NATO'nun da atış alanı olarak kullandığı Girit'teki askeri tesiste, Yunanistan'ın S-300 denemelerine ilişkin detaylar

Benan Kepsutlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

NATO'nun da atış alanı olarak kullandığı Girit'teki askeri tesiste, Yunanistan'ın S-300 denemelerine ilişkin detaylar 
Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemini Sinop yakınlarındaki atış alanında test ettiğini açıklamasının ardından gözler tekrar Yunanistan'ın Girit adasında denemeye başladığını "gıyaben" duyurduğu S-300 füzelerinin tartışmasına çevrildi.

S-300 denemelerinin Girit Adası'ndaki NATO'nun atış alanında olacağının açıklanması üzerine, tartışmaların odağı "NATO'nun tavrı" ve "Türkiye'ye uygulanan çifte standart" başlıkları oldu.


"NATO konuya neden sessiz kaldı""Türkiye'ye üvey kardeş muamelesi yapılıyor" eleştirileri tartışma programlarında ya da haber kuşaklarında uzun uzadıya konuşuldu.

Bu tartışmalar esnasında da aslında NATO'nun işleyişi boyutundan ve NATO'nun konuya müdahale edip edememe "hakkının" yazılı prosedüre göre uygun olup olmama durumundan uzak olarak, biraz da genel bilgilerle halkın duymak istediği perspektif öne çıkartıldı.

Tıpkı aslında şu günlerde Ramstein'da yeni uzay komuta merkezi kurma çalışmalarında olan NATO'yla ilgili, basında "NATO kendi içinde parçalanıyor mu?" başlıklarının atılması gibi. 


Yunanistan'ın Girit'te NATO'ya tahsis ettiği atış alanının işleyişine ve NATO bünyesinde Türkiye adına yıllarını vermiş önemli uzmanlarla yaptığım röportajlara geçmeden önce bazı hatırlatmalar yapmak istedim.

S-400'lerden ötürü, haksız gerekçelerle Türkiye'ye tepki gösteren, NATO'nun kendisi değil, teknik olarak olamaz da.

Yunanistan'ın S-300'lerine sessiz kalan da yine NATO'nun kendisi değil; çünkü teknik açıdan tepki göstermesi yine mümkün değil.


Buradaki sorun NATO'nun üyesi olan ülkeler ve bunların başında ABD, Almanya, Fransa ve Hollanda var. 

Yani verilen tepki NATO'nun kendisine değil, Batılı ülkelerle olan ikili ilişkilerimize dayalı.

Zaten NATO, uluslararası alanda Türkiye'nin Batılı ülkelerle eşit oy hakkının olduğu tek mecra.

Dolayısıyla Türkiye için NATO, NATO için de Türkiye çok önemli. 


Ancak NATO üye ülkelerinin Türkiye'ye yönelttikleri S-400 eleştirilerinin ardından yine bir NATO üyesi olan Yunanistan'ın, bizzat NATO'ya tahsis ettiği bölgede S-300 denemesi yapacak olması ve bu denemeye diğer NATO ülkelerinin sessiz kalması dikkat çekici ve bunun ardında hesaplanan ince ayrıntılar ve taktiksel nedenler var. 

Türkiye'ye "misilleme" olarak S-300'leri modernize edip deneyeceğini duyuran Yunanistan'ın Girit adasındaki tesisinin stratejik önemine geçecek olursak;


Evet, NATO'nun burada bir füze atış tesisi var ve bu tesis NATO içerisinde NAMFI (NATO Missile Firing Installation) olarak adlandırılıyor.

Tesisin kuruluşuna bakıldığında şu bilgileri de vermekte fayda var. Girit'teki tesis Soğuk Savaş döneminde, 60'lı yılların ortalarında ABD'nin öncülüğünde NATO Havacılık Araştırma ve Geliştirme Danışma Grubu'nun (AGARD), Avrupa'da güdümlü bir füze menzili bulup kurmak için çalışma başlatmasının sonrasına denk geldi.

Bu süreçte önerilen tüm bölgeler sonrasında Girit'in Souda Körfezi'nin yanındaki Akrotiri Bölgesi en uygun yer olarak seçildi.

Bunda bölgenin yerleşim düzeni, silah sistemlerinin maksimum menzilde kullanımına uygunluğu, bölgedeki hava ve deniz üslerinin varlığının NAMFI fırlatma alanına yakınlığı ve hava koşullarının operasyona uygun olması gibi nedenler etkin oldu.


Yunanistan'a bağlı olan bu tesis, 1964-1968 yılları arasında NATO fonları kullanılarak ve Belçika, Fransa, Norveç, Batı Almanya, Danimarka, Yunanistan, Hollanda, ABD arasında imzalanan "çok taraflı anlaşma" şartlarına göre inşa edildi.

O günden itibaren NATO'ya bağlı olan NAMFI çalışmasını devam ettiriyor, hatta NATO'nun en önemli eğitim merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor.


Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin akabinde Türkiye'ye "misilleme" olarak adlandırılan Yunanistan'ın Girit'teki S-300 deneme hazırlıklarını, bölgenin stratejik önemini ve gelinen noktayı NATO bünyesinde Belçika, Bosna, Kosova, Makedonya ve Afganistan'da kritik dönemlerde Türkiye adına görev yapan Emekli Kurmay Albay Dr. Savaş Biçer ve uzun yıllar NATO'nun çeşitli kademelerinde görevlerde bulunan, ABD'de CENTCOM'da, barış operasyonlarında Bosna'da ve AB'de çalışan İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkileri Bölüm Başkanı Dr. Suat Dönmez'le konuştum.

Biçer ve Dönmez'in görüşleri şu şekilde;
 

savas-bicer.jpg
Dr. Savaş Biçer (Emekli Kurmay Albay / Nişantaşı Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Böl. Bşk)​​​​​​​


"S-300 ve S-400'lerin Türkiye ve Yunanistan'da bulunması Rusya'ya Ege ve Akdeniz'i kontrol edeceği bir alan oluşturuyor"

Dr. Savaş Biçer:

Türkiye'nin S-400'leri alma sürecinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg üye devletlerin kendi savunmalarını en iyi, en güçlü şekle getirmelerine memnun oluruz demişti. Yani herkes istediği sistemi istediği şekilde alır. Ülkelerin kendi savunması güçlenirse NATO'nun da savunması güçleniyor demektir.

Ancak burada teknik bir konu var. NATO'nun bütün hava savunma kalkanı birbiriyle entegredir. Herhangi bir şey olduğu zaman NATO doğrudan tepki gösterir. Bu sistemler milli olmakla beraber NATO'nun sistemidir aynı zamanda. O nedenle burada bir entegrasyon sorunu olursa, bu teknik bir konuya dönüşür, tıpkı S-400'lerin NATO sistemine entegre olmaması gibi.

Onun dışında bizim herhangi bir NATO üyesi ülkesine ne yapacağını söylemeye hakkımız yoktur diyor NATO Genel Sekreteri. Aynı şey Yunanistan'ın S-300'leri için de geçerli. S-300 ve S-400'lerin Türkiye ve Yunanistan'da bulundurulmasının aslında Rusya'yla ilgisi var.

Girit'teki ve Türkiye'deki hava savunma sistemlerinin bulunması Rusya'ya, Ege ve Akdeniz'e çıkışını ve dolaylı olarak kontrol edeceği bir alana neden oluyor. Ama bunlar şu koşullarda Rusya'ya bir avantaj sağlayacak mıdır? Türkiye teknik olarak bu operatörlerin Rus olmasını istemiyor mesela.


"Yunanistan'da S-300'lerin olması, Türkiye'deki S-400'lerin işlerliği açısından faydalı"

Dr. Savaş Biçer:

Rusya'nın S-300 ve S-400'ü NATO'nun Güne Doğu kanadına vermesinin kendisine göre de bazı gerekçeleri var. Ben Yunanistan'da S-300'lerin olmasının, Türkiye'deki S-400'lerin işlerliği bakımından faydalı olacağını düşünüyorum aslında. 

Girit'teki tesis NATO'nun atış alanı değil. Bizim Kara Kuvvetleri'nin Konya'da da var mesela atış alanı. NATO'ya tahsis edilebiliyor o alan. NATO'nun parasını verip kiraladığı, kendine ait bir alan gibi düşünmeyin. Sonuçta Girit NATO'nun egemenlik alanında bir yer. Mesela Türkiye'de Konya'da ya da Polatlı'daki atış alanında NATO talep ederse ona tahsis edilebilir. Ama burası Yunanistan'ındır. NATO atış alanında Yunanistan S-300'leri test etti diye düşünmeyin. Yunanistan'ın Girit'teki atış alanında NATO silahlarını test etti denilebilir. Orası Yunanistan'ın içinde sınırları çizilmiş ve NATO'ya ait bir yer değil.


"Türkiye İncirlik Üssü'nden de Yunanistan'a doğru giden F-16'lara yakıt ikmali yapabilir"

Dr.Savaş Biçer:

Sert olmaya gerek yok. Adana İncirlik hava üssü, NATO'ya tahsisli bir hava üssü mesela. Orada Türk komutan da var Amerikalı da var NATO komutanı olarak. Bu benzetmeleri düşünürseniz eğer, sonuçta NATO'ya tahsisli Türkiye'nin egemenlik alanında bir üsten bahsediyoruz.

Türkiye oradan iki tane tanker uçak kaldırdı ve Yunanistan'a giden F-16'larına yakıt ikmali yaptı, NATO üssünden kalkan uçaklar mı denecek?

Hayır, Adana'daki Türkiye'nin milli kullanma hakkıdır burası. Yunanistan'da da Girit'ten başka yer yok. Nerede yapacaklar? Ana karasında yapabileceği yer yok zaten, silahlar da oralarda konuşlu biliyorsunuz, ana karaya konuşlandırmamıştı. Hiçbir mahsuru yok, Yunanistan bunu yapsın da zaten. Yapsın ki bize de S-400'ler için malzeme olsun.

 

DR SUAT DÖNMEZ.JPG
Dr. Suat Dönmez (Emekli General / Ayvansaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Böl. Bşk)​​​​​​​


"Girit'te bulunan NATO tesisini ağırlıklı olarak Almanya ve Hollanda kullanıyor"

Dr: Suat Dönmez:

Bu konu ele alınırken NAMFI dikkate alınmalı. Soğuk Savaş'ın olduğu yıllarda hava savunma füzelerini denizden denize, karadan havaya, karadan denize test etmek amaçlı oluşturulmuş NATO'ya tahsis edilen bir tesistir bu.

Buranın statüsü 60'lı yıllarda Küba Krizi'nin de olduğu süreçte Amerika'nın güney doğu kanadında da etkili olmak istemesiyle oluşturuldu. Burası da bir test merkezi olarak düşünüldü ve Amerika'nın talebiyle kuruldu. Daha önce ağırlıklı olarak burayı ABD kullanıyordu ancak son dönemde ABD burayı pek kullanmıyor.

Şu anda ağırlıklı olarak Almanya ve Hollanda kullanıyor. Burası NATO'nun alt yapı fonlarından faydalanılarak kurulmuş bir tesis. NATO tesislerinin kullanımının bir prosedürü vardır. O prosedürün dışına da çıkmamak lazım. Fakat şu anda orası her ne kadar NATO'ya tahsis edilse de NATO'ya tahsis edilen ülkeler kendileri de milli maksatlarla kullanabiliyorlar. Türkiye de diğer NATO ülkeleri de aynın şekilde. 

Ancak S-300'lerin bu tesiste denenmesi enteresan çünkü bu tesis sembolik olarak Almanya ve Hollanda'nın yoğunluklu olarak kullandıkları bir yer ve Yunanistan'ın S-300'leri burada denemesi Almanya'yı ve Fransa'yı da psikolojik olarak arkasına almasına işaret ediyor.  


"Yunanistan'ın S-300'leri denemesinde AB ülkelerinin Türkiye'ye baskı yapmasını sağlama amacı da olabilir" 

Dr. Suat Dönmez:

Bu tip tesislerin alt yapı yatırımları zamanında NATO'dan kullanılmış olabilir fakat cari giderleri kullanıcı ülkeler tarafından karşılanıyor. Bu giderler muhtemelen Almanya ve Hollanda tarafından da karşılanıyor çünkü coğrafi olarak bu iki ülkenin kendi topraklarında bu tip silahları test edebilecekleri bir yer yok.

Burası denize açık olması nedeniyle coğrafi açıdan çok uygun. İklim özellikleri açısından da çok uygun. AB ülkeleri de zaten Doğu Akdeniz'le ilgili konularda Türkiye ve Yunanistan arasında ağırlıklı olarak Yunanistan tarafında rol alıyorlar.

Biliyorsunuz son dönemde Yunanistan da Türkiye'ye ambargo uygulansın gibi baskılarda bulunuyor, dolayısıyla bu kapsamda Yunanistan'ın buradaki gerginliği kendi lehine çevirip, AB ülkelerinin Türkiye'ye baskı yapmasını sağlamak amacı da olabilir.


"Yunanistan 2014'teki füze denemesinde barış ve istikrar vurgusu yapmıştı"

Dr. Suat Dönmez:

Bir diğer konu da, Yunanistan'ın bu füzeleri 2013'te test etmiş olması. Yunanistan'ın o dönemki Savunma Bakanı o testten sonra şöyle diyor: 'S-300'lerle yapılan bu deneme Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz'de barış ve istikrara yönelik kuvvetli bir mesajdır.'

2013'te bir Rus hava savunma sisteminin sisteminin NATO topraklarında ve NATO ülkesinde kullanılması, bir NATO ülkesi Savunma Bakanı tarafından barış ve istikrara yönelik mesajdır diye verilirken nasıl oluyor da Türkiye S-400'ü alınca bu NATO içinde ciddi bir konu oluyor?

ABD Büyükelçisi'nin de basında çıkan bir açıklaması var; S-400'lerin NATO topraklarında test edilmesi, bizim için sıkıntılı bir durumdur diyor. Oysa ki Rus savunma sistemi ilk defa test edilmiyor NATO topraklarında.


"NATO 2000'li yılların başlarında füze savunma sistemlerini İran, Irak, Suriye, Kuzey Kore gibi ülkelere karşı aldığını açıklamıştı"

Dr. Suat Dönmez:

NATO 2000'li yılların sonunda füze savunma sistemi konseptini ortaya attığında, o zaman Ruslara ısrarla şu mesajı verdiler; dediler ki ısrarla biz füze savunma sistemlerini Rusya'ya karşı oluşturmuyoruz.

Biz bunları NATO'ya, NATO ülkelerinin topraklarına karşı tehdit oluşturabilecek ülkelere karşı temin ediyoruz dediler. O zaman Kuzey Kore, Irak, İran, Suriye gibi ülkeler hedefti. Hatta 'İsterseniz Rusya'yı da bu çalışma sistemine dahil edebiliriz' gibi konular da konuşuldu.

O zaman kimse Rus sistemi diye tedirgin olmuyordu, dolayısıyla şimdi Türkiye'ye karşı öne sürülen S-400 bir Rus sistemi gerekçesi mantıklı değil.


"Yunanistan'ın S-300 denemesi Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yumuşamasına hizmet etmez"

Burası NATO'nun deklare edilmiş bir test merkezi aynı zamanda. Dolayısıyla NATO'nun taktik alanda tatbikat yaptıkları merkez. SHAPE'in NATO'da planlama faaliyetleri arasındaki bölge. Eğer burada NATO ülkeleri dışında başka bir ülke test yapmak isterse, Yunanistan başka bir ülkeye onay veremiyor.

Bu konuda askeri komite onayı gerekiyor. Yunanistan S-300'leri denemelerini Türkiye'ye misilleme olarak yapıyorsa, muhtemelen öyle görünüyor, bu durum Doğu Akdeniz'de son dönemlerde oluşturulmaya çalışılan yumuşamaya hizmet etmeyeceği çok açık.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU