Çatışma tehlikesi Lübnan halkının ihtiyaç duyduğu en son şey

Sınır ötesinden ateşlenen roketler ve hava saldırılarının ardından sosyal medya ülke genelinde soğukkanlılık çağrısında bulunan mesajlarla dolup taştı

İsrail'in kundağı motorlu obüsleri, İsrail'in kuzeyindeki Kiryat Shmona kasabası yakınlarındaki bir mevziden Lübnan'a ateş açtı (AFP)

Lübnan'ın daha fazlasını kaldıramayacağı hissedilirken hava saldırıları ve roket atışları başladı ve aniden İsrail'le yeni bir savaşın hayaleti ufukta belirdi.

Ülke, benzeri görülmemiş bir dizi olayın pençesinde. Dünya Bankası'nın son 150 yılda kaydedilen en ciddilerinden biri olarak tanımladığı ekonomik çöküş nedeniyle uçurumun kenarına itilmiş durumda. Başkentte gerçekleşen büyük patlamanın yaraları hala sarılmış değil.

Aynı zamanda dünyada kişi başına düşen en yüksek mülteci sayısına sahip ülkenin 4'te üçünün yeterli gıdası veya gıda alacak parası yok.

Birleşmiş Milletler birkaç hafta içinde 1 milyonu mültecilerden oluşan 4 milyon kişinin temiz suya erişimi olmayacağı konusunda uyarıyor. Bazı gıdaların fiyatları 6 kat arttı. Neredeyse hiçbir yerde şebeke elektriği yok.

4 Ağustos Çarşamba, Beyrut'taki patlamanın birinci yıldönümüydü. İkna edici bir dizi yazılı kanıtın yetkililerin Beyrut Limanı'nda patlamaya neden olan patlayıcı stokundan haberdar olduğunu ortaya koymasına rağmen yıkımdan kimsenin sorumlu tutulmamasından dolayı binlerce kişi keder ve öfkeyle sokaklara döküldü. O akşam, güvenlik güçleri protestocuların üzerine göz yaşartıcı gaz yağdırırken aniden ülkenin güneyinden İsrail'e doğru bir roket salvosu ateşlendi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ertesi gün topçu ateşi ve hava saldırılarıyla karşılık veren İsrail, 7 yıldır Lübnan'ı ilk defa bombaladığını söyledi. İran destekli Lübnanlı militan grup Hizbullah daha sonra karşılık olarak bir dizi roket daha ateşledi.

Aniden her iki tarafta da halk savaştan bahsetmeye başladı. Hatta 8 Ağustos Pazar günü ismi açıklanmayan bir İsrailli yetkili, İsrail'in devlet radyosu Kan'ı "savaş çıkabileceği" konusunda uyardı ve İsrail'in sınırda yaşanan olayların "son olmayacağını" düşündüğünü ve "Lübnan'dan yağmaya devam eden roket atışlarını kabul etmeyeceğini" ekledi. Bundan bir gün önce Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah, gelecek herhangi bir hava saldırısı veya topçu ateşine “karşılık verileceği” sözünü vermişti.

Açıkçası, siviller için savaş her koşulda bir felakettir fakat Lübnan'da bunun ne kadar yıkıcı olacağını ifade etmek zor. Dolayısıyla ülke genelinde anında tepkiler yükselmesi mevcut durumu ortaya koyuyor.

Hizbullah'a karşı ender karşılaşılan bir meydan okumada, güneydeki Hasbiya adlı Dürzi bölgesinin sakinleri mahalleden geçmeye çalışan Hizbullah'a ait roketatarının çevresini sardı. Hizbullah dahi "birkaç yurttaşın onları engellediğini" itiraf etti fakat fırlatmanın "yurttaşların güvenliğini korumak için yerleşim alanlarından tamamen uzak ormanlık bir alanda" yapıldığını iddia etti.

Lübnan ordusu yaptığı açıklamada "roketleri fırlatan ve operasyonda kullanılan fırlatıcıya el koyan 4 kişiyi" gözaltına aldığını söyledi.

Lübnan'da sosyal medya kasıp kavruluyor, insanlar derhal soğukkanlılık çağrısında bulunuyor. Tanınmış bir Sünni politikacı olan eski başbakan adayı Saad Hariri, güneyi “bölgesel çatışmalar” için bir platform olarak kullanmanın “çok, çok tehlikeli” olduğu ve İsrail ve İran'a atıfta bulunarak Lübnan’ı “başkalarının savaşının hedef alanına” soktuğu yönünde uyarılarda bulundu.

Şimdilik, tüm görüntülere rağmen ne İsrail'in ne de Hizbullah'ın savaş istediğine inanıyorum. Tarafların hepsi kullandığı dille bunu yansıtıyor. Nasrallah, İsrail'e "uygun ve orantılı" bir karşılıktan söz etti ve "bir mesaj göndermek için... açık araziye ateş etmeyi" seçtiklerini vurguladı.

Ayrıca şu anda aşırı sağcı yerleşimci yanlısı gruplar, solcular ve bir Arap partisinin burun farkıyla çoğunluğu oluşturduğu, sürekli dağılma riski altındaki bir koalisyonla yönetilen İsrail'de savaşa duyulan arzu düşük. Sadece birkaç ay önce Gazze'deki militanlar 11 günlük bir çatışmada İsrail'e 2014'teki 7 haftalık savaşın tamamından daha fazla roket fırlatmıştı (İsrail de bunun karşılığında eşi görülmemiş bir saldırı dalgası başlatmıştı). Aynı esnada ülkenin karışık nüfuslu şehirlerinin iç savaşa çekilebileceğine dair korkular da vardı. Fakat sorun şu ki mesele herkesin kontrolünden çıkmış olabilir ve ortaya çıkan çatışma bölgenin süper güçlerini olaya çekebilir.

4 Ağustos Çarşamba günü Beyrut patlamasının yıldönümünde Lübnan'dan İsrail'e fırlatılan ve İsrail hava saldırılarını, Hizbullah'ın da daha fazla roket fırlatmasını tetikleyen roketlerin sorumluluğunu hiçbir örgüt üstlenmedi. Geçmişte küçük Filistinli gruplar ara sıra İsrail'e gelişigüzel ateş açmış ve sonucunda başları belaya girmişti.

İsrail defalarca herhangi bir saldırıdan ve caydırıcılığın yeniden sağlanmasına ilişkin tartışmalardan Lübnan'ı bir bütün olarak sorumlu tuttuğunu söylemişti. Fakat Hizbullah'ın veya Lübnanlı yetkililerin ne kadar kontrole sahip olduğu veya bu küçük silahlı gruplara ne gibi destekler sağladığı belirsizliğini koruyor.

Sınır o kadar gergin ki, sanki tek bir yanlış hesap veya haydut bir grubun çabaları bir heyelana ve muhtemelen daha geniş bir bölgesel çatışmaya neden olup İran'ı da bu karışımın içine daha da sürükleyebilir, ki bu da Lübnan için son derece yıkıcı olacaktır.

İran, İsrail, ABD ve Umman Denizi'ndeki Körfez ülkeleri arasında İran'ın sorumlu tutulduğu ve Tahran'ın inkar etmeye devam ettiği bir dizi tanker saldırısının ardından artan gerilim durumu daha da endişe verici hale getiriyor.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, İsrail'in İran'ı vurmaya hazır olduğunu söyledi. Tahran, bunun "kararlı bir yanıtla" karşılanacağı konusunda uyardı.

En kötü senaryo, Lübnan'ın bölgeler arası bir çatışmanın zemini haline gelmesidir.

Ülke halihazırda birçok açıdan diz çökmüş vaziyette. Savaş bardağı taşıran son damla olacaktır.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU