10 uzman 2021'i değerlendirdi: 10 maddede Kültür

Alanlarında uzman isimler sinemadan tiyatroya, mimariden edebiyata bu yılın öne çıkan gelişmelerini yorumladı

Tıpkı 2020'de olduğu gibi 2021 de koronavirüs pandemisinin gölgesinde geçti. Bu süre içinde kültür sanatın sinema, tiyatro, müzik gibi kalabalık bir araya gelişlerle gerçekleştirilen farklı dalları aldığı yaraları ne yazık ki henüz tam olarak saramadı. 

Özellikle pandemi nedeniyle uygulanan kısmi ve tam kapanmalar pek çok müzisyenin sanatını icra edememesine, enstrümanını satmasına ve hayatta kalma mücadelesi vermesine neden oldu. Bunda şüphesiz yeterli devlet desteğinin sağlanamamasının da ciddi payı vardı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Dolar kurundaki fahiş artışla birçok yayıncının kitap basmakta zorlanması, okurların da ucuz kitaba erişiminin azalması bu yılın en çok konuşulan bir diğer başlığıydı.

Tabii Ferhan Şensoy, Kaan Ertem, Mikis Theodorakis ve İlhan Başgöz gibi hem dünya hem de Türkiye'nin kültür mirası açısından çok önemli isimlerin hayatını kaybetmesi de anılmadan geçilmemesi gereken hadiselerdi. 

Ancak bir yanda üzücü gelişmeler yaşanırken diğer yanda dijitalleşmenin bu yıl daha da yaygınlaşması görsel sanatlar, yayın platformları ve sanatla yapay zekanın buluşması açısından devrim niteliğinde gelişmelerin ortaya çıkmasına ön ayak oldu. 

Öte yandan gelişmeler bunlardan ibaret değildi. Bu nedenle biz de kültür sanatın muhtelif dallarında yaşanan gelişmeleri bizzat deneyimleyen sanatçılara, uzman ve akademisyenlere bu yıl yaşanan 10 olay hakkındaki görüşlerini ve bu olayların neden önem arz ettiğini sorduk. 

Kağıt krizi yayın dünyasını vurdu

unsplash.jpg
Kağıdın fiyatının artması nedeniyle bu yıl 300'e yakın gazete va matbaa kapandı (Unsplash)

 

Cem Erciyes (Doğan Kitap Genel Yayın Yönetmeni)

Yayıncılık dünyasında hiç şüphesiz yılın en önemli olayı kağıt krizi. Kitap kağıdı tedariği dünyanın her yerinde sıkıntılı bir hal aldı çünkü fiyatlar arttı. Uluslararası yorumcular bunu pandeminin etkisi olarak yorumluyor. Tedarik zincirlerinin aksaması, üretimin düşmesi ve sanal alışverişin artmasıyla paket ve karton tüketiminin artması gibi çeşitli açıklamalar var. Neticede selüloz ve kağıt daha zor ve pahalı bulunur oldu.

cem erciyes.jpg

Türkiye bu krizi birkaç kat daha büyük yaşadı. Çünkü biz bir döviz krizi yaşadık. Malum, kağıt Türkiye'de pek çok başka ürün gibi ithal ediliyor. Dövize bağlı olarak kağıt fiyatlarının inanılmaz artması Türkiyeli yayıncıları çok zor duruma düşürdü. Hepsi kitap basmayı ya durdurdu ya da çok azalttı. Bu başlı başına kültür dünyası için önemli bir sonuç. Çünkü yeni kitaplar edebiyatın, yaratıcılığın ve farklı düşüncelerin en önemli ifade aracıdır. Pek çok edebi eser, araştırma, düşünce ürünü okuruyla buluşma fırsatı bulamadı. Kültürel anlamda da bir yoksullaşma yaşadık. Küçük, butik yayıncıların bastığı pek çok özgün eser bilinmez bir tarihe kadar beklemeye alındı. Buna büyük yayınevlerinin listesindeki edebi ve felsefi eserleri de katabiliriz.

Bu tür dalgalanmalardan çok satanlar fazla etkilenmiyor ama sadece çok satanların yayımlandığı bir kitap dünyası için neredeyse tek renkli diyebiliriz ki bu bizim kitaptan anladığımız şey değil. Döviz kurunun yılın son günlerinde beklenmedik düşüşüyse halen yayın dünyasında bir güven ve rahatlama yaratmış değil. Yani 2021'deki kağıt krizinin etkilerini 2022'de de yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Kaan Ertem aramızdan ayrıldı

evrensel.jpg
8 Haziran'da hayatını kaybeden Kaan Ertem; Erdener Abi, Öğreten Adam ve Oğlu gibi birçok unutulmaz tiplemeye imza atmıştı (Anıl Yurdakul/ Evrensel)

 

Tuncay Akgün (Karikatürist, Leman)

Kaan kuruluşundan itibaren Leman altın kuşağının en önemli, en üretken çizerlerinden biriydi. Ve Leman ekolünün oluşmasındaki en önemli imzalardandı. Müthiş bir tip yaratıcısıydı ve mizah dergilerinde tip üretmek ciddi bir meseledir.  Kaan çok fazla tip üretti. Onun karikatürleri ve karikatürlerinde oluşturduğu karakterler o kadar güçlüydü ki sanki o karenin içinden fırlayıp her an ete kemiğe bürünecek gibilerdi. Yaklaşık 6 7 tane Leman ve L-manyak'ta karakter üretti. Ve tabii bu karakterleri üretirken 1990'lardan bugüne Türkiye'deki toplumsal dönüşümleri kendi bakış açısıyla yansıttı.

tuncay akgün.jpg

Nobranlaşma, kabalaşma ve vandalizmin temsili karakterlere dair çok ciddi eleştiri de üretti. Kendi kişiliği de bu çizimlere yansıdı. Kaan çok zarif, centilmen, çok iyi bir insandı. Bu karikatüristlerin duygusunun okurlara geçtiğini düşünüyorum. Ve gerçekten onun kaybı inanılmaz bir boşluk yarattı. Bunun bizdeki boşluğu ayrı ama okurlar için de müthiş bir boşluk bıraktı. Kaybının müthiş bir yankısı oldu. Pek çok kişinin çok fazla üzüldüğünü gözlemledik.

Bunun dışında müzikle ilgili Moğollar'ı birleştirmesi meselesi çok ciddi bir dönüm noktası. Yaptığı kampanya ve bunu başarması… Onları büyük bir emekle ve ısrarla bir araya getirmesi… Ve bence ıskalanmış bir tarafı da var. Bir süre Yeni Harman'da yazdı. Çok iyi bir yazardı aslında. Eğer devam etseydi ya da bunu sürdürecek vakti olsaydı bir yazar olarak anılabilecek inanılmaz bir yeteneği vardı.

Julia Ducournau, Titane'la Cannes'a damgasını vurdu

mubi.jpg
Titane'ın başrolünde Agathe Rousselle yer alıyordu (Mubi)

 

İlker Canikligil (Yönetmen, Flu TV)

Bu soruyu düşünürken biraz da şaşırarak 2021'de hiç sinemaya gitmediğimi fark ettim. Bunda Kovid kadar sanırım platformların da etkisi büyük. Dune'dan Bond'a, Titane'dan Nomadland'e ve hatta son günlerde Matrix'e kadar bir sürü film çıktı ama insanın içinden hâlâ sinemaya gitmek gelmiyor doğrusu. Bunda yalnız mıyım diye düşünüp ufak bir Google araması yapınca bilet satışlarının 2019'a göre yüzde 70 düştüğünü gördüm. Yine de sinema endüstrisi gelecekten umutlu olmayı seçmiş görünüyor. Analizlere göre 2022 daha iyi bir yıl olacak ancak özellikle yetişkin izleyicilerde sinemalara dönmek konusunda isteksizlik görülüyormuş. Bu da zaten bir tür çocuk parkına dönmüş sinemanın daha da gençlere yönelmesine neden olacak demektir.

ilker canikligil.jpg

Geçen yılın bana göre en ilginç olayı Julia Ducournau'nun Titane'la Cannes kazanmasıydı. Gerçi yönetmenin bir önceki filmi Raw beni epey etkilemişti ve iyi bir kariyeri olacağını düşünmüştüm ama Titane gibi sert, beklenmedik ve ucuz görünümlü bir filmle Altın Palmiye almasını beklemezdim.

Türk sineması da pandemide tamamen platformların eline geçti diyebiliriz. Kısaca 2021 sinema açısından çok çabuk unutulması istenebilecek bir yıl oldu. 4K TV'lerin yaygınlaşması, renk kalitesinin artması, platformların prodüksiyon işine girmesi gibi unsurlar önümüzdeki yıllarda sinema için tehlike çanlarının durmayacağını gösteriyor ama buna üzülmek yersiz. Sinema sadece bir gösterim ortamı, yöntemi olarak güç kaybediyor. Büyük harfle SİNEMA ise daha uzun süre bizlerle olacak.

Ferhan Şensoy hayatını kaybetti

ortaoyuncular1.jpg
Üç Kuruşluk Opera, Pardon, Kalemimin Sapını Gülle Donattım gibi eserlerle hatırlanan Ferhan Şensoy ardında onlarca tiyatro eseri, kitap ve film bıraktı (Ortaoyuncular)

 

Şevket Çoruh (Oyuncu, Baba Sahne)

Ferhan Şensoy, Batı'da tiyatro eğitimi almış ancak geleneksel Türk tiyatrosunu Batı formuna taşımayı başarmış ve geleneksel tiyatromuzu rehber alarak bunu yapmış bir tiyatro adamıdır.

şevket çoruh.jpg

Tiyatro adamıdır çünkü yazar, yönetmen ve oyuncudur.

Ama en önemlisi de kendi tiyatro mekanını yaratabilmiş bir tiyatro kurucusudur. Var olan Ses Tiyatrosu'nu sahiplenmiş ve yeniden restore etmiş günümüze kadar ayakta kalmasını sağlamıştır.

Bütün bunları kendi üslubunu, ekolünü yaratarak başarmış ve bu ekolü Nöbetçi Tiyatro ve Ses Tiyatrosu'nda yeni kuşak oyuncularla buluşturarak bir sonraki nesle taşımış çok önemli bir tiyatro insanıdır. 

Squid Game tüm dünyada fırtınalar kopardı

netflix.jpg
Squid Game, Netflix'in izlenme rekorlarını altüst etmekle kalmadı kostümleri ve tehlikeli oyunlarıyla tüm dünyada büyük bir çılgınlığa yol açtı (Netflix)

 

Prof. Dr. Mutlu Binark (Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi)

Squid Game pandemiyla keskinleşen yoksulluk, yoksunluk ve kolektif dayanışmanın erimesini temsil eden bir yapım. Bu nedenle de çağın ruhunun sesi.

mutlu binark.jpg

Umutsuzluğun hakim olduğu tarihsel anlarda hayatta kalma ve sahip olma arzusu bireyi kolektif dayanışmadan uzaklaştırmakta.

Belki de diziyi, gösterdikleriyle değil de göstermedikleriyle tersinden okumalıyız: Kolektif dayanışmaya neden gereksinim duyduğumuzu Squid Game'de temsil edilen insanlık halleri üzerinden düşünmeliyiz. Çünkü ancak bu şekilde kapitalizmin getirdiği umutsuzluk, kendincilik, bencillik ve eşitsizlikleri aşmak için eyleyebiliriz. 

Mikis Theodorakis son yolculuğuna uğurlandı

afp.jpg
1986'da Zülfü Livaneli'yle Türk-Yunan Dostluk Derneği'ni kuran Mikis Theodorakis, 2 Eylül'de sevenlerine veda etti (AFP)

 

Barış Yıldırım (Müzisyen)

Birçok hayat yaşayanlardan biriydi . Çocukluğundan itibaren sayısız şarkı besteledi ve bunların çoğunu Yunan halkı, önemli bir kısmını da Türkiye başta olmak üzere dünyanın dört bir yanı büyük bir coşkuyla benimsedi. Şarkıları Beatles'tan Livaneli'ye, Faranduri'den Baez'e dünya müziğinin önemli doruklarınca söylendi. Hem popüler müziğin hem de klasik müziğin önemli bir ismiydi. Senfoni, konçerto, oratoryo ve oda müzikleri her kıtanın konser salonlarında çalındı. Müzik tarihinin en çok esere imza atan bestecilerinden biriydi.

barış yıldırım.jpg

Büyük bir devrimciydi. Alman ve İtalyan işgalinde ve Albaylar Cuntası döneminde faşizme karşı mücadelenin militanıydı. Bir dönem ülkesinin en kitlesel devrimci gençlik örgütünün önderiydi. Birden çok kez milletvekilliği ve bakanlık yaptı. Hayatının sonuna kadar sosyalizme bağlı kalarak yaşadı. Onu siyaset ve kültür tarihinin en önemli figürlerinden biri yapan şeyse halk müzikleriyle klasik müzik arasında üst düzey bir sentez yaratmasıydı.

Meta-senfonik müziği ve halk opera ve oratoryolarıyla yerel çalgı ve melodileri sanat müziğinin çalgı ve armonileriyle birleştirerek müzik tarihinin en köklü ilişkisi olan halk müziğiyle "elitlerin" müziği arasındaki duvarı yıktı ve geniş halk kitlelerine yüksek nitelikli müziği taşıyarak yalnızca siyasetin değil sanatın da devrimcisi olduğunu gösterdi. Müzik serüvenine "Ege denizini boyamak" gibi büyük bir iddiayla başlayıp okyanusları boyamayı başararak sonlandıran besteciyi saygıyla anıyoruz. 

Yapay zeka Ludwig van Beethoven'ın 10. Senfonisi'ni tamamladı

Deutsche Telekom AG - Norbert Ittermann.jpg

Beethoven'ın son eserini tamamlamak üzere başlatılan yapay zeka projesi iki sene sürdü (Deutsche Telekom AG / Norbert Ittermann)

 

Prof. Dr. Nevzat Kaya (Dokuz Eylül Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü)

Beethoven'ın "tamamlanmamış" diye adlandırılan 10. Senfonisi'ni Ekim 2021'de yapay zeka tamamladı. Bir grup müzikolog, besteci ve yazılım mühendisinin Beethoven'ın üslubunu analiz edip yapay zekaya veri aktarımında bulunduktan sonra eser 9 Ekim'de dünyaya tanıtıldı.

psdd (7).jpg

Acaba Beethoven'ı ondan daha iyi mi biliyor yapay zeka? Sadece genlerimizin değil, insanlık tarihinin en nadide ürünlerinden olan "sanat", "din" ve insan dehasını da mı yapay zekalar aynı mükemmellikte tasarlayabilecek? Van Gogh'u Van Gogh'tan daha iyi bilen, Shakespeare'i Shakespeare'den daha üstün simüle eden makinalar sanatı ve dolayısıyla maneviyatı ele geçirdiklerinde deha olmayan bizler neyi alkışlayacağız? Sanat tarihinin mihenk taşlarının son derece tasarlanmış pürüzsüz ürünlerinden daha üstün unsurlar enflasyonist bir biçimde piyasaya dökülünce, eskiler daha mı çok korunacak, yoksa Louvre müzesindeki "La Giaconda"nın pabuçları dama mı atılacak? 

Gerek var mı "tamamlanmamış"ı tamamlamaya? 

Gerek var mı, en nadide yönlerimizi temsil eden ürünleri tamamlamaya veyahut daha pürüzsüz hale getirmeye?

Posthümanist bir evrene doğru gidişte Antroposantrizm sanat dahil her yönüyle çözülmeye yüz tutuyor. İnsanla ilgili hiçbir "kutsal inekliği" kabul etmeyen bu dinamiğin bir semptomu olarak görülmelidir yapay zekanın Beethoven'ın 10. Senfonisi'ni tamamlayarak 9 Ekim 2021'de ilk kez görücüye, daha doğrusu dinleyiciye sunması.  Bu bağlamda bunun 2021'in en önemli kültürel olayı olarak not edilmesi kanaatindeyim.  

Abdulrazak Gurnah, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı

afp2.jpg
Abdulrazak Gurnah, bugüne kadar ödüle layık görülen 118. kişi oldu (AFP)

 

Barış Müstecaplıoğlu (Yazar)

Gelecekte bir gün 2021'i hatırladığımızda, aklımıza gelecek ilk şey o sene okuduğumuz kitaplar, katıldığımız etkinlikler, izlediğimiz roman uyarlamaları olmayacak kuşkusuz. Kendi yarattığımız canavarlar tarafından kovalandığımız bir yılı daha geride bırakırken, iç dünyamızın maskesini düşüren edebiyat, maalesef hayatta kalmak için maskelere mahkûm hale gelen insanın gündeminde başköşeye oturamadı.

barış müstecaplıoğlu.jpg

Yine de güzel haberler almadık değil, örneğin değerli yazarlarımızdan Burhan Sönmez'in bu yıl Uluslararası Yazarlar Birliği'nin (PEN International) başkanlığına seçilmesi, ülkemizden bir kalemin böyle önemli bir görevi üstlenmesi yüzümüzü güldürdü.

2021'in en akılda kalan olayıysa kanımca Nobel Edebiyat Ödülü'nün Tanzanyalı yazar Abdulrazak Gurnah'a verilmesiydi. Sömürgeciliğin etkilerini ve sığınmacıların kaderini ödünsüz ve merhametle ele alması nedeniyle bu ödüle hak kazandığı açıklanan Abdulrazak Gurnah, soykırımlar ya da sefalet haberleri dışında pek gündeme gelemeyen bir coğrafyadaki insanları, yaşadıkları kültürel değişimleri ve çalkantıları şairane bir anlatımla dünyanın dört bir yanındaki okurlara ulaştırdı. Fantazyanın en önemli ödüllerinden Hugo Ödülü'nü 2015'te ilk kez bir Çinli yazarın kazanması nasıl edebiyatın sınırlarını genişlettiyse bu senenin edebiyata yeni bir soluk getiren gelişmesi de bence bu oldu. 

Atatürk Kültür Merkezi, 13 yıl sonra yeniden açıldı

aa.jpg
AKM, Halit Refiğ’in Koca Sinan adlı senaryosundan uyarlanan Sinan Operası'yla açıldı (Anadolu Ajansı)

 

Gülçin İpek (Mimar, Yayın Koordinatörü)

Benim açımdan mimaride Türkiye'deki 2021'in en önemli olayı Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yeniden açılmasıydı. Biliyorsunuz 2008'de kapatıldı ve 13 yıl sonra yeniden hayat buldu. Aslında toplumda mimarlığa karşı bir duyarlılık geliştirmesi ve yapılan tüm tartışmalar bir yana mimarlığa ilgi uyandırması açısından da önemliydi.

Gülçin İpek.jpg

1970'lerde inşa edilen bir yapının 2020'li yıllarda yeniden ortaya konması ve buna yaklaşım süreci hem mimarlık camiasında hem de toplumsal düzeyde farklı tartışmalara neden oldu.

Ama AKM'nin inşa ediliş şeklinde bir mutabakat sağlandı günün sonunda ve AKM'in ilk mimarı Hayati Tabanlıoğlu'nun oğlu Murat Tabanlıoğlu'nun tasarladığı yapı aslında mimara da selam niteliğinde bir tavırdı. Bence 2021'in en önemli olayı ilk olarak mimarlığı toplumsal düzeyde konuşulur hale getirdiği için AKM'nin açılışıydı. İkincisi şehir belleğinde bu kadar önemli bir yere sahip bir yapı yeniden canlandırıldı. Nihayetinde kent güzel bir bina kazanmış oldu. 

NFT'ler görsel sanatları fethetti

fractal istanbul.jpg
2017'de yayımlamaya başladığı "Fractal Istanbul" isimli illüstratif harita serisiyle çizer Tarık Tolunay büyük yankı uyandırmıştı (Tarık Tolunay)

 

Tarık Tolunay (Çizer, Fractal İstanbul)

Tartışmasız NFT'ler tabii ki. Tanımlamakta zorlandığımız… Ama bir yandan da kaçınılmaz bir şekilde hayatımıza giren NFT'ler... Sanıyorum son 100 yıldır böylesine hızlı ve köklü bir değişime tanıklık etmedi sanat dünyası. Yüzyıllar boyunca tanıklık ettiğimiz bir dans...

tarık tolunay.jpg

Sanatın sermaye ve iktidarla bitmeyen dansı... 1990'ların başından itibaren yaşadığımız "Dijital Devrim"e sanatın form değiştirerek verdiği tepki. Sanatsal üretim dış etkenlerden bağımsız birşey değil. Kullanılan malzeme ve fikrin diğer insanlara ulaştırılması için seçilen mecra eserin biçimine etki etmekte. Dijital eserler sonsuz kopyalanma riskiyle kaybettikleri değeri şifreleme teknolojileri sayesinde geri almış oldu. Bu durumda yeni bir dille hızlı bir dönüşüm alanı yakalanmış oldu. Özellikle görsel sanatlar alanında bir patlama yaşanıyor.

Ben de bu tarihsel kırılma anına tanıklık etmekten ve bizzat katılmaktan heyecan duyuyorum.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU