Türkiye'nin adamı olmaktan gurur duyan, 'damardan Kıbrıs milliyetçisi' Ersin Tatar kimdir?

Başarılı bir iş insanı, medya patronu, siyasetçi Ersin Tatar, KKTC'nin 5. Cumhurbaşkanı seçildi. Gazeteci Güneri Cıvaoğlu'nun ifadesi ile "tam bir Kıbrıs milliyetçisi" olan Tatar'ı eşi Sibel Tatar Independent Türkçe'ye anlattı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bugün Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu'nun törensel toplantısında ant içerek göreve başladı.

Tatar, KKTC cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, oyların yüzde 51,69'unu alarak cumhurbaşkanı seçildi.

KKTC 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'dan görevi devralan 5. Cumhurbaşkanı Tatar, önümüzdeki 5 yıllık süreçte Kuzey Kıbrıs'ı yönetecek.
 

brt.jpg
KKTC Meclisindeki ant içme törenine, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da katıldı. Töreninin ardından 21 pare top atışı yapıldı / Görsel: BRTK


Başarılı bir iş insanı portresi

Babası muhasip ve siyasetçi Rüstem Tatar, annesi ev hanımı Canev Tatar olan yeni cumhurbaşkanı, 7 Eylül 1960'ta Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'da doğdu.

Tatar, Lefkoşa'da Köşklüçiftlik İlkokulu'ndan mezun olduktan sonra 1971-1974 yıllarında İngiliz Okulu'nda eğitim gördü. 

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında, okulunun güneyde kalmasıyla birlikte eğitimine yatılı olarak İngiltere'de devam eden Tatar, Londra'daki Forest School'da okudu. 

Liseyi de 1979'da aynı okulda tamamlayan Tatar, 1982'de Cambridge Üniversitesi'nden iktisat alanından mezun oldu.

Cumhurbaşkanı Tatar, siyasi kariyerinin dışında iş insanı kimliği ile de ön plana çıkan bir isim.

Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmasının ardından 1982-1986 yıllarında İngiltere'de PriceWaterhouse'da çalışan Tatar, "CharteredAccountant" unvanını aldı.

Ersin Tatar, 1986-1991 yıllarında İngiltere'de PollyPeck firmasında, 1991-1992 yıllarında Ankara'da FMC-Nurol Savunma Sanayi AŞ'de finansman müdürü olarak çalıştı.

1990'da Türkiye'deki Show TV ve Cine5 kanallarının kuruluşunda genel müdürlük yaptı.


Güneri Cıvaoğlu: Tatar, damardan Kıbrıs milliyetçisidir

Esasında Ersin Tatar, Türk medya sektörünün de yakından tanıdığı bir isim. 

Zira 1992-2001 yıllarında İstanbul'da Show TV'de genel koordinatörlük yapan Tatar, Türk kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerle birlikte çalıştı.

Bu isimlerin başında ise, Ersin Tatar'ın Show TV'de mali işlerden sorumlu genel müdür yardımcısı görevini yürüttüğü dönemde kanalın kurucu genel müdürü olan gazeteci, yazar Güneri Cıvaoğlu geliyor. 

KKTC'nin yeni cumhurbaşkanını, Show TV'deki günlerinden tanıyan Cıvaoğlu, Independent Türkçe'ye Tatar'ı anlattı.
 

Güneri Cıvaoğlu Hürriyet.jpg
Güneri Cıvaoğlu / Fotoğraf: Hürriyet


"Fevkalâde düzgün, dürüst, tertemiz kalpli, çok sevilen bir arkadaştı" sözleriyle tanımladığı Tatar hakkında Cıvaoğlu, şunları söyledi:

Cambridge Üniversitesi'nden mezundu. Ekonomiyi, iktisadı iyi bilirdi. Damardan Kıbrıs milliyetçisidir. Kıbrıs'tan bahsedince gözlerinin içi gülerdi. Zaten Kıbrıslı Türk siyasetçi Rüstem Tatar'ın oğludur kendisi.


Kendisine bir dönem KKTC vatandaşlığı verildiğini, fakat kendisinin bu vatandaşlıktan vazgeçtiğini bildirerek iptal ettirdiğini söyleyen Cıvaoğlu, o süreci ise şu sözlerle anlattı:

Annan Planı için yapılan referandum döneminde ben bu oylamaya ilişkin 'Evet' diyen yönde yazılar yazıyordum. Fakat KKTC vatandaşlığı verildiği için bunu yapıyorum şeklinde anlaşılmaması için ben KKTC vatandaşlığından vazgeçtiğimi bildirdim ve iptal ettirdim.

Çünkü o dönem bir iki laf vardı etrafta, 'Evet diyen gazetecilerin bir kısmı KKTC vatandaşı' şeklinde. Ben vatandaşlığımı iptal ettirince Ersin Tatar üzülmüştü… Tabi bu sırada ben Show TV'de değildim ve beraber çalışmıyorduk.

 

Ersin Tatar aa.jpg
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar / Fotoğraf: AA


"Tatar bizi ikna etti ve Kuzey Kıbrıs'a televizyondan Türk yayınlarını verdi"

"Ersin Tatar, o kadar Kıbrıs milliyetçisiydi ki Kıbrıs için çırpınırdı" diyen Cıvaoğlu, Tatar ile ilgili bir anısını paylaştı:

Ben daha Show TV'nin başındayken ve kendisiyle beraber çalışırken, o tatlı diliyle bir şekilde bizi ikna etti ve Kuzey Kıbrıs'a ilk televizyon alıcı direğini kurduk. Ve Show TV'nin Kıbrıs'ta seyredilmesini sağladık. Bunun bize maddi bir getirisi yoktu. Bunu yapmamızın tek sebebi Tatar'ın milli duygularıyla bunu bize söylemesi ve bizim onu kırmak istemeyişimizdi.


O dönemde kanalın sahibi Erol Aksoy'un en ince detaya kadar her şeye dikkat ettiğini, gereksiz bir harcama yapılmamasına oldukça özen gösterdiğini aktaran Cıvaoğlu, Show TV'nin 10 milyon dolar kâr ettiği ve birinci kanal olduğu dönemde dahi harcamaların çok kısıtlı olmasına dikkat çekti:

Buna rağmen, bir kuruş fazla gereksiz harcama yapılamazken, Ersin Tatar'ı kırmamak adına Erol Aksoy da hayır demedi.

Tatar, 'Böyle bir şey yapmak istiyoruz' deyince, Aksoy 'Tamam, nasıl istersen' dedi. Böylece Ersin Tatar, Kıbrıs'a televizyondan Türk yayınlarını verdi. Ve tabi kendisinin de çalıştığı televizyon. Ardından zaten Kuzey Kıbrıs'ın ilk özel televizyonunu kurdu.


"Bir çıkar beklemeden Kıbrıs davasına hizmet ederdi"

Ersin Tatar'ın Kıbrıs'a dönmesiyle araya mesafe girdiğini söyleyen Cıvaoğlu, yıllar sonra Ersin Bey'in maliye bakanı olduğu dönemde, bir program çekimi için Kıbrıs'a gittiğinde tekrar görüştüklerini ve eskileri yad ettiklerini söyledi.

"Tatar'ın en büyük özelliği dürüstlüğü, samimiyeti, içtenliği ve tertemiz bir insan oluşu" diyen Cıvaoğlu, "Niyetlendiği işi başarıyla tamamlayan bir karakter yapısı vardı. İhtirası vitrinleyen bir insan değildi. Bazı insanlara baktığınız zaman 'Ne kadar muhteris' dersiniz; 'ne kadar gözü şurada, burada'… Ersin Tatar ise bunu hiç yansıtmazdı; kendi ufkunda var mıydı, yok muydu bilemiyorum ama hep bir misyoner gibi hareket ederdi. Bir çıkar beklemeden Kıbrıs davasına hizmet ederdi" şeklinde konuştu.
 

Ersin Tatar aa-.jpg
Fotoğraf: AA


Kuzey Kıbrıs'ın ilk özel televizyonunu kurdu

1992-2001 yıllarında İstanbul'da Show TV'de genel koordinatörlük yapan Tatar, 1996'da ise KKTC'nin ilk özel televizyon kanalı "Kanal T"yi kurdu ve yönetim kurulu başkanlığı görevini üstlendi.

Şu anda objektif ve tarafsız ilkeler dahilinde yayıncılığa devam eden Kanal T'nin başında ise Ersin Tatar'ın eşi Sibel Tatar bulunuyor.

Kanal T Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Tatar, 2009'dan beri kanalın yönetiminde. Elbette bu durumun dezavantajları da söz konusu.

Zira Kuzey Kıbrıs'ın ilk özel televizyonunu kuran Ersin Tatar, 2003 yılında Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile siyasete atılan bir siyasetçi.
 

Sibel Tatar.jpg
Kanal T Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Tatar


İş insanı Sibel Tatar bir televizyon kanalını yönetirken, zaman zaman kendisi ve eşi Ersin Tatar çeşitli baskılara da maruz kaldılar.

UBP'de aktif siyasi yaşamını sürdüren Ersin Tatar'ın sahip olduğu televizyon kanalının taraflı bir yayın yapmasını bekleyenler de oldu. 

Independent Türkçe'ye mülakat veren Sibel Tatar, Ersin Bey'in 2009'da maliye bakanı olmasıyla televizyonla alakasını kestiğini ve kanalın yönetimine müdahil olmadığını anlattı.
 


"Zaman zaman kendisine parti içerisinden kanalın tarafsız tutumundan dolayı baskılar gelse de Ersin Bey bize hiçbir baskı yapmadı" diyen Sibel Tatar, Kanal T'nin Ersin Bey'in ismiyle çok özdeşleşen bir kanal olmasına rağmen, adada herkesi kucaklayabilmek adına, kanalda objektif yayıncılığı esas alan bir yönetim tarzı yürüttüğünü söyledi.

2015'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kanala yönelik yapılan baskılar sebebiyle istifa ettiğini anlatan Sibel Tatar, Ersin Tatar'ın baskılara yönelik cevaben "Eşimin yönetiminde olan bir kanaldır ve objektif yayıncılık yapıyor, yönetimi de ona aittir" şeklinde açıklama yaptığını aktardı.
 

Sibel ve Ersin Tatar kıbrıspostası.jpg
Sibel ve Ersin Tatar çifti / Fotoğraf: Kıbrıs Postası


Özellikle bu dönem yaşanan seçim dolayısıyla siyasetle daha bir haşır neşir olduğunu ve siyasette olan bitenlere daha yakından şahit olduğunu ifade eden Sibel Tatar, şunları söyledi:

Siyasilerin bu tip baskılardan kendilerini soyutlamaları kolay değildir açıkçası. 2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Ulusal Birlik Partisi'nin adayı, bağımsız cumhurbaşkanı adayı olarak seçime girmişti ve çok kıran kırana bir seçim dönemi geçiriyorlardı.

Biz de mümkün olduğunca tarafsız bir yayın politikası yürüttüğümüzden Ersin Bey bir süre baskıya maruz kaldı. Tabii Ersin Bey'in baskısı bir şekilde bana da yansıyınca, ben istifa ettim.

Açıkçası benim istifa kararımın seçimlerde etkili olduğuna inanıyorum. Çünkü çok önemli bir şey. Her zaman basına yönelik bir baskı ters teper; özellikle ilan edildiği zaman.


Yaşanan sürecin ardından Ersin Bey'in ve kanal çalışanlarının ısrarıyla yeniden yönetime döndüğünü anlatan Sibel Tatar, aldığı sözler koşuluyla objektif ve tarafsız yayıncılıktan taviz vermeden görevini sürdürdüğünü ifade etti.
 

Tatar ailesi 2.jpg
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar eşi Sibel Tatar ve kızları Cansev ile Cansu Ayten Tatar, Ersin Tatar ile birlikte


"Ailece bazen dördümüz de farklı düşünüyoruz, fakat bunu özgürce birbirimize ifade edebiliyoruz"

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanya döneminde ailesiyle ön plana çıkan isimlerin başında da Ersin Tatar geliyordu.

Seçim kampanyasında yayımlanan tanıtım videolarının birinde, Sibel Tatar ve kızları Cansev ile Cansu Ayten Tatar, Ersin Tatar'ı anlatıyordu.
 

 

Cansev Tatar, babasını anlatırken şu ifadeleri kullanıyordu:

Beni hep özgür bıraktı. Bazen ondan farklı düşündüğüm olur, ama beni ve kardeşimi hiç kendisi gibi düşünmem için zorlamadı. Bu tür şeyler kendi ayakları üstünde duran kadınlar olabilmemiz için oldukça önemliymiş, yaşım büyüdükçe anladım. Ve kendi düşünceleri olan bireyler olduk. Ailece bazen dördümüz de farklı düşünüyoruz, fakat bunu özgürce birbirimize ifade edebiliyoruz.
 


Ersin Tatar'ın gerek aile içi ilişkilerde, gerek mesleki yaşamında demokrat ve özgürlükçü özellikleriyle öne çıktığını söyleyen Sibel Tatar, "Ne aile olarak ne özel ne siyasi açıdan bir baskı oldu. Hepimiz birbirimizi karar verdiği yolda seve seve destekledik" dedi.
 


"Tatar'ın Türkiye'ye yakınlığı bir kabahatmiş gibi propaganda aracı olarak kullanıldı"

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim süreci oldukça uzun bir süreçti. Zira 26 Nisan'da yapılması planlanan seçimler, yaşanan koronavirüs pandemisi sebebiyle 11 Ekim'e ertelendi.

Kuzey Kıbrıs siyasetinde ilk kez bu denli uzun soluklu bir seçim süreci yaşanmış olması, seçimin tüm tarafları açısından belli zorlukları da beraberinde getirdi.

Kampanya süreci boyunca en çok tartışılan konulardan biri ise Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs seçimlerine müdahalede bulunduğu ve açıktan Ersin Tatar'ın desteklendiği iddiaları idi.

Ersin Tatar, bu iddialara ilişkin her zaman "Türkiye'nin adamı olmaktan gurur duyduğunu" söyledi.

Keza Tatar, son verdiği mülakatta da "Ben Türk oğlu Türk'üm. Netice itibarıyla Türkiye'nin bölgedeki menfaat ve çıkarları KKTC'yi de güçlü kılıyor. Biz Türkiye'nin desteğini alarak bugünlere geldik. Bundan sonra da bu devam edecek" açıklamasında bulundu.
 


Peki, Tatar ailesi bu zorlu süreci nasıl geçirdi? 

"Uzun ve oldukça zor bir seçim süreci geçirdik" diye süreci anlatan Sibel Tatar, şu ifadeleri kullandı:

Zamanın gerektirdiği birçok zorluk oldu; pandemi süreci, Ersin Bey'in hem aday hem de başbakan olarak pandemiyi idare eden bir siyasetçi olması sebebiyle. Aynı zamanda karşı adaylar, özellikle ikinci turda da Sayın Akıncı elindeki kozları kullanmaya çalıştı. Ersin Bey hükümeti yöneten bir isimdi ve öncelikle pandemiden vurmaya çalıştılar. Halk bunu görebiliyordu; çünkü Kuzey Kıbrıs, hükümeti ve vatandaşı sayesinde çok başarılı bir pandemi süreci geçirdi şu ana kadar.


Türkiye'nin seçimlere müdahalesi tartışmalarına ilişkin ise, KKTC 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın görevi sürecindeki söylemleri ve imaları sebebiyle sadece Türkiye yönetimi değil, Türkiye halkı tarafından da eleştirildiğini hatırlatan Sibel Tatar, "Ersin Bey'in Türkiye'ye yakınlığı Kıbrıs için bir artı olacağına sanki bir sorun, bir kabahatmiş gibi propaganda aracı olarak karşı taraftan kullanıldı" dedi.
 


"Yüzde 48'i hak eden bir iddia yoktu ortada, ama yanıltılmış bir toplum vardı"

"Türkiye bizim için Kıbrıs'ın tarihinde ve geleceğinde en önemli ülkedir" diyen Sibel Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye ile anlaşmalar konusunda, Güney Kıbrıs Rum Kesimi dahi Türkiye'yi daha çok muhatap alıyor. Dolayısıyla Türkiye bizim olmazsa olmazımızdır. Kıbrıs Türk halkının Türkiye karşıtı söylemleri dinlemesi mümkün değildir, ama maalesef Sayın Akıncı agresif propagandası ve bazı kişilerin karşıt yapıları dolayısıyla kendi etraflarında bu yönde bir grup insan topladı ve yüzde 48 oy da aldı. Açıkçası bu seçim maalesef cumhurbaşkanının ne yapacağının ötesine geçti ve süreç içerisinde Türkiye'nin yanında duran ile Türkiye'nin karşısında duran bir aday yarışına dönüştü.


Bir KKTC vatandaşı olarak, 4. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın agresif bir propaganda ile aldığı oy oranından dolayı üzüntü duyduğunu dile getiren Sibel Tatar, "Çünkü yüzde 48'i hak eden bir iddia yoktu ortada, ama yanıltılmış bir toplum vardı" dedi.
 

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK).jpg
Fotoğraf: Türk Ajansı Kıbrıs (TAK)


"En büyük hedef bizi desteklemeyen insanları kazanmak"

Ersin Tatar'ın yöneteceği 5 yıllık cumhurbaşkanlığı sürecinde en büyük hedeflerinden birinin, iyi bir yönetimin yanında, kendisini desteklemeyen yüzde 48 oranındaki insanın en az yüzde 28'ini ilk iki yıl içerisinde kazanmak olduğunu söyleyen Sibel Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Kuzey Kıbrıs'a sahip çıkışımızla, iyi bir yönetim tarzı ve iyi bir kadroyla en az yüzde 28'e sahip çıkacağımıza ve kazanacağımıza eminim. Kıbrıs Türk halkının önümüzdeki süre içerisinde bizi çok daha iyi tanıyacağına ve doğru tarafta olacağına da hiç şüphem yok. Bunun için de elbette gayret içerisinde olacağız.


Kuzey Kıbrıs'ı artık dünyada belirli bir yerlere taşıyacak bir liderinin olması gerektiği görüşünü dile getiren Sibel Tatar, uzun yıllar boyunca KKTC cumhurbaşkanlarının pasivize edilmiş bir konumda liderliği tercih ettiklerini ve cumhurbaşkanlığı makamının sadece müzakere odaklı, anlaşma odaklı bir konumda olduğunu ifade etti.

Çok zor bir süreç ardından büyük bir heyecanla Tatar'ın bu görevi devraldığını anlatan Sibel Tatar, bir özeleştiri de yaparak şunları söyledi:

Ersin Tatar'ı desteklemeyenlerin en azından yüzde 28'lik kesimini kısa bir süre içerisinde yaptıklarımızla, kendimizi anlatmamızla yanımızda hissedeceğimizden eminim. Çünkü belki de anlatamadığımız bir kesim de var. Bu sonuç, onu da gösteriyor zaten. Onlara iyi ve başarılı bir dönem geçirerek 5 yıllık süre içerisinde onlara da bunu kanıtlayacağımızdan hiç şüphemiz yok.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA


"Kıbrıs'ı artık dünyada belirli bir yerlere taşıyacak bir lidere ihtiyaç var"

"Bir liderin, ülkesine dünya vizyonunu getirmesi gerekir. Uzun yıllar bunun eksikliğini yaşadık" diyen Sibel Tatar, Cumhurbaşkanı Tatar'ın bir iddia ile bu makama geldiğini anlattı:

Ersin Tatar, Kıbrıs'ı artık dünyada belirli bir yerlere taşıyacak bir lider olma iddiasıyla bu makama geldi. Bunları da hep donanımı sebebiyle yapabilecek bir isimdir. Yurt dışı tecrübesi çok yüksek, birçok yabancı şirkette üst düzey yönetici oldu, çok iyi bir üniversite olan Cambridge Üniversitesi mezunu, 11 yaşından 30'una kadar İngiltere'de yaşadı ve yabancı dili çok iyi düzeyde. Dolayısıyla dünya vizyonu olan, dünya insanını tanıyan bir isimdir. Kuzey Kıbrıs yönetimine de bu vizyonu taşıyacaktır. Adayların hemen hemen hepsi iyiydi, ama Ersin Tatar bu özellikleriyle daha da öne çıkan bir isimdi.


"Türkiye gibi güçlü bir ülkeyi zaten yanımızda hissetmek zorundayız"

Sibel Tatar, "Kuzey Kıbrıs Türk halkı bilsin ki en az bütün adaylar kadar Kıbrıslı Türk'üz. Kıbrıs'ımıza gerek kültürümüz gerek varlığımızla sahip çıkacağız. Bundan hiç şüphe duymasınlar" dedi.

Türkiye'nin Ersin Tatar'ın yanında oluşuna dair getirilen eleştiriler hakkında da konuşan Sibel Tatar, bunun en büyük sebebinin öncelikle Kıbrıslı Türklerin de köken olarak Osmanlı'dan adaya gelmiş insanlar olduğunu söyledi.

Sibel Tatar, ayrıca gerek Doğu Akdeniz'deki Kıbrıs Türk halkının hakları konusunda verilecek mücadelede, gerek Maraş konusunda, gerek ambargoların yıkılması konusunda önümüzdeki 5 yıllık süreçte Türkiye gibi güçlü ülkeyi zaten yanlarında hissetmek zorunda olduklarını söyledi.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA


"Tek başımıza mücadeleyi kazanamayız"

"Aksi takdirde Türkiye olmadan biz Kuzey Kıbrıs Türk'ü için hiçbir şey yapamayız; tek başımıza mücadeleyi kazanamayız" diyen Sibel Tatar, son olarak şu ifadeleri kullandı:

Dolayısıyla Türkiye'nin yanımızdaki varlığı, Ersin Tatar'ın bu başarısı ve Türkiye ile olan yol birliği ve anlayışı, tüm Kıbrıs Türklerinin faydasınadır. Önümüzdeki bu süreçte de bu fayda güdülerek bu ilişkinin olumlu geçmesi için bence tüm Kuzey Kıbrıs halkı bu niyeti tutmalı ve bunu istemelidir. Kendi geleceği ve kendi yararı için. Yoksa Kıbrıs Türk halkı her daim kültürüne sahip çıkan bir halk.

 

Ersin Tatar, 2003 yılında UBP ile siyasete atıldı. 19 Nisan 2009 erken genel seçimlerinde UBP'den Lefkoşa Milletvekili seçildi.

4 Mayıs 2009 tarihinde kurulan Derviş Eroğlu hükümetinde maliye bakanı görevine getirilen Tatar, 27 Mayıs 2010'da kurulan İrsen Küçük hükümetinde de bu görevini sürdürdü.

KKTC'de 28 Temmuz 2013 erken genel seçimlerinde yeniden UBP'den Lefkoşa Milletvekili seçilen Ersin Tatar, 8. dönemde Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Başkanlığı yaptı.

Tatar, 7 Ocak 2018 erken genel seçimlerinde yeniden UBP Lefkoşa Milletvekili seçildi. 27-28 Ekim 2018'deki UBP Kurultayı'nda Hüseyin Özgürgün ile ikinci tura kalan Ersin Tatar, Özgürgün'ün yarıştan çekildiğini açıklamasıyla genel başkan seçildi.

İngilizce bilen Tatar, evli ve 2 çocuk babası.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU