Yaralı ruhları sağaltan, saran mekânlar ve de Taksim Meydanı

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Meydanlar tarih boyunca halkın türlü nedenlerle bir araya geldiği alanlardı.

Ancak meydanlar süreç içinde ayrıştı, halkın demokratik haklarını kullandığı konuşma alanlarına dönüştü.

Bu bağlamda meydanlar, kamusal hak ve özgürlüklerin kullanımı ile ilişkilendi.

Bu Antik Yunan'dan beri böyleydi.

Arastada insanlar kürsüye çıkar ve eleştirilerini dile getirirdi.

 
Anlamlar dünyasıyla Taksim Meydanı

Taksim Meydanı da, Sultanahmet ve Beyazıt Meydanı da bu coğrafyada -sınırlı da olsa-sözün kürsü kurduğu yerlerdi.

Ancak meydanların kamusal alan rolü oynaması için boş olması gerekiyor.

Kalabalıkların gelmesi, toplanması, konuşma ortamı bulması için bu zorunlu idi. 

Taksim Meydanı tarihsel bağlara ve buna koşut toplumsal/sınıfsal, sosyo-kültürel anlamlar dünyası ile koşulludur.  

Kurtuluş Savaşı döneminde, Amerikan 6. Filo protestolarında ve Kanlı Pazar olaylarında, 1 Mayıslarda,
Gezi'de, hak ve özgürlük mücadelelerinde ilk akla gelen ve halkın tarihsel bir alışkanlıkla aktığı meydandı, Taksim Meydanı.

 
"unutulmaz yılın adı" 1977 kanlı 1 Mayıs'ı…

Sabahın bir sahibi var 
Sorarlar bir gün sorarlar 
Biter bu dertler, acılar 
Sararlar bir gün, sararlar 
 
Bin dokuz yüz yetmiş yedi 
Unutulmaz yılın adı 
Bir Mayıs bayramı idi 
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Beş yüz bin emekçi vardık 
Taksim Meydanı'na girdik 
Öyle bir İstanbul gördük 
Sorarlar bir gün, sorarlar 

Al gözlerim seyir eyle 
Birin bırak, birin söyle 
Bu yeryüzü ilk kez böyle 
Bir İstanbul görüyordu 
Kucaklayıp sarıyordu 

Ruhi Su

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


İnsanlığı olgunlaştıran mekanlar

Taksim ve benzeri meydanlar, yaralı ruhları sağaltan, saran mekanlardır.

Toplumsal hafızayı biriktiren, güçlendiren, yaşatan, an'ı yaşamaktan öte tarihsel düşünmeyi mümkün kılan,

Tarihi süreç içinde toplumların geçtiği kavşaklara işaret eden,

İnsanlığa hangi yollardan geldiğini hatırlatırken, gelecekte hangi yollardan gitmemesi gerektiğine gösteren,

Büyük insanlığı olgunlaştıran mekanlardır.

Bu mekanlarda güncel insanlık geçmiş yaşanmışlıklarının izlerini bulmalıdır.

Bu mekanlarda yaşanan bütün hafıza kayıtları temsil edilmeli, korunmalıdır.

 
Temsiliyetler meselesi

Taksim Meydanı'nda, Kurtuluş Savaşı'nın, cumhuriyetin Kronika heykeli üzerinden temsiliyeti var.

Buna koşut Batıcı Türk modernleşmesinin Atatürk Kültür Merkezi (AKM) üzerinden temsiliyeti var.

Türk-İslamcı-milliyetçi iktidarın yeni bitirilen cami üzerinden temsiliyeti var.

Osmanlı-İttihatçı Topçu Kışlası temsiliyeti de bekliyor.

Bütün bu temsiliyetlere karşın,

Taksim Meydanı denilince ne akla gelir?

6-7 Eylül 1955 pogromu akla gelir.

Amerikan emperyalizmi ve 6. Filo akla gelir.

Kanlı Pazar akla gelir.

Gezi direnişi akla gelir.

1 Mayıs 1977 Katliamı ve 1 Mayıslar akla gelir…

...

 
Lütuf değil, hak!..

Cumhuriyet tarihi süresince, iktidar alanları üzerinden temsil edilen güçlerin, Taksim Meydanı'nda da görüleceği gibi temsiliyetleri var.

Ancak Taksim Meydanı denilince ilk akla gelen hadiselerin mazlumları, işçilerin ve emekçilerin, kadınların, gençlerin ve muhalif güçlerin Taksim Meydanı'nda temsiliyeti yok.

Özgür düşüncenin ve emeğin haklarının Taksim Meydanı'nda temsiliyeti yok.

1 Mayıs 1977 Katliamını hatırlatacak bir anıt düzenlemesi, yok sayılan bu temsiliyetin karşılanması talebidir.

78'liler 1 Mayıs 1977'de kaybettikleri arkadaşlarının, kuşaktaşlarının anısını hatırlatacak bir anıt düzenlemesi talep ediyor.

Bu bir lütuf değildir!

Yok sayılan bir hakkın kabul edilmesi ve gereğinin yerine getirilmesidir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU