Ev sinemasında bu hafta: Sürrealist bir özeleştiri; Şimdi Nereyi İşgal Edelim?

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için bu hafta çevrim içi platformlarda ve sinema salonlarında gösterime girecek filmler ile "Festival ajandası"nı yazdı

Oscar ödüllü İrlanda asıllı Amerikalı oyuncu, film yapımcısı, film yönetmeni, senarist, yazar ve politik yorumcu Micheal Moore geçen günlerde, yirmi yıl süren ve en sonunda ABD'nin kaçarak terk etmek zorunda kaldığı Afganistan yenilgisi ile ilgili bir yazı kaleme aldı.

Yoksul halklara açtıkları bütün savaşları kaybettiklerini hatırlatan ve Taliban'ın da kendilerine anlatıldığı gibi olmadığını belirten Moore, Amerikalıların demokrasi ve barış kisvesiyle adım attığı yerlere trajediden başka bir şey götürmediğine dikkat çekerek 'ülkeleri işgal etme ve ele geçirme dönemlerimiz artık sona ermeli' çağrısında bulundu.

Moore, ayrıca "Afgan sivilleri umarım bir gün bizi bağışlar. Bu tiksindirici derecede üzücü savaşta sevdiklerini kaybeden tüm ailelerin üzüntüsünü paylaşıyorum" diyerek düşüncelerini paylaştı.

Ülkesini sevmesine karşın yaptıklarından hoşlanmadığını belirten Micahel Moore, yakın zamanda bu açıklamalarını paylaşmışken, onun yıllar önce bu "işgal etme" ve "ele geçirme" konusundaki rahatsızlığını muazzam bir ironiyle ele aldığı Şimdi Nereyi İşgal Edelim? (Where to Invade Next) adlı belgeselini bu hafta sıcağı sıcağına size tavsiye etmek istedim.

Bir yerlerde bulursanız, denk gelirseniz mutlaka izleyin.


Sürrealist bir özeleştiri; Şimdi Nereyi İşgal Edelim?

Yönetmen: Michael Moore / Oyuncular: Michael Moore, Johnny Fancelli, Christina Fancelli, Lorena Lardini, Luigi Lardini, Annarita Lardini, Claudio Domenicali, Salvatore Bernaducci, Valérie Rano, Krista Kiuru, Pasi Majasaari, Anna Hart, Leena Liusvaara, Arttu Taipale, Meghan Smith, Pasi Salhberg, Matej Zebovec, Sean Nolimal, Leeanna Whirl, Ivan Svetlik, Jenny Tumas, Borut Pahor, Indra, Madeline, Sabine, Thomas Sattelberger, Ralf Heyen, Ole Niethammer, Annika Schmidt, Sami Ahmed, Nelson Ribeiro, Rui Marta, Nuno Capaz, Rune, Bekim, Wojciech, Trond, Tom Eberhardt, Fidan, Victor, Jens Christian Syverstad, Trond Blattmann, Rim Ben Aissa, Amel Smaoui, Rachid Ghannouchi, Halla Tómasdóttir, Vigdís Finnbogadóttir, Hafdis, Rannveig, Margret, Jón Gnarr, Ólafur Þór Hauksson, Rod Birleson / Süre: 120 dakika
 

 

Çektiği filmlerle tüm zamanların en çok gişe yapan belgesellerine imza atan ve bu yapımlarla Amerika'nın karanlık yüzüne ışık tutarak muhalefetin özgürce kitlelere ulaşmasını sağlayan İrlanda asıllı Liberal aktivist bir Amerikalı olan Michael Moore, 2015 yılında çektiği Şimdi Nereyi İşgal Edelim? (Where to Invade Next) adlı filmi ile dikkatleri üzerine çekecek argümanlarla izleyicinin karşısına çıkmıştı.

Michael Moore'un yönetmen, senarist ve yapımcı koltuğuna geçtiği belgesel türündeki bu film, Vietnam'dan bu yana dünyada yarattığı savaşlarla resmen çuvallayan ABD'de 'neyi yanlış yaptık, neyi düzeltmeliyiz' sorusu üzerinden ilerleyen sarkastik bir yapım.
 


Filmde, propaganda yapabildikleri tüm mecralarda zafer nidaları atıyor olsalar da Büyük Savaş ve İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze kesin bir zafer kazanamamış olan Amerikalı yetkililer durumun vahametini anlamak üzere ordunun her kademesini olağanüstü bir toplantıda bir araya getirir.

Bu vesileyle Kore, Vietnam, Lübnan ve Irak'ta olduğu gibi kaybettikleri tüm savaşları tek tek gözden geçirerek nerede hata yaptıklarını anlamaya çalışmak amaçlarıdır.

Çünkü bütün bu operasyonlarda trilyonlarca doları heba ettikleri ve IŞİD gibi örgütlerin ortaya çıkmasına yardım ettikleri için pişmanlardır.
 


Görünen o ki tüm savaşların sonunda ellerine geçen tek şey daha çok savaştır.

Üstelik kopardıkları onca gürültüye rağmen Amerikalılara vadettikleri petrolü dahi ele geçirmeyi başaramamışlardır.
 


Bu yüzden utanç içinde olan ve gururları kırılan Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Donanma ve Deniz Kuvvetleri'nin katılımıyla Pentagon'da, Genelkurmay Başkanlığı'nda düzenlenen bu olağanüstü toplantıya sessiz sedasız bir şekilde davet edilen Michael Moore ne yapacaklarını bilemeyen ve kara kara düşünen bu orduya tavsiyelerini vermek üzere hazır ve nazırdır.
 


Moore, böylelikle her verginin yüzde 60'nın ordu ve savaş giderlerine ayrıldığı ülkesini, insani açıdan düzeltmek için rotasını bu sefer okyanus aşırıya çeviriyor.

Bavuluyla birlikte ve 'işgalci' kimliğini ortaya koyabilmek için ABD bayrağını da yanına alan Moore, Avrupa seferine İtalya'dan başlayarak en kuzeydeki İzlanda'ya dek uzanan bir yolculuğa çıkıyor.

Bu planıyla ABD'nin tersine, modernizmi kapitalizm ile değil de hümanizm ile harmanlayan ülkelerin insani, eşitlikçi ve sosyal yaşam pratiklerini incelemeyi hedefleyen Moore kıta Avrupası dışında Fransız etkisinin de hissedildiği Müslüman Kuzey Afrika ülkesi Tunus'a uğramayı da ihmal etmiyor.
 

 

Moore'un ütopyası

Thomas More'un Ütopya'sında anlatıldığı üzere; Güney Yarımküre'de bulunan bir adada var olan ve ada halkı tarafından kurulan mükemmel bir düzeni Avrupa'ya tanıtmak isteyen bir gemici gibi Michael Moore da kendi ütopyasında Avrupa'dan (ç)alabileceği en iyi fikirler ile ülkesindeki ekonomik ve sosyal problemlere çare aramaktadır.

Filmde hınzır ve agresif tavırlarıyla sevenlerini ihya edecek olan Moore'un tek kişilik bir ordu olarak Avrupa'ya yaptığı çıkarmasında üç kuralı vardır: Kimseye ateş etmeyecek, petrol yağmalamayacak ve tüm Amerikalıların yararına olacağını düşündüğü şeylerle ülkesine geri dönecek.
 


Böylece Moore, hem Amerika'daki iktidarın mutlak olamayacağını belirtir, hem de olması gerekenleri işaret eder, böylelikle siyasi, askeri ve ekonomik hayatı yeniden kurgular.

Bu çıkmazdan kurtulabilmek için öncelikle askerlerin izin yaparak dinlenebileceği ve bunu fazlasıyla hak ettikleri uzun bir molanın verilmesi gerektiğini belirtir.

Dolayısıyla Moore'un ütopyasında, yakın gelecekte hiçbir yer işgal edilmeyecek, askeri danışman gönderilmeyecek ve hiçbir sebeple insanların tepesinde bomba patlatmak için insansız hava aracı kullanılmayacak.

Deniz Piyadeleri de dâhil ordunun tüm kademesindeki yetkililerin görevi askıya alınacak ve tek kişilik bir ordu olarak Moore seçtiği ülkeleri bir başına işgal ederek Amerika'nın ihtiyacı olan şeyleri alıp ülkesine geri dönecek.


İstila ve işgal zamanı

Ülkelerin orman kanunlarına göre değil, hukuk kurallarına göre hareket etmesi gerektiğini düşünen ve hükümetlerin vatandaşlarının yardımına koşmak gibi bir sorumluluğu olduğuna inanan Moore, ülkesinde daha iyi bir hayat yaşatabilmenin sırlarını keşfetmek için U.S.S. Ronald Reagan Savaş Gemisi'ne atlar ve İtalya'dan başlayarak Fransa, Finlandiya, Slovenya, Almanya, Portekiz, Norveç ve Tunus'u işgal etmek üzere yola çıkar.
 


Moore ilk işgali sırasında; her daim az önce seks yapmış gibi görünen insanların yaşadığı İtalya'da işçi sınıfının dahi yılda sekiz haftaya varan ücretli izinlerinden oluşan uzun tatilleri olduğu öğrenir.

Ayrıca iki saate varan öğlen molalarına rağmen dünyanın en üretken ülkeleri arasında olduğu da resmi kayıtlarda vardır.

Evlilikten doğuma varan sosyal haklar, sene sonunda on üçüncü maaş denilen hayali bir ay için verilen ek bir ikramiye ile halkının refahını gözeten sosyal devletin bir parçası olan bu İtalyan sistemi Moore için oldukça ilham vericidir.

İkinci işgali için Fransa'ya gidip yeni bir Normandiya çıkarması yapmayı hedefleyen Moore, bu bölgede lezzetli bir yemeğin nasıl hazırlandığını görmek için ülkenin en güzel mutfaklarından birine girer.

En güzel Fransız peynirleri, dereotu soslu morina fileto, rezene ve dana güveç, musakka ve karamelli yahut vanilyalı tatlılarıyla iştah açan bir menüye sahip olan bu yerin bölgedeki yemek yenecek en güzel mekân olduğu aşikârdır ve üstelik burası bir okulun yemekhanesidir!
 


Fransa'da öğle yemeklerinin karınların hızla doldurulması gereken yirmi dakikadan ibaret olmadığını gören Moore, çocukların okullarda öğlen molalarında dengeli beslenmeyi ve ne yediklerine dikkat etmesi gerektiğini öğrendikleri bir ders gibi gördüklerini fark eder.

Bunun yanı sıra; Fransızların savaşçı değil duygulara ve insanın kendi isteklerine önem veren gerçek bir aşk insanı olduğunu yerinde tespit eden Moore okullarda ders olarak okutulan "Sevişmek Eğlencelidir, 1. Cilt" kitabını ve okul yemeklerinden oluşan bir paketi ülkesine götürmek için çantasına atar.
 


Sonrasında bu işgallere devam eder: Dünyanın neredeyse en iyi eğitimli öğrencilerine sahip olan ve bu başarısının nereden geldiği merak edilen Finlandiya'ya, borcu olmayan üniversite öğrencisi efsanesini araştırmak üzere Slovenya'ya, daha sonra insanların öğrenim kredisi borcu olmadan, gerçek dünyaya atılabileceği, haftada 36 saat çalışıp 40 saatlik maaş alabileceği, hala refah içinde yaşayabilen bir orta sınıfın bulunduğu bir yerin varlığını teyit etmek için Nürnberg'e, geçmişiyle hesaplaşmayı başarabilmiş, adalet ve insan haklarında çığır açmış yerlerden bir şeyler öğrenebilmek için Portekiz ve Norveç'e, devlet tarafından kurulan ve yine devletçe karşılanan kürtajların yapılabildiği ücretsiz kadın sağlık evlerini yerinde görebilmek için Tunus'a, hem siyasi, hem ekonomik, hem toplumsal hem de bireysel alanda kadın gücünün hâkim olduğu ve ilk kadın Cumhurbaşkanının seçildiği İzlanda'ya giderek her birini birer birer işgal eder.
 

 

Kökler

Zayiat yok, travma sonrası stres bozukluğu yok, tek kişilik orduyla petrolden daha değerli şeyler ele geçirir.

Soykırımla doğmuş ve kölelerin omuzunda yükselmiş bir ülkede vatandaşların karanlık yanlarını görüp onları kabullenerek yaşamlarına daha sağlıklı devam edebilecekleri her şey artık Moore'un çantasındadır.

Üstelik son tahlilde, Moore'un iddia ettiği üzere bu fikirlerin hiçbiri Avrupalılara da ait değildir.

Bunlar yeni fikirler değildir; bunlar Amerika'nın teorikte söylediği ama pratikte uygulamayı başaramadığı fikirlerin tümüdür.
 


Benim Cici Silahım (Bowling for Columbine, 2002), Fahrenheit 9/11 (2004) ve Hasta (Sicko, 2007) gibi filmlerin Oscar Ödüllü yönetmeni Michael Moore, ilk gösterimini 2015 yılında Toronto Film Festivali'nde yapan Şimdi Nereyi İşgal Edelim? ile bilinmeyen sırlar ve yeni fikirler keşfetmek için işgal etmek üzere çıktığı bu yolculuk esasında Amerika'nın bitiş hikâyesidir.

Amerikalılar için esas ilaç kaybettikleri köklerine geri dönmekten ibarettir.

Michael Moore ile ülkeler arası yapacağınız bu işgal yolculuğunda öğrenecekleriniz emin olun sadece Amerikalılara değil, yüzünü aydınlık bir geleceğe dönmek isteyen tüm dünya vatandaşlarına ilham verecek türdendir.

Tabii ki hala böylesi bir ilham kaynağı arayışı içinde olan kaldıysa…

 

Haftanın diğer filmleri

Ağustos ayında birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrim içi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra Koş Saklan Dövüş (Run Hide Fight), Şeker Adamın Laneti (Candyman), Kar Kırmızı ve Karanlık Şehir Hikayeleri: Kilit gibi filmler bu hafta sinemaseverlerle buluşuyor.


Akıntıya Kürek Çekmek

Yönetmen: Rush Sturges / Süre: 86 dakika
 

 

Baştan sona güzel ve harika bir yolculuk…


Netflix'in Spor Belgeselleri kategorisinde bu hafta gösterime giren The River Runner adlı bu heyecanlı yapımda; Tibet'teki kutsal Kailaş Dağı'ndan akan dört büyük nehirde kürek çeken ilk insan olmak isteyen kanocu Scott Lindgren hayatının macerasına atılıyor.

Efsanevi sporcu Scott Lindgren, bir beyin tümörü hedeflerini rayından çıkardığında hem iyileşmek hem de çıktığı yolculukta önemli olanın varış noktasına ulaşmak değil aksine yol boyunca keşfetmek olduğunu öğrenmek için kendi travmalarının karanlığına dalış yapar.

Böylelikle yirmi yıldır yapılmakta olan olağanüstü, eşi görülmemiş bir akarsu keşif gezisini tamamlamaya çalışır.


Barbie Büyük Şehir Rüyaları

Yönetmen: Scott Pleydell-Pearce / Oyuncular: Amber Eliese May, Michel Issa Rubio, America Young / Süre: 60 dakika
 

 

Rekabet her zaman kazanmakla ilgili değildir, bu bazen birbirimizi desteklemek ve içimizdeki cevheri ortaya çıkarmakla ilgili bir şeydir…


Netflix'in Animasyonlar kategorisinde 1 Eylül'de gösterime girmesi beklenen, serinin 39'uncu filmi olan Barbie Big City Dreams adlı bu müzikalde; Barbie, Yaz Gösteri Sanatları programına katılmak için Malibu'nun güneşli sahillerinden çıkıp Broadway'in parlak ışıklarına ev sahipliği yapan New York'a gider, ama orada kendisiyle aynı adı taşıyan başka bir Barbie Roberts ile tanışır.

Kısa sürede tanışıp birbirleriyle yakın arkadaş olmalarına rağmen, ikisi de Times Meydanı'ndaki Spotlight Solo elemelerinde birbirleriyle rekabet etmek zorunda kalır.

Ancak her ikisi de yarışırken, rekabetin sadece kazanmakla ilgili olmadığını, en iyi olmak için çabalamak, şüphelerin üstesinden gelmek ve bazı şeyleri paylaşmakla ilgili olduğunu keşfederler.


Can Çıkar Huy Çıkmaz

Yönetmen: Stephen Herek / Oyuncular: Victoria Justice, Adam Garcia, Midori Francis, Spencer Sutherland, Timothy Renouf, Gloria Garcia, Robyn Scott, Kiroshan Naidoo / Süre: 109 dakika
 

 

Yaşamla ölüm arasında bir yolculuk…


Netflix'in Romantik Komediler kategorisinde, 2 Eylül'de gösterime girmesi beklenen Afterlife of the Party adlı bu iyi hissettiren filmde; hayatı partilerden ibaret olan Cassie, hayatının en güzel döneminde tuhaf bir kazada ölür, ancak gökteki büyük partiye gidebilmek için önce Dünya'daki hatalarını telafi etmelidir.

Parti planlayıcısı ve sosyal bir kelebek olan, hayatını partiden partiye koşarak geçiren Cassie adındaki bir kadın tam bir oyunbozanlık yapıp doğum gününü kutlayacağı hafta ölür.

Kendisini bir anda öbür dünyanın bekleme odasında bulan Cassie olan biteni anlamaya çalışırken burada koruyucu meleği Val ile tanışır.

Her şeyin artık sona erdiğini düşünen Cassie, gökyüzünde büyük bir parti olduğunu ve oraya katılabilmek için öncelikle Dünya'daki hatalarını telafi etmesi gerektiğini öğrenince şaşırtıcı biçimde ona Dünya'dayken yaptığı hataları telafi etmesi için ikinci bir şans verilir.

Artık Cassie'nin tek yapması gereken beş gün içinde sevdikleriyle yeniden yakınlaşmak ve en önemlisi göklerdeki VIP salonuna kabul edilmeye layık olduğunu kanıtlamaktır.


Düşler Ülkesi

Yönetmen: Miles Joris-Peyrafitte / Oyuncular: Finn Cole, Margot Robbie, Travis Fimmel, Kerry Condon, Darby Camp, Lola Kirke, Stephen Dinh, Tim D. Janis, Pab Schwendimann, Grayson Berry, Garrett Hedlund, Hans Christopher, Andy Kastelic, Joe Berryman, Paul Blott, Jason Weiler, Jane Wilson, Christopher Hagen, Steve Hickman, Ginger T. Rex, Jaime Powers, Eb Lottimer, Kent Kirkpatrick, Jacob Browne, Frances Lee McCain, Bob Jesser, Bruce McIntosh, Manny Greenfield, Krista Bradley, Cameron Ramirez / Süre: 98 dakika
 

 

Üzerinde lanetin dolaştığı topraklara bir umudun peşi sıra gelenlerin hikayesi…


Margot Robbie ve Finn Cole'un başrollerini paylaştığı, sinemalarda bu hafta gösterime giren Dreamland adlı bu film; 1930'lu yıllarda Teksas kırsalında kurtulmayı dört gözle beklediği bir hayat yaşayan Eugene'in, bir banka soygunundan aranan Allison'ı çiftlik evlerinin ambarında saklanırken bulmasıyla gelişen olayları konu ediniyor.

1930'ların Büyük Buhran dönemi Teksas'ında annesi ve üvey babasıyla bir çiftlik evinde yaşayan genç Eugene Evans, günlerini küçük suçlar işleyerek geçirmektedir.

Kasabada gerçekleşen bir banka soygunu sonrası kaçan faillerden Allison Wells, Eugene'in yaşadığı çiftliğin ambarına saklanır.
Güzel kadının etkisinde kalan Eugene, ödül avcıları ortalıkta dolaşırken Allison'ın saklanmasına yardım etmekten kendini alamaz.

Zamanla birbirine âşık olan çift Meksika'ya kaçmaya karar verince, polisle aralarında amansız bir kovalamaca başlar.


Eski Yöntemler

Yönetmen: Christopher Alender / Oyuncular: Brigitte Kali Canales, Andrea Cortés, Julia Vera, Sal Lopez, AJ Bowen, Weston Meredith, Julian Lerma, Elizabeth Phoenix Caro, Michelle Jubilee Gonzalez / Süre: 90 dakika
 

 

Bir şeytan çıkarma filminden bekleyeceğiniz türden bir içeriğe sahip…


Netflix'in Korku Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren The Old Ways adlı bu filmde; büyücülük ve şifacılıkla ilgili bir hikâye için memleketi Veracruz'a giden bir muhabir, burada kendisini beklenmedik durumların içinde bulur.

Meksikalı bir gazeteci olan Cristina Lopez, büyücülük ve şifacılıkla ilgili bir hikâyeyi araştırmak için memleketine gider, ancak şeytanın onun bedenini ele geçirdiğine inanan bir grup tarafından kaçırılır.

Cristina'yı ele geçiren şeytanı onun bedeninden çıkarmak için İspanyol batıl inançlarına dayanan eski yöntemlerle bazı ayinler yapan grup, onu kontrol altında tutarken, içine düştüğü bu kabustan kurtulmaya çalışan Cristina bir süre sonra onu kaçıranların haklı olabileceğine inanmaya başlar.

Bu filmi orijinal dilinde izlediğinizden emin olun, çünkü seslendirme mükemmel, tek kelimeyle harika ve hikâyenin gerilimini yükseltiyor.

Ayrıca çok fazla CGI yok, dolayısıyla el yapımı efektlerin sizi beklediğini bilmeniz gerekiyor.

Eski güzel klasik filmlere değer veriyorsanız bu filmden keyif alacak pek çok şey bulabilirsiniz.


Gerçekten Aşk

Yönetmen: Angel Kristi Williams / Oyuncular: Uzo Aduba, Michael Ealy, Jade Eshete, Naturi Naughton, Tristan Mack Wilds, Kofi Siriboe, Suzzanne Douglas, Yootha Wong-Loi-Sing, Gina Jun, Stephanie Parker, Maria Broom, Bobby J. Brown, Marla Aaron Wapner, Dominic Jackson, David Kenneth Sommerville, Spencer Trinwith, William Shipman, Tiana Melvina, Kelsey Saunders, Valerie Grace, Debbi Terrell, Julie-Ann Elliott, Dominique Cooper, Funmi Sodipo, Kyle Schliefer, Leslie Barnett, Ijon Stewart, J. Brooks, Victor Ellis, Marisol Correa, Maggie Lovitt, Lolita Marie, Phil Notarange, Ramona Rideout / Süre: 95 dakika
 

 

Bittiğinde, bittiğine üzüleceğiniz samimi bir aşk hikayesi…


Netflix'in Bağımsız Romantik Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren, Suzanne Douglass'ın ölümünden önceki son filmi olan Really Love adlı bu dramatik filmde; sanat dünyasında yer edinmeye çalışan başarılı bir siyahi ressam, azimli bir hukuk öğrencisine âşık olunca kariyeri ve ilişkisi arasında denge kurmakta zorlanır.

Aşk evrensel bir temadır ve bu filmi izleyen herkes mutlaka hikâyenin içinde kendisinden bir şeyler bulacaktır.


İşte Böyle Bir Oğlan

Yönetmen: Mark Waters / Oyuncular: Addison Rae, Tanner Buchanan, Madison Pettis, Rachael Leigh Cook, Matthew Lillard, Peyton Meyer, Isabella Crovetti, Annie Jacob, Myra Molloy, Kourtney Kardashian, Vanessa Dubasso, Romel De Silva, Heather Ann Gottlieb, Andrew Matarazzo, Dominic Goodman, Jill Basey, Evan Nikolas Fields, Hallie Samuels, Spencer, Helen Slayton-Hughes, Ken Takemoto, Mark Villaver, Bianca Brewton, Elysandra Quinones, Antwon Keith Collier, Gabe De Guzman, Emilie Bezler, William B. Simmons II, Emily Jo, Slavik Pustovoytov, Kate Chen, Reut Fish, Ryan Hollis, Vivian Huang, Hayley Win Hunt, David Hunter Jr., Calvin Jean, Devon Knopp, Katherine Marsh, Anna Marusich, Evan Richards, Alexa Schmidt, Tiffany Simon, Brian Torres, Nik Whittemore, Samas Wu / Süre: 88 dakika
 

 

İşler ve kişiler her zaman göründüğü gibi olmayabilir…


1999 yapımı bir gençlik filmi olan İşte Böyle Bir Kız'ın hikayesinden uyarlanan ve Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Romantik Komediler kategorisinde bu hafta gösterime giren He's All That adlı bu filmde; imaj değişimi uzmanı bir influencer, silik sınıf arkadaşını balo kralına dönüştüreceğine dair iddiaya girer.

Genç sosyal medya fenomeni Padgett, ilişkisinin kamera karşısında utanç verici bir şekilde sonlandığı videonun internette yayılması üzerine itibarını kurtarmak için riskli bir iddiaya girer.

Bu iddiayı kazanmak için pasaklı ve asosyal Cameron'ı mezuniyet balosu kralına dönüştürmesi gerekmektedir.

Ancak Padgett gerçek hayatta Cameron'a âşık olmaya başladığını fark etmesiyle işler karışır.


Kar Kırmızı

Yönetmen: Atalay Taşdiken / Oyuncular: Mehmet Usta, Özge Gürel, Ahmet Mümtaz Taylan, Baran Seyhan, Rıza Sönmez, Ümit Çırak, Hamdi Alp / Süre: 98 dakika
 

 

Kar, bütün günahları örter (mi?..)


Sinemalarda bu hafta gösterime giren Kar Kırmızı adlı, bir intikam öyküsü olarak tanımlanabilecek bu filmde; mazot kaçakçılığına çıktığını düşünen, ancak bir kumpas sonucu uyuşturucu ile yakalanan Yusuf, uyuşturucu kaçakçılığı suçundan dokuz yıl hapis yattıktan sonra şartlı tahliye ile serbest bırakılır.

Ama geri döndüğünde, hapse girdiği sırada hamile olan eşinin evi terk ettiğini görür; hapse girdiği sırada hamile olan eşi Zeynep, bir kız çocuğu doğurmuş, sonrasında Yusuf'u boşamış ve ortadan kaybolmuştur.

Memleketine dönen Yusuf, karısıyla kızını bulmayı ve sakin bir hayat kurmayı umut ederken, hiç ummadığı bir şiddet sarmalının içinde kendini bulur.

Karlar altındaki kasabada bir yandan eşini ve çocuğunu ararken, bir yandan da başına gelen olayların izini sürmeye çalışır.
Nihayetinde karla kaplı bu sınır kasabasında, hayatın tüm karmaşık gerçeği ortaya çıkar.

Bu çetin yolculuk, Yusuf'un tahmin bile edemeyeceği yerlere varır, eski defterler açıldıkça hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı anlaşılır, işlemediği bir suç yüzünden dokuz yıl hapis yatmak zorunda kalan Yusuf'un hayatının geri dönülmez şekilde değişmesine sebep olur.

Zeynep'in ne düşündüğünü önemsemeyen ama onun uğruna her şeyi göze aldığını düşünen Yusuf, Zeynep'in tercihleriyle de yüzleşmek zorunda kalır.

Hayat gibi karmaşık bir gerçeği olan kar beyazının, günahları, suçları ve masumiyeti örten bir metafor olarak ele alan bu film, bazı coğrafyaların kaderi olmuş 'erkeklik' fenomeni üzerine bir özeleştiri niteliği taşıyor.

"Erkek doğduysan erkeklik bekler toplum senden" diyen Kar Kırmızı biraz sert bir film ama, başka bir üslupla film çekme tartışmalarını da beraberinde getirecek bir potansiyeli bulunuyor.


Karanlık Şehir Hikayeleri: Kilit

Yönetmen: Adil Oğuz Valizade / Oyuncular: Mert Fırat, Melisa Aslı Pamuk, Timur Acar, Asuman Dabak, Gökhan Tevek, Tuğçe Karabacak, Melik Akkaya, Mustafa Alabora / Süre: 111 dakika
 

 

Öleceğini bile bile hiç umursamadan yaşayan tek canlı; insan…


Farklı hikayesi ve anlatım dili ile dikkat çeken ve bu hafta sinemalarda gösterime giren polisiye-gizem türündeki Karanlık Şehir Hikayeleri: Kilit adlı bu film; cezaevinde on mahkûmun gizemli bir şekilde ölü bulunmasının arkasındaki sır perdesini araştıran istihbarat biriminden Selin ile cinayet bürodan Erol'un hikâyesini anlatıyor.

Cezaevinde rutin sabah sayımını yapan baş gardiyan Hamza ve ekibi, girdikleri her koğuşta birer ikişer cesetle karşılaşır; sekiz koğuşta on mahkûm yataklarında ölmüştür.

Vücutlarında boğulma, yaralanma veya darp izi bulunmayan cesetler için koğuşlardaki diğer mahkumların da bir açıklaması yoktur.

İstihbarat teşkilatından Selin Korkmaz ve cinayet bürosundan Başkomiser Erol Haktan, olayın aydınlatılması için görevlendirilir.
Göreve başlayan ikili, cezaevini karantinaya alır ve gardiyanlar dahil herkesi sorgular.

Gizemin aydınlatılması için tüm detayları titizlikle araştıran Erol ve Selin, açtıkları her "kilit" ile şoke edici gerçeklere daha da yaklaşırlar.

Filmin çekimleri, Ümraniye Netaş Stüdyoları'nda kurulan özel platonun yanı sıra Adli Tıp Kurumu, Beykoz, Fatih ve İstanbul'un çeşitli bölgelerinde gerçekleştirildi.

Beş haftada çekimleri tamamlanan filmin bilimsel, tıbbi ve polisiye konularında Adli Tıp Kurumu'ndan danışmanlık alındı ve çekimlerin bir kısmı bizzat İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda gerçekleştirildi.

Özel kurulan platoların yanı sıra VFX destekli farklı mekanları da içeriğinde barındıran film, konusu ve türü ile birlikte görsel dili ile de izleyicilere farklı bir yerli film deneyimi vaat ediyor.


Karantina

Yönetmen: Doug Liman / Oyuncular: Sonic, Chiwetel Ejiofor, Dulé Hill, Jazmyn Simon, Anne Hathaway, Frances Ruffelle, Bobby Schofield, Tallulah Greive, Dan Ball, Louis Ball, Katie Leung, Mark Gatiss, Eva Röse, Ben Kingsley, Ben Stiller, Quinn Dempsey Stiller, Mark Lisseman, Romel Onuoha, Shereen Gray, Anna Behne, Andreas Grant, Alexandra Reimer-Duffy, Sam Spruell, Stephen Merchant, Mindy Kaling, Claes Bang, Hughie Mann, Lucy Boynton, Marek Larwood, Vito Narcisse Perkins, Ross Young, Olivia Onyehara / Süre: 118 dakika
 

 

Karantina koşullarına uygun bir soygun planı, oldukça pahalı bir elmas ve harika bir kadro…


Yönetmen ve yapımcı olarak The Bourne Identity, Yarının Sınırında, Barry Seal: Kaçakçı gibi filmlere imza atan aksiyon ustası Doug Liman'ın Tivibu'nun yayın akışında 2 Eylül'de gösterime girmesi beklenen Locked Down adlı bu yepyeni macerası; dünyanın tamamını etkisi altına almış olan Kovid virüsünün insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi konu ediniyor.

Bir süredir birlikte olan Linda ve Paxton, ilişkilerini sonlandırmaya karar verir, ancak bu sırada zorunlu olan karantina onların bir süre daha aynı evi paylaşmasına neden olur.

Ayrılma kararı aldıkları sırada Kovid-19 pandemisi sebebiyle birlikte iki hafta boyunca karantinada kalmak zorunda kalan Linda ve Paxton çifti, kişisel buhranlarının yanı sıra profesyonel hayatlarında da salgının getirdiği zorluklarla boğuşur.

Karantinada birlikte geçirdikleri süre boyunca Paxton ve Linda'nın araları her geçen gün daha da açılır.

Ama ayrılmaya karar vermiş olan çift, bir süre sonra yanıldıklarını ve aslında birbirlerine ne kadar da fazla şekilde haksızlıklar yaptıklarını fark ederler.

Eve sıkışıp kaldıklarında hayatın kendileri için başka planları olduğunu fark eden çift, birlikte yaşamanın bir meydan okuma olduğunu düşünürler.

Böylelikle Linda ve Paxton evde vakit geçirdikçe şaşırtıcı bir şekilde yeniden yakınlaşmaya başlar.

Üstelik tüm bu sürecin sonunda ikisinin de işiyle alakalı sorunlar doğmaya başlayınca bu sorunlar onları ortak bir amaca doğru sürükler.

Hayatlarından bıkmış ve artık özgür kalmak istedikleri için işlerinin getirdiği pozisyon ve yetkileri kullanarak 3 milyon değerinde bir elması çalmaya göze alan çift, bu yolda ilerlerken birbirlerine olan aşklarını bir kere daha keşfederler.


Kayıp Kız

Yönetmen: Maggie Gyllenhaal / Oyuncular: Olivia Colman, Dakota Johnson, Peter Sarsgaard, Jessie Buckley, Paul Mescal, Oliver Jackson-Cohen, Ed Harris, Dagmara Dominczyk, Panos Koronis, Jack Farthing, Alba Rohrwacher, Ellie James, Abe Cohen, Vassilis Koukalani, Nikos Poursanidis, Ellie Mae Blake, Spyros Maragoudakis, Konstantinos Samaa, Yiannis Cheliotis / Süre: 121 dakika
 

 

Bir kadının kendini yeniden keşfi…


Başarılı oyuncu Maggie Gyllenhaal'in ilk yönetmenlik denemesi olan ve Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Bağımsız Filmler kategorisinde bu hafta gösterime girmesi beklenen The Lost Daughter adlı bu film; yaz tatilinde bir kadınla ve genç kızıyla tanıştıktan sonra travmalarını atlatıp, yeniden kendini bulmaya başlayan bir üniversite profesörünün hikayesini anlatıyor.

Leda, kendini İngilizce öğretmeni olarak işine ve iki çocuğuna adamış, orta yaşlarında boşanmış bir kadındır.

Kızları Kanada'daki babalarıyla birlikte olmak için evden ayrıldığında, Leda kendini yalnız ve onları özlerken bulmayı beklerken aksine sanki hayatı daha hafif, daha kolay hale gelmiş gibi, özgürleşmiş hisseder.

Hatta bu yalnız kaldığı süre içinde Güney İtalya'da küçük bir sahil kasabasında deniz kenarında tatil yapmaya karar verir.

Ancak birkaç günlük sakin ve sessizliğin ardından işler tehditkâr bir hal almaya başlar, çünkü Leda, burada küstah varlığı rahatsız edici, hatta zaman zaman tehdit edici olan bir aileyle karşılaşır.

Annelik, cinsellik, kadınlık, arzu hakkındaki gizli gerçekleri araştırmakla ilgilenen filmde profesörün deniz tatili, genç bir anneye olan takıntısı onu geçmişinden gelen sırlarla yüzleşmeye zorlayınca karanlık bir hal alır.


Kızım Gibi Kokuyorsun

Yönetmen: Olgun Özdemir / Oyuncular: Clémence Verniau, Çağlar Ertuğrul, Yılşen Özdemir, Şerif Sezer, Deniz Arna, Muhammed Cangören, Ronald L. Carr, Esin Civangil, Derya Uygurlar, Tolga Güleç, Fehmi Karaarslan / Süre: 103 dakika
 

 

Paramparça hayatlar ve geçmişin ağır yükü…


Sinemalarda bu hafta gösterime giren Kızım Gibi Kokuyorsun adlı bu film; geçmişlerinde kayıplar yaşayan Beatrice, Hevi ve İbrahim'in bir motelde tanışmaları sonrası yaşananları konu ediniyor.

14 Temmuz 2016 Bastille Günü'nde, tüm aile fertlerini Nice'teki IŞİD saldırısında kaybeden Beatrice, babasının vasiyeti üzerine cenazeleri göç ettikleri Antakya Vakıflı Ermeni Köyü'ne getirir.

Beatrice, kendisiyle aynı acıyı yaşayarak yakınlarını kaybeden Suriyeli Hevi ve ülkesine tatile gelmiş gurbetçi İbrahim'le Samandağ'da bir motelde tanışır.

Daha sonra, bu üç yeni arkadaş, aralarından birinin kayıp yakınını bulmak için bir yolculuğa çıkar.


Kilitli

Yönetmen: Carlos V. Gutierrez / Oyuncular: Mena Suvari, Jasper Polish, Jeff Fahey, Manny Perez, Costas Mandylor, Bruno Bichir, Natalie Smith, James Biberi, Joanne Lamstein, Stephanie Weaver, Jason Cottle, Katherine Cottle, Peter Scudner / Süre: 90 dakika
 

 

Aileniz tehdit altındayken onları korumak için ne kadar ileriye gidersiniz?..


beIN CONNECT'in ağustos ayı yayın kuşağında bu hafta gösterime girerek televizyonda ilk kez ekranlara gelen Locked In adlı, Polonya yapımı suç, gerilim ve dram türündeki bu filmde; bekar bir anne, çok iyi korunan bir depodaki ters giden bir soygun esnasında, hem kendisini hem de kızını korumak zorunda kalır.

Kocası hapiste olduğundan dolayı geçinmek için bir başına mücadele veren ve bir depoda çalışan Maggie, genç kızıyla birlikte yakında tahliyesi söz konusu olabilecek harap bir motelde yaşamaktadır.

Onun hayatı, iki suçlu ve patronunun karanlık bir anlaşma yaparken depoda olmasıyla kararır.

Bir elmas soygununun ölümcül bir hal almasının ardından, bir çift hırsız, servetlerini yüksek teknolojiye sahip bir depolama tesisinde bir suç ortağına emanet etmek zorundadır.

Maggie'nin patronunu öldüren iki suçlu, tesisin içinde saklı olan çalıntı elmasları ararken, Maggie'yi de rehin alır.

Maggie, hayatta kalmak ve kızını korumak için, tesis hakkındaki sahip olduğu bütün bilgisini kullanarak suçlulardan bir adım önde hareket etmek zorundadır.


Koş Saklan Dövüş

Yönetmen: Kyle Rankin / Oyuncular: Thomas Jane, Radha Mitchell, Isabel May, Eli Brown, Olly Sholotan, Treat Williams, Barbara Crampton, Cyrus Arnold, Britton Sear, Catherine Davis, Kenneisha Thompson, Zachary Le Vey, Shelby Mayes, Cindy Vela, Tom Williamson, Joel Michaely, Desirée Fultz, Taylor Harris, Nate Boyer, Matthew Roy, CG Lewis, Corin Nemec, Ashley Wood, Desarae A. Dotson, Phuong Kubacki, Grady McCardell, James Healy Jr., Sahara Ale, Garrett Schenck, Dawn Reavis, Linda Eicher, David Docobo, Nicci Bates, Danielle Hawthorne, Billionna Olivia Reyes, J.W. Hutson, Nicole Marie Johnson, Zahran Anwar, Bryan Massey, Amy Tang, Chandel Burgess, Dan Elijah Rudin, Miki Sun, Sergio John Myers, Carlos Sepulveda, Mary Deese, Gerardo Davila, Tori Carew, Brandon Germaine, Abby Miner, Yasmine Ryback, Demeris Comeger, Elaine Gantz Wright, Sydney Gilbertson, April McCullough, Braeden De La Garza, Jackie Tien, Julia St. John, Molly Grace, Robert Johnson, Sebastian Konarski, Pierce Atchison, Adenrele Ojo, Dale R. Simonton, Carolyn Callahan, Shelley Kaehr / Süre: 109 dakika
 

 

Bir lise baskını sırasında üç seçeneğiniz vardır; koş, saklan ya da dövüş…


Amerikan yapımı bir aksiyon filmi olan ve sinemalarda bu hafta gösterime giren Run Hide Fight (Survivor) adlı bu film; okullarında gerçekleşen organize silahlı saldırı ve baskın sırasında hayatta kalıp saldırganları durdurmaya çalışan Zoe'nin mücadelesini odağına alıyor.

Lisede öğrenimine devam eden Zoe, annesinin ölümünden sonra hayatı çok zor bir dönemden geçen genç bir kızdır.

Annesinin ölümüyle yüzleşmekte zorlanan ve babası ile ilişkisi de gittikçe kötüye giden Zoe günlerden bir gün kafasını dağıtmak için özel kuvvetlerin eski bir üyesi olan babası Todd ile birlikte ava çıkar.

Zoe, bu sırada öğrendiklerini aklına dahi gelmeyecek bir durumda kullanmak zorunda kalır.

Bir grup çocuk, okul binasını kuşatınca Zoe, hem kendi hem de sınıf arkadaşlarının hayatı için zorlu bir savaşa girişir.


Küçük Anne

Yönetmen: Céline Sciamma / Oyuncular: Joséphine Sanz, Gabrielle Sanz, Nina Meurisse, Stéphane Varupenne, Margot Abascal, Florès Cardo, Josée Schuller, Guylène Péan / Süre: 82 dakika
 

 

Hatıralar, dostluk ve yakınlık üzerine etkileyici bir film…


Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi ile müthiş bir hayran kitlesi kazanan Céline Sciamma'nın Tomboy ve Kabakçığın Hayatı'ndaki gibi yine zorlu ve tatlı çocukluk yıllarına geri döndüğü, bu hafta sinemalarda gösterime giren Petite Maman adlı bu yeni filminde; sekiz yaşındaki Nelly, çok sevdiği büyükannesinin ölümünün ardından, ona tuhaf şekilde tanıdık gelen, kendi yaşlarındaki gizemli bir kızla ormanda karşılaşır.

Film, hayatını kaybeden anneannesinin evinin toplanması için ebeveynlerine yardımcı olan ve eş zamanlı olarak civardaki ormanı keşfeden sekiz yaşındaki Nelly'nin, kendisi yaşlarında ve annesiyle aynı adı taşıyan Marion ile tanışması sonrası gelişen olayları anlatıyor.

Kendisini anlamanın eşiğinde olan sekiz yaşındaki Nelly, çok sevdiği büyükannesini yeni kaybetmiştir.

Ailesiyle birlikte, anneannesinin yaşadığı ve annesi Marion'ın çocukluğunu geçirdiği evi boşaltmaya gittiklerinde Nelly, annesinin küçüklüğünde gezdiği, oynadığı yerlerde bolca vakit geçirir.

Bu sırada annesi birden ortadan kaybolur ve Nelly çevredeki ormanı keşfe çıktığında ağaç ev inşa eden Marion adında bir kızla tanışır.

Yeni arkadaşıyla kısa sürede bağ kuran Nelly, yaşadığı kayıpla baş etmesini ona öğretecek fantastik bir yolculuğa çıkar.

Hayatın gizemlerini masalsı bir şekilde kadın bakış açısından ele alan Sciamma, muhteşem bir yetişkinliğe geçiş hikayesiyle bu kez hafıza ve hayal gücünün kesiştiği noktaya kamerasını yöneltiyor ve Hayao Miyazaki filmleriyle Chantal Akerman'dan esin alarak yine benzersiz bir büyüme hikâyesi anlatıyor.

Küçük Marion ile Nelly'yi bu filmde ikiz kız kardeşler Gabrielle ve Joséphine Sanz canlandırıyor.


Perde Arkası: Suç ve Penaltı

Yönetmen: Chapman Way, Maclain Way / Süre: 85 dakika
 

 

Mafya ile bağlantıları olan bir adamın hikayesi…


Uçsuz bucaksız spor dünyasından öykülere yepyeni bir bakış sunan beş bölümlük bir belgesel dizisinin bir parçası olan ve Netflix'in Belgesel Filmler kategorisinde 31 Ağustos'ta gösterime girmesi beklenen Untold: Crime and Penalties adlı bu film; mafya ile bağlantıları olan bir atık sektörü kodamanı ikinci ligdeki bir buz hokeyi takımını satın alıp takımın başına on yedi yaşındaki oğlunu geçirirse ne olur?, sorusunun peşinden gidiyor.

Gürültü, kavga, yara bere ve galeyan eşliğinde gelen kısa süreli başarı, FBI'ın olaya el koymasıyla sona ermişti.

Jimmy Galante 2004 yılında Connecticut'taki Danbury'de bir UHL buz hokeyi takımı olan Trashers'ı kurup The Mighty Ducks takıntılı, ergenlik çağındaki oğlu A.J.i takımın genel müdürlüğüne getirdi. 

A.J. profesyonel güreş ile "en sevdiği iki şey olan kahramanlar ve kötüleri bir araya getiren" The Mighty Ducks'ı harmanlamak istemişti.

Ortaya çıkan disiplinsiz takım, sert oyun tarzı ve rekor sayıda ceza dakikası ile aralarında ünlülerin de bulunduğu gürültücü ancak sadık bir taraftar kitlesi toplamış, hatta ESPN'de bile adından söz ettirmişti, ta ki FBI ortaya çıkıp Trashers'ın ve Jimmy Galante'nin fişini çekene kadar.


SAS: Siyah Kuğu'nun Yükselişi

Yönetmen: Magnus Martens / Oyuncular: Sam Heughan, Ruby Rose, Andy Serkis, Hannah John-Kamen, Tom Hopper, Noel Clarke, Owain Yeoman, Jing Lusi, Ray Panthaki, Richard McCabe, Douglas Reith, Anne Reid, Tom Wilkinson, Sarah Winter, Aymen Hamdouchi, Dylan Smith, Tim Fellingham, Caroline Boulton, Zoé Sarolta Nagy, Gamal Fahnbulleh, Jayne Secker, Ben Shephard, Faye Bradbrook, Laurent Winkler, Nilla Sinkó, Kevin Ezekiel Ogunleye, Mark Griffith, Roderick Hill, Declan Hannigan, Martin Angerbauer, Matt Devere, Shvorne Marks, Claudia Bluemhuber, Ian Hutchinson, Emma Reichel, Míra Stupek, Emma Papp, Dorka Gryllus, Nóra Hörich, Mario Cusso, Tamás Szabó Sipos, Attila C. Arpa, Soma Danhauser, Károly Baksai, Grant Crookes, Ty Hurley, A.J. Keating, Thanh-Huy Phan, Péter Sokorai, Ferenc Iván Szabó, Balázs Veres / Süre: 124 dakika
 

 

Bir acil durum müdahale operasyonu…


Eski SAS operatörü Andy McNab'ın çok satan romanından uyarlanan ve Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Askeri Filmler kategorisinde bu hafta gösterime girmesi beklenen SAS: Rise of the Black Swan (SAS: Red Notice) adlı bu filmde; Grace Lewis liderliğindeki iyi eğitimli küçük bir suçlu ordusu, Manş Denizi'nin derinliklerinde bir treni kaçırır.

Bu sırada özel kuvvetler operatörü Tom Buckingham, evlenme teklif etmek için Dr. Sophie Hart'ı Londra'dan Paris'e götürmektedir.

Trenleri Manş Tüneli'nin derinliklerine indiğinde, Grace Lewis ve ağır silahlı savaş suçlularından oluşan bir ekip trenin kontrolünü ele geçirdiğinde yüzlerce yolcu trende rehin kalır.

Grace, İngiliz hükümetlerini en karanlık sırları ifşa etmekle ve fidye talepleri karşılanmazsa Manş Tüneli'ni havaya uçurmakla tehdit eder.

Silahsız ve terörle mücadele ekibiyle bağlantısı kesilen Tom, Sophie ve diğer yolcuların sağ salim çıkmaları için tek umuttur.


Şeker Adamın Laneti

Yönetmen: Nia DaCosta / Oyuncular: Yahya Abdul-Mateen II, Teyonah Parris, Nathan Stewart-Jarrett, Colman Domingo, Kyle Kaminsky, Vanessa Williams, Brian King, Miriam Moss, Rebecca Spence, Carl Clemons-Hopkins, Christiana Clark, Michael Hargrove, Rodney L Jones III, Heidi Grace Engerman, Ireon Roach, Breanna Lind, Malic White, Tony Todd, Sarah Wisterman, Sarah Lo, Mark Montgomery, Torrey Hanson, Cassie Kramer, Cedric Mays, Alec Silver, Hannah Love Jones, Genesis Denise Hale, J. Nicole Brooks, Pamela Jones, Tien Tran, Katherine Purdy, Mike Geraghty, Aaron Crippen, Dan Fierro, Nadia Simms, Nancy Pender, Johnny Westmoreland, Guy Spencer, Daejon Staeker, Graham Carlson, Teagan Crostreet, Chandlyr Davis, Jazlynn Givens, Teslyn Johnson, Danica Von Kampen, Avery Moss, Breje Odom, Brandon Pelayo, Nicholas Russell, Logan Vosburgh, Jeff Dlugolecki, Antwan Eilish, Michael Oilar, Evan J. Simpson, Dominica Strong, Ashland Thomas, Matthew J. Valadez, Hans Dieter Wolff / Süre: 91 dakika
 

 

Eski bir şehir efsanesi bu kez modern bir hikâyenin odağında…


Get Out ve Us gibi filmlerle korku türüne farklı bir soluk getiren Jordan Peele'ın yapımcı koltuğunda oturduğu, sinemalarda bu hafta gösterime giren Candyman adlı bu film; Şikago'da yaşanan bir kent efsanesini araştıran genç bir adamın hikayesini konu ediyor.

Bu film; muhtemelen arkadaşınızın ablasının ya da ağabeyinin onlarda yatıya kaldığınızda size anlattığı, kan dondurucu şehir efsanesi olan Şeker Adam'ı yepyeni bir bakışla sunuyor.

Kült klasiğin bu modern halini yıldızı yükselen film yapımcısı Nia DaCosta yönetiyor.

Mahalle sakinlerinin hatırlayabildiği kadarıyla Şikago'nun Cabrini Green semtindeki konut projeleri, ismini aynanın karşısında beş kez tekrar ederek kolayca çağrılabilen, tek eli kanca olan doğa üstü bir katil hakkında ağızdan ağza dolaşan bir hayalet hikayesiyle yıldırılmıştır.

Günümüzde, Cabrini kulelerin sonuncusunun yıkılmasından on yıl sonra, görsel sanatçı Anthony McCoy ve kız arkadaşı, galeri müdürü Brianna Cartwright, artık tanınmayacak bir şekilde nezih hale gelen ve mobil Y kuşağının yaşadığı, yerleşimi dikey olan Cabrini'de lüks bir çatı katına taşınırlar.

Anthony, ressamlık kariyeri sona ermeye yakınlaşırken eski bir Cabrini Green sakiniyle tesadüfen karşılaşmasıyla birlikte Şeker Adam'ın arkasında yatan gerçek hikâyenin trajik, korkunç doğasını öğrenir.

Rivayete göre Candyman, ayna karşısında adını beş kez söyleyen kişiye görünmektedir, ancak onun ortaya çıkması, ürkütücü olayları da beraberinde getirir.

Bir üniversitede yerel efsaneler üzerine tez çalışması yapan bu genç adam, eski bir batıl inanç haline gelen Candyman'i araştırmaya karar verir.

Çevresindeki insanlar ona bu konuyu araştırmaması için uyarılarda bulunsa da o söylenilenleri umursamayarak işe koyulur.
Korkulacak bir şey olmadığını herkese kanıtlamak isteyen genç adam, ayna karşısına geçerek, yasaklı ismi beş kez telaffuz eder.

Bu andan itibaren yaşananlar, hiç de genç adamın düşündüğü gibi olmaz, zira farkında olmadan kendi akıl sağlığını bozan karmaşık bir geçmişe kapı açar ve kendisini kaderiyle çatışma içine atan dehşet verici, viral bir şiddet dalgasını serbest bırakır.


Şeytan Oyunu

Yönetmen: Victor Català, Brian Deane, Olive Lee Garland, Guillermo Lockhart, Tony Morales, Nicolás Onetti, Nicholas Peterson, Daniel Rübesam, Christopher West / Oyuncular: Magui Bravi, Luz Champané, Amparo Espinola, Clara Kovacic, Agustin Olcese, Amy Smart, James Wright / Süre: 100 dakika
 

 

Yüz tane mum, yüz ruhun hikayesi ve ruhları çağırmak için karanlığın içinde bir ayna...


Sinemalarda bu hafta gösterime giren The 100 Candles Game adlı bu filmde; araya giren zamandan sonra yeniden bir araya gelen bir arkadaş grubunun, her bir muma karşılık bir korku hikâyesinin anlatıldığı bir oyuna başlamalarıyla gelişen olaylar anlatılıyor.

Oyun oldukça basittir; mumlarla çevrili bir dairenin içinde oturan grup, sırayla mumlardan birini alıp bir korku hikayesi anlatmalıdır, ama hikayeler anlatılırken mumlar sönmeye başlar ve tuhaf olaylar meydana gelir.

Terk edemeyecekleri bir oyunun içine hapsolan gençler bu korkunç oyunda korkularıyla yüzleşmek zorunda kalır.

Gölgelerde gizlenen garip varlıkları hissederler fakat oyundan ayrılamamalarına sebep bir şey vardır.


Tozkoparan İskender: Zafer

Yönetmen: Hakan Şahin, Bora Onur, Kudret Sabancı / Oyuncular: Çağan Efe Ak, Yağız Kılınç, Leya Kırşan, Tuana Naz Tiryaki, Deniz Erayvaz, Yusuf Gökhan Atalay, Burak Alkaş, Cem Uçan, Eren Hacısalihoğlu, Şahin Kendirci, Arda Kalaycı, Balım Gaye Parlak, Serkan Şenalp / Süre: 90 dakika
 

 

Büyük Taarruzun tam ortasında…


Her yaştan izleyicinin ilgiyle izlediği TRT 1'in Tozkoparan İskender dizisi, Türk tarihinin dönüm noktası olan bir savaşı kadrajına aldığı, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 99. yıl dönümü için özel olarak çekilen Tozkoparan İskender: Zafer adlı bu film, 30 Ağustos Pazartesi akşamı 20.00'de TRT 1'de ekranlara gelecek.

Daha önce 26 Ağustos 1071 yılına gidip Malazgirt Meydan Muharebesi'ne tanıklık eden Tozkoparan İskender ve dostları, bu kez kendilerini başka bir 26 Ağustos'ta, başka bir savaşın ortasında bulurlar.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Kocatepe'deki ünlü siluetini gören Tozkoparanlar, 26 Ağustos 1922 gününe, Kurtuluş Savaşı'nı başlatan Büyük Taarruzun tam ortasına düştüklerini anlarlar.

Atatürk'ü gördükleri için heyecanlanan çocukların sevinci kısa sürer, çünkü düşman, Türklerin savaşı daha başlarken kaybetmesi için hain bir tuzak kurmuştur.

Düşmanın sabotajını fark eden Tozkoparanlar, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nın sonuçlarının değişeceğini de fark edip Türk askerine yardım etmek için kolları sıvarlar.

Fakat düşmanın verdiği hasarı düzeltmek, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır.


Yangın Yerinde Orkideler

Yönetmen: Selin Şenköken / Oyuncular: Ali Arif Ersen / Süre: 51 dakika
 

 

İlham veren bir hikâye…


MUBI'nin ağustos ayı için hazırladığı özel seçkisinin bu son haftasında izleyiciyle buluşacak olan Yangın Yerinde Orkideler adlı bu film; ressam, fotoğraf sanatçısı ve caz tutkunu Ali Arif Ersen'in bir gün ansızın yakalandığı kilitli kalma sendromu ile kendi vücuduna hapis bir hayat sürmeye başlayışını kadrajına alıyor.

Ressam ve fotoğraf sanatçısı olan Ali Arif Ersen bir gün baş ağrısı ile gittiği hastaneden kilitli kalma sendromuna yakalanarak çıkar.

O andan itibaren tüm istemli kas hareketlerini yitiren Ersen, sanat ve üretme arzusuyla hayata tutunmanın yollarını aramaya başlar.

Geçirdiği hastalıkla zihni adeta bedeninde tutsak kalan Ersen, sadece sol gözünü kırpabilse de içindeki alevi canlı tutmaya, resim yapmaya devam eder.

On altı senedir bu hastalıkla vücuduna hapis olarak yaşayan ve istemli kas hareketlerinin hiçbirini yerine getiremeyen Ersen, trajik durumlardan sonra sanat yoluyla hayata tutunmayı, üretimin sürekliliğini ve dayanışmanın gücünü bizlere gösteriyor.

Selin Şenköken'in bu belgeseli, hikayesini anlattığı Ali Arif Ersen gibi tutkulu ve sebatkâr.


Yıl Dönümü

Yönetmen: Mohsen Rabiei / Oyuncular: Senem Ön, Emre Ön, Cansu Öztekin, Caner Şimşek / Süre: 85 dakika
 

 

Âşık olmak kolay, zor olan aşktır…


Sinemalarda bu hafta gösterime giren Yıl Dönümü adlı bu film; evliliklerinin ikinci yıl dönümü için hazırlıklarını sürdüren Eda ve Tekin'in hikâyesini konu ediniyor.

Yoğun bir çalışma temposu olan Tekin erkenden işe gitmekte, Eda ise gün boyu evde onu beklemektedir.

Bir süre sonra monotonlaşan ilişkilerini canlandırmak isteyen Eda, evliliklerinin ikinci yıl dönümünde Tekin'e sürpriz yapmak ister.

Tüm dostlarını telefonla arayarak gece için onları hazırlayacağı partiye davet eder, fakat diğer tarafta aklında da sürekli geçmişin hesaplaşmasını yapmakta, kendini, evliliklerini, Tekin'i ve iş arkadaşlarını sorgulamaktadır.

Bu sürpriz için yola koyulan karı koca arabalarında seyir halindeyken bir kavgaya tutuşur ve feci bir kaza gerçekleşir.

Evliliklerinin ikinci yıl dönümünün arifesinde eşinin bitmek bilmeyen şüphelerinden ve kavgalarından dolayı kaza Tekin'in ölümüyle sonuçlanır.

Eda bu kazadan sonra şüphelerinin yersiz olduğunu, Tekin'in onu çok sevdiğini anlar ve bu olaydan sonra psikolojik tedavi görmeye başlar.

Evliliklerinin üçüncü yıl dönümü geldiğinde ise Eda bir parti organize eder, ama bu hayali bir partidir.

 

Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2021 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


beIN CONNECT

Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün izleyicilerine diledikleri zaman diledikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT'in zengin kütüphanesinde ağustos ayının bu son haftasında öne çıkan filmler şöyle;

  • 18'e Dönüş (18 Again!, 1988)
  • Adalet Peşinde (Law Abiding Citizen, 2009)
  • Beyaz Zakkum (White Oleander, 2002)
  • Collinwood'a Hoş Geldiniz (Welcome to Collinwood, 2002)
  • Çılgın Aşıklar (Wild Mountain Thyme, 2020)
  • Dört Çocuk ve Kum Elfi (Four Kids and It, 2020)
  • Oyuncu (Gamer, 2009)
  • Suç Şehri (Cut Throat City, 2020)


MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI'nin dünyanın her yerinden en yeni yönetmenlerden en çok ödül kazananlara uzanan zengin programı yepyeni içeriklerle ağustos ayının bu son haftasında izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle;

  • Dogman (2018)
  • Dovlatov (2018)
  • Küçük Adamlar (Little Men, 2016)
  • Umut (1970)


Netflix

190'dan fazla ülkede 209 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in ağustos ayını eylül ayına bağlayan bu son hafta kütüphanesine eklediği filmler şöyle;

  • Adalet (The Equalizer, 2014)
  • Anjaam (1994)
  • Aşk Mektupları (Letters to Juliet, 2010)
  • Aşkta Her Şey Mümkün (Something's Gotta Give, 2003)
  • Benim Yaz Prensim (My Summer Prince, 2016)
  • Bitirim İkili (Rush Hour, 1998)
  • Burada ve Orada (Aquí y Allá / Here and There, 2012)
  • Cellat (Shot Caller, 2017)
  • Çarpık Evdeki Cesetler (Agatha Christie's Crooked House, 2017)
  • Çifte Tehlike (Double Jeopardy, 1999)
  • Demir Dev (The Iron Giant, 1999)
  • Downton Abbey (Downton Abbey: The Motion Picture, 2019)
  • Elizabethtown (2005)
  • Eski Dostlar (Old School, 2003)
  • Ev Partisi (House Party, 1990)
  • Eve Hoş Geldin Roscoe Jenkins (Welcome Home, Roscoe Jenkins, 2008)
  • Harold ve Kumar Guantanamo Körfezi'nden Kaçış (Harold & Kumar Escape from Guantanamo Bay, 2008)
  • Koruyucu (The Guardian, 2006)
  • Kurşun (Exit Wounds, 2001)
  • Marshall (2017)
  • Mezarlık Kavşağı (Cemetery Junction, 2010)
  • Navaron'un Topları (The Guns of Navarone, 1961)
  • Ölüler Ölmez (The Dead Don't Die, 2019)
  • Patron: Bir Suçun Anatomisi (El patrón, radiografía de un crimen / The Boss: Anatomy of a Crime, 2014)
  • Savaş Fotoğrafçıları (The Bang Bang Club, 2010)
  • Seviye 16 (Level 16, 2018)
  • Timsah Dundee Los Angeles'ta (Crocodile Dundee in Los Angeles, 2001)
  • Yesterday (2019)
  • Yeşil Fener (Green Lantern, 2011)
  • Zaman Yolcuları (Time Freak, 2018)


Tivibu

Tivibu, pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş macera, aksiyon ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun izleyicisine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde ağustos ayının eylül ayına bağlandığı bu hafta öne çıkan filmler şöyle;

  • Babam (Otac / Father, 2020)
  • Hayallerin Peşinde (The Peanut Butter Falcon, 2019)
  • Scooby-Doo! Gizem Başlıyor (Scooby-Doo! The Mystery Begins, 2009)
  • Son Durak 4 (The Final Destination, 2009)
  • Zodiac (2007)


TRT 1 & TRT 2

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin ağustos ayını eylül aynına bağlayan bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle;

  • Aile Babası (The Family Man, 2000)
  • Ayla (2017)
  • Baba (Pedar / The Father, 1996)
  • Dangal (2016)
  • Deniz Ejderi (Moby Dick, 1956)
  • Görevimiz Tehlike: Yansımalar (Mission: Impossible - Fallout, 2018)
  • Kral Arthur: Kılıç Efsanesi (King Arthur: Legend of the Sword, 2017)
  • Labirent (Labyrinth, 1986)
  • Saklı Gerçekler (La vérité / The Truth, 2019)
  • Yeni Hayat (2015)


Festival ajandası


Adalarda Açık Havada SinemADA Başlıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı, Açık Havada SinemADA etkinliği ile son yılların ses getiren filmlerini sinemaseverlerle buluşturuyor.

Büyükada Atatürk Meydanı ve Heybeliada Değirmenburnu Mesire Alanı'nda 28 Ağustos-5 Eylül tarihleri arasında filmkoop iş birliği ile gerçekleştirilecek olan etkinlikte film gösterimleri ile birlikte yönetmenlerle söyleşiler de yer alıyor.
 


Etkinlik kapsamında, aralarında Türkiye'de ilk gösterimini yapacak olan Alman yapımı animasyon filmi Pişiriciler'den Türkiye'de aldığı birçok ödülün yanı sıra 77. Venedik Film Festivali'nde İtalyan Film Eleştirmenleri Birliği (SNCCI) tarafından düzenlenen Uluslararası Eleştirmenler Haftası bölümünde en iyi film seçilerek Büyük Ödül'ün sahibi olan Azra Deniz Okyay'ın Hayaletler filmine; Hayao Miyazaki'nin anime filmi Küçük Deniz Kızı Ponyo'dan  Zeynep Dadak'ın 2020 yapımı Ah Gözel İstanbul'a ve Cannes Altın Palmiye Ödüllü Ken Loach'ın Ben Daniel Blake adlı filmine varan, on iki filmden oluşan bir seçki yer alıyor.


Çocuklar film çeviriyor

Açık Havada SinemADA günleri kapsamında çocuklar için Büyükada'da 30-31 Ağustos ve 1 Eylül tarihleri arasında Çocuklar Film Çeviriyor sinema atölyesi düzenlenecek.
 


Üç gün sürecek Stop Motion atölye çalışmalarına 9-15 yaş grubu çocuklar katılabilecek.

Her bir atölyeye on beş çocuğun katılabileceği etkinliğe kayıtlar, Büyükada Adalar İBB Ek Hizmet Binası'ndan 27-28 Ağustos tarihlerinde alınacak.

Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek etkinlik programı ile ilgili ayrıntıları; İBB Kültür Sanat'ın Instagram, Facebook ve Twitter hesaplarından takip edebilirsiniz.


Büyükada Atatürk Meydanı'ndaki etkinlik programı

  • 28 Ağustos Cumartesi, 20.30, Kraliçe Lear / Söyleşi: 19.30, Pelin Esmer
  • 29 Ağustos Pazar, 20.30, Ben Daniel Blake (I, Daniel Blake)
  • 31 Ağustos Salı, 20.30, Küçük Şeyler / Söyleşi: 19.30, Kıvanç Sezer
  • 1 Eylül Çarşamba, 20.30, Locman / Söyleşi: 19.30, Şükrü Alaçam
  • 2 Eylül Perşembe, 20.30, Patrida / Söyleşi: 19.30, Ayça Damgacı, Tümay Göktepe
  • 3 Eylül Cuma, 20.30, Pişiriciler (Die Heinzels - Rückkehr der Heinzelmännchen)
  • 4 Eylül Cumartesi, 20.30, Merhaba Güzel Vatanım / Söyleşi: 19.30, Cengiz Özkarabekir, Ahmet Ümit
  • 5 Eylül Pazar, 20.30, Kaptan Fantastik (Captain Fantastic)

Heybeliada Değirmenburnu Mesire Alanı'ndaki etkinlik programı

  • 1 Eylül Çarşamba, 20.30, Yuli
  • 2 Eylül Perşembe, 20.30, Küçük Deniz Kızı Ponyo (Gake no ue no Ponyo)
  • 3 Eylül Cuma, 20.30, Hayaletler / Söyleşi: 19.30, Azra Deniz Okyay
  • 4 Eylül Cumartesi, 20.30, Ah Gözel İstanbul / Söyleşi: 19.30, Zeynep Dadak


Adana Altın Koza'ya Hüzünlü Açılış

Bu yıl 28'incisi düzenlenecek Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, 13-19 Eylül tarihlerinde sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden, Festival Direktörü Prof. Dr. Kadir Beycioğlu'nun açtığı yolda, çalışma arkadaşlarının bayrağı devraldığı festival, bu yıl da sinema emekçilerini Adana'da aynı çatı altında bir araya getirecek.
 


Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali bu yıl, uzun yıllar Altın Koza'da görev yapmış, son üç yıldır da Festival Direktörlüğü'nü üstlenmiş olan, Türk sinemasına verdiği emek ve destekle her zaman sinema sanatının ışığında sanatçıyla yol alan akademisyen Prof. Dr. Kadir Beycioğlu'nun vefatıyla hüzünlü bir açılışa sahne olacak.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Kadir Beycioğlu'nun vefatı nedeniyle duyduğu üzüntüyü dile getirirken, "Altın Koza Film Festivali'ne uzun yıllar emek veren Kadir Beycioğlu kardeşimizi kaybetmenin acısını yaşıyoruz elbette. Kadir'in anısını Altın Koza'larda yaşatacağız" dedi.

Zeydan Karalar sözlerine, "Bu yıl yine maalesef bütün dünyayı ve ülkemizi etkileyen pandemi günlerinde sinemanın toplumu iyileştirici ve insana moral veren gücünden hareketle, Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'mizi kesintiye uğratmadan devam ettirip, Türk sinemasına desteğimizi sürdüreceğiz" şeklinde devam etti.

Başkan Karalar, Kovid-19 önlemleri doğrultusunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgenin ışığında Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu'nun Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi esaslarını gözeten bir düzenlemeyle, fiziksel mesafenin korunabildiği, etkili hijyen ve dezenfekte işlemlerinin yapılacağı bir ortam için gerekli çalışmaların festival yönetimi tarafından gerçekleştirileceğini de ifade etti.


Onur Ödülleri Şerif Sezer, Haluk Bilginer ve Yavuz Turgul'a

Festivalin bu yılki Onur Ödülleri; 1980 yılında Bir Günün Hikâyesi filmiyle tiyatrodan sinemaya geçen, 1982 yılında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan Yol filminde Yılmaz Güney'in rol arkadaşı, 1983 yılında Erden Kıral'ın Berlin'de Gümüş Ayı Ödülü'nü kazanan Hakkari'de Bir Mevsim'in başrol oyuncusu olan ve 1997 yılında Adana Altın Koza Film Festivali'nde, yönetmenliğini Ferzan Özpetek'in yaptığı Hamam filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Kadın Ödülü'nü alan değerli sanatçı Şerif Sezer ile Şahsiyet dizisindeki rolüyle, 47. Uluslararası Emmy Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Ödülü başta olmak üzere, ülkemizde de sayısız ödülün sahibi, uluslararası sinema ve tiyatro otoriteleri tarafından adından övgüyle söz ettiren, 1980-1991 yılları arasında İngiltere'de My FairLady, Kafkas Tebeşir Dairesi, Macbeth, Pal Joey, Belami (West End'de Ken Hill'in) Phantom of the Opera'yla seyirci karşısına çıkan ve 1987 yılında Gecenin Öteki Yüzü filmiyle başladığı sinema kariyerinde unutulmaz karakterlere hayat veren büyük oyuncu Haluk Bilginer ve;

Sultan'dan Çiçek Abbas'a, Züğürt Ağa'dan Tosun Paşa'ya, Muhsin Bey'e, Av Mevsimi'ne, Şekerpare'ye; Gönül Yarası'ndan Fahriye Abla'ya, Banker Bilo'ya; Kabadayı'dan Eşkıya'ya, Türk sinemasında klasikleşmiş çok sayıda filme senarist ve yönetmen olarak emek vermiş, onlarca ödülün sahibi usta yönetmen Yavuz Turgul'a takdim edilecek.

Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar'ın başkanlığında düzenlenen, Festival Yürütme Kurulu Başkanlığı'nı oyuncu Menderes Samancılar'ın üstlendiği festivalin Yürütme Kurulu üyeleri ise; Nebil Özgentürk, İsmail Timuçin, Hüseyin Orhan ve Gökhan Mutlay'dan oluşuyor.

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması kategorilerinin yanı sıra festivalde dünya sinemasından örnekler, özel gösterim bölümleri, atölyeler, sergiler ve söyleşiler yer alacak.

Ayrıca, Kadir Beycioğlu için özel bir anma töreni düzenlenecek.

Yarışma yönetmelikleri ve başvuru bilgilerine altinkozaff.org.tr internet sitesinden ulaşılabiliyor.


Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali

#HerŞeydenBirazKalır sloganıyla diaspora topluluklarının kültürel zenginliğini sinemaseverlerle Atlas Sineması'nda buluşturan Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali, film gösterimleri ve etkinlikleriyle devam ediyor.
 


Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) tarafından Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) kurumsal iş ortaklığında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Global İletişim Ortağı Anadolu Ajansı destekleri ile Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı organizasyonunda 27-29 Ağustos tarihleri arasında Atlas Sineması'nda gösterimleri devam eden Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali sinemaseverleri bir araya getiriyor.

Türk ve dünya sinemasından yirmi dört filmlik yarışma seçkisi ve diaspora kavramına dair konuşulacak etkinlikleriyle ilk yılında keyifli bir program ortaya koyan festival, diaspora sinemasının zenginliğini yansıtıyor.


Festivalin tanıtımında "Diaspora" vurgusu

Diaspora toplumlarının çok sayıda başlıkta toplanabilecek olan sorunlarını sinema aracılığıyla anlatma çabalarını desteklemek, onları motive etmek adına yeni bir platform ve toplanma alanı oluşturmak, üretimleri teşvik edecek maddi ve manevi imkanlar sunmak adına hayata geçirilen festivalin ilk yılına özel olarak hazırlanan tanıtım filmi, afişte yer alan görsel dünyayı hareketli ve vurucu bir şekilde ele alırken arka plandan yansıyan mor ışığın vurduğu buğulu cama doğru yaklaşan kişilerin sorduğu sorularla dikkat çeken çalışma, diasporada yaşayanlar ve onların tecrübe ettikleri duyguları ortaya çıkarıyor.

"Görünmez değilim", "Azınlıktayım", "Özgürüm" ve "Yaşamak istiyorum" cümleleriyle kendilerini ifade eden diasporada yaşayanlar, yönelttikleri sorulara da cevap arıyor.


24 filmle diaspora sineması turu

Yarışma kategorilerini oluştururken dünyanın pek çok farklı coğrafyasından diasporaların hikayelerini seçmeye gayret ettiklerini, ama bunun yanı sıra sinematografik değere de baktıklarını dile getiren Festival Direktörü Emrah Kılıç; Türkçe ve/veya Türkçe lehçelerinde çekilen filmlerin yer aldığı Türkçe Konuşan Filmler Yarışma Kategorisi ve Türkçe haricindeki bir dilde çekilen diaspora temalı filmlerin yer aldığı Yabancı Dilde Filmler Yarışması Kategorisi'ndeki toplam 24 film ile sinemaseverleri farklı diasporaların kültürleriyle tanıştırmayı hedeflediklerini belirtmişti.
 

Diaspora Emrah Kılıç.jpg
Emrah Kılıç


Festivalin Atlas Sineması'nda gerçekleşen bu özenle seçilmiş filmlerin gösterimlerinin ardından diaspora kavramı ve sinemasına dair Akademi Beyoğlu'nda film ekipleriyle gerçekleşen söyleşiler de filmlere dair merak edilen sorulara cevap oluyor, katılımcılarına diaspora sinemasına profesyoneller eşliğinde farklı bakış açıları kazandırıyor.

Banu Sıvacı, Cemil Yavuz, Ensar Altay, Haluk Piyes, Maryna Er Gorbach, Nazif Tunç, Reis Çelik, Rıza Oylum, Tarık Tufan ve Ümit Köreken'in yer aldığı pek çok önemli isim, katılımcılarla diaspora sineması ve yansımaları üzerine konuşmalar gerçekleştiriyor.

Farklı ülke sinemalarının diaspora temsillerini ele alan söyleşiler, diaspora sinemasının özellikleri ve yönetmenlerin sinema diline etkilerini konuşuyor.


Yarışma kategorisi jüri üyeleri

Festival Direktörü Emrah Kılıç'ın festivalin temasına uygun, diaspora üzerine yazmış, çalışmış ve diasporada yaşayan isimleri davet ettiklerini vurguladığı jüri üyeleri arasında alanında oldukça uzman isimler yer alıyor.
 


Yabancı Dilde Filmler Yarışma Kategorisi jüri üyeleri ve finalistleri

Festivalin ilk yılındaki jüri üyeleri Yönetmen Anthony Nti, Asya Dünya Film Festivali Direktörü Asel Sherniyazova, Bakü Uluslararası Kısa Film Festivali Direktörü Fehruz Shamiyev, Saraybosna Film Merkezi Direktörü Ines Tanović, Yönetmen Nariman Aliev ile Yazar ve Yapımcı Samed Karagöz'den oluşuyor.
 


Bu kategorini finalist filmleri ise şöyle;

  • 3 Logical Exits (Mahdi Fleifel)
  • A Year in Exile (Malaz Usta)
  • Bj's Mobile Gift Shop (Jason Park)
  • Flowing Home (Sandra Desmazieres)
  • Henet Ward (Morad Mostafa)
  • I Don't Feel At Home Anywhere Anymore (Viv Li)
  • Leftovers (Shahi Derky)
  • Malabar (Maximilian Badier-Rosenthal)
  • Nha Mila (Denise Fernandes)
  • Number 10 (Florence Bamba)
  • Tha Affected (Rikke Gregersen)
  • The Virgin, The Old Lady, The Journey (Natalia Luque)
     

 

Türkçe Konuşan Filmler Yarışma Kategorisi jüri üyeleri ve finalistleri

Festivalin ilk yılındaki jüri üyeleri Yönetmen Andaç Haznedaroğlu, Bakü Uluslararası Kısa Film Festivali Direktörü Fehruz Shamiyev, Oyuncu ve Yönetmen Haluk Piyes, Yönetmen Maryna Er Gorback ve Yönetmen Murat Şeker'den oluşuyor.
 


Bu kategorini finalist filmleri ise şöyle;

  • 28 (Nazim Şerbetov)
  • Brigitte Bardot (Çağıl Bocut)
  • Cennet (Gülden Gevher Öz & Olcay Seda Özaltan)
  • Düğün Fotoğrafı (Cemalettin Baş)
  • Hakem (Roman Hodel)
  • İklim Değişimi (Yasemin Demirci)
  • Susam (Sami Morhayim)
  • Temmuz (Sezer Salihi)
  • Teslimat (Doğuş Özokutan)
  • Toz Olmak (Hüseyin Aydın Gürsoy)
  • Yüksek İrtifa ya da Şeylerin Tuhaflığı (Emir Külal Haznevi)
  • Zamanın Rengi (Hatip Karabudak)


Festivalde tüm gösterimler ücretsiz!

27-29 Ağustos tarihleri arasında yapılan Diaspora Uluslararası Kısa Film Festivali gösterimleri, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü'nün 23 Haziran 2020 tarihli "Kültür ve Sanat Tesislerinde Kontrollü Normalleşme Süreci Genelgesi" kapsamında alınan tedbirlere uygun yürütülüyor.

Dünyanın farklı ülkelerinden yirmi dört filmi sinemaseverlerle buluşturan festivalde tüm gösterimler ücretsiz olarak gerçekleşiyor.

Seyircilerin sağlığı ve salonlarda dezenfeksiyona zaman ayırmak amacıyla günde üç seans olarak gerçekleşen festivalde gösterim saatleri 14.00, 17.00 ve 20.00 olarak belirlendi.


Festival çevrim içinde

Programda yer alan tüm filmler salondaki gösterimlerin yanı sıra festivalscope.com adresinden de çevrim içi olarak erişime açık.

Filmleri bu adresten veya salonda takip eden sinemaseverler daha sonrasında festivalin web sitesi diasporafilmfestival.com verdikleri oylarla 500€ değerindeki Seyirci Ödülü'nün sahibini belirleyecekler.


Harput Kısa Film Festivali

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle Elazığ Valiliği tarafından Harput'un tanıtımını yapmak üzere düzenlenen, Elazığ şehrinin kültür ve sanat hayatına katkı sağlamayı amaçlayan, ulusalda ise sinema sanatı ve sanatçılarına destek olmayı hedefleyen Harput Kısa Film Festivali bu yıl 8-11 Eylül tarihleri arasında yapılacak.
 


Kısa film ve belgesel film yarışmaları ile genç sinemacıları desteklemeyi amaç edinen festivalde aynı zamanda deprem ve afet temalı senaryo yarışması ile birlikte deprem gerçekliğine de vurgu yapılacak.


Jüri Başkanı Osman Sınav!

Bu yıl Elazığ'da ilk kez düzenlenecek olan Harput Kısa Film Festivali jüri üyeleri de belli oldu.

Ülkenin her yerinden yüzlerce eserin katıldığı yarışmanın jüri başkanlığını duayen yapımcı, yönetmen ve senarist Osman Sınav üstlendi.

Ülkenin her yerinden yüzlerce eserin katıldığı yarışmada kısa film dalında Ahu Türkpençe (Oyuncu), Raşit Çelikezer (Yönetmen-Senarist), Mehmet Çepiç (Oyuncu) ve Natali Yeres (Sanat Yönetmeni) jüri üyesi olarak yer alacaklar.

Prof. Dr. Hakan Aytekin'in (Akademisyen-Belgesel Yönetmeni) jüri başkanlığını üstlendiği belgesel jürisinde ise Müjgan Taner (Belgesel Yönetmeni), Murat Tolga Şen (Sinema Yazarı), Dr. Musa Ak (Akademisyen-Belgesel Yönetmeni) ve Tülin Tezel (Belgesel Yönetmeni) gibi isimler var.

Yarışmanın senaryo dalının jüri üyeleri Doç. Dr. Burak Medin ve Öğr. Gör. Günşad Özger'den oluşuyor.

Festivalde onur ödülü yılların usta sanatçısı Yılmaz Gruda'ya verilecek, festivalde ayrıca söyleşiler, workshoplar ve özel gösterimler düzenlenecek.

Sevilen mizah ustası Müfit Can Saçıntı "Lafını Esirgemeyenler" isimli tek kişilik gösterisi ve "Yaşamak Güzel Şey" isimli filmiyle Elazığlı sanatseverlerle buluşacak.

Sinema sektörüne katkı sağlamayı amaçlayan festival Elazığ bölgesinin tanıtımı için de oldukça faydalı olacak.


Kadıköy'de Rus Filmleri Haftası Başladı

Kadıköy Belediyesi, Rus Filmleri haftasına ev sahipliği yapıyor.

Büyük Vatan Savaşı'nın 80'inci yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinlik Caddebostan Kültür Merkezi'nde 29 Ağustos'a kadar sürecek.
 


İstanbul Rusya Başkonsolosluğu'nun ve Mosfilm'in (Rusya) katkılarıyla, Kadıköy Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinlik 1941-1945 Büyük Vatanseverlik Savaşı'nın 80'inci yıl dönümüne adanıyor.

22 Haziran 1941 tarihi Rusya tarihinin en üzücü tarihlerinden biri, çünkü Anma ve Kader Günü, Büyük Vatanseverlik Savaşı'nın başladığı bu günün sabah erken saatlerinde faşist Almanya, savaş ilan etmeden Sovyetler Birliği'ne saldırıp askeri ve stratejik tesislere ve birçok şehre büyük bir darbe indirmiştir.

SSCB'nin yaklaşık 27 milyon insanı kaybettiği, ancak ayakta kalabildiği ve sonunda kazandığı 1418 gün ve gece süren Büyük Vatanseverlik Savaşı böyle başladı.
 

Rus Filmleri Haftası (c) Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı-min.jpg
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı


Rus Filmleri haftası, CKM'de yapılan açılış töreninde, 1959 yapımı Bir Asker Destanı film gösterimiyle perdelerini açtı.
Törene, Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov ve Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar katıldı.
 

Rus Filmleri Haftası (b) Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov-min.jpg
Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov


Rusya Federasyonu Başkonsolosu Andrey Buravov açılış töreninde yaptığı konuşmasında; "Özgürlük ve İnsanlık idealleri adına Kızılordu askerleri ile birlikte omuz omuza ortak düşmanımız ile savaşan bütün Sovyet halkları kardeşlerimize şükranlarını sunuyorum" diyerek söze başladı.

Buravov, sözlerine "Bu gün sık olarak bazı ülkeler tarafından İkinci Dünya Savaşı sonuçlarını yeniden değerlendirme, dünyayı faşist vebasından kurtaran Sovyet halkının kahramanlık derecesi küçümsemeye yönelik silik çabalar göstermektedir. Günlük siyasi çıkarlara hizmet eden böyle sorumsuz hareketler, Naziler ve işbirlikçilerinin gayriinsani suçları ile savaşan ve Holokost'un sayısız kurbanları ile ilgili gerçeği çarpıtan ihanetten başka bir şey değildir. Bu ortak tarihi belleğimize de bir ihanettir. Tarihi yeniden yazdırmakla ilgili bu ahlaksız teşebbüslere etkili bir şekilde karşı koymamız büyük ölçüde dünyanın gelecekteki oluşumunu belirleyecektir. Barış ve bütün insanlığın refahı uğruna gösterilen inanılmaz kahramanlık hakkındaki hafızasının dikkatli bir şekilde korunması benzer yıkıcı ihtilafların gelecekte tekrarlanmamasının garantisidir" şeklinde devam etti.
 


Mosfilm'in seçkisi en iyi savaş filmleri Türkçe altyazılı olarak gösterilecek ve ücretsiz biletler CKM'nin internet sayfasından indirilebilecek.

Birbirinden çarpıcı ve değerli filmlerin yer aldığı Rus Filmleri haftası programında seyirciyle buluşan filmler ise şöyle;

  • Bir İnsan Kaderi (Sudba cheloveka / Fate of a Man / Sergey Bondarçuk, 1959)
  • Git ve Gör (Idi i smotri / Come and See / Elem Klimov, 1985)
  • Leylekler Uçuyor (Letyat zhuravli / The Cranes Are Flying / Mihail Kalatozov, 1957)
  • Yıldız (Zvezda / The Star / Nikolay Lebedev, 2002)
  • Bir Asker Destanı / Askerin Türküsü (Ballada o soldate / Ballad of a Soldier, Grigoriy Chukhray, 1959)
  • Beyaz Kaplan (Belyy tigr / White Tiger / Karen Şahnazarov, 2012)
  • Vatan İçin Savaştılar (Oni srazhalis za rodinu / They Fought for Their Country / Sergey Bondarçuk, 1975)

Büyük Vatan Harbi anısına CKM Galeri'de düzenlenen fotoğraf sergisi de 29 Ağustos'a kadar ziyaret edilebilir.


SİYAD En İyiler Seçkisi Eylül Ayı Boyunca Atlas 1948 Sineması'nda

İstanbul Sinema Müzesi ve Tarihi Atlas Sineması açıldığı günden bu yana birbirinden özel filmleri sinemaseverlerle buluşturuyor.

Atlas 1948, eylül ayı boyunca Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) iş birliğinde hazırlanan En İyiler seçkisi ile çok özel filmleri sunmaya hazırlanıyor.
 


SİYAD tarafından hazırlanan seçkide farklı ekollerden dünyanın önemli yönetmenlerinin filmleri yer alıyor.

Filmleri vizyonda seyredemeyen sinemaseverlerin kaçırmaması gereken bir fırsat niteliğinde olan seçkide ilk olarak Jérémy Clapin'in Cannes Film Festivali'nin Eleştirmenler Haftası bölümünden büyük ödülle dönerek bunu başaran ilk animasyon olan Bedenimi Kaybettim (Jai Perdu Mon Corps / I Lost My Body) filmi gösterilecek.

Seçki kapsamında Taika Waititi'nin, Christine Leunens'in Gökyüzü Hapsi adlı kitabından uyarladığı ve birçok uluslararası yarışmadan ödülle döndüğü Tavşan Rabbit (Jojo Rabbit) filmi izleyiciyle buluşacak.

Cesar Diaz'ın 72. Cannes Film Fesitvali'nde Eleştirmenler Haftası'nda En İyi İlk Film ve En İyi Film ödüllerinin sahibi olan, Belçika'nın Oscar adayı seçilen, Guetemala'daki iç savaşa odaklanan Annelerimiz (Nuestras Madres / Our Mothers) filmi de seçkide gösterilecek filmler arasında yer alacak.

SİYAD Seçkisi'nde 76. Venedik Film Festivali'nden dört ödülle dönen ve Türkiye'de Subay ve Casus adıyla vizyona giren Roman Polanski'nin J'accuse (An Officer and a Spy) adlı filmi de sinemaseverlerle buluşacak.

Filistinli yönetmen Elia Suleiman'ın birçok şehre seyahat eden ve hepsinde de anavatanı Filistin ile türlü benzerlikler bulan bir adamın hikayesini konu edindiği ödüllü filmi Burası Cennet Olmalı (It Must Be Heaven) filmi de seçki de kaçırılmaması gereken filmler arasında bulunuyor.

Yönetmenlik koltuğunda Juliano Dornelles ve Kleber Mendonça Filho'nun yer aldığı birçok uluslararası yarışmadan En İyi Film ödülüyle dönen macera-aksiyon türündeki Bacarau filmi de sinemaseverlerde merak uyandıracak.

Usta yönetmen Roy Andersson'un Binbir Gece Masalları'ndan ilham aldığı Sonsuzluk Üzerine (Om detoändliga / About Endlessness) filmi de SİYAD Seçkisi'nde sinemaseverlerle buluşacak.

Sinemasaverler, Oscar'a iki dalda aday olan ve birçok uluslararası yarışmadan ödül kazanan Ljubomir Stefanov ve Tamara Kotevska imzalı Makedonya'daki bal üreticisi Hatice'nin hikayesinin anlatıldığı Bal Ülkesi (Honeyland) adlı filmi de tarihi Atlas Sineması'nda izleme fırsatı bulacaklar.

SİYAD Seçkisi'nde yönetmen Ladj Ly'in Paris banliyösündeki günlük yaşama mercek tuttuğu ödüllü filmi Sefiller (Les Miserables) ile Çek yönetmen-senarist Vaclav Marhoul'un, Polonyalı ünlü yazar Jerzy Kosinski'nin kült romanı Boyalı Kuş (The Painted Bird)'tan uyarladığı aynı adlı filmi de izleyiciyle buluşacak.

Sinemaseverler, 26 Eylül Pazar günü ise Andy Serkis'in yönetmen koltuğunda oturduğu ve MARVEL'in en büyük ve en karmaşık karakterlerinden biri olan ölümcül koruyucu Venom serisinin ikinci filmi Venom: Zehirli Öfke 2 ile aksiyona doyacaklar.


Uluslararası Sanatçı Filmleri Sergisi İstanbul Modern'de

Hayatı bir araya getiren tüm ögeleri; doğayı, çevreyi, hayvanları, bitkileri, insanları önemsemenin, aynı zamanda da ülkeler ve bireyler olarak birbirimizle kurduğumuz ilişki biçimlerine dikkatle yaklaşmanın gerekliliği her geçen gün daha da kritik bir hâl alıyor.
 


Özellikle tüm dünyanın bir virüsün etkisiyle evlere kapandığı ve insanların hayatlarına devam edebilmek için aynı gereksinimler üzerinden kolektif olarak hareket edebilme yetilerine odaklandığı bir senenin ardından "özen göstermek" olgusu iyice hissediliyor.

Dünyanın farklı coğrafyalarından sanatçıların video, animasyon ve kısa filmlerinin yer aldığı Artists' Film International (Uluslararası Sanatçı Filmleri) programı 14'üncü yılında "Özen Göstermek" üzerine odaklanıyor.

İstanbul Modern, Artists' Film International (Uluslararası Sanatçı Filmleri) programını çevrim içi gösterimin ardından şimdi de Beyoğlu'ndaki geçici mekânında bir sergi olarak kurguluyor.

Program ve içeriği İstanbul Modern Şef Küratör Öykü Özsoy ile Asistan Küratör Nilay Dursun'un oluşturduğu sergi programında dokuz film gösteriliyor.

Sena Başöz (İstanbul Modern, Türkiye); Thania Petersen (Bag Factory, Johannesburg, Güney Afrika); Clare Langan (Crawford Sanat Galerisi, Cork, İrlanda); Giulio Squillacciotti (GAMeC / Bergamo Modern Çağdaş Sanat Merkezi); Himali Singh Soin (Project 88, Mumbai, Hindistan); Agnė Jokšė (CAC / Contemporary Art Centre, Vilnius, Litvanya); Rehana Zaman (Whitechapel Gallery, Londra, Birleşik Krallık); Patty Chang (Ballroom Marfa, Marfa, Teksas, ABD), Kiri Dalena (MCAD / Çağdaş Sanat ve Tasarım Müzesi, Manila, Filipinler) filmleri 30 Eylül tarihine kadar izlenebilecek.


9 sanatçı filmi

Müzenin birinci katında görülebilecek programda yer alan filmler ise şöyle:

  • Bir Arkadaş Buluşması İçin Ortamı Hazırlamak (2020, Himali Singh Soin)
  • Biz Gittiğimizden Beri Kalan (2020, Giulio Squillacciotti)
  • Gezgin Suyun Çağrısı Bölüm 1 & 2 (2016, Patty Chang)
  • KASSARAM (2020, Thania Petersen)
  • Kutu (2020, Sena Başöz)
  • Mag-uuma: Çiftçi (2014, Kiri Dalena)
  • Sevgili Arkadaş (2019, Agnė Jokšė)
  • Sharla, Shabana, Sojourner, Selena (2016, Rehana Zaman)
  • Şehirden Kaçış (2015, Clare Langan)


2021'in konuğu Sena Başöz

Programa bu yıl, İstanbul Modern'in davetiyle, sanatçı Sena Başöz katılıyor; Başöz'ün Kutu adlı videosu 2021 yılı içinde hem İstanbul Modern'de hem de programın uluslararası ortaklarında gösteriliyor.


22 sanat kurumunun ortaklığıyla

Londra'daki Whitechapel Gallery öncülüğünde 2008 yılında başlayan Artists' Film International farklı coğrafyalardan 22 sanat kurumunun ortaklığıyla devam ediyor.

Bu kapsamda video sanatıyla ilgili araştırmalarını birbirleriyle paylaşan kurumlar, her yıl belirli bir tema çerçevesinde ülkelerinden bir sanatçı ve çalışmasını seçerek programa katılıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU