İddiasını yitiren bir savaşla hiçbir şey vadetmeyen barış arasında Latin Amerika gerillası

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Latin Amerika gerillası / Fotoğraf: BBC

Ormandan silah sesleri geliyor... 

2016 yılının 27 Ağustos günü uzun süredir Latin Amerika'da duyulmamış bir haber ajanslara düştü. Paraguay'ın kuzeyinde Arroyito'da seyir halindeki bir araca yapılan bombalı saldırıda sekiz asker hayatını yitirmişti. 

grs-11.jpg
1954'te darbe ile başa gelen General Alfredo Stroessner 35 yıl Paraguay'da iktidarda kalarak Latin Amerika'nın en uzun süreli diktatörlüklerinden birini yürüttü​​​​​​​


Eylem "Ejercito del Pueblo Paraguayo" (EPP) Paraguay Halk Ordusu tarafından üstlenildi. 2008'de kendini ilan eden bu örgütün kökleri doksanların başında Stroessner diktatörlüğünün sona erdiği yıllara dayanıyor.

Lider kadrosu 1997'de banka soygunuyla ünlenen "Chore Çetesi" üyelerinden oluşuyor. Aynı grup iki binli yıllarda bir dizi adam kaçırma eylemine imza attı. 

Toprak dağılımında dünyanın en eşitsiz ülkesi durumundaki Paraguay'da büyük çiftlik sahiplerinin egemenliğine dayanan tipik bir oligarşik sistem var.  

Neredeyse tüm tarım ve hayvancılık alanları, ülkedeki tarımsal üretimin yüzde 90'ını elinde tutan yabancı ortaklı bu oligarşinin elide. Köylü ve yerli ailelerin büyük çoğunluğu geçim için yeterli toprağa sahip değil. 

Bu yüzden Paraguay, Güney Amerika'da biçimsel anlamda demokrasi ya da siyasi temsil ilkesinin en az işlediği yer. Dolayısıyla bu oligarşik eliti hedef alan bir gerilla örgütünü güçlendirecek fazlasıyla neden var. 

EPP adam kaçırma ve askeri hedeflere saldırıların yanı sıra, özellikle Brezilya sermayesine ait büyük çiftlikleri yakma ve tarım makinelerini imha etme gibi eylemlerle halkın sempatisini kazandı.

Gizlenmek için de Brezilya ile sınır Amazon bölgesindeki ormanlık yapıdan faydalandı. Fakat hiçbir zaman gerilla sayısı yüzü geçmedi. Gereğinde sivillerin arasına karışabilme esnekliği, örgütün kadro yapısını koruyabilmesinde en büyük etken oldu. 

Muhtemelen Kolombiyalı örgüt FARC'la işbirliği yapan EPP son dönemde yapısında değişikliğe giderek cephelere bölündü. Bunların arasında en bilinenleri "Yerli Tugayı" (BI), "Silahlı Köylü Grubu" (ACA) ve "Mareşal Lopez Ordusu" (EML).

Bu cepheleşme de onun kısa sürede etkisiz hale getirilemeyeceğinin önemli bir işareti sayılıyor.

Geçtiğimiz 2 Eylül'de Paraguay Ordusu 2016'daki saldırının gerçekleştiği yere yaklaşık 40 kilometre uzakta Yby Yaú'da muhtemel bir gerilla üssüne operasyon yaptı.

Paraguay Devlet başkanı Mario Abdo Benitez'in "her açıdan başarılı" olarak tanımladığı operasyonda hiçbir terör unsuru yakalanamamış ya da etkisiz hale getirilememişti. Fakat Arjantin uyruklu 11 ve 12 yaşında iki kız çocuğu öldürüldü.
 

grs-7.jpg
Arjantin Dışişleri Bakanlığı Paraguay hükümetinden öldürülen iki kız çocuğuyla ilgili açıklama ve sorumluların isimlerini istedi


Arjantin barosundan yapılan açıklamada Lilian Mariana ve Maria Carmen isimli kız çocuklarının Paraguay'la sınır Arjantin kenti Misiones'te yaşadıkları ve EPP üyesi olan babalarını ziyaret sebebiyle olay yerinde bulundukları ifade edildi. 
 

grs-2.png
Aranan EPP üye ve liderleri


Başkan Mario Abdo sürmekte olan askeri operasyonların örgüte büyük darbe vurduğunu söylediği sırada 9 Eylül günü örgüt daha sansasyonel bir eyleme imza attı.
 

grs-5.png
EPP Paraguay'ın Brezilya ile sınır Amazon bölgesinde faaliyet gösteriyor


EPP, 2012-13 yıllarında görev yapan eski devlet başkan yardımcısı Óscar Denis ve şoförünü kaçırdı.

Bir hafta önce iki kız çocuğunun öldürüldüğü operasyon bölgesinden yüz kilometre kuzeyde Bella Vista Norte'de gerçekleşen bu eylem hükümeti şaşkınlığa düşürdü. 
 

grs-3.jpg
Kaçırılan Paraguay eski devlet başkan yardımcısı Oscar Denis hala örgütün elinde


11 Eylül'de bir bildiri yayımlayan örgüt 40 yoksul mahalleye her biri 50 bin dolar değerinde erzak yardımı yapılmasını ve cezaevinde tutuklu bulunan iki liderlerinin 72 saat içinde serbest bırakılmasını şart koştu.
 

grs-4.jpg
Oscar Denis'i rehin tutan örgüt şart olarak 40 yoksul köye toplam 2 milyon dolarlık erzak dağıtılmasını talep etti


Aile, toplamı 2 milyon dolar tutan yardım paketlerinin üzerine Paraguay Halk Ordusu, EPP adına verildiğini yazarak yardım paketlerini dağıttı.

Örgüt eski başkan yardımcısını değil ama şoförünü 15 Eylül'de bıraktı. 
 

grs-6.jpg
Paraguay devlet başkanı iki kız çocuğunun öldürüldüğü operasyon bölgesine giderek çektirdiği resmi Twitter hesabında paylaştı.​​​​​​​


Cezaevindeki liderleri serbest bırakmayan Paraguay yönetimi uluslararası yardım talebinde bulundu.

Paraguay'da Güney Amerika'nın en büyük üslerinden birine sahip olan ABD'nin Dışişleri sözcüsü Michael Kozak olayları yakından takip ettiklerini duyurdu.
 

grs-8.jpg
Oscar Denis'in kaçırılması üzerine ABD olayı yakından takip ettikleri açıklamasında bulundu


Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro "komşu ülkedeki komünist tehdide karşı" askeri danışmanları görevlendirdiğini açıkladı.

Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque'nin "suç örgütleri ve adam kaçırma uzmanları"nı gönderdiği, Paraguay başkanının tweetiyle duyuruldu. 

Aslında Paraguay'ın örgüte yönelik mücadelesi yeni değil uzun yıllardır devam ediyor. 2010 yılında Paraguay Chaco'su denilen bölgede yaşanan çatışmalarda ilk kez örgütün lider kadrosundan kayıplar verilmişti.

Aynı günlerde beş kenti kapsayan bir olağanüstü hal ilan edilmişti. 

Bu durum orduyu domine eden büyük toprak sahiplerinin köylüler üzerindeki baskısını artırdı. Böylece Paraguay tarihinin ilk "sol eğilimli" Devlet Başkanı Fernando Lugo'nun iktidardan düşürülmesine yol açan toprak çatışması tetiklendi. 
 

grs-10.jpg
Aslen rahip olan Fernando Lugo iki binlerde Latin Amerika'yı yöneten ilerici liderler arasında gösteriliyordu


Sıkıyönetimin ilan edildiği Canindeyu kentine 40 km mesafedeki Curuguaty'te sürmekte olan köylülerin toprak direnişine 15 Haziran 2012'de yapılan operasyonda, nereden atıldığı belli olmayan bir bombanın patlaması neticesinde 11 köylü ve 6 polis hayatını yitirdi.
 

grs-9.jpg
Curuguaty katliamı Paraguay'ın ilk sol eğilimli başkanına karşı bir parlamenter darbeye dönüştürüldü


Birkaç gün sonra toplanan Paraguay Meclisi yaşananlardan başkan Lugo'yu sorumlu tutarak koltuğundan indirdi. 

Bu Obama'nın Latin Amerika'daki "Soft Darbe"lerinden biri olarak tarihe geçti. 2009'da Honduras'ta Manuel Zelaya'nın askeri darbe ile indirilmesine benzer bir şekilde yerine ABD büyükelçisiyle yakın ilişkilere sahip bir zengin getirildi. 
 

grs-12.jpg
2009'da askeri darbe ile devrilen Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya kaçırılarak ülke dışına gönderilmişti


Paraguay'daki çatışmaya uzaktaki Kolombiya'nın dahil olması ise sürpriz değildi. Çünkü bu ülke ABD'nin "uyuşturucuya ve gerillaya karşı savaş"ında en güçlü ortağıydı. 

Gerçek şu ki ABD uzun süredir Latin Amerika'yı "uyuşturucu gelirini kontrol politikasıyla" domine ediyor. Bunun anlamı kayıt dışı ekonominin ana kaynağı olan uyuşturucu gelirinin hangi ellerde toplanacağının ABD tarafından belirlenmesi demek. 

"Uyuşturucuya karşı savaş" ise daha çok Latin Amerika ülkelerinin rejimlerini biçimlendirmek için üretilmiş bir tür güvenlik doktrini.
 

grs-13.jpg
2006-2016 yılları arasında uygulanan "Uyuşturucuya Karşı Savaş" Meksika'da kayıplarla beraber yaklaşık 400 bin cana mal oldu


Söz konusu politika ABD denetiminde olmayan ve uyuşturucu üzerinden gelir elde eden örgütlenmeleri o ülkelerin sosyoekonomik ve politik dengelerinden bağımsız biçimde salt suç yapılanmaları olarak tanımlıyor.

Meksika'da karteller, Orta Amerika'da Pandillas denilen çeteler, Güney Amerika'da gerillalar, hatta Venezuela'da olduğu gibi ABD muhalifi hükümetlerin hepsi bir torbaya dolduruluyor.  
 

grs-15.jpg
ABD'nin uydu yönetimlerinin başta olduğu Guatemala, Honduras ve El Salvador gibi Orta Amerika ülkeleri "Pandillas" adı verilen uyuşturucu çetelerinin istilası altında


Bunun da doğal sonucu olarak şiddet artıyor. Ortaya çıkan kaos bu ülkeleri ABD müdahalesine daha da açık hale getiriyor.

Bir yandan kentte ya da kırda her türden siyasetin finansmanı uyuşturucu geliriyle sağlanırken diğer yandan güvenlik ve istihbarat birimleri ABD'nin doğrudan kontrolüne geçiyor.
 

grs-14.jpg
ABD'de açılan "Güneş Karteli" isimli bir davada Venezuela devlet başkanı uyuşturucu trafiğini yönetmekle suçlanıyor


Böylece siyasi aktörler kolayca yönetilebilir hale gelirken herhangi bir alternatif gücün merkezi ele geçirmesine karşı asker ve son olarak Bolivya örneğinde görüldüğü gibi polis sigorta görevi görüyor.

Latin Amerika'da en uzun süreli gerilla savaşının sürdüğü ülke Kolombiya 2000'de Clinton'un yürürlüğe koyduğu "Kolombiya Planı" yasasından bu yana askeri kapasitesini belirgin biçimde artırdı.
 

grs-16.jpg
Panama'da Manuel Noriega Pentagon'a bağlı darbeci yetiştirmekle ünlü "Las Americas" namlı askeri okulu kapatınca uyuşturucu trafiğiyle suçlandı. 1989'da Panama ABD tarafından işgal edilerek Noriega tutuklandı


Özellikle FARC liderliğine yönelik nokta operasyonlarında, örgüte büyük darbeler indirildi. 2008'de FARC'ın "Dışişleri Bakanı" Raul Reyes'i, 2010'da "Genelkurmay Başkanı" Mono Jojoy'u ve en önemlisi 2011'de lideri Alfonso Cano'yu öldürmeyi başardı. 
 

grs-17.jpg
2011'de öldürülen FARC lideri Alfonso Cano zamanın Kolombiya devlet başkanı Andres Pastrano ile beraber​​​​​​​


Kolombiya FARC'ı bitiremedi ama onun eskisi gibi açık ve kalıcı egemenlik alanları oluşturmasını engelledi. Bu da ancak petrol boru hatlarına yönelik saldırıların azalmasını sağladı.
 

grs-18.jpg
FARC Latin Amerika'nın en uzun ömürlü, en donanımlı gerilla örgütü olarak varlığını sürdürüyordu


Diğer yandan ABD yasasının hedefi olan uyuşturucu üretimini düşürme noktasında başarılı olamadı. Kolombiya Planı 2000-2006 yılları arasında uyuşturucu üretiminin yüzde 50 azalmasını öngörürken haşhaş ve eroin yüzde 50 arttı.

Havadan tarım alanlarının zehirlenmesi yoluyla Koka üretiminde bir düşme gerçekleştiyse de 2016'ya gelindiğinde yine planın yürürlüğe girdiği dönemki seviye olan 160 bin hektara ulaşmıştı.

Plan Kolombiya'da şiddeti olağanüstü boyutlara ulaştırdı. Paramiliter güçler kentlerde terör estirdi. Köyler ordu tarafından boşaltıldı.

Yedi milyon Kolombiyalı göç etmek zorunda kaldı. Otuz bin kişi öldürüldü. Ülkede muhalif hiçbir harekete izin verilmedi. Sendikalaşma oranı bile yüzde 3'e düştü. 

2010'a gelindiğinde planın etkisini yitirmesinin faturası Venezuela'ya kesildi. Kolombiya, gerillaların Chávez yönetimince desteklendiğini iddia etti ve Venezuelalı askerlerle gerillaların bir arada olduğuna dair bazı görüntüler yayınladı.

Chávez iddiaları şiddetle reddetti ve Kolombiya ile diplomatik ilişkileri kestiklerini ilan etti. Ancak bu arada Venezuela'da bulunan dört ELN yöneticisini tutuklayarak Kolombiya'ya iade etti.

Chávez, Kolombiya'nın Venezuela üzerindeki askeri baskısını kırmak istiyordu. Bu nedenle FARC'ı silah bırakmaya zorladı.
 

grs-19.jpg
Chavez FARC'ın barış masasına oturmasında aktif çaba harcadı. Chávez FARC liderliğinden Ivan Marquez ve Kolombiyalı milletvekili Piedad Cordoba ile birlikte, 2009


Bu gerilim tam da Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe Velez'in görev süresinin son aylarına denk geldi. Kolombiya Planı boyunca bu ülkenin başında olan Uribe sıradan bir politikacı değil.
 

grs-20.jpg
FARC bölgesinde bir afiş: "Kolombiya Planı: Gringos(Amerikalılar) silah Kolombiya ölü veriyor​​​​​​"


1995-97 yılları arasında yaptığı Antioquia Valiliği sırasında uyguladığı kirli savaş yöntemleriyle güçlenen bir siyasetçi. Paramiliter çeteler ve uyuşturucu baronlarıyla yakın ilişkili en önemli politikacı.

Sivillere yönelik çok sayıda katliamla suçlanıyor. Bunlardan 28'i Yüksek Mahkeme'ye intikal etmiş durumda. 

Uribe döneminde paramiliter çeteler ve ordu sivil katliamlarını cesetlere gerilla kıyafeti giydirerek ve yanlarına silah bırakıp çatışma süsü vererek meşrulaştırmayı bir alışkanlık haline getirmişti.

Uribe'nin ülkenin en büyük paramiliter örgütü AUC'u büyük toprak sahipleriyle beraber kurduğu kanıtlanmış durumda. AUC'un liderleri arasında bulunan Uribe'nin kardeşi Santiago hakkında uyuşturucu ticaretinden dava açıldı.

Ayrıca Uribe'nin gerek tehdit gerekse de rüşvet yoluyla oyları satın aldığını gösteren çok sayıda delil var. 

Uribe içeride kendini iktidar yapan savaşı muhtemelen 2010 Temmuz'unda Venezuela'ya taşımak istiyordu. ABD onun İçişleri Bakanı ve yardımcısı Juan Manuel Santos'u destekleyerek bu süreci sorunsuz aştı.

Fakat Santos'a başka bir görev biçti: FARC'la barış.
 

grs-21.jpg
Obama'nın Küba'ya yönelik yumuşama politikası bölgede barış rüzgarları estirse de bu kısa sürdü. ABD masanın altında duran iki asırlık “Monroe Sopası”nı çıkararak Venezuela ile beraber Küba'ya sallamaya devam etti


Bu arada sene başından beri yaşanan bazı gelişmeler Kolombiya'daki dönüşümün tamamlanmaya başladığına dair işaretler veriyor.

Önce kardeşi Santiago sonra eski başkan Alvaro Uribe tutuklandı. Her ikisi de şu sıralar denetimli serbestlikten faydalansa da rejimin kendini kirli yüzlerden arındırmayı hedeflediği anlaşılıyor.

Uribe'nin gidişiyle "Kolombiya Planı" yeni bir aşamaya ulaşmış "Kolombiya Barışı"na dönüşmüştü. Bu noktada Obama, Küba ile yumuşayan ilişkilerden faydalandı.

Küba'nın FARC'la geçmişten gelen bağları var. Aslında Fidel doksanlardan bu yana FARC'ın silah bırakmasını teşvik ediyordu.

Obama döneminde ise Küba FARC üzerindeki etkisini kullanarak ambargonun kalkması durumunda ABD ile bölgede işbirliği yapabileceklerini gösterdi.
 

grs-222.jpg
Küba'da gerçekleşen barış anlaşmasına Kolombiya adına devlet başkanı Manuel Santos ve FARC lideri Rodrigo Londoño imzaları attı. Santos bu çabaları sebebiyle Nobel Barış ödülüne layık görüldü. Londoño Kolombiya parlamentosunda anlaşma gereği kendine ayrılan koltuğa oturdu. Garantör durumdaki Küba ise Trump'un yeni yaptırımlarına karşı mücadele veriyor


Tabi "Kolombiya-FARC Barışı" oldukça kapsamlı ve tarihsel bir hadise olarak ayrıca incelemeyi gerektiriyor.  Ancak belirtmeyim ki gerilla ile barış daima Kolombiya'da geleneksel siyasetin bir parçasıydı.

1950'lerden bu yana siyasal aktör durumunda olan gerilla hareketi birkaç defa hükümetlerle barış ve sayısız ateşkes anlaşması yaptı. FARC 1984'te yasal siyasi parti kuran dünyanın ilk gerilla örgütüydü. 
 

grs-23.jpg
Kolombiya Planı'nı yürüten eski başkan Alvara Uribe Velez 4 Ağustosta ev hapsine alındı


Yıllar boyunca gerillanın siyasallaşmasını ve barış süreçlerini baltalayan ise ABD oldu. Hatta Orta Amerika'da Nikaragua, El Salvador ve Guatemala'da Barış Süreçlerini yürütürken bile Kolombiya'da bir anlaşmayı engelledi.

1997'de FARC'la anlaşmak üzere olan Ernesto Samper'i başkanlıktan düşürüp Kolombiya Planı'nı devreye koyan yine ABD idi.

2000'li yıllarda Kolombiya, ABD ve İsrail'den sonra en fazla askeri yardım alan ülke haline geldi.
 

grs-24.jpg
Kolombiya'daki paramiliter güçler özerk bir silahlı kuvvet


Yine aynı dönemde ABD ile serbest ticaret anlaşması ("Colombia Trade Promotion Agreement" TPA) yapan Kolombiya, NATO'nun "Birleşik Savaş Doktrini"ne imza atan ilk Latin Amerika ülkesi oldu. 

Anlaşılan o ki ABD önce Kolombiya'nın rotasını düzeltti, şimdi de bagajını boşaltıyor. Zira ikinci bir Chávez vakasına tahammül edemezdi.

Diğer yandan FARC'la barışın gerçekleşmesi, çatışmaların durması ve gerillanın yürürlükten kalkması anlamına gelmiyor.

Sadece bu yıl ülkede 42 siyasi katliam gerçekleşti. Hayatını kaybedenlerin içinde hükümetle anlaşarak silah bırakan 50 FARC üyesi (2016'dan bu yana toplam 224) toprak ve su mücadelesi veren yerel 48 lider, 19 çocuk, 12 kadın ve öğrenciler var. 
 

grs-26.jpg
Silah bırakan bir FARC üyesinin sivil hayattaki görüntüsü


Ülkenin ikinci büyük örgütü "Ulusal Kurtuluş Ordusu" ELN'yle bir anlaşma sağlanmış değil. Ayrıca FARC'ın siyasallaşması hakimiyet alanlarından tam olarak çekildiği anlamına da gelmiyor.
 

grs-28.jpg
Kolombiya'nın ikinci büyük gerilla örgütü ELN'in lideri Nicolás Rodríguez Bautista ​​​​​​​


Koka ekimi, madencilik, uyuşturucu trafiğini yürüten FARC'a bağlı gruplar varlığını sürdürüyor. Paramiliter gruplar da büyük toprak sahiplerinin çıkarlarını ve uyuşturucu pastasındaki paylarını korumaya devam ediyor. 
 

grs-27.jpg
Latin Amerika'nın diğer ülkelerinde de gerilla hareketleri halen varlığını sürdürüyor. Bunların arasında 1996'da Meksika hükümetiyle barış imzalayan Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu EZLN'de var. 


Kolombiya Paraguay'la beraber kıtanın en adaletsiz toprak dağılıma sahip ülkesi olmaya devam ediyor. Bir avuç toprağı olan köylülerin su kaynaklarına erişimi yok.

Bu ülkedeki barış deneyiminin siyasal ölçekte küçük Orta Amerika ülkesi El Salvador'u bile yakaladığı iddia edilemez. 
 

grs-25.jpg
Grs-25. Uzun bir İç Savaş sonrası Barış anlaşması imzalayarak yasallaşan FMLN El Salvador'un ana siyasal güçlerinden biri haline geldi. Fotoğrafta 2014-2019 yılları arasında devlet başkanı koltuğunda oturan FMLN lideri Sanchez Cerén 1992'de Meksika'da yürütülen barış görüşmeleri sırasında görülüyor


FARC'ın siyasetteki konumu belirsiz. Zaten mesele kanı durdurmak değil. Orta Amerika tecrübesi bize iç savaş döneminde siyasal çatışmalarda öldürülen insan sayısının barış döneminde çıkar çatışmalarından çok daha az olduğunu gösterdi.

Örneğin bir ara Guatemala'da otobüs şoförü kalmamıştı. Çünkü hat ele geçirme kavgasında senede yüz şoför öldürülüyordu. 

Sonuç olarak barış süreçleri siyasal çatışmaya son veriyor ama çıkar çeteleşmesinin önünü açıyor. Ne de olsa çıkar çatışmaları "Pax Americana"yı tehdit etmiyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU