ve duyduklarımız, yalnızca en kötünün hem de birden fazla düzeyde habercisidir.

Hele de bir yanda egemen sistem, diğer yanda yakın ve uzak bölgede kendisi ile yüzleşenler düzleminde herhangi bir değişiklik yaşanmaması durumunda.


Geriye tek bir temenni kalıyor, o da son on yılda kötüleşen koşullarımızın bizi alıştırdığı gibi 2021 yılını da özlemle anmamız.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU