Avrupa göçmenleri yüzüstü bırakıyor: Akdeniz'deki mezarlığa fazla kayıtsız kaldık

Libya uygun korumayı sağlayabilene kadar, Avrupa kıtası bir bütün olarak uluslararası sularda arama kurtarma görevlerine devam etmeli

Denizdeyken gözaltına alınan mülteciler ve göçmenler Libya'nın başkenti Trablus'daki deniz üssüne götürülüyor (Mahmud Turkia/AFP)

Kurtarma gemisi, Libya kıyıları açıklarında filikaları batan göçmen ve mültecilerden aynı anda üç farklı imdat çağrısı aldı.

Hepsi, konumundan en az 10 saatlik uzaklıktaydı.

Aynı anda üç yerde bulunamadığınızda ve her değerli saniye önemliyken ne yaparsınız?

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu, Avrupalı bir denizcilik ve insani yardım örgütü olan SOS Mediterranee'nin iki hafta önce karşı karşıya kaldığı kabustu. Bu, Libya kıyıları açıklarında uluslararası sularda devriye gezen bir avuç sivil toplum kuruluşundan (STK) biri.

48 saat boyunca, Avrupa'ya giden deniz yolunda ilerlemeye çalışan yüzlerce savunmasız erkek, kadın ve çocuğun kurtarılması gerektiği bilgisini aldılar.

SOS Mediterranée tehlikedeki filikalardan birinin koordinatlarına ulaştığında, suda botun sönmüş kalıntılarını ve ne yazık ki bir dizi ceset buldu, cesetlerden biri can yeleğinin üzerine eğilmişti. Bottaki 130 kişinin hepsinin boğulduğuna inanılıyor.

Bu olay Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre bu yıl Orta Akdeniz'deki en büyük tekil gemi kazasıydı. Ölümcül olay, 2021'de toplam 500 göçmen ve mültecinin boğulduğu anlamına geliyordu ki bu, geçen yılın aynı dönemindeki toplam ölü sayısının üç katı.

Denizde tehlikedeki botlar için bir acil yardım hattı olan Alarm Phone yardım grubu, bir tweet'te, korkunç olaydan hemen önce yaklaşık 10 saattir botla temas halinde olduklarını ve botun "GPS konumunu ve gemideki korkunç durumu Avrupalı ve Libyalı yetkililere defalarca aktardıklarını" söyledi. Grup, buna rağmen denizde tehlikede olan botu yalnızca SOS Mediterranée gibi devlet dışı aktörlerin aradığını söyledi.

Her yıl binlerce göçmen ve mülteci, Avrupa'ya sığınma umuduyla derme çatma teknelere ve botlara binmek için Libya boyunca tehlikeli bir yolculuk yapıyor. Ancak AB, Libya kıyılarında yürüttüğü arama kurtarma operasyonlarını 2018'de sonlandırdığından beri Orta Akdeniz'deki krize devlet öncülüğünde uygun bir yanıt gelmedi.

Şimdi, daha önce gelenlerin yerini alan Themis Operasyonu var. Fakat program arama kurtarmanın "çok önemli" bir öğe olduğunu söylese de faaliyet, Themis Operasyonunun "artırılmış hukuki yaptırım odağına" sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Dolayısıyla şu anda umursama yükü STK teknelerinin, şans eseri orada olan ticaret gemilerinin ve insan hakları grupları tarafından savunmasız göçmenlere ve mültecilere kötü davranmakla suçlanan Libya sahil güvenliğinin üzerinde.

AB'den fon alan Libya sahil güvenliği de tekneleri durduruyor ve onları savaşın harabeye çevirdiği Libya'ya geri götürüyor. Burada göçmenler ve mülteciler korkunç derecede bakımsız gözaltı merkezlerinde tutuluyor. Eğer özgürlerse, fidye için kaçırılma, köleleştirme, işkence görme ve ölüm riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Uzun süredir milislerin, cihatçıların ve kaçakçıların pençesindeki bir ülke olan Libya'daki korkunç koşullar iyi biliniyor. Birçok muhabir gibi ben de 7 yılımı göçmenlerin ve mültecilerin Libya'daki gözaltı merkezlerinin içinde ve dışında karşılaştıkları korkunç şiddeti ve de denizdeki dehşetli kurtarmaları belgelemekle geçirdim. Bu yüzden, Avrupa'nın sadece sınırlarını kapatmakta üstelemesi boş yere çabalıyormuşuz gibi hissettiriyor.
 


Akdeniz'de kurtarma gemileri de işleten Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekimde, STK'lere ait kurtarma gemilerinin hayat kurtarmasını engellemek için Avrupa hükümetlerinin teknelerini alıkoyduğunu bile iddia etti.

Eylülde, MSF ve Sea-Watch tarafından işletilen arama kurtarma gemisi Sea-Watch 4, Sicilya'nın Palermo limanında İtalyan yetkililer tarafından alıkonmuştu. O dönem MSF, bunun 5 ay içinde alıkonulan 5'inci STK arama kurtarma gemisi olduğunu söylemişti.

Bana göre, 2018'den beri Avrupa'nın tepkisi krize göz yummak oldu. Avrupa, botların önünü kesmek ve onları Libya'ya geri götürmek için Libya kıyılarını güçlendirmeye odaklandı. Ülkede biraz zaman geçirmiş herkes, bunun insanlık dışı bir çılgınlık olduğunu bilir.

Libya'da koşullar her yıl daha da kötüleşiyor. 2020'de başkent Trablus için tam anlamıyla bir çatışma yaşandı. Çatışma sona ermesine ve meşru bir birlik hükümeti olmasına rağmen, bu hükümet güçlü ve şiddet yanlısı kaçakçıları durdurmak için yeterince güçlü değil.

Son birkaç yıl, kaç kişi çoğu durumda ölmek üzere Libya'ya geri gönderilirse gönderilsin, denizde boğulmak üzere bırakılırsa bırakılsın, dünyanın en çaresizlerinin hâlâ Avrupa'da daha iyi bir yaşam aramaya çalıştığını gösterdi.

Bu yüzden, bu insanlık dışı "caydırıcılar" yalnızca daha fazla erkek, kadın ve çocuğun öldüğünü gördü.

Libya makamları göçmenlerin ve mültecilerin güvenliğini garanti altına alabilene kadar, keyfi gözaltına son verip göçmenlerin tutulduğu hapishanelerin koşullarını iyileştirene kadar, Avrupa, Libya kıyıları açıklarındaki uluslararası sularda arama kurtarma görevlerine devam etmeli.

Avrupa ülkeleri insanları güvenli limanlara götürmek için düzgün işleyen bir bölgesel karaya çıkarma programı da oluşturmalı ve kurtarılanları otomatik olarak gözaltına almak yerine, güvenli bir şekilde yasal koruma altına alınabilmeleri için başka bir Avrupa ülkesine hızlı bir şekilde taşınmalarını ayarlamalıdır.

Dünya, Akdeniz mezarlığı karşısında fazla hissizleşti.

Daha fazla kişi gereksiz yere hayatını kaybetmeden önce bu artık sona ermeli.



Bel Trew'un makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Avrupa göçmenleri ve mültecileri yüzüstü bırakıyor: Akdeniz'deki mezarlığa fazla kayıtsız kaldık

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU