Hakkında 200'den fazla soruşturma açıldı, 83 kez gözaltına alındı… Gökkan: Her ilde bana özel mahkeme tahsis edilmeli

Gökkan, "Nusaybin'de 5 yıllık belediye başkanlığım döneminde hakkımda 167 soruşturma açıldı. Bir günde 17 mahkemeye çıkıp ifade verdim. Sabahtan akşama kadar çıkıp diğerine giriyordum" dedi

Ayşe Gökkan / Fotoğraf: Independent Türkçe

Ayşe Gökkan, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) dönem sözcüsü bir siyasetçi ve aktivist.

Gökkan, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde yüzde 83 gibi yüksek bir oy ile Demokratik Toplum Partisi'nden (DTP) Nusaybin belediye başkanı seçilmiş bir isim.

Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP) ve DTP'de Parti Meclisi, Genel Merkez yöneticiliği gibi siyasi parti çalışmalarının yanı sıra, birçok gazete ve dergide köşe yazarlığı yapan Gökkan, kadın ölümlerine ilişkin belgesel ve kitap çalışmalarının yanında, namus cinayetlerine ilişkin araştırmalarla tanındı.

Kendi deyimiyle 30 yıldır aralıksız kadın mücadelesi veren Gökkan, tam 8 kez "örgüt üyesi" olmak iddiasıyla yargılandı.

Gökkan hakkındaki suçlamaların ikisi beraat ile sonuçlanırken diğer davalar ise devam ediyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Son olarak Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) 2013 yılındaki kimi faaliyetlerine ilişkin başlatılan soruşturmalar kapsamında 30 Ekim'de gözaltına alınan Gökkan, 7 gün gözaltında kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Gökkan hakkında açılan soruşturmalar ve gözaltına alınması ilk değil, son da olmayacak gibi görünüyor.

Çünkü Gökkan, şimdiye kadar 10'larca defa gözaltına alındı, hakkında 200'den fazla soruşturma açıldı.

Aslında hakkında açılan soruşturma sayısını net olarak kendisi de bilmiyor.

"Ayda en az bir kez gözaltına alınırdım"

Türkiye'de kadın mücadelesi ve yaşadıkları zorluklara ilişkin Independent Türkçe'ye konuşan Gökkan'ın hikayesi 1991'de Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele (JİTEM) birimi tarafından kaçırılmasıyla başlıyor.

Gökkan, "Ailemin yaşadığı köy bir sınır köyüydü. 1991'de JİTEM tarafından kaçırıldım. 4 gün boyunca nerede tutulduğumu bile öğrenemedim. İlk gözaltı hikayem buradan başlıyor. Gözaltılar böyle devam etti. Ayda en az bir kez gözaltına alınırdım" dedi.

30 yıldır aralıksız kadın mücadelesi verdiğini ve 8 kez "örgüt üyesi" iddiasıyla yargılandığını kaydeden Gökkan, "Silahlı örgüt kurmak ve yönetmekten örgüte yardım ve yataklığa, örgüt üyeliğinden örgütün üyesi olmamakla beraber propagandasını yapmak suçlamalarıyla 8 kez yargılandım. İkisi beraat ile sonuçlandı, diğerlerinin davası ise devam ediyor" diye konuştu.

"Bir günde 17 kez mahkemeye çıkıp ifade verdim"

Açılan soruşturma ve hazırlanan iddianamelerin ırkçı, cinsiyetçi ve erkek egemen zihniyetin ürünü olduğunu savunan Gökkan, 83 kez gözaltına alındığını belirterek şunları kaydetti:

Sözünü ettiğim 83 kez gözaltına alınmalara zorla götürülmelerde dahildir. Şimdi askeriyenin yaptığı gözaltılar kayıtlara geçmiyor. Polis, jandarma ve zorla götürmeler dahil toplam 83 kez gözaltına alındım. Sayısını tam olarak bilmiyorum ama hakkımda açılan soruşturma sayısı 200'den fazladır. Nusaybin'de 5 yıllık belediye başkanlığım döneminde 167 soruşturma açıldı. Bir günde 17 kez mahkemeye çıkıp ifade verdiğimi hatırlıyorum. Sabahtan akşama kadar bir mahkemeden çıkıp diğerine giriyordum.

 

Ayşe Gökkan
Ayşe Gökkan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Belediye başkanlığı döneminde yaptığı her etkinliğe soruşturma açıldığını ifade eden Gökkan, açılan soruşturmalara örnek vererek şunları söyledi:

Yürürken, mağaza açılışında, düğünde hatta Dünya Çevre Günü'nde yaptığım konuşmam nedeniyle soruşturma açıldı. Yaptığım her etkinlik ve konuşma soruşturma konusu oldu. Kadın düşmanı bir ülkede Kürt ve kadınsan ve Kürdistan'da yaşıyorsan 3 kat, Ezidi veya Aleviysen 4 kat, engelliysen 5 kat daha fazla bu tür zorluklara maruz kalıyorsun. Yani her farklılık bir saldırı ve soruşturma konusudur.

"Kadınlar daha fazla yargılanıyor ve hazırlanan iddianameler çok cinsiyetçi"

İstanbul, Mersin, Adana gibi Türkiye'nin 30'dan fazla kentinde gözaltı olayı yaşadığını aktaran Gökkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yaptıkları gözaltı ve soruşturmalar mükerrer. Bir keresinde bana götürme çıkardılar. Gidip ifadeyi verdim ve ifademin bir kopyasını yanıma aldım. Hakkari çıkışında, Van çıkışında, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep'ten Ankara'ya kadar şehir çıkışlarında durduruldum. Her ilde en az yarım gün gözaltına alındım. Hakkari'den Ankara'ya 4 günde varabildim. Bir defasında iki ilde aynı anda gözaltı kararımın alındığı durumları bile yaşadım.

"Kadınım ve Kürdistan'da yaşıyorum diye bunların hepsi oluyor" diyen Gökkan, kadınların erkeklerden daha fazla soruşturmalara maruz kalıp yargılandığını belirterek şu ifadelere yer verdi:

"Kadın aktivistlerin büyük çoğunluğu benim gibi soruşturmalara maruz kalıyor. Mesela eski vekil Ayla Akat Ata'nın da 200'e yakın soruşturma geçirdiğini biliyorum. Leyla Güven'in açlık grevini döneminde eylem düzenleyen kadınlar her sokağa çıkıp basın açıklaması yaptıklarında gözaltına alınırlardı. Kürt kadınlarının büyük çoğunluğu benzer durumu yaşıyor. Biz kadınlar daha fazla yargılanıyoruz. Ayrıca hazırlanan iddianameler çok cinsiyetçi."

"Bir mahkeme sadece bana tahsis edilmeli"

Çoğu kez nerede ve niçin soruşturma açıldığını bile bilmediğini, bir yol kontrolü veya aramada ‘gözaltı kararınız var, ifade vermemişsiniz' denilerek gözaltına alındığını anlatan Gökkan, yaşadığı sıkıntılar için şunları söyledi:

Her ilde bana özel bir mahkeme tahsis etmeleri gerekiyor. Bir mahkemeyi sadece bana tahsis etseler belki bu kadar sıkıntı yaşamazdım. Tam bitecek diyorum başka bir dava açılıyor. Hayatım şu an tam bir cezaevi gibi. Son 3 yıldır denetimli serbestlikten dolayı imza veriyorum. Ayrıca son gözaltına alınmamla ilgili polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundum. Tam olarak esir muamelesi gördüm. Anadilinde konuşamama, ‘yürü, geç, gel, git' gibi sürekli emir kipli davranışlar ve ters kelepçeden askeri nizama kadar hepsi ayrı bir işkence. 7/24 kamera ile takip edilmek psikolojisi inanılmaz korkunç. Çok özel bir uygulamadır o gözaltılar. Öte yandan aşağılama, hakaret etme, kötü muamele, hücrelerin durumu, gürültü ve cinsiyetçi şarkılar işkencenin bire başka biçimidir.

Gökkan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'de hukuksuzluğun hukuk olduğu bir rejim inşa edilmiş. Yaşanan hukuksuzluktan dolayı polisler o kadar keyfi davranabiliyorlar ki, bir mahalle bekçisi bile ‘şüphelendim' diyerek gözaltı yapabiliyor. Yani tüm yaşam işgal altında. Kadın mücadelesinde nefes almak bile işgal edilmiş. Çünkü erkek egemen bir rejim. Ama biz kadın mücadelesinde Jin, Jiyan, Azadi'de (Kadın, yaşam ve özgürlük) ısrar edeceğiz."
 

DAHA FAZLA HABER OKU