HDP'den Bakan Soylu'ya "Osman Şiban" tepkisi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Şimdi demek istiyor ki İçişleri Bakanı bizleri sorgularsanız sizler de teröristlere yardım etmiş olursunuz" diye konuştu

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, helikopterden atıldığı iddiasıyla gündeme gelen Osman Şiban hakkında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarına tepki göstererek "Yine ulusal çıkar yalanı devreye sokuluyor. Lütfen bu yalanlara üstüne hangi etiket konursa konsun artık inanmayın. Bu yalanların peşinden gitmeyin. Bu iktidar bir zulüm ve talan iktidarıdır" dedi.

Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın vaka sayılarını açıklamasıyla Türkiye'nin vaka sayısında 24. sıradan üçüncülüğe yükselmesine tepki gösteren Sancar "Vaka sayısını kamuoyu ile paylaşanlar "hain, terörist" ilan ediliyordu ama şimdi söylediklerinin yalan olduğunu kabul etmek zorunda kaldılar. Yapılacak aşı tahsisi veya sağlanacak ekonomik yardımlardan daha fazla pay almak için yüksek rakamları ilan etmeye başladılar" diye konuştu.

Sancar konuşmasına şöyle devam etti:

Bu yalanın faturası halkın sağlığıdır. Salgının yaygınlaşması için pek çok oyun oynamasıdır. Bu basit bir yalan değil değerli arkadaşlar. Bu toplumun sağlığına mal olan bir yalandır. Bunun bir karşılığı olmayacak mı? Bunun hesabını bu iktidar vermeyecek mi? Sorumluluğu bir bakanın üzerine yıkarak sistemi aklayabileceklerini mi düşünüyorlar. Yetki bende diyen Erdoğan'ın burada bir sorumluluğu yok mu! Bu yalana inanmıyoruz, halk da inanmıyor. Sistem çöküyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İktidarın vaka sayısını açıklamama gerekçesi olarak "DSÖ'ye yanlış bilgi verilmesini ulusal çıkarları korumak için yaptığını açıklamıştı" denildiğini hatırlaran Sancar "Ulusal çıkar kavramı bu iktidarın yalanlarını örtmek için en fazla sığındığı gerekçedir. Ulusal çıkar ancak toplumun katılımıyla, tartışmasıyla belirlenebilir. Ulusal çıkar denince, itirazların kesildiği, suların durduğu bir dönem artık yok. Çünkü hakikat yolculuğu devam ediyor, bunun başını da HDP çekiyor, bu bedeli de Kürt halkı ödüyor" dedi.

Salgın gerekçesiyle alınan tedbirlere de değinen Sancar şunları söyledi:

Yasaklar geldi biz de bazı yasakların olması gerektiğini başından beri söylüyoruz ama bu yasakların bir mantığı olur. İktidarın açıkladığı yasaklar çelişkilerle doludur. Yasak açıklanırken destek es geçiliyor. Destek niye gerekli? Eğer sokağa çıkma yasağı ilan edecek işletmelerin kapanması kararını alacaksanız insanların geçinmesini sağlayacak tedbirler almak zorundasınız. İktidarın açıklamasında yasak var destek yok. Yasaklar da büyük ölçüde ekonominin çarklarını döndürmek için konuyor. Halksa ekonominin çarkları içinde ezilsin iye kendi kaderine terk ediliyor. Bu iktidarın bu düşüncesine karşı mücadele bir insanlık mücadelesidir. Yalanların sonu yok. 

Borsa İstanbul'un satışı

Borsa İstanbul'un yüzde 10'luk payının Katar Yatırım Otoritesi'ne (QIA) devredildiğini anımsatan Mithat Sancar, şunları kaydetti:

Bu iktidar, ülkeye Katar sermayesini kayyum yapmış. Şimdi bu ülkenin kaynaklarının başına Katar kayyumu gelmiş. İktidarın buradaki tek derdi, kendi varlığını korumak ve sürdürmek. Bunun için de Katar sermayesine ihtiyaçları var. Katar sermayesine ülkenin kaynaklarını peşkeş çekmek mecburiyetleri var ama bunların hesabını mutlaka soracağız.

Bakan Soylu'ya tepki

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun helikopterden atıldıkları iddiasıyla kamuoyunun gündemine gelen Osman Şiban konusundaki açıklamalarına da değinen Sancar şunları kaydetti:

Osman Şiban ve Servet Turgut helikopterden atılmışlar ve daha sonra servet Turgut hayatını kaybetmişti. Önce valilik sustu. Sonra olayı örtbas etmeye yönelik bir şablon bildiri yayınladı Van Valiliği. İçişleri Bakanlığı da sustu uzun süre. Benzer olayları yakın zamanda yaşadık biliyoruz. Mardin'de o zamanda 57 yaşındaki, Abdi Aykut için şimdiki sözlerine benzer sözler söylemişti İçişleri Bakanı. Aykut'un normal bir hayatı olan köylü olduğu ortaya çıkmıştı. İşkence hiç kimse için kabul edilemez. Aykut çok ağır işkencelere maruz kalmıştı. Dava açmış bakanlığı tazminata mahkum etmişti. Şimdi demek istiyor ki İçişleri Bakanı bizleri sorgularsanız sizler de teröristlere yardım etmiş olursunuz. Yani yine ulusal çıkar yalanı devreye sokuluyor. Lütfen bu yalanlara üstüne hangi etiket konursa konsun artık inanmayın. Bu yalanların peşinden gitmeyin. Bu iktidar bir zulüm ve talan iktidarıdır. 

İnkar ve yalanın iktidarın neredeyse artık tek yöntemi haline geldiğini ileri süren Sancar, şu değerlendirmede bulundu:

Belki ilk yıllarında başka yöntemleri de vardı yönetmek için ama hepsini tükettiler. Tükete tükete geldiler, tükenmekteler ve yalandan, inkardan medet umuyorlar. Ne diyorlar? 'Kürt sorunu yoktur' diyorlar. Bunu AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı geçenlerde yine söyledi.

Kürt sorunu, Kürt'ün hakkını inkar etmektir. Kürt sorunu, Kürt'ün iradesini inkar etmektir. Kürt sorunu, Kürt'e yönelen cinayeti, işkenceyi, zulmü cezasızlık perdesiyle aklamaya çalışmaktır ve bu iktidar bütün bunları yapmaktadır. Belki de bu iktidarı ayakta tutan, iktidar ortaklarını birbirine yapıştıran şey de tam bu Kürt düşmanlığıdır. 

Bakan Soylu ne demişti?

Van’da 11 Eylül’de gözaltına alındıktan sonra, Servet Turgut’la birlikte helikopterden atıldığı ileri sürülen Osman Şiban hakkında konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Kato Jirka sorumlusu Mihrali Yılmaz orada. Yer Çatak. Bizimkiler izlediler. Şurası Osman Şiban’ın evi. Burası izlenirken Osman Şiban’a ait eve 3 kişi gelir. O zamana kadar Kato Jirka sorumlusu Mihrali Yılmaz. Ardından Osman Şiban’ın evine ait SİHA görüntüleri var. Osman Şiban’ın evine 3 teröristin giriş görüntüsü. Şiban’ın evindeki hareketliliği takip ediyoruz. Savcıya ‘Müsait değildim’ diyen Osman Şiban teröriste milislik yapıyor” ifadelerini kullanmıştı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU