Hizmet çakışması nedeniyle yapılan prim mahsuplaşmasının usul ve esasları

İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Kaya, hizmet çakışması nedeniyle yapılan prim mahsuplaşmasının usul ve esasları hakkında merak edilenleri Independent Türkçe için cevapladı

Fotoğraf: AA

Genelde kişilerin çalışma hayatları farklı statülerde geçebilmektedir. İşçi, esnaf, memur olarak geçen hizmetleri bulunanların bu hizmet süreleri bazı hallerde iç içe geçebilmektedir. Bu şekilde iç içe geçen süreler hizmet çakışması olmaktadır.

Hizmet çakışması, sigortalının niteliğine uygun sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilmeyip niteliğine uygun olmayan sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilerek sigortalı beyan edilmesi ve prim ödenmesi olarak tanımlanmaktadır.

Hizmet çakışması iç içe geçen sigortalılık nedeniyle meydana geldiği gibi yanlış sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirme sonucunda da oluşabilir.

Hizmet çakışması ile oluşan sigortalı mağduriyetleri 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 16'ncı maddesi ile giderilmiştir.

Kanunun 16'ncı maddesi ile, "…sosyal güvenlik kanunlardan birine tâbi sigortalı iken, aynı sürede bir diğer sosyal güvenlik kurumuna, adına prim ödendiği anlaşılan sigortalılardan yersiz tahsil edilen prim asılları, sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi halinde işsizlik sigortası primi hariç olmak üzere hizmetlerin çakıştığı sürede prim borcu aslına mahsup edilmek üzere en geç 6 ay içinde tâbi olması gereken sosyal güvenlik kurumuna devredileceği" hüküm altına alınmıştır. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Hizmet çakışması

Sosyal Güvenlik günümüzde en temel insan haklarından birisi olarak nitelendirilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 60'ncı maddesinde, sosyal güvenlik "sosyal ve ekonomik hak" olarak ele alınmıştır.

Türkiye'de çeşitli kanunlara tabi olarak, sigortacılık ilkeleri ile sosyal güvenlik hizmeti veren birçok kuruluş bulunmaktadır (Bu Kurumlar Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiştir.)

Ülkemizde çalışanların sosyal güvenliği statülerine göre farklı sosyal güvenlik kurumlarınca karşılanmaktadır. Bir hizmet akdine (iş sözleşmesi) göre çalışanlara Sosyal Sigortalar Kurumu, (SGK) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre çalışanlara Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ve bağımsız çalışanlar ile esnaf ve sanatkârlara ise Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) sosyal güvenlik hizmetini sunmaktadır.

Sosyal sigortalarda "zorunluluk ilkesi" egemendir. Sosyal sigortalarda kimlerin sigortalı sayılacağı, karşılanacak riskler ve sağlanacak yardımlar kanunla belirlenir.

Yine kişi birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olamadığı gibi,(sosyal güvenlikte teklik ilkesi) zorunlu tutulan sosyal güvenlik kurumu dışında (ya da statü) bir başka sosyal güvenlik kurumuna da tabi olamaz.

Bir anlamda kişi, kendi belirlediği değil yasanın belirlediği sosyal güvenlik kurumuna (statüsüne) tabi olmak zorundadır. Kimi durumlarda birden fazla sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışmalar olabilir.

Bu gibi durumlarda önce başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınır ve önce başlayan sigortalılık kesintiye uğramadığı sürece, sonra başlayan çalışma nedeniyle sigortalı diğer Kurum ile ilişkilendirilmez.

Uygulamada sıkça karşılaşılan sorunların beklide en önemlisi hiç kuşkusuz zorunlu Bağ-Kur ve SSK sigortalılığının çakışmasıdır.

Emekliliğe hak kazanmada aranan ölçütlerden biri olan prim gün sayısına göre en az prim ödeyerek sigortalı olunabilen kurum devredilen SSK olduğu için çakışma daha çok Bağ-Kur sigortalısı olması gerekenlerin SSK sigortalısı olarak beyan edilmesi şeklinde kendini göstermektedir.

Çakışmanın tespiti daha çok sigortalının emekliliğe başvurusu esnasında Kurum tarafından tespit edildiği için bu durum sigortalı açısından sıkıntılı bir süreci de beraberinde getirmektedir.


Prim mahsuplaşmasının koşulları

Hizmet çakışması nedeniyle prim mahsuplaşması yapılabilmesi belirli koşulların varlığı halinde mümkün olmaktadır. Prim mahsuplaşmasının dört koşulu bulunmaktadır.

Bu koşullardan;

Birincisi; 5458 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 01 Nisan 2006 tarihine kadar sigortalının çakışan hizmet sürelerinin sosyal güvenlik kurumlarınca iptal edilmemiş olmasıdır.

İkincisi; çakışan sürelere ait prim asıllarının ilgili sosyal güvenlik kurumuna devredilebilmesi için sigortalı ya da hak sahiplerinin talebinin olması gerekmektedir. 

Üçüncüsü; sigortalının yasal olarak tabi olması gerektiği sosyal güvenlik kurumuna prim borcunun bulunmasıdır. 

Sigortalının yasal olarak tabi olması gerektiği sosyal güvenlik kurumuna borcunun olmaması halinde çakışma nedeniyle prim mahsuplaşmasından söz edebilmek mümkün olmamaktadır.

Bu durumda mahsuplaşma yapılmayacak sadece sigortalı adına yersiz ödenen primin sigortalı hissesi sigortalıya iade edilmektedir.

Dördüncü koşul ise; sigortalı adına yersiz olarak beyan edildiği/ilişkilendirildiği sosyal güvenlik kurumuna prim ödenmiş olmasıdır.

Şayet kişi sigortalı olarak beyan edilmiş ancak adına prim ödenmemiş ise prim mahsuplaşması gerçekleşmeyecek sadece sigortalının yersiz beyan edildiği sigortalılığının iptali ile yetinilecektir.

Sigortalı beyan edildiği halde işverenince Kuruma primi ödenmeyen sigortalı, işverenine başvurarak kazancından kesilen sigortalı hissesini talep etme hakkına sahiptir.

Çünkü sigortalı adına beyan edilen hizmetler iptal edileceğinden işverende iptal oranında prim borcu yükünden kurtulmuş olacaktır.


Yine Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından haksız menfaat sağlamaya yönelik olduğu tespit edilen hizmet çakışmaları için mahsuplaşma yapılması da mümkün olmamaktadır.


Prim mahsuplaşması için başvurulması gereken kurum

5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) devredildiği için başvurular da SGK'ya yapılacaktır.

Ancak özellikle büyükşehirlerde SGK'ya bağlı birden çok sosyal güvenlik merkezi açıldığından, sigortalı tabi olduğu devredilen Kurumun faaliyette bulunduğu sosyal güvenlik merkezine başvuracaktır. 

Örneğin; kişi Şişli Sosyal Güvenlik Merkezi'ne tabi Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiği halde ayrıca bağımlı çalışması nedeniyle işverenince Kadıköy Sosyal Güvenlik Merkezi'ne sigortalı beyan edilmiş ise yazılı olarak Şişli Sosyal Güvenlik Merkezi'ne başvuracaktır.

Bağ-Kur ve SSK'nın SGK çatısı altında birleşmesinin gerçekleştiği küçük nüfuslu illerde ise başvuru tabi olunması gereken kuruma ait servise yapılacaktır.


Sigortalı yapacağı yazılı başvuruya her iki sosyal güvenlik kurumuna ait sigortalı hizmet cetvelini eklemeli ve çakışmanın geçtiği dönemleri de ayrıntılı olarak yazmalıdır. Şayet sigortalı prim borcundan dolayı yapılandırma talebinde bulunmuş ise bu durumu dilekçesinde mutlaka belirtmelidir.

Sigortalının yazılı talebi sonucu başvuruyu alan merkez müdürlüğü ya da servis çakışan dönemlere ait yatırılmış primlere ait sigortalı ve işveren hissesinin tamamını (işsizlik sigortası primi hariç) sigortalının tabi olduğu kuruma ait prim borcuna mahsup edecektir.

Yapılan mahsuplaşma sonucu sigortalının tabi olduğu Kuruma borcu kalmış ise kalan kısım sigortalı tarafından ödenecektir. 


Çakışan dönemler içerisinde sigortalı ve işverence her iki kuruma da prim ödenmiş ise prim mahsuplaşması yapılmayacaktır.

Bu durumda çakışma nedeniyle yersiz ödenen prime ait sigortalı hissesi sigortalıya iade edilecek, işveren hissesi ise varsa işverenin borçlarına mahsup edilecek borcu yoksa işverenin talebi halinde işverene iade edilecek ya da ileride tahakkuk edecek prim borcundan düşülecektir.

Hizmet iptali nedeniyle oluşan işsizlik primi İş-Kur'a aktarıldığı için hiçbir şekilde sigortalı veya işverene iade edilmeyecektir.

Prime dayalı sosyal sigorta tekniğinin benimsendiği sosyal güvenlik sistemlerinde sosyal güvenlik kapsamına girme ve sosyal sigorta haklarından yararlanma, çalışma ya da mesleki faaliyet (bağımlı-bağımsız çalışma) ölçütüne göre belirlenmektedir.

Bu bağlamda hizmet akdine tabi çalışanlar 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalı olurken, bağımsız çalışanlar ise 1475 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığı niteliğini kazanır.

Kişinin aynı anda hizmet akdine tabi çalışması ile birlikte bağımsız çalışmasının da mevcudiyeti halinde iç içe geçen sigortalılık oluşmaktadır.

Türk sosyal güvenlik sisteminde çifte sigortalılığa yer verilmediği için önce başlayan sigortalılık kesintiye uğrayana kadar sonra başlayan sigortalılık aktif duruma geçmez.


Hukuki gerçek bu denli açık olmasına karşın kişilerin tabi olduğu sosyal güvenlik kurumu yerine diğer sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilmesi ve prim ödenmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur.

Hizmet çakışması olarak adlandırılan bu durum sonucu sigortalıların mağduriyetleri 5458 sayılı Kanun'un 16'ncı maddesi hükmü ile giderilerek prim mahsuplaşması imkânı getirilmiştir.

Bu nedenle primleri yanlış kuruma ödenen sigortalıların emeklilik süresini beklemeden prim mahsuplaşması taleplerini SGK'ya yapmaları menfaatlerine olacaktır. 

 


Sorularınız için: [email protected]

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU