Dört ihtimal

Doç. Dr. Seydi Kaymaz Independent Türkçe için yazdı

Enis Berberoğlu / Fotoğraf: AA

Daha önce, Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu hakkında vermiş olduğu hak ihlaline ilişkin kararın bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiğini ve buna ilişkin gerekçelerimi belirtmiştim.

Bu görüşümün isabetli olmadığına ilişkin bazı görüşlere rağmen aynı noktadayım, görüşlerimin arkasındayım.

Özetlemek gerekirse,  Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı üzerine yeniden yargılama yapacak olan mahkeme,  İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'dir.  

O nedenle, Anayasa Mahkemesi dosyayı yanlış mahkemeye göndermiştir.


Şimdi bu aşamadan sonra ne yapılması gerektiğine ve ondan önce de yaşanan sürece ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim.  

Bilindiği üzere, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, ihlal kararı üzerine yeniden yargılama yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Bu kararın yok hükmünde olduğunu belirtmiştik.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılama yapmaya karar vermiş olsaydı yine sonuç değişmeyecek, bu karar da  yok hükmünde olacaktı.  

Basından izlediğim kadarıyla sanık avukatları bu karara karşı İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundular. Öncelikle itiraz kanun yoluna başvurulmasının isabetli olmadığını belirtmek gerekir.  

Çünkü hukuken var olan bir karara karşı itiraz edilebilir. Bir karara karşı kanun yoluna başvurulduğunda onun var olduğunu kabul etmiş olursunuz.

Bu durumda, itiraz merciinin verdiği kararı beğenmeseniz bile kabul etmek zorunda kalırsınız.  Yok hükmünde olan karara itiraz edilemez.


Yok hükmünde olan bir karara yapılan itiraz üzerine, itirazı inceleyen mahkemenin vereceği itirazın reddi kararı da itirazın kabulü kararı da hukuksal değerden yoksun olacaktır.

İtirazı inceleyen mahkeme, bu halde ancak, itiraz edilen kararın yok hükmünde olduğuna ve o nedenle, itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verebilir.

İtiraz merciinin kararın yok hükmünde olduğuna ilişkin verdiği karar da tespit niteliğinde bir karar olacaktır. Hukukçuların bu konuya hiç değinmemesini, hala 14. Ceza Mahkemesi'nin kararına yapılan itirazdan medet ummasını da çok ilginç bulduğumu belirtmek isterim.


Türkiye'nin gündemini bana göre gereksiz yere meşgul eden bu sorunun çözümü bakımından şu ihtimaller akla gelmektedir:

  1. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararın yok hükmünde olduğunu tespit ederek, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmesi gerektiğine karar verebilir.
     
  2. Davanın tarafları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'ne başvurarak, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın halen bulunduğu mahkemeden istenerek ele alınmasını talep edebilir.
     
  3. Taraflar Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak ihlal kararının gereğinin yapılması için, kararın görevli ve yetkili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'ne gönderilmesini isteyebilir.
     
  4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, kendisinin görevli olduğunu belirterek resen, yani kendiliğinden dosyayı İstanbul 14.Ağır Ceza Mahkemesinden isteyebilir.

Bunun dışında akla gelen başka bir ihtimal ve çözüm bulunmamaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU