Kadrajdakiler: Tutkularıyla beslenen ve büyüyen bir oyuncu; Farah Zeynep Abdullah

Mehmet Erduğan Independent Türkçe için 'Yıldız Sineması'nda bu hafta Farah Zeynep Abdullah'ı ve filmografisini yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kader onun için bir şeyleri şekillendirirken o yine de tam da istediği gibi biri olmaktan asla vazgeçmiyor; şartlar onu değil daha çok o şartları belirliyor.

Onun tutkularla dolu yaratıcı dünyası oyunculuğuna, hayal gücü yaşamına ışık tutuyor.

Bergen'in hayatını ele alan filmin oyuncu kadrosuna dahil olan ve yeni projeleriyle şimdiden heyecan uyandıran Farah Zeynep Abdullah'ı bu hafta sizin için kadraja almak istedim.


Tutkularıyla beslenen ve büyüyen bir oyuncu; Farah Zeynep Abdullah
 

 

Türk ve Boşnak kökenli bir anne ile Irak Türkmenlerinden olan bir babanın kızı olan ve 1989 yılında dünyaya merhaba diyen Farah Zeynep Abdullah İstanbul'da doğdu.

Her ne kadar İstanbul doğumlu olsa da zengin köklere sahip olan oyuncunun şeceresine baktığımda babasının babası yani dedesinin, Erbil doğumlu; babaannesinin ise Kerkük Türklerinden olduğunu öğrendim.

Dedesi Osman Abdullah, Irak ordusunda albaymış, Türkçe, Kürtçe, Arapça, İngilizce ve Almanca konuşurmuş.

Babası, 1972'de Irak'a gidip, Osmanlı tebaasından olduklarını gösteren zürriyet belgesini almış.

Annesinin babası ise şimdi Karadağ'a bağlı olan Pljevlja (Taşlıca)'danmış ki orası, ayrıca dedesinin köyüymüş ve Mussolini'den kaçarak Türkiye'ye gelmişler.

Anneannesinin kökeni de Saraybosna'ya kadar dayanıyor, onlar da küçükken Karamürsel'e gelmişler.

Annesinin baba tarafı ise 1939 Erzincan depreminden sonra Erzincan'dan göç ederek İstanbul'a yerleşmişler.
 


Bir abisi ve bir de erkek kardeşi olan Farah Zeynep çocukken abisiyle Batman oyuncaklarıyla oynamayı, Terminatör ve Power Rangers seyretmeyi çok severmiş.

Kahramanlığının yanı sıra karanlık tarafını da çekici bulan Farah Zeynep için Batman, küçüklüğünden beri en gizemli, en karizmatik, en gerçek bulduğu süper kahramanmış ve kendisini Batman'in süper kahraman sevgilisi olarak hayal edermiş.

Akıllı bir çocuk olan ama aklı muzırlığa çalışan Farah Zeynep o kadar masum görünürmüş ki o muzır suçlar işlediğinde hep en yakın arkadaşları zan altında kalırmış.

Okul hayatında çok çalışkan biri olmayan ve ergenlik yıllarında dile yatkınlığını keşfeden Farah Zeynep, tiyatro ve müzikle ilgili ne kadar sosyal aktivite varsa hep içinde olmayı tercih etmiş.

Ortaokuldayken müzik öğretmeninin tavsiyesi üzerine bir jingle şirketinde bir süt reklamı için jingle seslendirerek ilk profesyonel işini yapmış ve ilk parasını kazanmış.
 

 

Hayaller ve gerçekler

Ergenlik yıllarında rockçı ve punkçı halleri olan oyuncu Britney Spears ve Justin Timberlake dinleyen punkçılardandı, bu yıllarda İngiltere'de bir müzik grubu bile kurmuştu.

Geçmişte biraz maymun iştahlı olduğunu söyleyen Farah Zeynep Abdullah o dönem astronot olmanın hayallerini kurmanın yanı sıra hem çevirmenlik yapmak hem kamera arkasında çalışmak hem de müzik yapmak istiyordu.

Bu yüzden, on altı yaşındayken müzik dersi almaya başladıysa da öğretmeni onun yetenekli olmadığını, hatta müzik kulağının da olmadığını ona söyledi, ama gel zaman git zaman, ilerleyen yıllarda müzik yine onu, üstelik çok farklı bir şekilde; kariyeri için önemli olan bir oyunculuğu sergilerken bulacaktı.
 


Lisenin bir kısmını İstanbul Saint Michel Fransız Lisesi'nde okuyan Farah Zeynep daha sonra babasının işi gereği kaydını İngiltere'ye aldırarak lise öğrenimine bu ülkede devam etti.

Lise yıllarının sonlarında bir giysi mağazasında, bir pubda da çalışan, para biriktirmek için sabahları bir İtalyan restoranında garsonluk, akşamları da bir gece kulübünde barmaidlik yapan oyuncu kariyer planları arasında tiyatronun her zaman hayatında olacağını düşünse de sinema ve dizi oyunculuğu Farah Zeynep'in hiç aklında yoktu.
 


Ancak İngiltere'deki okuluna dönmesine üç gün kala, deneme çekimlerinde başarılı bulunduğunu ve "Aylin" rolüne seçildiğini öğrenen Farah Zeynep tam da üniversiteye başlamaya hazırlanırken Öyle Bir Geçer Zaman ki adlı dizi için teklif aldı.

Üniversite hayatının ilk yılında Öyle Bir Geçer Zaman ki isimli dönem dizisinin ana kastına seçilen Farah Zeynep Abdullah, iki yıl boyunca rol aldığı dizi için eğitimini dondurdu.

Bu dizide dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olan Aylin'i canlandırdı ve canlandırdığı "Aylin" karakteriyle 2011 yılında Antalya Televizyon Ödülleri'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazanan oyuncu, dizinin ikinci sezonu bitiminde eğitimine devam etmek için diziden ayrıldı.

Üniversite eğitimini Londra'da, Kent Üniversitesi'nde, Drama ve Fransız Dili bölümlerinde tamamlayan Farah Zeynep 2013 yılında mezun oldu.
 

 

Hayatı güzelleştiren şeyler

Zamanın elle tutulamayan tek gerçek olduğunu düşünen Farah Zeynep Abdullah, andaki durumu saklama fikri ona çok ilginç geldiği için özel hayatında düzenli olarak günlük tutan, gelecekteki kendisine ve hatta daha doğmamış çocuklarına mektuplar yazıp videolar çeken biri.

Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı Janis Joplin'e küçüklüğünden beri hayran olan Farah Zeynep'in favori yazarları arasında Fransız yazar ve düşünür Voltaire ile Jean-Paul Sartre yer alıyor; genelde oyun okumayı çok sevmese de Sartre ve İtalyan oyuncu Dario Fo'nun oyunları ilgisini çekiyor.
 


Tek başına seyahat etmeye bayılıyor, en etkilendiği yerlerin başında Vatikan bulunuyor.

Ama çok sıkı çalıştığı için Farah Zeynep tatile ihtiyaç duyduğunda hiçbir şey yapmadan öylece durduğu bir an bile ona tatil gibi geliyor ve bu ona yetiyor.

Bu yüzden işi olmadığı zaman çoğunlukla evden dışarı çıkmıyor; evde film ve dizi izliyor, başta Stranger Things olmak üzere gençlik dizilerini izlemeyi çok seviyor.

Jennifer Lawrence ve Natalie Portman en sevdiği oyuncular arasında yer alıyor.

Farah Zeynep Abdullah'ın bu hayatta oyunculuk kadar sevdiği diğer şey de müzik; on bir yaşından beri şarkılar, şiirler yazan oyuncu beste yapıyor, şarkı söylüyor.

Kötü doğrunun, en iyi yalandan daha iyi olduğunu düşünüyor ve bu hayatta yalandan, cimrilikten ve kötü niyetten hiç hazzetmiyor.
 


Çocuklar gibi duygularını açık ettiğini söyleyen, duygularını da açıkça ve cesurca yaşayan oyuncu, sinirlendiğinde çoğunlukla gülüyor; sinirlendiği şey her neyse, onu şakaya vuruyor ve herkesin de buna gülmesini bekliyor.

Kendisini kötü hissettiğinde modunu yükseltmek için Shakira'nın Waka Waka şarkısı ona ilaç gibi geliyor.

Tıkandığı bir anda her zaman annesinin tavsiyesine kulak verip başını yukarı kaldırarak bulutlara ve gökyüzüne bakmayı, herkes gibi yaşadığını ve bir gün bunun biteceğini kendine hatırlatıyor.

Başkalarının belirlediği ve özellikle de medyanın sürekli empoze ettiği güzellik kavramına da pek takılmıyor, bunun yerine pozitif bir hayat yaşamayı tercih ettiğinde hayatın hafiflediğini ve zaten her şeyin güzelleştiğini belirtiyor.

Bu arada her ne kadar dayatılan güzelliğe takılmasa da güzellikle ilgili şeylerle uğraşmayı seven oyuncu çok güzel manikür yaptığını, hatta kendi manikürünü de kendisinin yaptığını belirtiyor ve böyle işlerde de oldukça iyi olduğunu dile getiriyor.
 


Alışveriş yapmayı seviyor ve bunu genelde internetten yapıyor, ama teknolojiye düşkün biri olarak daha çok elektronik eşyaları alıyor.

Lise yıllarında kendisine "moda ikonu" denecek kadar süslenmeye ve giyinmeye meraklı olsa da artık modayla çok haşır neşir olmadığı için kıyafet alışverişine en son ne zaman çıktığını bile hatırlamıyor; bu yüzden gardırobunun çok eski olduğunu ve genelde evde ne varsa olanları giydiğini ve sadeliğe önem verdiğini söylüyor.

Geçmişte çevirmen olmak istediyse de olamayan; Fransa'da tiyatro okumak isterken kendini başka bir serüvende bulan Farah Zeynep şu ana kadar yaptığı planları hiçbir zaman tutmadığı için artık her şeyi akışına bırakmayı tercih ediyor.

Yaşlandığında dönüp arkasına baktığında huzur hissetmek ve iyi ki diyebilmekten başka bir gayesi olmayan Farah Zeynep yastığa başını koyduğunda, kendisiyle baş başa kaldığında vicdanının rahat olmasından başka bir şeyi dert etmemeye çalışıyor.

Bu dünyadan gittikten sonra izlerinin kalmasını, tecrübeleriyle gençlere rehberlik etmeyi, hayvanların korunmasıyla ilgili elinden geleni yapmış olmayı, çocuklarını iyi birer insan olarak yetiştirmiş olmayı çok istiyor.


Sinema ve müzik

Farah Zeynep Abdullah, sete giderken camı açıp kulaklıklarını takıp müzik dinlemeden sete hazır hissetmediğini söylüyor ve bu yüzden bir ritüel olarak set ortamlarında çalışırken rolüne müzik dinleyerek konsantre olduğunu belirtiyor.

Müzik konusunda bir ayrım yapmayan oyuncu Fatboy Slim'den A Perfect Circle'a, 90'lar pop müziğinden 70'ler rock'n'roll'una, Pink Martini'den Yıldız Tilbe'ye, The Smashing Pumpkins'ten Sıla'ya varıncaya kadar her tür arasında gezinmeyi ve her türlü müziği dinlemeyi çok seviyor.

Hem izleyici hem de oyuncu olarak, aşırı baskın olmadığı sürece, alttan alta kendini iyi hissettiren ve duyguya hizmet eden film müziklerini sinemada çok önemsiyor.

Çok çalışkan ve hatta çoğu zaman yaptığı şeylerle ilgili takıntılı olabilen oyuncu işini her zaman en iyi şekilde yapmaya çalışsa da kendini izlemeyi hala pek sevmiyor.

Hayatında kendi sezgilerine ve yakınlarının düşüncelerine güvenen, ama bu zamana kadar hep iç sesiyle hareket ettiğini söyleyen Farah Zeynep Abdullah bir seyirci olarak izlemek istediği projelerin içinde rol aldığını belirtiyor ve bu konuda çok şanslı olduğunu hissediyor.
 


Senaryolardaki griliği çok seviyor ne çok iyi ne çok kötü; hakkında mutlak hüküm verilemeyen karakterler ve o karakterlerin içinde olduğu olaylar ona hep yakın geliyor.

Kadınlığın ya da erkekliğin altı çizilen, kesin karakterlerin ona göre olmadığını söyleyen oyuncu rol seçimlerinde her zaman makul oranda, kabul edilebilir bir birliktelik aradığını söylüyor.

Kadın karakterler konusunda hassas olduğunu belirten oyuncu sadece dişilik vurgusuyla yazılmayan, derinliği olan gerçek kadınları canlandırmayı ve izlemeyi sevdiğini belirtiyor.

Kariyerinde iyi ekiplerle çalışmaya özen gösteren oyuncu, okuduğu projenin içinde güvendiği bir yönetmen ve ekip olduğunda kendini her zaman daha rahat hissettiğini belirtiyor.

Yaşanmış hikayeler onun daha çok ilgisini çekiyor, aksiyon filmlerine ise bayılıyor; hiç beklenmeyen bir anda yönetmenin izleyiciyi güldürebildiği anlar çok ilgisini çekiyor.
 

 

Filmografisi

İlk dizi deneyiminden sonra bu işin çok yorucu olduğunu gören ve kendini çok sorgulayan, hatta zorlandığı için bu işi yapamayacağına kanaat getiren Farah Zeynep Abdullah neden sonra, okula dönüp o bir sene içinde oyunculuğu çok fazla özlediğini fark edince kendini yeniden set ortamlarında bulur.

Hatta bu defa kariyerinde yaptığı ataklar sadece diziyle sınırlı kalmaz, sinema dünyası da onun için yeni bir açılım olur.

Yeni projeleriyle de şimdiden heyecan uyandıran ve her projesinde kendinden söz ettirmeyi başaran Farah Zeynep Abdullah'ın filmografisinde yer alan filmleri aşağıda sizin için özetlemeye çalıştım.

 

Kelebeğin Rüyası

Yönetmen: Yılmaz Erdoğan / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Belçim Bilgin, Mert Fırat, Kıvanç Tatlıtuğ, Salih Kalyon, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel, Yılmaz Erdoğan, Devrim Yakut, Funda Şirinkal, İpek Bilgin, Ayten Soykök, Emin Gürsoy, Celalettin Demirel, Aksel Bonfil, Servet Pandur, Barış Çakmak, Deniz Erdoğan, Elif Erdoğan, Engin Şenkan / Süre: 138 dakika
 

 

Ön hazırlıkları iki yıl süren, çekimleri ise dört ay içinde Zonguldak ve İstanbul'da gerçekleşen, aynı zamanda Zonguldaklı madencilerin de öyküsüne değinen, 2013 yılına ait Kelebeğin Rüyası adlı bu film, "aşk en güzel bahanesidir şiirin" diyerek kaleme alınan hikayesinde; şairlerin altın çağı olan yıllarda, İkinci Dünya Savaşı'nın gölgesinde adım adım gelişen bir aşkı anlatıyor.
 


Zonguldak'ta yaşayan, iki genç şair Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, yeni yeni modernleşen bu madenci kentinde memuriyet hayatlarını sürdürürken, bir yandan da sanatla, edebiyatla ve en çok da şiirle iç içe yaşamaktalardır.
 


Ayakları üzerine yeni kalkan genç Cumhuriyet, bir yandan modernleşme çabasındayken, aynı yıllarda Avrupa'da da çetin bir savaş yaşanmaktadır.
Belediye Başkanı'nın kızı Suzan'ın Zonguldak'a geri gelmesiyle Rüştü ve Muzaffer'in şiire olan inancı daha da artar.
 


Henüz lise öğrencisi olan Suzan, çevrenin istememesine rağmen iki gençle yakın arkadaş olur.

Fakat 1940'lı yılların vebası olan verem, iki genç insanın da sağlığını git gide tehdit etmektedir, bu yüzden Rüştü ve Muzaffer'in hem kendi gelecekleri hem de dünyanın gidişatı öyle pek hayra alamet değildir.
 


Mükellefiyet günlerini yansıtan ve iki genç şairin hayatla ama en çok da aşkla olan mücadelesini anlatan ve Eylül 2013 tarihinde, 86'ncı Akademi Ödülleri'nde Türkiye'nin Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar aday adayı olarak seçilen bu filmde Farah Zeynep Abdullah bu ilk sinema filminde, Rüştü Onur'un âşık olduğu ve ölesiye sevdiği Mediha Sessiz karakterine hayat vermek için kamera karşısına geçti.
 


Veremli bir hastayı canlandıran Farah Zeynep Abdullah bu rol ile 18'inci Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Ödülleri'nde Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu Ödülü ve 46'ncı SİYAD Ödül Töreni'nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü'ne layık görüldü.

 

Bi Küçük Eylül Meselesi

Yönetmen: Kerem Deren / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Engin Akyürek, Ceren Moray, Onur Tuna, Serra Keskin, Ege Aydan, Ebru Aykaç, Ebru Dirier, Merve Bulut, Hüseyin Pehlivan, Cenk Kayhan, Engin Benli, Pınar Bulut, Kerem Deren / Süre: 106 dakika
 

 

Âşık olmanın değil, aşkı hatırlamanın hikâyesini anlatan, 2014 yılına ait bi küçük Eylül meselesi adlı bu film; İstanbul'un en popüler semtlerinden birinde yetişmiş Eylül ile Bozcaada'nın huzurlu, sakin ortamında kendi halinde yaşayan Tekin'in tesadüflerle başlayan birlikteliklerini, farklı senaryosu ve sürprizleriyle konu alıyor.
 


Eylül hayatta istediği her şeye sahiptir; güzel, neşeli ve eğlenceli biridir, ta ki bir gün başına bir şey gelene ve yaşamının son bir ayını unutana dek.
 


Eylül'ün ailesi, arkadaşları her şeyin yolunda olduğunu söyleyip dururken, Eylül bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başlar ve talihsiz bir olay sonrasında hatırlamadığı bir ayın sonunda tamamen bilinçsizce, sadece içgüdülerini dinleyerek Bozcaada'ya gider.
 


Orada, daha önce hiç görmediği derbeder, garip bir adam, ona seslenir:

Eylül! Beni hatırlamıyor musun? Sen burada, bu adada bana âşık oldun…
 

Filmin başrolünü üstlenen Farah Zeynep Abdullah bu filmde Eylül karakterine hayat verdi.

 

Unutursam Fısılda

Yönetmen: Çağan Irmak / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Hümeyra, Mehmet Günsür, Kerem Bürsin, Gürkan Uygun, Işıl Yücesoy, Köksal Engür, Gözde Çığacı / Süre: 118 dakika
 

 

Çekimleri Birgi ve İstanbul'da gerçekleşen, 2014 yılına ait Unutursam Fısılda adlı bu film; 70'li yıllardan günümüze uzanan müzik, aşk ve umut dolu bir hikâyeyi ele alarak birbirlerine âşık olan iki gencin her şeyi geride bırakarak müziğin, aşkın ve hayallerinin peşinde verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
 


Küçük bir kasabada kaderin bir araya getirdiği Ayperi ve Tarık'ın bu hikayesinde, Ayperi'nin büyülü sahneler, duvarlardaki posterler ve çekmecelerde gizli dergiler arasına sıkışmış, kalbinin en derininde saklanan müzik aşkı Tarık'la birlikte karşısına dikiliyor.
 


Ayperi'nin en derininde kurduğu hayallerin tam kalbine, İstanbul'a giden yolda büyük bir aşk ve müzik tutkusu onları yalnız bırakmıyor ve Ayperi'nin aslında tam da karşısında duran ama herkesten sakladığı hayalleri, Tarık'ın besteleri ve Erhan'ın desteğiyle zirveye giden bir yolculuğa dönüşüyor.

Filmde; birbirlerinin tam zıddı olan Hatice ve Hanife iki kardeştir.

Sağlık lisesinden yeni mezun olup, kasabanın sağlık ocağında hemşireliğe adım atan Hanife ve aykırı kız kardeşi Hatice, küçük ve kendi halinde, muhafazakâr bir kasabada yaşamaktalardır.
 


Edebiyata meraklı biri olan Hatice, kimselere göstermeden şiirler yazıp, çevresindeki herkesi unutacak derecede şarkı söyleme tutkusuyla hayatının, hayallerinin peşinden gitmeye meyillidir, ablası Hanife de bir o kadar tutucu, içine kapanık birisidir.

Hanife ne kadar çekingen ve içine kapanıksa, Hatice de bir o kadar haylaz, laf dinlemez ve başına buyruktur.

Bir gün yeni atanan kaymakamın oğlu Tarık, kasaba merkezine gelir ve iki kız kardeşin hayatı o günden sonra tamamen değişir.
 


Kaymakam olan babasının tayin edilmesi üzerine ailesiyle birlikte şehirden kasabaya yerleşen Tarık, sıkışıp kaldığı bu kasabada hayallerini gerçekleştireceği kişiyle, yani Hatice ile tanışır.

Erkek çocuklarıyla sokakta futbol oynarken, kadınlığını ve müziğe olan sevdasını keşfetmesine, artık topun değil de hayallerinin peşinde koşmasına yardımcı olacak o gitar çalan şehirli çocuk Tarık'ı görmesi, Hatice'nin de hayatını tamamen değiştirir.

Müzisyen Tarık'ın Hatice'yi keşfetmesi, aralarında başlayan büyük aşk ve Türkiye'nin starları olma hevesleri onları İstanbul'a kadar sürükler.
 


Müzik aşkının bir araya getirdiği Tarık ve Hatice'nin çıktıkları şöhret yolculuğunda onları bir an olsun yalnız bırakmayan yol arkadaşları Erhan, İstanbul'a kaçışlarında onlara yardımcı olurken, artık tüm masal, Hatice, Tarık ve Erhan arasında yaşanır, özgürlüğe şarkı söyleyip besteleyerek giden bu üçlü hayatı da birlikte sırtlamaya çalışır.

Görkemli sahneler, büyük orkestralar, alkışlayan kalabalıklar, müzik dergilerinin kapakları, kazanılan altın plak, her şey artık Hatice'nin nam-ı diğer sahne adıyla Ayperi'nindir, ancak Hatice, Tarık ve Erhan'ın şöhret dolu hayatları, gün geçtikçe hayallerinden uzaklaşmaktadır.

Bu yüzden Hatice, bir zamanlar elinde bir bavulla ayrıldığı kasabasına yine bir bavulla dönmek zorunda kalır.
 


Uzun bir sürenin ardından kaçtığı evine dönen Hatice, kendisinin dönmesini bekleyen ve geçmişte yaşananların hesabını soran ablası Hanife'yi karşısında bulur.

Böylelikle bu geri dönüş, Hatice'nin ablası Hanife ve aslında hayatla olan hesaplaşmasını başlatır.

Çağan Irmak'ın yüksek prodüksiyonlu işlerinden biri olan Unutursam Fısılda adlı bu filmde Ayperi'nin sahne performanslarını anlatan sahneler için 30 farklı dekor kurulurken, filmde yer alan 3 dakikalık özel sekans için ise 20 farklı kostümle özel klipler hazırlandı.
 


Filmde, Ayperi, Tarık ve Erhan'ın şöhret yolculuğunun ana duraklarından olan Unkapanı Plakçılar Çarşısı, en şaşaalı dönemi olan 1970'lere geri döndü ki derin ve titiz bir çalışmayla dönemin dükkanları, afişleri, kıyafetleri ile adeta eski günlerine dönen Unkapanı Plakçılar Çarşısı, bu haliyle sinema seyircisine güçlü bir nostalji duygusu yaşatmıştı.

Ünlü müzisyen Kenan Doğulu, film için senaryodan yola çıkarak yeni 10 özel şarkı hazırladı; ilk kez bu film için hazırlanan bu besteler de 70'lerin ruhunu taşıyordu.

Kenan Doğulu'nun bestelediği şarkılardan altısını Ayperi (Hatice) karakterini canlandıran başarılı oyuncu Farah Zeynep Abdullah seslendirdi.

 

Barbie Prenses ve Rockstar

Yönetmen: Karen J. Lloyd / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Kelly Sheridan, Chiara Zanni, Bethany Brown, Devyn Dalton, Michael Dobson, Brynna Drummond, Rachel Drance, Alessandro Juliani, Peter Kelamis, Omari Newton, Ingrid Nilson, Nicole Oliver, Shaun Smyth, Kira Tozer, Adrian Petriw, Rachel Beck, Michael Strusievici, Alyssya Swales, Gabriella Turner, Lin Gothoni / Süre: 80 dakika
 

 

2015 yılına ait Barbie in Rock'n Royals adlı bu filmde; Prenses Courtney ve ünlü rock şarkıcısı Erika bir hata sonucu yanlış kampa düşerler.

Erika kraliyet hanedanlarına özel kampta gerçek prenses olmanın; Courtney ise rock yıldızları için ayrılan kampta bu kültürün ne anlama geldiğini keşfeder.
 


Kampların başındaki sorumlular bu karışıklığı çözmeye çalışırken hem Erika hem de Courtney ilginç bir şekilde rutinlerinden çok uzak bu atmosferlerde kendilerini iyi hissettiklerini fark ederler.

Kısa zamanda yeni çevrelerine uyum sağlayıp yeni arkadaşlar edinirler, ancak bu eğlence çok uzun sürmez zira iki kampın da kapanacağı haberi duyurulmuştur.
 


Kızlar iki kampın da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu öğrendiklerinde farklılıklarını kabul ederek, gerçek seslerine ulaşmayı ve büyük düşünecek cesareti bulduklarında her şeyin mümkün olabildiğini gösteren destansı bir şarkı yarışması için bir araya gelirler.

Böylelikle ikisi de keyifli bir iş birliği içerisinde, insanlara farklılıkların birer detay olduğunu ve inanıldığı takdirde her şeyin gerçekleşebileceğini gösterecekleri büyük bir veda konseri için hazırlıklara başlarlar.
 


Bir prenses ile rock starın karışıklık sonucu yer değiştirmeleri ve bulundukları yeni ortamlarına adaptasyon süresinde yaşadıklarını anlatan Barbie'nin bu neşeli müzikal filminde, Unutursam Fısılda filmindeki performansı ile oyunculuğu kadar sesinin de o denli başarılı olduğunu kanıtlayan Farah Zeynep Abdullah bu filmde Prenses Azra'nın sesi oldu.

 

Ekşi Elmalar

Yönetmen: Yılmaz Erdoğan / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Yılmaz Erdoğan, Songül Öden, Şükran Ovalı, Devrim Yakut, Şükrü Özyıldız, Fatih Artman, Ersin Korkut, Caner Cindoruk, Cezmi Baskın, Kıvanç Baran Arslan / Süre: 114 dakika
 

 

Kelebeğin Rüyası'ndan yaklaşık üç yıl sonra kamera arkasına geçen Yılmaz Erdoğan'ın yine senaryosunu yazıp yönettiği, 2016 yılına ait Ekşi Elmalar adlı bu filmde; sert mizacıyla tanınan Belediye Reisi Aziz Özay'ın kent çapında meşhur iki özelliği daha vardır: Biri herkesin imrendiği meyve bahçesi, ikincisi de evlenme çağına gelmiş, birbirinden güzel üç kızı.
 


Kasaba merkezine inmeyen, insan içine çok çıkmayan kızların taliplisi ise çoktur.
 


Aziz Bey'in eşi Ayda ve kızları Muazzez, Türkan ve Safiye'nin öyküleri 1970'li yılların sonunda Hakkari'de başlar ve 1990'lı yılların sonunda Antalya'ya dek uzanır.
 


Türkiye'nin otuz yıllık yakın tarihini kalabalık bir aile hikayesi üzerinden ele alan bu filmde Farah Zeynep Abdullah, Belediye Başkanı Aziz Özay'ın kızlarından Muazzez'e hayat verdi.

 

Arif v 216

Yönetmen: Kıvanç Baruönü / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Cem Yılmaz, Ozan Güven, Seda Bakan, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Çağlar Çorumlu, Özge Özberk, Ahu Yağtu, Can Yılmaz, Muhittin Korkmaz, Mert Fırat, Şükrü Özyıldız, Zeynep Kankonde, Özgür Emre Yıldırım, Tuncay Beyazıt, Kerem Alışık, Erkan Üçüncü, Maria Anastasyeva, Mustafa Sandal, Kubilay Aka, Sercan Badur, Ediz Hun, Murat Arkın, Beyti Engin / Süre: 125 dakika
 

 

Cem Yılmaz'ın senaryosunu yazıp başrolünde yer aldığı, 2018 yılına ait Arif v 216 adlı bu film; G.O.R.A filmiyle tanıştığımız Arif ve Robot 216 karakterlerini yeniden bir araya getiriyor.

G.O.R.A gezegeninde yaşadığı macera ile binlerce ışık yılı ileride birçok dost edinen Arif dünyaya dönüp, yaşamını sessiz sedasız sürdürmektedir, ancak bir gün beklenmeyen misafiri Robot 216, Arif'e yeni bir maceranın kapısını aralar.

Çok uzaklardan gelen insansı Robot 216, gerçek bir insan gibi yaşamak, gerçek bir insan gibi âşık olmak, gerçek bir insan gibi gülmek ve ağlamak istemektedir.
Arif için bütün bunlar kolaydır ama, 216 yapay zekalı eski model bir robottan fazlası değildir.
 


Ama her şeye rağmen Robot 216 sıradan insanlar gibi bir yaşam sürerken yeni yaşantısına alışmaya başladığı sırada aşk kapısını çalar.

Ancak bir robot olduğunu herkesten saklamaya çalışan 216 bunu başaramaz çünkü farklılığı kimsenin dikkatinden kaçmaz.

Bu sırada 216'dan ilham alan bir iş adamı, onu herkese tanıtıp kopyalarını yapmak ister; sunduğu cazip tekliflerle 216'yı kandırmayı başaran iş adamı, onun sayesinde geleceği değiştirmeyi planlar.

Arif bu korkunç planı öğrenir ve hem dünyayı hem de 216'yı kurtarmak için bir mücadeleye girişir.

Arif v 216'nın 13 hafta süren çekimleri İstanbul'un güncel ve tarihi, doğal dokusunun dekor olarak kullanıldığı Yeniköy, Sirkeci, Çerkezköy, Büyükada gibi mekanlarda tamamlandı.
 


Bu semtlerin yanı sıra platolar da Arif v 216'ya ev sahipliği yaptı; 300 kişilik bir teknik ekiple ve 4 bine yakın yardımcı oyuncu kadrosuyla tamamlanan çekimlerin ardından filmin post prodüksiyon çalışmaları 1000 Volt'ta gerçekleştirildi.

Arif v 216'nın maceralarının büyük bir bölümü, karakterlerin zaman makinesiyle ışınlanarak gittikleri 1969 yılında gerçekleşiyor.

Zeki Müren, Ajda Pekkan gibi efsane isimlerin plaklarıyla milyonlara ulaştığı, sinemada Ayhan Işık, Sadri Alışık, Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Ediz Hun gibi ustaların ve Yeşilçam'ın etkilerinin görüldüğü 1969 yılı bir anlamda Türkiye'nin de sosyal ve kültürel hafızasından bir bölümünü oluşturuyor.
 


Bu anlamda Arif, zaman makinesiyle bu hafıza üzerinde yolculuk yapıyor ve o dönemi genç kuşaklarla buluşturmak adına da önemli bir rol oynuyor.

Jingle House ve İskender Paydaş'ın müziklerini yaptığı, düzenlediği filmde 90'lı yıllara damgasını vuran şarkılar da seslendiriliyor.

Bu şarkılar arasında Tarkan'dan Kuzu Kuzu, Fındıkkıran; Mustafa Sandal'dan Aya Benzer, Araba; Kenan Doğulu'dan Kandırdım ve Yonca Evcimik'ten Bandıra Bandıra şarkıları izleyiciye Arif'in sesiyle ulaşan parçalar arasında yer alıyor.

Modern zaman ve Türk sinema tarihini birbirine harmanlayan bu filmde Farah Zeynep Abdullah, Ajda Pekkan olarak kamera karşısına geçerek yine performansıyla göz doldurmuştu.

 

Bizim İçin Şampiyon

Yönetmen: Ahmet Katıksız / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Ekin Koç, Fikret Kuşkan, Sibel Taşcıoğlu, Ali Seçkiner Alıcı, Serkan Ercan, Erdem Akakçe, Sekvan Serinkaya, Merve Altınkaya, Melis Sezen, Şenay Dede, Mert Denizmen, Oğuz Kara, Nurhan Özenen, Burak Tamdoğan, Nalan Kuruçim / Süre: 129 dakika
 

 

2018 yılına ait Bizim İçin Şampiyon adlı bu film; efsane yarış atı Bold Pilot'ı ve onun bir araya getirdiği jokey Halis Karataş ve Begüm Atman arasındaki ölümsüz aşkın gerçek hikayesini anlatıyor.
 


Sivas'ın bir köyünden İstanbul'a iyi bir jokey olmak için gelen Halis Karataş'ın bu hayalini gerçekleştirme serüveni, Bold Pilot'la tanışmasıyla başlar.

Ama bu yolculuğun sonunda ortaya çıkan tablo, Halis'in beklentisinin çok üstündedir, çünkü ikisi de büyük bir efsane olurlar.
 


1990'ların ortalarında, yola, ikisinin de çok sevdiği birini, Begüm'ü hayata bağlamak amacıyla çıkarlar ama beklemedikleri bir şey olur: Türkiye'nin siyasal kararsızlık, enflasyon ve umutsuzlukla bunaldığı yıllarda koca bir topluma umut olurlar.
 


Umutların neredeyse tükendiği o yıllarda halk katıldığı tüm yarışları en sondan gelerek kazanmayı başaran bu ata ve jokeyine yürekten bağlanır.
 


O insanlar kendilerini yarışın son metrelerinde bu ikilinin bulunduğu yerde, en geride hissetseler de bu kazanmayacakları anlamına gelmez, çünkü yarış bitiş çizgisinde bitmektedir ve o çizgiyi ilk geçen Bold Pilot ve üstündeki Halis Karataş'tır.
 


Türkiye atçılığının en önemli ismi Özdemir Atman'ın sahibi olduğu Bold Pilot, at yarışı ile ilgilenmeyenlerin bile sevgisini kazanan bir attır.
 


Bold Pilot ve onun daimî jokeyi Halis Karataş, birlikte unutulmaz başarılara imza attılar, öyle ki ikilinin 1996 yılı Gazi Koşusu'ndaki 2:26:22'lik rekoru hala geçilemedi.
 


Bold Pilot'ın diğer bir başarısı da Halis Karataş ve Begüm Atman'ın bir araya gelmesine vesile olması.
 


Şampiyon yarış atı Bold Pilot, jokeyi Halis Karataş, sahibi Özdemir Atman ve Bold Pilot'ın en sevdiği insan Begüm Atman'ın gerçek yaşamından yola çıkılarak yazılmış sevgi, umut ve yaşam dolu bu hikâyede Farah Zeynep Abdullah Begüm Atman'ı canlandırdı.

 

Bergen

Yönetmen: Mehmet Binay, M. Caner Alper / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu, Tilbe Saran, Nergis Öztürk, Ali Seçkiner Alıcı, Şebnem Sönmez, Ahmet Kayakesen, Nurcan Eren, Suzan Kardeş, Arif Pişkin / Süre: -
 

 

Yönetmenliğini Caner Alper ve Mehmet Binay'ın, yaratıcı yapımcılığını ve yapımcılığını Mine Şengöz'ün yaptığı, senaryosunu Yıldız Bayazıt ve Sema Kaygusuz'un yazdığı, müziklerini ise usta sanatçı Mazlum Çimen'in üstleneceği Bergen filminin hazırlıkları tüm hızıyla devam ediyor.
 


Okuma provalarına dair paylaşılan ilk fotoğraflarıyla şimdiden büyük merak uyandıran bu film; arabesk müziğinin bir döneme damga vurmuş isimlerinden Bergen'in zorlu hayat hikâyesini konu ediyor.

80'li yılların müzikal ruhunu da yansıtacak film, Bergen'in unutulmaz eserlerini yeniden gündeme taşıyacak.
 


Filmde, Acıların Kadını, Benim İçin Üzülme, Eller Aldı, Kullar Affetmez, Onu da Yak Tanrım, Garibin Çilesi Mezarda Biter gibi arabesk şarkıların da yer alması bekleniyor.

Şarkıları Farah Zeynep Abdullah orijinaline sadık kalarak yeniden yorumladığı söyleniyor.
 


Hikâyesi, aile fertlerinin dayanışmasıyla, bedensel ve ruhsal haysiyeti gözeterek yazılan, sadece kurban değil, müzisyenliğin verdiği kudreti de ele alacak olan bu filmde; evliliği boyunca şiddete maruz kalan ve yaşamındaki zorlu mücadeleyi müziğine de yansıtmış olan efsane sanatçı Bergen'e Farah Zeynep Abdullah hayat veriyor.

 

Selim Bey'in Yolculuğu

Yönetmen: Çağan Irmak / Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Uğur Yücel / Süre: -
 

 

Koronavirüs salgını nedeniyle çekim ve post prodüksiyon süreci uzayan Selim Bey'in Yolculuğu adlı bu filmin ayrıntıları şimdilik gizli tutuluyorsa da bir baba-kız hikâyesini konu alacak olan filmde Farah Zeynep Abdullah'ın Uğur Yücel ile birlikte izleyiciyle buluşacağı biliniyor.


Diğer çalışmaları

  • Öyle Bir Geçer Zaman ki (2010-2012, Televizyon dizisi)
  • Kurt Seyit ve Şura (2014, Televizyon dizisi)
  • Muhteşem Yüzyıl: Kösem (2016-2017, Televizyon dizisi)
  • Gülizar (2018, Televizyon dizisi)
  • Masumlar Apartmanı (2020-2021, Televizyon dizisi)

Amnesty Türkiye'nin gönüllü destekçisi olan Farah Zeynep Abdullah ayrıca, kadın-erkek eşitliği ile ilgili bir kampanya olan HeForShe reklamında da oynadı.


Ödüller

  • 2011 Antalya Televizyon Ödülleri: En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Öyle Bir Geçer Zaman ki)
  • 2013 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri: Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu (Kelebeğin Rüyası)
  • 2014 46. SİYAD Ödülleri: En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Kelebeğin Rüyası)
  • 2015 4. İstanbul Arel Üniversitesi Medya ve Sanat Ödülleri: En Beğenilen Kadın Oyuncu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 GSÜ En Ödülleri: En İyi Dizi/Sinema Kadın Oyuncu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 10. Uludağ Üniversitesi Marconi Ödülleri: En İyi Sinema Kadın Oyuncusu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 21. MGD Altın Objektif Ödülleri: En İyi Kadın Sinema Oyuncusu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 KAL Fest Fark Yaratanlar Ödülleri: Fark Yaratan Kadın Oyuncu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 TurkMSIC Ödülleri: En İyi Kadın Oyuncu (Unutursam Fısılda)
  • 2015 YTÜ Yılın Yıldızları Ödülleri: En İyi Sinema Kadın Oyuncusu (Unutursam Fısılda)
  • 2017 22. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri: Seçici Kurul Özel Ödülü (Ekşi Elmalar)
  • 2020 7. Altın Palmiye Ödülleri: Yılın Kadın Sinema Oyuncusu (Yılın Kadın Sinema Oyuncusu)

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU