Kendi intiharını satır satır kaleme alan Türk aydını: Beşir Fuat

1887 yılında henüz 35 yaşındayken intihar eden Beşir Fuat'ın ölümü Türk aydınları arasında bir şok etkisi yarattı. Batı düşüncesinin en güçlü sesi Fuat'ın ölüm şekli, pozitif bilimlere yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu

Türk aydınları içerisinde Beşir Fuat, sıra dışı bir yere sahiptir. 

Henüz 35 yaşında intihar ederek hayatına son veren Fuat, ölümüyle büyük bir şok yaratmıştı. 

Tüm benliğini bilime ve pozitif düşünceye adayan bu genç aydının ölümü başta Natüralizm olmak üzere birçok fikir akımının sorgulanmasına ve pozitif bilimlere yönelik şüphesiz inancın sarsılmasına neden olmuştu.

Dönemin kudretli gazetecisi Ahmet Mithat Efendi bu trajediyi şu sözlerle anlatacaktı;

Pek çok müntehirlerin suret-i intiharları okunmuştur. Fakat Beşir Fuad kadar metanetle bu felâket-i müthişeyi kendi başına ikâ etmiş bir kimse görülmemiş ve işitilmemiştir.

(Beşir Fuad - Ahmet Mithat Efendi)


1853 senesinde dünyaya gelen Beşir Fuad, hali vakti yerinde olan Gürcü kökenli bir ailenin çocuğuydu.

Babası çeşitli vilayetlerde mutasarrıflık yapan Fuat, babasının Halep'teki görevi sırasında bir Cizvit Mektebinde eğitimini sürdürmüştü. 

Bu; Fuat'ın Tanrı ile olan rabıtasını kesmesine ve bilimi, hayatındaki yegâne rehber kabul etmesine neden olan en başat sebep olarak düşünülmektedir.
 

cemil meriç (1).jpg
Cemil Meriç


Cemil Meriç, onun tedrisatının ruh ve mana dünyasında yarattığı bunalımını şu sözlerle aktarır;

Alışkanlıkları ile Osmanlı, kafasıyla Fransız. Beşir Fuad'ı Cizvit'ler zehirledi. İmanını kaybeden o coşkun zekâ, yeni bir din buldu kendine: Maddecilik. Batının müsbet ilimlerini naslaştırdı. Kılıç bir fetih aracı değildi artık.

Zafer rüyaları ancak kalemle gerçekleşebilirdi. Abdülaziz Han'ın yaveri bu çetin kavgaya kahramanca atıldı. Ama çağdaşlarının dilini konuşmuyordu Beşir. Her makaleyle biraz daha yalnızlaşıyor, uçurum biraz daha derinleşiyor, anlayışsızlık kine inkılap ediyordu.

Burkulan şuurunu uyuşturmak için içkiye ve kadına koştu. Nafile… Dudaklarında günahların buruk tadı, bezgin ve yorgun. Kavgaya devam etti. Gönülle aklın, şiirle nesrin, imanla inkârın, Doğu ile Batı'nın kavgası. O yalçın irade, bu çılgın savaşa üç yıl dayanabildi.

(Kırk Ambar - Cemil Meriç)


Batılı bir eğitim almış olan Beşir Fuat, Sultan Abdülaziz'in yaverlik görevi başta olmak üzere birçok devlet kademesinde önemli görevler üstlendi.

Girit başta olmak üzere birçok cephede savaş kahramanı sayılabilecek yararlılıklar gösterdi.

Ahmet Mithat Efendi onun mizacını ve fiziki özelliklerini şöyle tasvir eder; 

Karib orta boylu, tıknaz vücutlu, gayet mütenasib vücutlu kavviyül bünye bir babayiğit olup… Hele gözlerinden saçılan zekâ nurları il nazarda kendisinin gayet siretül intikal bir genç olduğunu tanıttırırdı.

(Ahmet Mithat, age.)


Ahmet Mithat'a göre yaşadıkları çağda Doğu'nun en zeki savunucusu Muallim Naci ise Batı'nın en güçlü sesi de Beşir Fuat'tı. 

Beşir Fuat'ı yakından tanıyan Ahmet Mithat Efendi onun en büyük kusurunu kimliksiz oluşuna bağlardı.

Kendi toplumunu ve dinini ilkokul çocuğu düzeyindeki malumatlarla tanıyan Fuat, sahip olduğu azıcık malumatı da asıl kaynağından değil de Fransızca ve İngilizce çevirilerinden öğrenmişti;

Ahmet Mithat'a göre özellikle Kuran-ı Kerim'i Fransızca tercümesinden öğrenmesi onun meseleleri yanlış ve eksik yorumlamasına neden olmuştu. 
 

ahmet Mithat Efendi 2 (2).jpg
Ahmet Mithat Efendi


Kendi din ve geleneklerinden kopmuş Beşir Fuat için artık pozitif bilimlerin bir 'batıla' dönüşmesini ise Yazı Makinemiz Ahmet Mithat Efendi şöyle aktarmaktadır;

Ne faide ki bir hikmet-i batıla o biçarenin zekâsını zehirleyerek milletine en büyük hizmet-i ilmiye ile iftihar edenlerin en ser-firazı olmak şerefinden o biçareyi mahrum bırakmıştır.

(Ahmet Mithat, age.)


Beşir Fuat'ın intihar nedenleri

Beşir Fuat'ın annesi şizofreni hastasıydı. 

Bir Ntüralist akım temsilcisi olarak Fuat, hastalıkların kalıtsal olduğuna inanıyor ve bir gün kendisinin de mutlaka cinnet geçireceğine inanıyordu. 
 

Beşir Fuat -.jpg
Beşir Fuat 


Ayrıca kişisel hayatı son derece çalkantılıydı. Birçok evlilik yapmış; ama bir türlü aradığı saadeti bulamamıştı.

Genelevlerde çalışan bazı kadınları kötü yoldan kurtararak onlarla ilişki yaşamaya başlaması birçok kötü alışkanlığa sahip olmasına neden oldu.

Bu kötü alışkanlıkların başında; tehlikesine rağmen bilhassa zengin gençler arasında süratle yayılan eroin zerk etme alışkanlığı başta geliyordu. 

Yakın zamanda Namık Kemal ismini koyduğu bir oğlunun ölümü ise Beşir Fuat'ın bir başka trajedisiydi.
 

Ahmet Okay.jpg
​​​​​​​Ahmet Oktay


Ahmet Oktay, Beşir Fuat'ın buhranlarını ve intihara giden sürecini ise şu sözlerle şiire dökmüştür;

Ey hafıza! Kanıyor Ne varsa süzdüğün. Siyah zambak: Koridorlarında usulca açan o Cizvit mektebinin 'Gecede yazmayı mutad edindim' daha o zamandan. Sırdır çünkü yazı: Candan doğar ve ayan ettikten sonra sır olur.


Ah! Gülün yok. Doğ karanlığın devâsa rahminden de okurum hisset beni: 'İntiharımı da fenne tatbik edeceğim: Şiryanlardan birinin geçtiği mahalde cildin altına klorit kokain şırınga edip buranın hissini iptal ettikten sonra orasını yarıp şiryanı keserek seyelân-ı dem tevlidiyle terk-i hayat edeceğim'

Zevcem! Kim kimin uçurumu? Her ağuş, ne yapsak bir serzeniş aslında. Metresim! Kucaklaştık ama daha bir kez buluşmadık. Tecilin dolmasını bekledim ben. Suret-i Varaka 'Ameliyatımı icra ettim. Hiçbir ağrı duymadım. Kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım' Ki kâğıt dahi kanla mülemma


Beşir Fuat'ın intihar edeceği günde dahi kimse onun böyle bir çılgınlık yapabileceğine ihtimal vermiyordu.

Ölürken mektup bıraktığı kişilerden birisi olan Ahmet Mithat, onun son günündeki şen şakrak tavrına uzunca değinmektedir. 

Her zaman yaptığı gibi matbaaya gelen Beşir Fuat'ın o gün intihar edeceği kimsenin aklına gelmemişti.
 


Onun ölümü ekonomik sebeplere bağlayan kimseler olduğu gibi intiharı iki senedir planladığı ama kitap çalışmalarından dolayı bunu ertelediğini söyleyenler de olmakla beraber Ahmet Mithat, durumu beklenmedik olarak yorumlamaktadır. 

Beşir Fuat'ın yaşadığı buhranı Ahmet Mithat'a yazdığı mektuptan şu şekilde öğreniyoruz;

Eve geldiğim zaman zevcem, niçin her akşam gelmiyorsun, diye serzenişler eder, ağlar. Evde birkaç gün kalıp Kuzguncuk'a gittiğim vakit, artık sen benden bıktın diyerek metresim ağlar. Ben iki cami arasında beynamaz gibi kaldım. Hiç birine dert anlatmak mümkün değil.

(Ahmet Mithat Efendi - Mezardan Bir Sada)


Beşir Fuat intiharını ise satır satır şu sözlerle mektuba dökecekti;

Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum diyerek kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı.


Beşir Fuat'ı kanlar içerisinde bulduklarında henüz ölmemişti. Doktora söylediği son sözler ise "Doktor beş dakikalık ömrüm kaldı ne uğraşıyorsun!" olacaktı. 

Ölümünde ailesinin ya da bir başkasının dahli olmadığını da kaleme alan Fuat, ölümü esansında istihza yaparak güldüğünü belli etmesini ise Ahmet Mithat dehşetle karşılamıştır;

Sair efkârı sakimelerine güldüğüm gibi, bu zannı batıllarına intihar etmek üzereyken bile yine kendimi kahkahalarla gülmekten men edemiyorum. Ben sivrisinekli yerlerde çok bulundum ve hatta uykumdan dahi mahrum olmadım. Onların vızıltısından hiçbir tesir bana hâsıl olmaz.


Ahmet Mithat Efendi'ye göre onun en büyük travması annesiydi. Annesinin cinneti ile başa çıkmak yerine hastaneye göndermesi ve hastalığının bir gün kendisine sirayet edeceğine olan kuvvetli inanışı Beşir Fuat'ı ölüme sürükleyen asıl sebepti.

Öte yandan miras davaları ve ekonomik sorunlar gibi sebeplerin asılsız olduğuna dair en büyük kanıt Beşir Fuat'ın ardında bıraktığı mirastı.

Ahmet Mithat'a göre kalemiyle çok rahat geçinebilecek Beşir Fuat'ın sahip olduğu miras da hiçbir yazarın ulaşamayacağı miktarlardaydı. 

Aman ya Rab, aman ya Rab! Malının bitmesini esbab-ı intihardan addeden bu bedbaht çocuğun daha bin beş yüz liralık malı varmış!


En çok kazanan muharririn o dönemde yıllık kazancının iki yüz lirayı bulmadığı göz önüne alındığında Beşir Fuat'ın maddi bir problemi olmadığı anlaşılacaktır.

Ayrıca Ceride-i Havadis gibi bir yayının başmuharrirliği gibi vazifeleri üstlenen Beşir Fuat'ın işsiz kalmak gibi bir kaygısı söz konusu dahi olamazdı. 

Ahmet Mithat'a göre Beşir Fuat'ın katili materyalizm düşüncesinden başka bir şey değildi;

Ya bu netice-i müdhişe ve fâciadan dolayı mes'ul kimdir? Hiç şüphe yok ki o hikmet-i bâtıla! Öyle ise Materyalizm denilen hikmet-i maddiyeye yani maddi bir burhan-ı iptal olmak üzere sû-i akibetten başka bir şey aramak lazım gelir.


1887 yılında henüz 35 yaşındayken intihar eden Beşir Fuat'ın ölümü Türk aydınları arasında bir şok etkisi yarattı.

Batı düşüncesinin en güçlü sesi Fuat'ın ölüm şekli, pozitif bilimlere yönelik eleştirilerin artmasına neden oldu.

Cemil Meriç gibi aydınlar onun intiharını Batılı düşünce sisteminin yarattığı köksüzlüğün son noktası olduğunu belirterek bazı fikirlerin tehlikesini şöyle aktaracaktı; 

Don Kişot'u kitaplar çıldırtmıştı. Beşir'i ise kitaplar öldürdü.

 

 

*Daha ayrıntılı bir okuma için Ahmet Mithat Efendi'nin "Beşir Fuad" isimli biyografi eseri incelenebilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU