ABD seçimleri ve sosyal dönüşümler

ABD, seçim sonuçlarının açıklanmasından ve başkanın seçilmesinden sonra bile yıllarca devam edecek ve kendini empoze edecek değişikliklerle karşı karşıya bulunuyor

Fotoğraf: Reuters

New York Times'ın yapmış olduğu son anketlere göre Biden'ın kazanma şansı yüzde 60 iken, Trump'ın yüzde 41 görünüyor.

Ancak seçimlerin galibi hakkında konuşmak için acele etmek akıllıca değil. Seçime iki haftadan daha az bir süre kaldı ve anketlerin Joe Biden lehine olmasına rağmen kamuoyu yoklaması zamanla değişmeye başladı.

Çoğu analist, Biden'ın kazanacağına inanıyor. Fakat rakibi Donald Trump'a karşı büyük bir farkla kazanıp sonuca yönelik herhangi bir şüphe ve itirazın önüne geçip geçemeyeceği net değil.

Ayrıca aradaki farkın birkaç bin oydan ibaret olması durumunda önümüzdeki birkaç ay hukuki ve siyasi bir savaşın ortasında kendimizi bulabiliriz.


ABD'nin bu yılki seçim yarışı, yıllar içinde şekillenen demografik ve kültürel değişimleri de gösteriyor.

Barack Obama'nın seçilmesi o zamanlar için bir sürpriz olduğu gibi Trump zaferi de sürpriz oldu.

Seçim kampanyaları erkenden başladı ve bu kampanyalar ülkedeki hareketliği büyük ölçüde yansıtıyor.

Büyük ülke, tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi kültürel farklılıklar ve çatışmalara tanık oluyor. Şiddet içeren bazı gösteriler geçtiğimiz yaz zirveye ulaştı.


Seçmenlerin ülkelerini nasıl gördüklerine ilişkin büyük farklılıklar var. Geçtiğimiz ay yapılan bir ankette "Bu ülkedeki durumun, Afrika kökenli biri için beyazlardan daha zor olduğu fikrine katılıyor musunuz?" tarzında sorulan bir soruya, Trump seçmenlerinin yalnızca yüzde 4'ü onay verirken, Biden seçmenlerinin yüzde 74'ü bunu onayladı.

Bu oran, kadınların statüsüne ve İslam'ın durumuna bir ölçüde uygulanabilir görünüyor. Bu farklılıklar, etnik, dini ve ekonomik gruplar arasındaki artan rekabetle derinleşmektedir.


Eyalet ve il düzeyindeki yerel seçimler, bu farklılıklar konusunda daha net bir resim çiziyor.

Seçmenler buralardaki sonuçları başkanlık seçiminden daha fazla etkileyebilirler.

Bundan dolayıdır ki Ilhan Omar ve Dan Crenshaw geçen yıl yapılan kongre seçimlerini kazandılar. Onların bu başarılarının karşılığı ise hakaret ve küfür oldu.


Geleneksel basının artık yeterli olmadığı 'mesajların seçmenlere iletilmesi' konusunda sosyal medyanın önemine rağmen bu sefer piyasaya sürülecek olanlar -yani başkanlık adayları- şimdiye kadar ki en yaşlı adaylar olma özelliğine sahipler.

Bu nedenle Biden'ın partisi gençleri dışarı çıkmaya ve oy vermeye ikna etmeye çalışıyor.

Demokratlar, yaşları 23 ila 38 arasında değişen Y kuşağını etkilemeye çalışıyor.

Şayet oy verirlerse Biden seçimleri kazanacak. Ancak gençlerin de bir tehdit unsuru olduğu ortaya çıktı.

Dijital olarak siyasetle uğraşan bu kitleler, 'seçmenlerin çoğunu endişelendiren' aşırılık yanlısı söylemleri olan toplumsal hareketleri ürettiler. Black Lives Matter, Trump'a karşı şiddeti benimseyen bir harekettir.

Trump aleyhinde sosyal medyada başlatılan bir kampanyaya rağmen yakın zamanda yapılan bir ankette yüzde 60'lık bir oran ona karşı oy kullanacağını söyledi.

Fakat seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte bu tür bir hareketin coşkusunda azalma oldu.

ABD, seçim sonuçlarının açıklanmasından ve başkanın seçilmesinden sonra bile yıllarca devam edecek ve kendini empoze edecek değişikliklerle karşı karşıya bulunuyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU