Demirtaş: Yargı önünde hesap verecekler

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, "Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir" dedi

Fotoğraf: Twitter

Suç işlemek amacıyla "örgüt kurmak", "örgütü üyesi olmak", "örgüt adına suç işlemek" iddialarıyla 4 Kasım 2016'da tutuklanan ve 3 yıl 11 aydır cezaevinde bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, kendilerine komplo kuranların ileride hesap vereceğini söyledi. 

Edirne F Tipi Cezaevi'nden Bianet'in sorularını yanıtlayan Demirtaş, HDP'ye yönelik operasyonların hiçbirinin hukuki olmadığını, siyasi amaçlarla yapıldığının artık herkesçe bilindiğini ifade etti. 

Demirtaş, Kobani (Ayn el - Arab) olaylarında yaşanan şiddetin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kobani düştü, düşecek" ifadelerinin ardından başladığını ileri sürdü.

Çatışmalarda hayatını kaybeden Ekrem Kaçaroğlu'nun davasını hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti:

"Linç edildiği anların videosu var, fotoğrafları var. Dört kişi yakalandı, ikisi iki ay sonra tahliye edildi. Diğer ikisi de daha sonra tahliye edildi. Yani bu davada görüntüler var, fotoğraflar var ama tutuklu kimse yok. Bu tutuksuz sanıklar duruşmalara bile gelmiyor."

Demirtaş açıklamasında iktidarın yargı, siyaset ve medya manipülasyonlarıyla gerçekleri karatmaya çalıştığını iddia ederek "Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler" ifadelerini kullandı.

HDP'ye yapılan operasyonların gündem değiştirme olduğu söylemine de karşı çıkan Demirtaş "Bunun adına gündem değiştirme falan denilemez. Otoriter tek adam rejiminin yol açtığı zulüm, gündemin tam da kendisidir. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu, bunlarla bağlantılı ekonomik sorunlar, işsizlik ve yoksulluk gündemin ta kendisidir" dedi.

Demirtaş yöneltilen "HDP'ye yönelik başlatılan "Kobani olayları" soruşturmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu ifadelerle cevap verdi:

"HDP'ye yönelik operasyonların hiçbirinin hukuki olmadığını, siyasi amaçlarla yapıldığını artık herkes biliyor.

Kobani olaylarında yaşanan şiddet HDP'nin açıklamasıyla değil, ondan bir gün sonra Erdoğan'ın 'Kobani düştü, düşecek' provokasyonuyla başlamıştır. İlk ölüm, Erdoğan'ın bu ifadesinden sonra, Muş'un Varto ilçesinde, 25 yaşındaki Hakan Buksur'un öldürülmesiyle meydana geldi.

O katliamın en büyük mağduru HDP'lilerdir. Örneğin İzmir'de katledilen Ekrem Kaçeroğlu. Üç kız çocuğu babasıydı, çay ocağı işletiyordu. Linç edilerek katledildi. Linç edildiği anların videosu var, fotoğrafları var.

Dört kişi yakalandı, ikisi iki ay sonra tahliye edildi. Diğer ikisi de daha sonra tahliye edildi. Yani bu davada görüntüler var, fotoğraflar var ama tutuklu kimse yok. Bu tutuksuz sanıklar duruşmalara bile gelmiyor. Mahkeme halen devam ediyor. Bu sadece bir örnek. Bunda görüntüler var diye bir dava açma mecburiyeti oldu. Çoğu ölümde, linçte herhangi bir hukuki işlem bile yok."

"Herkes dikkatli olmalıdır"

Demirtaş operasyonlara ilişkin Yargı, siyaset ve medya manipülasyonlarıyla gerçekleri karartılmaya çalışıldığı iddia ederek şunları kaydetti: 

"Bugünlerde bize yapılanlar yargı tarihinin en büyük siyasi kumpaslarından biridir. Ancak bilinmelidir ki, günü geldiğinde bu kumpasa dahil olan siyasiler, yargı mensupları ve medya şaklabanları yargı önünde kesinlikle hesap verecekler. Bizi hem öldürüp hem katil ilan edenlerin bizzat kendileri bu katliamların baş sorumlusudurlar. Herkes bunu net olarak bilmelidir.

Son tutuklamalarla ilgili de herkes çok dikkatli davranmalıdır. Kumpasa dahil olurlarsa ileride yargılanacaklarını bilerek hareket etmelidirler. Çünkü bizlere karşı gerçekten çok büyük ve ağır suçlar işleniyor. Kimse bu suçlara ortak olmamalıdır."

“Gündem saptırma dersek dolaylı olarak onaylamış oluruz"

Demirtaş'ın "Bazı uzmanlar operasyona dair 'gündem kaydırma' bazıları da 'tam da gündemin kendisinin Kürt sorunu' olduğunu söylüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıt ise şöyle:

Bunun adına gündem değiştirme falan denilemez. Otoriter tek adam rejiminin yol açtığı zulüm, gündemin tam da kendisidir. Kürt sorunu ve demokrasi sorunu, bunlarla bağlantılı ekonomik sorunlar, işsizlik ve yoksulluk gündemin ta kendisidir.

AKP-MHP faşist iktidarı varlığını ancak zorbalıkla, baskıyla, tehditle, yalanla sürdürebiliyor. Yapılan her şey bizzat iktidar ortaklarının açık talimatlarıyla yapılan zulüm uygulamalarıyken, buna gündem saptırma demek zulmü normalleştirmek anlamına gelir.

Tutuklamalar da zulümdür. Pandemide, eğitimde, sağlıkta yaşanan dehşet verici boyutlara varmış eşitsizlikler de zulümdür. Kayyum uygulaması da zulümdür.

Yani zulüm, AKP-MHP faşist iktidarının temel politikasıyken biz o zulüm uygulamalarının birine gündem saptırma dersek zulmü görmezden gelmiş, hatta dolaylı olarak onaylamış oluruz.

Oysa doğru olan şey, her zulüm uygulamasına en yüksek sesle karşı çıkmaktır, itiraz etmektir, direnmektir. Zulmün kime yapıldığına bakmaksızın mağdurun yanında olmaktır. AKP-MHP faşist iktidarının gündemi zulümse muhalefetin gündemi de mücadele olmalıdır."

"HDP'siz, Kürt'süz olmaz, olamaz"

Demirtaş "Hem HDP'ye hem de demokratik kamuoyuna mesajınız nedir?" sorusuna ise "Kürt halkı şunu bilmelidir ki hiçbir emekleri, ödedikleri hiçbir bedel boşa gitmemiştir, gitmeyecektir. Bizler bu ülkede özgür, eşit, onurlu bir halk olarak yaşayacağız. Bunu hep birlikte mutlaka başaracağız.

Yine Türk halkı da şundan emin olmalıdır ki, HDP Türkiye demokrasisinin, iç barışının, birlikte ve eşit yaşamanın güvencesidir. HDP'ye sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmaktır. Silahların tümden ortadan kalkacağı, barış içinde bir geleceğe destek olmaktır.

HDP'siz bir Türkiye, ancak ırkçı ve faşist küçük bir grubun istilası altında inleyen bir Türkiye olur. Fakat ele ele verirsek hep beraber aydınlık yarınları inşa edebiliriz. Yeni yüzyılda Cumhuriyet'i demokrasiyle buluşturabiliriz. Barış ve refah içinde bir ülkeyi var edebiliriz.

Bu nedenle milliyetçisinden muhafazakârına, solcusundan Alevi'sine, Atatürkçüsünden ulusalcısına kadar her Türk arkadaşım bilmelidir ki, Cumhuriyet var olmaya devam edecekse ırkçı ve faşist bir otoriter rejim yerine demokrasi inşa edilecekse bu HDP'siz, Kürt'süz olmaz, olamaz" diyerek cevap verdi.

Kobani olaylarında ne olmuştu?

Anadolu Ajansı'nın verilerine göre "Kobani olayları" olarak ifade edilen eylemlerde 31 kişi hayatını kaybetti, 221 vatandaş ile 139 polis yaralandı.

İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre ise 7-12 Ekim 2014 tarihleri arasındaki eylemlerde 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı ve 323 kişi tutuklandı.

 

Independent Türkçe, Bianet

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU