Bu görüş pek beğenilmeyecek ama Biden militarizme dönüşten fayda sağlayabilir

Tüm liberal içgüdülerim böyle bir olasılığa isyan etse de bu, hem yurt içinde hem de yurt dışındaki pek çok siyasi meseleye dokunuyor

Başkanlık seçimini kazanan Biden, Rusya ve Çin'e karşı sert politikaları savunuyor (AP)

Başkan seçilen Joe Biden göreve hazırlanırken hem onun hem de etrafını saran yeni jenerasyon personelin, uzmanların, düşünce kuruluşlarının, konuşma yazarlarının ve politika yapıcıların büyük bir sorunu var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başkan nazik, uzlaştırıcı, yürek ısıtan konuşmalar yapabilir. Fakat gerçekten de ülkeyi siyaseten birleştirecek, Amerika'nın yabancılaşmış müttefikleriyle köprüleri yeniden kuracak ve Kongre'nin yaratabileceği olası çıkmazda takılıp kalmayacak ne yapabilir?

Kısa liste bariz ama onu çok da ileri götürmüyor. ABD'nin iklim krizine yönelik Paris Anlaşması'na yeniden katılmasını sağlayacak. Harika. Buna rağmen yenilenebilir enerjiye harcanacak bütçe için ya da ekonominin karbon bağımlılığını radikal şekilde azaltacak mevzuat veyahut da vergi önlemleri için onay alamayacak.

Bu yıl Biden'ı neredeyse destekleyen Cumhuriyetçi Parti'nin eski başkan adayı Senatör Mitt Romney'nin pazar günü doğrudan yayın organlarına gidip kömür ve gaz endüstrilerine getirilecek herhangi bir kısıtlamaya karşı olacağını söylemesi dikkat çekiciydi. İki taraflılık buraya kadarmış.

Biden, koronavirüsü durdurma stratejisi peşinde eyaletleri bir araya getirebilse de bunu uygulayacak kaynaklardan yine yoksun olacak. Daha sonraysa, eğer muhafazakarların hakimiyeti altındaki Yüksek Mahkeme beklendiği üzere bu projenin yasal gücünü zayıflatmaya karar verirse, düşük gelirli Amerikalılara yönelik Obamacare sağlık hizmetlerinin kaybıyla karşı karşıya kalacak. Senato'daki Cumhuriyetçiler "herkes için sağlık hizmetini" hâlâ lanetli olarak görüyor.

Yeni başkan, umutsuzca ihtiyaç duyulan ekonomik teşvik paketini Kongre'den geçirebilmek için tüm kaydadeğer siyasi becerilerini kullanacak. Fakat mali krizin ardından Obama'nın kongrede sahip olduğu lüksler olmadan, paket ihtiyaç duyulandan çok daha azını içerecek. Sonrasındaysa Donald Trump destekçileri ve Demokrat Parti'nin "ilerici" solu, muhtemelen kötücül bir ittifak içinde birlikte yürüyecek ve "sözünü yerine getiremeyişini" kınayacak.

Bununla birlikte, Biden'ın idealist genç destekçilerine ve belki onun kendi içgüdülerine (ve benimkilere) hiç hitap etmeyecek ama birçok siyasi meseleye değinen bir çıkış yolu var: Silahlı kuvvetlere ve eskiden askeri-sınai kompleksi denen alana büyük dolar enjeksiyonu ve siyasi destek sağlamak.

Muhafazakar Cumhuriyetçilerin sınırsız miktarda kamu bütçesi harcamaya istekli olabileceği tek gaye bu. Bir senatörün eyaletinde yeni bir savaş uçağı inşa etme sözü, belki onu sağlık ve eğitim için de daha fazla para harcamaya ikna edebilecek bir şey.

Yasama meclisinin "Bay Hayır"ı Senatör McConnell'in silahlı kuvvetlere karşı zayıf bir noktası olabileceğini sanıyorum. Doğrusu Trumpizm'in pek çok muhafazakar Amerikalıyı tiksindiren yönlerinden biri, askerden kaçan alaycı Başkan tarafından sergilenen orduya ve ordunun engelli zayiatına yönelik saygısız tavrıydı. Bu vatansever siyasi seçmen kitlesi, sömürülmeye hazır bekliyor.

Bu taahhüt aynı zamanda ekonomik bir amaca da hizmet eder: Amerikan ekonomisini canlandırmak ve işsizliğin geri dönüşüne karşı koymak. Roosevelt'in Yeni Düzen dönemine modern ve ilerici politikanın kızıl kahverengi görüntüleri olmadan bakan herkes, isteksiz Franklin D. Roosevelt'in nefret ettiği bütçe açığı finansmanına etrafı tekmeleyerek ve çığlıklar atarak sürüklenmesi gerektiğini bilecektir. Tam istihdama ulaşmak için yaptığı atılım, büyük ölçüde yeniden silahlanmanın sırtında gerçekleşti.

Efsanevi Joan Robinson'ın Cambridge'deki derslerini dinleme ayrıcalığına sahip olduğum için onun 1930'lara dair taze ekonomik analizini hatırlıyorum:

Keynes işsizliğin nedenini açıklamayı bitirmeden önce Hitler onu nasıl tedavi edeceğini çoktan bulmuştu. 

Önümüzdeki 4 yıl içinde ABD'de "Yeşil Yeni Düzen" sayesinde Keynesçi bir ekonomi temin edilmeyecek ama savunma harcamalarının yardımıyla bu gerçekleşebilir.
 


Modern savaşın teknolojik meydan okumaları ekonomik üretkenlik beklentisi getiriyor. Siber savaş ve uzay savaşı, dronlar, savunmayla ilgilenen garip tiplerin "keşif-saldırı kompleksi" dediği şey; bunların tamamı yapay zeka, kuantum hesaplama ve büyük verideki yenilikleri besliyor. Bir nesil önce Silikon Vadisi'nin temellerini Savunma Bakanlığı'ndaki araştırma programlarının attığını hatırlamakta fayda var.

Askeri-sınai kompleks aynı zamanda Avrupa'ya da bir köprü sağlıyor. Washington'daki yeni yönetimin AB'yle ticaret anlaşması için (daha kolay günlerde bile imkansızca tartışmalı olduğu kanıtlanmış) büyük miktarda siyasi sermaye harcayacağını hayal etmek gerçek dışı. Ayrıca Birleşik Krallık'ın bahtsız ve nefret edilen Johnson hükümetine can kurtarıcı ikili ticaret anlaşması sunma ihtimali de çok düşük. Ancak Avrupalılar, Britanyalılar ve Amerikalıların hepsi NATO'yu önemsiyor ve özellikle de Avrupalılar Rusya konusunda epey endişeli.

Rusya konusunda Britanya zehirlerle meşgul ama uluslararası alanda savunma uzmanları, Putin'in savurgan savunma harcamalarının etkisine dair daha çok endişe duyuyor. Tutumuna rağmen, Batılı askeri çevrelerde Rusya'nın gelişmiş silahlarla askeri kapasitesini yeniden inşa etme şekline yönelik ciddi bir saygı var. Şimdi Ukrayna, Kafkaslar ve Suriye'de sofistike sistemler konuşlandırıyorlar.

Bu sebeple, NATO'nun yeniden harekete geçirilmesine hazır olun. Bu, tüm taraflar için daha çok para anlamına geliyor ama Biden, NATO müttefiklerinden ellerinde çekleriyle harekete geçmelerini isterken Trump'tan daha kibar olacak. Birleşik Krallık'ın ertelenen Kamu Harcama İncelemesi gerçekleşince savunma harcamalarının en üst konumda olacağından emin olabilirsiniz; belki de askeri harcamaların büyük kısmı dış yardım olarak yeniden sınıflandırılacak.

Benzer bir şekilde, muhafazakarlar, liberaller ve Trump'ı destekleyen popülistler arasında Şi Cinping'in Çin'ine dair "bir şeyler yapma" ihtiyacı konusunda da zor rastlanır bir siyasi fikir birliği var gibi görünüyor. Çin'le yapılacak ekonomik, çevresel, halk sağlığına yönelik ve diğer ortak ilgi alanlarına dair tamamen makul iş birliğinin (yeni çıkan kısa kitabım China: Engage'de bahsettiğim gibi) "güvenlik" kelimesinin gölgesinde kalması gibi gerçek bir risk var.

Aslında Çin'i çevreleyen meseleler büyük ölçüde askeri değil ekonomik rekabetle ilgili ama Çin'le yeni Soğuk Savaş dilinin nasıl bir askeri karmaşa yaratabileceğini görmek de kolay. Tayvan, Japonya ve Hindistan'la büyük silah anlaşmaları, Pasifik'te konuşlandırılan daha fazla uçak gemisi ve gelişmiş donanım, hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin aynı safta yer aldığı bir anlatıyı besliyor.

Tüm liberal içgüdülerim ve Quaker (Hristiyanlıkta bir tarikat -çn.) yetiştirilme tarzım, militarizmin canlanma ihtimali karşısında isyan ediyor. Ama sonra öğrenciyken bana ilham veren birinin; liberal ve İrlandalı bir Katolik olan, moral yükselten bir retoriğe ve ilham verici bir iyimserlik yeteneğine sahip Amerikan başkanının tarihine bakıyorum. J. F. Kennedy, Amerika'yı ve Batı'yı SSCB'yle bir yüzleşmenin arkasında birleştirdi ve Asya'da güç kaybederek yenilmekte olan "Komünizme karşı" bir çatışmaya asker gönderen ilk ABD Başkanı oldu.

Kendimizi, daha da tehlikeli bir dünyada tarihi tekrar ederken bulabileceğimizi görmek kolay. Bu hafta sonu dünyanın büyük kısmıyla birlikte ben de Biden'ın zaferini kutladım. İşlevsiz ve bazen düpedüz tehlikeli bir başkanın bulunduğu sayfayı çevirdik.

Ama aynı zamanda, korkunç Trump dönemine (özlemle demeye bile cesaret edeceğim) askeri geri çekilme ve göreceli barış dönemi olarak dönüp bakabileceğimiz zamanı da öngörebiliyorum.

* Sir Vince Cable, Liberal Demokratların eski lideridir ve 2010-2015 arasında ticaret, inovasyon ve yeteneklerden sorumlu devlet bakanı olarak görev yapmıştır


 

independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU