Türk futbolu, voleybol ve basketbolun ulaştığı başarıya hasret... Taner: Duygusal ve sorumsuzca yaklaşımlardan kaynaklanıyor

Türk sporunun yüzü basketbol ve voleybol branşlarında gülerken en büyük yatırımların yapıldığı futbolda istenen sonuçlar elde edilemiyor. Spor yazarı Güven Taner, futbolda beklentilerin altında kalınmasının nedenlerini Independent Türkçe için yorumladı

Sporla oldukça iç içe olan Türkiye'nin yüzü, son yıllarda voleybol ve basketbolda elde edilen uluslararası başarılarla gülerken, ülkedeki en popüler spor olan ve milyarlarca lira yatırım yapılmasına rağmen karşılığı alınamayan futbolda elle tutulur bir başarı yakalayamıyor.

Türk voleybolu Avrupa kupalarında sıkça şampiyonluk ve final görürken, basketbolda ise Anadolu Efes ile zirveye ulaşıldı.

Parkede kulüpler bazındaki en prestijli organizasyon olan THY Avrupa Ligi'nde (EuroLeague) Anadolu Efes'in şampiyon olmasıyla Türk basketbolu hem bugün hem de gelecek için umut verirken futbolda aynı durum söz konusu olamadı.

Futbolda 2020-21 sezonunda 5 takımla Avrupa'da temsil edilen Türkiye, uluslararası arenaya ilk turlarda veya grup aşamalarında veda etti. Bu durumun, sistemsizlik ve günü birlik planlardan kaynakladığı belirtildi ve en çok eleştirilen konuların başında geldi.

2000 yılından itibaren Galatasaray'ın UEFA Kupası, UEFA Süper Kupa; A Milli Futbol Takımı'nın dünya üçüncülüğü gibi başarılar Türk futbolu adına büyük önem taşıyordu.

Dönem dönem Türk ekipleri; Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray uluslararası arenada gruptan çıktı. Bunlar çeyrek ve yarı finallere erişti ama devamlılık sağlanamadı. Sonraki yıllarda da bu başarıların çok uzağında kalınması, Avrupa ile aradaki makasın daha da açılmasına neden oldu.

 

Anadolu Efes-AA1.jpg
EuroLeague şampiyonu olan Anadolu Efes, Avrupa'nın en büyüğü oldu / Fotoğraf: AA

 

Türkiye, basketbol ve voleybolun yanı sıra olimpik branşlarda da adından söz ettiriyor

Sporun hayatın birçok alanına nüfuz ettiği Türkiye, basketbolda Fenerbahçe ve Anadolu Efes; voleybolda Vakıfbank, Eczacıbaşı ile A Milli kadın ve erkek takımlarıyla adından söz ettirirken, olimpik branşlara da damga vurdu.

Fenerbahçe, 2016-17 sezonunda EuroLeague'de normal sezonu 48 puanla 5. sırada bitirerek Final Four'a katılmaya hak kazanmış, yarı finalde Real Madrid'i, finalde ise Olympiakos'u saf dışı bırakarak basketbolda Avrupa'nın en büyüğü olmuştu.

Başantrenör Ergin Ataman önderliğinde son yıllarda EuroLeague'e damga vuran Anadolu Efes, geçen sezon turnuvanın pandemi nedeniyle iptal edilmesinin ardından bu yıl hedefine ulaşmanın mutluluğunu yaşadı. 

İstanbul ekibi, EuroLeague finalinde karşılaştığı İspanya ekibi Barcelona'yı 86-81 mağlup ederek turnuvayı şampiyonlukla taçlandırdı ve kupayı Fenerbahçe'nin ardından ikinci kez Türkiye'ye getirmenin gururunu yaşadı.

Voleybolda uzun yıllardır Avrupa'da adından söz ettiren Eczacıbaşı ve Vakıfbank'ın yanına A Milli kadın ve erkek takımları ile Galatasaray HDI Sigorta, Sistem9 Yeşilyurt, Ziraat Bankkart takımları da isimlerinden söz ettirdi.

 

Ayşe Begüm-AA.jpg
Ayşe Begüm Onbaşı / Fotoğraf: AA

 

Türk sporcular sadece takım sporlarında değil olimpik branşlarda da büyük başarı sergiledi.

Türk jimnastiği, Nazlı Savranbaşı, İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan; Duygu Doğan, Azra Akıncı, Peri Berker, Nil Karabina ve Eda Asar'dan oluşan "Altın kızlar", Elif Çolak-Sıla Karakuş ikilisi ve Ayşe Begüm Onbaşı ile katıldıkları turnuvalarda kazandıkları madalyalar ve kırdıkları rekorlarla isimlerini dünya spor tarihine yazdırmayı başardı. 

Tüm bunlara karşılık ise futbolda uluslararası arenada istenilen başarılara erişilemedi. Bu sezon Avrupa sahnesinde beş takımla mücadele eden Türk temsilcileri Galatasaray, Beşiktaş ve Alanyaspor eleme turlarında, Başakşehir ve Sivasspor ise ilk grup maçları sonunda organizasyonlara veda etti.

Borcu 15 milyar liraya dayanan Süper Lig kulüplerinin Avrupa arenasında başarıdan oldukça uzak kalması, akıllara "voleybol, basketbol ve olimpik branşlarda elde edilen başarı futbolda neden gelmiyor" sorusunu getirdi.

Spor yazarı Güven Taner, Türk futbolunun voleybol ve basketbolun geride kalma nedenlerini Independent Türkçe için yorumladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Taner: İşleri duygusal yaklaşımlarla ve genellikle 'sorumsuzca' yürütmekten kaynaklanıyor 

Taner, hemen hemen her yıl 4-5 takımla Avrupa sahnesinde yer alan Türk takımlarının başarıdan uzak kalmasını "İşleri, işin adamlarının yapmaması" olarak nitelendiren Taner, şu değerlendirmeyi yaptı:

İşleri maddi manevi karlılık amacı ile değil, duygusal yaklaşımlarla ve de genellikle 'sorumsuzca' yürütmekten kaynaklanıyor. Kulüplere işin adamları yönetici olamıyor. Olanlar işin adamlarını doğru seçip göreve getirmiyor! Kulübü büyüten taraftar, genellikle hemen başarı istiyor. Kısa vadede istenen başarı baskısı yöneticiyi –ki yönetici de kısa vadede istiyor bunu– sağlıklı hesap yapmaktan, durumu ölçüp biçmekten uzaklaştırıyor. Başarılar da rastlantıya kalıyor.

Bu yapının geçmişten günümüze sürüp gelmesinin olumsuz bir birikim yükü ürettiğini dile getiren Taner, "Bugün ara sıra işi iyi bilenler göreve gelse de onlar da birikimin baskısı altında ancak günün işlerini yürütebiliyorlar" eleştirisinde bulundu.

Yaşanılan sıkıntılı dönemlerin çabuk aşılması için, "UEFA kriterleri ve TFF harcama limitlerinin vereceği kısa vadeli sıkıntılara katlanılmalı" uyarısını yapan Taner, "Çünkü geleceğin gönencini bu katlanma doğuracaktır. Ancak unutulmamalı ki, yalnızca saydığımız düzenlemelere değil, yöneticiyi bilinçlendirecek önlemlere de gereksinimimiz var" şeklinde görüş belirtti.

"Genel Kurulların yönetici seçme yöntemleri gelişmeli, daha çok sorumluluk almaları sağlanmalı"

Türkiye'de özellikle "Üç Büyükler" olarak adlandırılan Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe, dönem dönem uluslararası arenada başarı elde etse de bu başarıların devamı getirilemedi. 

Başarının devam etmemesindeki en büyük nedenleri sorduğum Taner, şu yanıtı verdi:

Biri, kulüp ekonomilerimizi uluslararasında mücadele verilen kulüplerin düzeyine çıkarmamız ya da yaklaştırmamız gerektiğidir. İkincisi yönetici kalitesinin artmasıdır. Genel Kurulların yönetici seçme yöntemleri gelişmeli, daha çok sorumluluk almaları sağlanmalıdır. Üçüncüsü toplumsal bilinci geliştirerek, kamuoyu baskılarını olumlu bir yapıya kavuşturmaktır.

"Sorun tek başına parada değil, paranın kullanılmasındadır"

Türk spor kamuoyunda voleybol ve basketbolda başarıya ulaşan kulüplerin şirket oldukları, bu nedenle başarıya ulaşmada daha verimli oldukları yönünde görüşler mevcut. Ayrıca kulüplerin satılması veya şirketlerle birleştirilmesi halinde ekonomik rahatlığın sağlanacağı ve bu hamleyle başarının geleceğini savunanlar da bulunuyor. 

"Buradaki ayırtıyı kaçırmamak gerekir" diyen Taner, şunları kaydetti:

Sorun tek başına parada değil, paranın kullanılmasındadır. Kullanılma amacındadır. Kullananın duyduğu sorumluluk düzeyindedir. Söz gelimi bir yöneticinin geçmişteki üstün performansı ile ünlenmiş ama artık o verimde olmayan bir futbolcunun transferi ile kendine topluluk içinde prim yaptırmaya çalışması mı; yoksa gerçekten işine yarayacak oyuncuyu bulup, onunla sportif başarıyı araması ve bulması mı doğrudur?

"İyi takım ille de kazanmaz, iyi takımlar mutlaka transferle kurulmaz"

Voleybol ve basketboldaki yöneticilerin öncelikle parayı kullanmayı bildiklerini dile getiren Taner, "İşin adamlarını görevlendirmektedirler. Yatırımlarında futbola oranla çok az yanılmaktadırlar. Bu sporlarda iyi takımlar iyilikleri oranında genellikle kazanırlar. Ama futbolun doğası biraz farklıdır. İyi takım ille de kazanmaz. İyi takımlar mutlaka transferle kurulmazlar" ifadelerini kullandı.

Voleybol ve basketboldaki gibi futbolda da gelişimin mümkün olduğunu belirten Taner, buradaki ilerlemenin ise bilinçlenme ile başarılacağını söyledi:

Ya kulübüne ve ülke sporuna katkı yapmanın peşine düşerek kendini bilinçlendirmiş insanlar kendiliğinden ortaya çıkacak, iyi işler yaparak örnek olup başkalarını da yukarı çekecekler. Ya da toplumsal bilinçlenmenin getireceklerini bekleyeceğiz. Ve elbette ülke sporunu yönetme görevinde olanlar öyle yöntemler geliştirecekler ki… Toplum bunların içinde kendini toparlayacaktır.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU