Geçmişte kalan geleceğe kızıyor

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kaybetmeyi bilmeyen bir spor kültüründe, uzun zaman başkanlık yapmış bir isim Aziz Yıldırım. Nerdeyse çeyrek asır başkanlık edecekti, son seçimi de kazansaydı, ama olmadı.

Başkanlık yaptığı dönemde, görmediği kriz kalmadı. Hapse girdi, takım otobüsü kurşunlandı, tarihi dönemler yaşayarak, Fenerbahçe tarihine geçti.

Fenerbahçe için her türlü fedakârlığı yaptı, sportif başarı ve başarısızlıklar bir yana, bir dönem ismi Fenerbahçe ile eşanlamlı oldu adeta.

Öyle ki son yaptığı basın toplantısında bile "Ben Fenerbahçe'nin kendisiyim" dedi. Çünkü gerçekten öyle olduğuna inandı.

Para ise para harcadı, hapis ise hapis yattı, zaman ise zaman verdi, aile ise ailesi Fenerbahçe oldu. Ödeyebileceği her maliyeti ödedi.

Ama bir şeyi umursamadı Aziz Yıldırım. Doksanlı yılların futbol iklimi ve taraftarı yoktu artık. Zaman değişmişti ve değişim kaçınılmazdı.

Ve buna ek olarak Fenerbahçe camiası, çok yorgundu. Bununla beraber, Aziz Yıldırım'ın başkanlık döneminde, Galatasaray 8, Beşiktaş 4 ve Trabzonspor ise 7 başkan görmüştü. 

Seçimi kaybettiği kongrede, yıkıcı bir mağlubiyet alan Aziz Yıldırım, yaptığı her fedakârlığın karşılıksız kaldığını düşünerek ayrıldı başkanlıktan.

Basın toplantısını da yaparken, aslında iade-i itibar istedi Aziz Yıldırım. 'Fenerbahçe çok kötü durumda ve Ali Koç çok başarısız' diyerek, kendisinin göreve çağırılmasına ihtiyaç var talebi idi bu basın toplantısı.
 

 

Aziz Yıldırım, değişimi hala reddediyor

Giderken yaşadığı hayal kırıklığını, camiadan göreve geri dön isteği olursa, telafi edebileceğini düşündü belki de.

Fakat iletişim kazaları ile dolu olan basın toplantısında, Ali Koç yönetimini SPK'ya şikâyet edecek kadar kaybetti kendini Aziz Yıldırım.

Ve değişen dünyayı, yine reddetti. Geçmişte kalan, geleceğe kızıyor maalesef. Geçmiş model teknik adamlar, geçmiş model yorumcular ve geçmiş model başkanlar da bu yüzden değişimi ıskalıyorlar.

Büyük bir değişim vaadi ile gelen Fenerbahçe Başkanı Ali Koç da bu yüzdendir ki camiada el üstünde tutuluyor.

Mevcut başkanların karşısına rakip olan Ali Koç ve Galatasaray Başkanı Burak Elmas gibi başkanlar, genç başkan diye lanse ediliyor; ama aslında genç olan onlar değil, futbol sistemi demode ve yaşlı.

Bununla beraber, Aziz Yıldırım'ın basın toplantısında yaptığı bazı eleştirilerin karşılığı olsa da başarılı bir başkanlık dönemi yaşadı Ali Koç.

Batmış, teknik olarak iflas etmiş, Avrupa'nın borcu en yüksek kulüplerinden biri olan Fenerbahçe'nin, transfer yapması ve tahtasının kapanmaması bile başlı başına bir başarıdır aslında.

Aziz Yıldırım'ın hala geçmişteki gibi "Parayı basacaksın, getireceksin" söylemi bile gerçeklikten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Bu yüzdendir ki hala geçmişte kalıyor.
 

 

Ali Koç, gemisini suyun üstünde tuttu

Geçmiş yönetimlerin borçlanmayı, döviz cinsinden yapmaları ile kulüplere nasıl zarar verildiği ortada.

Ali Koç başkan olunduğunda 5,5 lira olan euro kurundan 612 milyon euroluk borç 3,4 milyar TL idi. Şimdi 508 milyon euroya inen borç,  TL bazında 5,3 milyar TL olmuş.

Yani döviz cinsinden borç düşerken, TL cinsinden inanılmaz artmış. Çok sayıda gayrimenkul alsanız bile, yüksek faizler ve açık döviz pozisyonu ile bu borçlarının yönetilemeyeceğini gösteriyor.

Bu yüzdendir ki saha içinde ne kadar çok hata yaparsa yapsın Ali Koç, başarılı bir başkanlık dönemi geçirdi. Aynı şekilde Galatasaray'ın yeni başkanı Burak Elmas da bunu başardığında başarılı olacaktır.

Sportif açıdan çok hata yaptı Ali Koç. Aziz Yıldırım tarafından yapılmış birçok şeyi, tekrar denedi.

Yaşlı yabancı futbolcular, çok transfer, çok sayıda hoca değişikliği, plan ve projeden uzak teknik adam tercihleri, daha önce kulüpte görev almış aynı isim ile yerel rekabette var olmaya çalışma, altyapıdan uzaklaşma, üretimsizlik, popülist sportif kararlar ve sonuç olarak 3 yılda gelen sportif başarısızlık.

Ama yıllarca kulüp gelirlerinin temlik altında olduğu, sponsor gelirlerinin harcandığı, gelirlerin faize gittiği, giderlerin döviz, gelirin Türk Lirası olan bir finansal yapıda batmış bir gemiyi, denizin üstüne çıkardı şimdilik.

Cilasız, boyası dökülmüş, yelkeni, motoru, küreği olmayan bir geminin gitmesi de zor. Şimdi artık yavaş yavaş yol almak zorunda. Her sportif başarı, rüzgâr olacak bu gemiye.

Geçmiş model yönetimlerin ve spor adamlarının, kendilerini vazgeçilmez kılıp, kulüpleri nasıl borçlu hale getirdiği ortada. 

Bu yüzden de artık futbolcular, teknik adamlar, yönetimler, başkanlar hatta taraftarlar da değişmek zorunda. Yoksa bu gemiler bu yükleri taşımaz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU