Cumhuriyetçi Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell iki gün önce kürsüye çıkıp bir konuşma yaparak beklenen şu ifadeleri kullandı:

ABD güçlerinin Irak, Afganistan ve Suriye'den çekilmesine hayır.

McConnell, bu açıklamayı ABD yönetiminden dünyanın çeşitli bölgelerinden hızlı bir şekilde geri çekilme ve 20 Ocak'ta Başkan Trump'ın görev süresi sona ermeden önce askerlerin ülkelerine dönmesi taleplerinin ardından yaptı.

Savunma Bakanı Vekili Christopher Miller, çekilmenin resmi görev devrinden beş gün önce 15 Ocak'ta yürürlüğe gireceğini söyledi.

Hızlı geri çekilme talebi ve en önemli Cumhuriyetçi isimden bu talebe verilen yanıt, seçimlerden sonra gürültülü ve can sıkıcı toplantıların nabzını düşürdü ve resmin daha net görülmesini sağladı.

Dolandırıcılık ve sahtekarlık söylemlerine rağmen, Trump ekibi Beyaz Saray'dan ayrılmadan önce 2024 seçim havasına girdi.

Şüphe uyandırma kampanyası, arızalı cihazlar ve oy kullanmak üzere mezarlarından çıkan ölüler, sadece seçim kampanyasının önümüzdeki dört yıl içinde Başkan Biden'in meşruiyetini sorgulamak için bir sonraki söylemi çerçevelemeyi amaçlayan seçim hileleriydi.

En bariz olanı da kısa bir süre içinde ve böylesi bir zamanda kuvvetlerin geri çekilmesi talepleridir. Bir kez daha Trump yönetimi, halk tabanına verdiği seçim vaatlerini yerine getirmeye çalışıyor.

Yönetimden ayrılmadan önce, yaklaşan seçim kampanyasında bundan yararlanmaya ve muhtemelen tersini yapacak veya son kararları geciktirecek olan Biden yönetimini zor durumda bırakmaya çabalıyor.

Yani çocuklarımızı güvenli bir şekilde ailelerinin kucağına getirdik ve onları tabutlarda onlara geri verecek olan sizsiniz demek istiyor.

Bu nedenle, bu yorum doğruysa, New York Times'ın haberinde belirtildiği gibi mevcut yönetimin İran'a saldırmaya kalkışması mantıksızdır.

Çünkü bu ülkeyi kontrol edilmesi zor savaşlara veya çatışmalara sürüklememe yönündeki tüm seçim vaatleriyle çelişiyor.

Belki daha doğrusu, Fox News'in iddia ettiği gibidir: Seçenekler, Başkan Trump'a sunuldu ve bunları tartışmak istemediğini bildirdi.

Ancak bunların strateji değil, seçim saatine ilişkin geçici kararlar olduğu ve Kongre koltuğunda kalan muzaffer lider Mitch McConnell'in aksine, ileride onlardan yararlanmayı umarak kaybetmek için acele ettikleri açıktır.

McConnell'in konuşması yeniden gözden geçirildiğinde hızlı ve kişisel hedeflerle bağlantılı olmayan stratejik ve gerçekçi bir vizyon ortaya çıkıyor.

McConnell, hızlı geri çekilmenin ABD ve bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarını tehdit edecek güçler tarafından doldurulacak bir boşluk oluşturma tehlikesinden bahsetti.

Teröristlerin kendi başlarına bırakıldıkları takdirde, büyük ihtimalle onların sizi kendi halinize bırakmayacaklarını söylüyor.

İran rejimini zayıflatan ve dünyanın en kanlı teröristleri Süleymani ve El-Bağdadi'yi öldüren Trump yönetiminin yaptığı buydu. Seçim nedeniyle ayrılma telaşından dolayı bölge kaosa girecek ve kendi başarılarını tehdit edecektir.

Mitch'in vizyonu, Başkan seçilen Biden'in vizyonuyla uyumlu, çünkü ikisi de Amerikan uluslararası düzenini korumanın önemine inanıyor.

İki parti arasındaki anlaşmazlığa rağmen ikisi de Soğuk Savaş döneminde yetişen kuşağa mensup. Dolayısıyla ABD'nin yurtdışındaki rolü ve müttefikleriyle ilişkileri konusunda benzer görüşlere sahipler.

Bu durum, seçilen yeni Başkan Biden'in parti üyelerinin çoğunluğunun muhalefetine rağmen Irak savaşını desteklemesini de açıklıyor.  

Saddam Hüseyin'in uluslararası sistemin istikrarına zarar verdiğine ve yenilmesi, yönetimden uzaklaştırılması gerektiğine inanıyordu.

Biden'in Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki tutumu ise askeri bir darbeyle değil, bir seçimle devrilmesi yönünde.

Tüm intikam çağrılarına, hile ve sonuçlarla ilgili komplo suçlamalarına rağmen, askerlerin hızla geri çekilmesi olayların sahadaki gerçekliğini yansıtıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Abay

Şarku'l Avsat