Afrika'da özel güvenlik: Kimine selamet kimine felaket

Yusuf Kenan Küçük Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Mozambik'in kuzeydoğusundaki Cabo Delgado eyaleti, Afrika'nın kronik istikrarsızlık alanlarından birisi olmaya aday görünüyor. 

2011 yılında eyalet sınırları içinde ve komşu deniz alanlarında keşfedilen zengin doğalgaz yataklarının "kaynak laneti" için yeni bir örnek olma ihtimali gittikçe artıyor. 

Bu bağlamda 2017 yılında başlayan isyan hareketi (insurgency) bölgedeki güvenlik ortamını ortadan kaldırmış durumda. 

Son olarak 24-27 Mart günlerinde "Irak-Şam Islam Devleti" (IŞİD) bağlantılı olduğu iddia edilen isyancıların Palma kentine düzenlediği saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti. 

Saldırı üzerine başlatılan operasyonda Mozambik ordusunun yanı sıra Güney Afrika menşeli "Dyck Advisory Group" adlı özel güvenlik şirketi de yeraldı. 

Üç gün süren olaylarda onlarca kişi öldürüldü ve en az 11 bin kişi yerlerinden oldu. 

Sorunun başladığı 2017 yılından bu yana ise bölgede en az 2 bin 500 kişi hayatını kaybetti, 700 bin kişi de yerlerinden oldu. 

Somali'deki terör örgütü ile bağlantısı olmamasına rağmen yerel halk tarafından "El-Şebab" olarak adlandırılan bu isyancı grupların ortak bir amaçları veya organik bağlantıları bulunduğuna dair henüz net bir bilgi yok. 

Ancak BBC'den Frank Gardner'in de dikkat çektiği üzere kesin olan bir şey var; on yıllardır devlet tarafından ihmal edilen bölge halkının mağduriyetleri, bugün silahlı isyan olarak günyüzüne çıkmış bulunuyor. 

Mozambik hükümeti ise sosyo-ekonomik sorunlara eğilmek yerine yangına körükle gidiyor ve güvenlik odaklı politikaları önceleyerek bölgede istikrarı yeniden tesis etme adına son iki yıldır özel güvenlik şirketlerini kullanıyor. 

Bu çerçevede ilk olarak 2019 yılında "Blackwater"ın kurucusu Eric Prince'den muharebe helikopteri ve uçuş personeli kiraladı. 

Akabinde Rus Wagner grubuna yöneldi ve yapılan anlaşma çerçevesinde şirket geçtiğimiz yıl Cabo Delgado'ya 200'e yakın "askeri danışman" gönderdi. 

Wagner'in yeteri kadar etkinlik gösterememesi üzerine hükümet bu defa Güney Afrikalı Dyck Group ile sözleşme imzaladı. 

Öte yandan bölgedeki doğalgaz kaynaklarının işletmesini alan Fransız Total ve Amerikan Exxonmobil'in de başka özel güvenlik şirketlerinden hizmet aldığı biliniyor. 

Mozambik özelinde gündeme yeniden gelmiş olmasına rağmen yabancı menşeli özel güvenlik şirketlerinin iç çatışmalarda, uluslararası firmaların işlettiği maden alanlarının ve buna bağlı kritik altyapının korunmasında kullanılması, Afrika ülkelerine yabancı bir olgu değil. 

Ancak, özel güvenlik şirketlerinin sayısı ve faaliyetlerinin Afrika genelinde artması 1990'lı yıllara tekabül ediyor. 
 

Wikicommons.jpg
Görsel: Wikicommons

 

Bu durumun ortaya çıkmasının başlıca üç nedeni bulunuyor. 

Birincisi, Soğuk Savaş'ın ardından dünya genelinde, Güney Afrika'da ise Apartheid rejiminin son bulmasının akabinde terhis edilen yetenekli askeri personel. 

Bu kişiler özel şirketler kurarak devletlere, özellikle istikrarsızlık bölgelerinde faaliyet gösteren uluslararası firmalara ve uluslararası örgütlere güvenlik hizmeti vermeye başladılar. 

İkincisi, yine Soğuk Savaş'ın bitmesine bağlı olarak küresel güçlerin ideolojik olarak dünyanın istikrarsızlık bölgelerine müdahale etme isteğinin azalması. 

1992-1993 yıllarında Somali'ye yapılan müdahalenin başarısızlıkla sonuçlanması bu konudaki çekimserliğin artmasına yol açtı. 

Dolayısıyla iç güvenlik sorunlarıyla boğuşan Afrika ülkeleri alternatif çözüm arayışına girdi ve özel şirketlerden hizmet alma yoluna gitti. 

Üçüncüsü ise 1980 ve 1990'lı yıllarda Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu tarafından Afrika ülkelerine dayatılan yapısal uyum politikaları. 

Makroekonomik istikrarı hedefleyen yapısal uyum politikaları, Afrika ülkelerine kamu harcamalarını azaltmayı ve serbest piyasa ekonomisi kurallarını dayattı. 

Bu politikalar Afrika ülkelerinin idari kapasitelerini tırpanladı ve diğer tüm kamu hizmetlerinin yanı sıra güvenlik sektörünü de olumsuz etkiledi. 

Hem ordu hem polis teşkilatlarında eğitim ve profesyonellik açığı, ekipman yetersizliği ve personeldeki memnuniyetsizliği arttı. 

Bu şartlar altında güvenlik sorunu olarak görülen iç savaşlarda, hızlı sonuç vermesi ve etkinliği dolayısıyla özel güvenlik şirketlerinin kullanımı yoluna gidildi.  
 

Africadefence.jpg
Fotoğraf: Africadefence.net

 

"Executive Outcomes" 

Güney Afrika menşeli Executive Outcomes adlı özel güvenlik şirketi sektördeki ilk muharip özel şirket olma özelliğiyle dikkat çekiyor. 

1989 yılında Eeben Barlow tarafından kurulan şirket, Angola iç savaşında Jonas Savimbi liderliğindeki UNITA'nın yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynadı. 

Akabinde Sierra Leone iç savaşında ve Uganda merkezli olarak "Tanrı'nın Direniş Ordusu"yla mücadelede aktif görevler aldı. 

2020 yılı Ocak ayında El-Cezire'ye konuşan Barlow, Executive Outcomes olarak yaptıkları şeyin esasen "Afrika'nın sorunlarına Afrikalı çözümler" üretmek olduğunu, belli etik kurallar çerçevesinde hareket ettiklerini, örneğin Demokratik Kongo Cumhuriyeti eski Cumhurbaşkanı Mobutu'nun, kabinesindeki Bakanlardan birine suikast düzenlenmesi talebini reddettiklerini ifade etmişti. 

30 farklı Afrika ülkesinde faaliyet gösteren Executive Outcomes, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin paralı askerlik faaliyetlerini yasaklaması üzerine 1998 yılında feshedildi. 

Ancak, Executive Outcomes Güney Afrikalı emekli askerlerin kurduğu çok sayıdaki güvenlik şirketinden sadece birisi olduğu gibi, çok geçmeden de yerine STTEP adlı yeni bir şirket kuruldu. 

Öte yandan Afrika'da İngiltere, ABD ve İsrail menşeli güvenlik şirketleri de faaliyet gösteriyor. 

"Sandline International" adlı İngiliz özel güvenlik şirketi Sierra Leone iç savaşında muharip olarak yeralmıştı. 

Anılan şirketin 2004 yılında Ekvator Ginesi'nde darbe teşebbüsünde bulunacağının ortaya çıkmasının ardından Zimbabve'de yakalanan şirket kurucusu Simon Mann hapis cezasına mahkum edilirken şirket de feshedildi. 

ABD ise halihazırda Afrika'daki üslerinin lojistik hizmetlerinin yanı sıra, izleme ve keşif gereksinimlerinin büyük bir kısmını özel güvenlik şirketlerine yaptırıyor. 

Son yıllarda adı Afrika bağlamında sıkça duyulan Rusya menşeli Wagner Group, Emirates Policy Center'a göre Mozambik dahil 23 Afrika ülkesinde faaliyet gösteriyor. 

Öte yandan kıtanın en büyük ticari ve ekonomik ortağı olan Çin'in önümüzdeki dönemde kıtadaki vatandaş ve yatırımlarını korumak için Çinli güvenlik firmalarından daha fazla hizmet alımı yoluna gideceği tahmin ediliyor. 

Nitekim DeWei adlı Çin özel güvenlik şirketi halihazırda Nairobi-Mombasa demiryolu ile Etiyopya'daki bir LNG projesinin güvenliğini üstlenmiş durumda.


Sorunlar

Ancak, geçtiğimiz haftalarda Cabo Delgado'da yaşananlarda görüldüğü üzere sıcak çatışmalara katılabilen veya gerektiğinde öldürücü silah kullanabilen bu şirketlerin faaliyetlerinin "sorunlu" olduğunu belirtmek gerekiyor. 

Bu bağlamda özel güvenlik şirketleri, ev sahibi ülkedeki ihtilafları salt bir güvenlik sorunu olarak görüyor. 

Mücadele ettikleri kişi ve grupları ortadan kaldırmayı hedefleyen şirketler, sorunların siyasi, ekonomik ve sosyolojik yönlerini görmezden gelerek bu sorunların daha da kronik hale gelmesine neden oluyor. 

Özel güvenlik şirketleri ayrıca, insan haklarını ihlal eden ve savaş suçu olarak nitelendirilebilecek eylemlerde bulunabiliyor. 

Nitekim Cabo Delgado'da faaliyet gösteren Dyck Group askerlerinin sivil halka hedef gözetmeksizin ateş ettikleri, okul, hastane ve evlere bomba attıkları Uluslararası Af Örgütü tarafından kayıt altına alınmış durumda. 

Bu tür suçlar işleyen özel güvenlik şirketleri, düzenli orduların aksine angajman kurallarına tabi kabul edilmiyor ve hesap verebilirliklerinin önünde ciddi engeller bulunuyor. 

Bu engellerin aşılmasına matuf olarak uluslararası toplum tarafından hazırlanan ve kabul edilen belgelerin yetersiz olduğu da izahtan vareste. 

Nitekim 2008 yılında kabul edilen "Montrö Belgesi"nin, özel güvenlik şirketlerinin kullanımına ilişkin genel kaideleri ortaya koymakla birlikte, evsahibi ülkenin şirketlerin faaliyetlerini izleme konusundaki kapasite yetersizliğini dikkate almadığı görülüyor. 

İsviçre öncülüğünde 2010 yılında hazırlanan "Özel Güvenlik Hizmeti Sağlayıcıları için Uluslararası Davranış İlkeleri"ne bugüne kadar 500'den fazla şirket taraf olmasına rağmen bu ilkelere riayet tamamen gönüllülük esasına dayalı. 

Nihayet özel güvenlik şirketlerinin faaliyetleri hakkında Birleşmiş Milletler çatısı altında hazırlanan sözleşme taslağı 2010 yılında Genel Kurul'a sunulmuştu. 

Ancak bugüne kadar sözleşmenin nihai hale getirilmesi ve kabulünde mesafe alınabilmiş değil. 
 

t.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

Sonuç

Muharip özel güvenlik şirketlerinin genellikle doğal kaynak zengini olan ülkelerde ve bu zenginliklerin paylaşımı etrafında şekillenen iç savaş ve çatışmaların yaşandığı bölgelerde kullanıldığı anlaşılıyor.

Bir taraftan doğal kaynakların olduğu bölge ve bu kaynakları işleten şirketlerin korunması hedeflenirken, diğer taraftan toplumun geniş kesimlerinin güvenliği ve diğer sorunları ihmal ediliyor. 

Dolayısıyla Hollandalı akademisyen Peer Schouten'in de belirttiği üzere bir "kullanışlı Afrika" ve "kullanışlı olmayan Afrika" ayrımına gidiliyor. 

Bu çerçevede Afrikalı liderler ile uluslararası ortaklarının menfaatinin kesiştiği yeraltı kaynakları ve doğal zenginlik alanları kullanışlı Afrika'yı oluşturuyor ve bu alanlar hem ulusal güvenlik güçleri hem de özel güvenlik şirketlerince sıkı şekilde korunmak isteniyor. 

"Kullanışlı olmayan Afrika" ise bu alanların haricindeki neredeyse tüm bölgeleri içeriyor ve buralardaki sorunlara ancak, kullanışlı Afrika'ya tehdit oluşturma ihtimali ortaya çıktığında müdahale ediliyor. 

Mozambik'in kuzeydoğusunda devam eden güvenlik açığı görünümlü sosyo-ekonomik sorunlar bu yaklaşımı doğrular nitelikte. 

Mozambik devleti yabancı yatırımcıyı ve zenginlik kaynaklarını koruma güdüsüyle hareket ederken, vatandaşlarının büyük çoğunluğuna karşı koruma yükümlülüğünü gözardı ediyor. 

Bu şartlar altında Cabo Delgado'da önümüzdeki dönemde devam etmesi muhtemel istikrarsızlığın, Mozambik hükümeti ve petrol şirketlerinin özel güvenlik şirketlerinden çok yüksek meblağlarla hizmet almalarına yol açması beklenebilir. 

Bölgedeki işsizlik, yoksulluk ve azgelişmişlik sorunlarına yaklaşım değişmediği sürece, alınacak özel güvenlik hizmetinin faturasının da ağırlıklı olarak Cabo Delgado halkı tarafından ödeneceği aşikar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU