Eğitimde fırsat eşitliği ve kaliteli eğitim birbirinden ayrılamaz!

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Marco De Angelis / Düzenleme: Independent Türkçe

20. Milli Eğitim Şurası 1-3 Kasım 2021 tarihleri arasında Ankara'da yapılmaktadır. Şura, Milli Eğitim Bakanlığı'nın en üst danışma kurulu niteliğindedir.

Şura, eğitim ve öğretimin durumuyla ilgili tavsiye kararlarını Bakanlığa bildirmektedir. Yirminci Milli Eğitim Şurası'nın başlığı 'Eğitimde Fırsat Eşitliği' şeklindedir.


20. Milli Eğitim Şurası'nın yapıldığı bugünlerde eğitim konusunu ciddi bir şekilde tartışmaya ve konuşmaya ihtiyaç vardır.

Eğitimde fırsat eşitliği, aslında hiçbir zaman gerçekleştirilmemiş bir idealdir. Eğitim alanı, eşitsizliklerle dolu ve hiçkimsenin tatmin olmadığı sorunlar alanı olarak önümüzde durmaktadır.

Eğitimde fırsat eşitliği bağlamında gündeme getirilmesi gereken en önemli sorun herkes için kaliteli bir eğitimin sunulmasıdır.

Okullaşma oranımız artmasına rağmen, eğitim kurumlarından diploma alanların kalitesi ciddi bir şekilde tartışılmaktadır.

Milyonlarca öğrenciye üniversite diploma vermek eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığının göstergesi olmadığı gibi, diploma kaliteli bir eğitim alındığı anlamına da gelmemektedir.


Güçlüye göre bir eğitim olmaz. İktidarı elinde bulunduran güçlerin değerlerine, amaçlarına ve ihtiyaçlarına uygun şekilde eğitime yapılan müdahaleler ve düzenlemeler, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamadığı gibi, kaliteli bir eğitimin verilmesine de katkı sunmaz.

Eğitimin iktidar merkezli olarak değil insan merkezli olarak ele alınmasına çok ihtiyaç vardır. Eğitim, güçlüler için toplumsal desteğin devamını sağlayan kullanışlı bir araç değildir.

Kaliteli bir eğitim için eğitim ve iktidar arasına bir ayrıştırıcı duvar inşa edilmelidir.


Eğitim, tarihin belli bir dönemini kutsayan bir hamaset faaliyeti değildir. Tarihi kutsamanın aracı haline getirilen bir eğitim, hamaset adı altında hamakat üretir.

Eğitim, geçmişe bağımlı olmamalıdır. Eğitim, bugünün ve geleceğin dünyasına bakmalıdır.

Günümüz dünyasının ihtiyaçlarına uygun şekilde eğitim politikalarının oluşturulması, eğitimi fosilleşmekten kurtaracak ve canlı hale getirecektir.

Kaliteli eğitimin önündeki en büyük engellerden birisi, eğitimin fosilleşmesi olarak ifade edebileceğimiz sorun bulunmaktadır.


Bugünün dünyasına uygun bir eğitim faaliyetinin gerçekleşmesi için günümüzün sahici ihtiyaçlarına cevap veren eğitim politikalarının uygulanmasıyla mümkündür.

Karma eğitim, din eğitimi veya değerler eğitimi kavramları etrafında yapılan tartışmalar, toplumda kültür savaşlarını kızıştırmaktan başka bir işe yaramammaktadır.

Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında bireylerin kapasitelerinin geliştirilmesi ve geleceğe hazırlanmaları gerekmektedir.

Eğitime dair yeni şeyler söylemek lazımdır. Eğitime dair düne kadar söylediklerimizin dünde kalması gerektiğini idrak etmeye ihtiyaç vardır.


Felsefe, bütün bilimlerin anası olan insani tecrübe faaliyetidir. Hikmet ve bilgeliği sevmek, aramak ve keşfetmek için çok erken yaşlardan itibaren bireylerin felsefi bir nosyonla donatılmaları lazımdır.

Eğitimin bütün aşamalarında felsefe eğitimi verilmesi için düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Kaliteli bir eğitimin olmazsa olmazı, felsefedir.


Eğitim, emir-komuta içinde yürütülecek bir faaliyet değildir. Eğitimde emirler ve komutalar hiç olmamalıdır. Eğitimde olması gereken şey, soruların ve araştırmaların hiç tükenmemesidir.

Eğitim, soru sormak ve problem çözmektir. Emir ve komuta anlayışıyla soruları ve arayışları budamak, eğitimi ve insanı güdük hale getirmek şeklinde bir sonuç doğurmaktadır.


Eğitimin varlık nedeni olarak bir toplumun kolektivist değerlerini ve pratiklerini yeni nesillere aktarmak şeklinde gören anlayış, artık anlamını, işlevini ve önemini yitirmiştir.

Eğitim, dünyada gelinen bilimsel ve teknolojik düzeye uygun olarak bireyin nasıl aktif, verimli ve yaratıcı olacağı üzerine odaklanmaktadır.

Özgürlükçü, çoğulcu ve özgün eğitim politikalarıyla bireylerin günümüz dünyasındaki baş döndürücü teknolojik ve bilimsel gelişmelere kendilerini adapte etmeleri mümkündür.


Biat ve itaat gibi yüzyıllar öncesine ait kavramlar ışığında eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi mümkün değildir.

Biat ve itaat gibi kavramlara günümüzde ihtiyaç olmadığı gibi, gerek de yoktur.

Eğitim konusunda birey, özgürlük, akıl, eleştirel düşünce, bilim, barış, kadın-erkek eşitliği, çoğulculuk, yaratıcılık, kendini gerçekleştirme kavramlarının oluşturduğu yeni bir terminolojinin zihniyet olarak benimsenmesine ihtiyaç vardır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU