Türkiye'de temsilcilik açmayan sosyal medya platformlarını neler bekliyor?

Türkiye'de temsilcilik açma konusunda şu ana kadar adım atmayan sosyal medya platformlarına para cezası ve internet erişimin yavaşlatılması gibi yaptırımlar uygulanabilecek. Uzmanlara göre sonuçları Türkiye açısından da ağır olabilir

Yeni Sosyal Medya Yasası, yürürlüğe girdi. Sosyal medya platformlarının Türkiye'de temsilcilik açıp açmayacağı merak ediliyor / Fotoğraf: AA

Yeni Sosyal Medya Yasası ile ilgili düzenleme ay başında yürürlüğe girdi. Yasaya göre günlük erişimi 1 milyondan fazla olan sosyal medya platformları, Türkiye'de temsilci bulundurmak zorunda.

Bugüne kadar Twitter, Facebook, Google ve TikTok gibi sosyal medya platformlarından herhangi bir resmi açıklama yapmazken İfade Özgürlüğü Derneği'nden Bileşim Hukuku Uzmanı Prof.Dr. Yaman Akdeniz, Facebook'un Türkiye'de temsilcilik bulundurmayacağını duyurdu.

Peki sosyal medya platformaları Türkiye'nin düzenlemesine karşın temsilcilik açmayı redderlerse bunun hukuki sonuçları ne olur?

Platformlara yaptırım uygulanırsa sosyal medya kullanıcıları ve Türkiye, bundan nasıl etkilenecek?

Bu soruları uzmanlara yönelttik.

şebnem ahi.jpg
Şebnem Ahi / Fotoğraf: Twitter@SebnemAhi

 

Önce ağır para cezası ardından internet erişiminin düşürülmesi

Bilişim Hukuku Uzmanı Avukat Şebnem Ahi, bundan sonraki süreçte yaşanabileceklerle ilgili olarak şunları söyledi:

Yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya bildirimde bulunduktan 30 gün içinde yerine getirilmez ise kanunda 10 milyon TL , bundan sonra yine 30 gün içinde yerine getirilmez ise 30 milyon TL idari para cezası düzenlendi.  Yine yükümlülük yerine getirilmez ise Türkiye'de vergi mükellefi olanların bu sağlayıcıya reklam vermesi yasaklanacak. Daha sonrailgili sağlayıcının bant genişliği yasada belirlenen oranlarda düşürülecek. Yükümlülük yerine getirilirse, cezanın bir kısmı tahsil edilecek ve diğer yasaklar kaldırılacak.

"Yaptırımlar uygulanırsa kullanıcılar çok ağır bir site ile karşılaşacak"

Sosyal medya kullanıcılarının Türkiye'nin taleplerine uymaması ve devamında Türkiye'nin yaptırımlar uygulaması halinde olacaklarla ilgili Ahi, şunları söyledi:

Yaptırımların uygulanması halinde öncelikle kullanıcılar, oldukça yavaş bir site ile karşılaşacak ve muhtemelen VPN kullanacak ve aslında bu şekilde şüpheli takibi çok daha zor olacak. Diğer yandan seçim dönemleri gibi siyasi partiler için de bu sitelerin ciddi bir propaganda aracı olduğu unutulmamalı. Aynı zamanda kullanıcı internet servis sağlayıcısına ödediği ücret karşılığında tam ve eksiksiz bir hizmet alamıyor olacak dolaylı olarak, tüketici yasalarına da aykırı. Kaldı ki bu sitelerden haber almak amaçlı da faydalanılıyor. Anayasaya da haber alma özgürlüğü bakımından aykırı.

"Kamu hizmetleri de olumsuz etkilenebilir"

Ahi, yaptırımları uygulamanın başka sıkıntılar da doğuracağını söyleyerek bunları da şöyle anlattı:

Son olarak kamu birimlerinin vatandaşa acil durumlarda ya da benzer durumlarda bilgilendirme amaçlı da ciddi olarak kullanıldığı unutulmamalı. Ayrıca bu siteler üzerinden yavaşlatma neticesinde pek çok internet girişimi, reklamcı, reklamveren, yatırımcı da olumsuz etkilenecek ve  en sonunda yine uluslararası anlamda duruşumuzu zedeleyecek, ve tabii ki girişimler açısından da yatırım alınabilmesi adına aranan güven ortamı da yara almış olacak. Son olarak bölgesel olaylarda zaten yavaşlatma yapabiliyorlardı ve bu bile sansür olarak karşılanırken yüzdenin yüksek olması bir yana bunun yasal zemine oturtulması da çok ciddi bir hak ihlalidir.

rıdvanyıldız.jpg
Rıdvan Yıldız / Fotoğraf: Twitter@ridvanyildizz

 

"Facebook'un kararı yasayı tanımadığı anlamına gelir"

Sınırsız Dünyanın Yeni Sınırları – Sosyal Medya'da Hukuk kitabının yazarı Avukat Rıdvan Yıldız da Facebook'un Türkiye'de temsilci bulundurmama kararı  aldığı yönündeki iddiaların Facebook'un Sosyal Medya Yasası'nı bir nevi tanımadığı anlamına geleceğini söyledi.

"Platformlar temsilci bulundurmama eğilimindeler

Sosyal Medya Yasası olarak bilinen düzenlemeyle Facebook, Twitter, Instagram gibi platformlara yasal yükümlülükler getirildiğini hatırlatan Yıldız, "Ancak bu platformlar temsilci bulundurmama eğilimindeler. Bu durumda süreç sırasıyla yasal uyarı, idari para cezası, reklam yasağı ve  bant genişliğinin daraltılması şeklinde gerçekleşecek. Öncelik bu sosyal ağların kararlarının sorgulanamadığını, bu sosyal ağlara karşı kullanıcıların ya da mağdurların etkin hak arayabilecekleri bir yolun olmadığını söyleyebilirim. Ancak Sosyal Medya Yasası olarak bilinen yasa da ölçülü bir düzenleme değil" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"Erişim yasağı ifade özgürlüğü anlamında sorun teşkil eder"

Yıldız, düzenlemeye yönelik şu eleştirileri yaptı:

Öncelikle düzenlemedeki üst yaptırımın reklam yasağı yani ticari bir yaptırım olması gerekirdi. Ancak erişim engeline varan bir yaptırım ifade özgürlüğü anlamında sorun teşkil edecek hem içeride hem dışarıda tepkilere neden olacaktır.

Bu ağların erişimine dokunmayıp Türkiye'den para kazanmalarının önüne geçilmesi daha ölçülü bir yaptırım olabilirdi. Bunun yanında sosyal ağların iç ticaret için de önemli bir noktada olduğunu olası bir erişim engelinin iç ticarete de negatif etkisinin olabileceğini göz önüne almak lazım.

VPN gibi uygulamalarla kullanıcıların erişim engelini aştığına da ifade etmek gerekiyor. Youtube'un engelli olduğu dönemde en çok ziyaret edilen sitelerden biri olduğu düşünülünce erişim engelinin sonuç vermediği de ortadadır.  Açıkçası yasal düzenlemelerin güncel gerçekleri gözetmesi ve uygulanabilir olması gerekir.

Söz konusu yasadaki erişim engeli yaptırımının uygulanmaya çalışılması ifade özgürlüğü, iletişim, ticaret ve toplum açısından ciddi sonuçlar doğuracak ve tepkilere de neden olacaktır.

Buradaki yaptırımlardan geri adım atılırsa da acizlik olarak görünecektir. Ne yazık ki güncel gerçekler ve uygulama düşünülmeden apar topar çıkartılan bir yasa ile bu yasanın doğuracağı çok yönlü sonuçları göz ardı edilmiştir.

alev akkoyunlu.jpg
Alev Akkoyunlu / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Sosyal hayattaki suçların dijital dünyada da önüne geçilmesi gerekiyor"

Siber güvenlik üzerine çalışan Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu ise süreçle ilgili olumlu düşünüyor.

Yapılan yasal düzenlemenin olumlu olduğunu söyleyen Akkoyunlu, şu görüşlerini dile getirdi:

Düzenlemenin birinci amacı vergilendirme. Platformların Türkiye'de milyonlarca kullanıcısı var ve buradan gelir elde ediyorlar. Türkiye'de  platofmların açacakları  temsilcilik yoluyla Türkiye'den elde ettikleri geliri vergilendirmek istiyor. İkincisi dijital dünyada birçok suç işleniyor. Bu konuya her ne kadar politik yorumlar getirilse de günün sonunda sosyal hayatta suç olarak nitelendirdiğimiz birçok davranışın dijital dünyada da önüne geçilmesi gerekiyor.  Pek çok kullanıcı bu suçlardan dolayı mağdur olup, haklarını arayacak muhatap bulamıyordu.

"Yaptırım uygulanmadan uzlaşma yoluna gidilecektir"

Türkiye'de 40 milyonu aşkın internet kullanıcısı olduğunu hatırlatan Akkoyunlu, bunların çoğunun da bir sosyal medya hesabı olduğunu hatırlattıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı:

Bu kadar kullanıcı hesaba katıldığında ben yaptırımların uygulanmadan uzlaşılacağını düşünüyorum. Daha önce Twitter ve Youtube'un engellendiği gibi engellemeler yaşayabiliriz ama en kısa sürede geri adım atılarak uzlaşma yolu aranacaktır. Kovid-19 sürecinden dolayı dünyada firmaların karar alma süreçleri de uzadı. Bu sürecin bitiminde bu firmaların da temsilci görevlendirmeleri mümkün olabilir.

yaman akdeniz.jpg
Yaman Akdeniz / Fotoğraf: Twitter@cyberrights

30 milyon liraya kadar ceza

Facebook'un Türkiye'de temsilcilik açmayacağını söyleyen Bileşim Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise bundan sonraki sürece dair Twitter hesabından şunları söyledi:

Eğer bu sessizlik devam ederse Ekim ayı içinde BTK tarafından önce uyarılacaklar. Bu uyarıya uymazlarsa Kasım ayı içinde 10 milyon lira idari para cezası ile karşılacaklar. Arkasından Aralık ayı içinde 30 milyon liradaha idari para cezası verilecek.

Ocak 2021 içinde sosyal medya platformlarına "reklam verme" yasağı verilecek ve Türkiye'de reklam veremeyecekler veya Türkiye'den bu platformlara reklam verilemeyecek.

"Düzenlemeye uymayan platformların internet bant aralığı daraltılacak"

Akdeniz, devamında olacak yaptırımları ise şöyle sıraladı:

Arkasından Nisan 2021 içinde, eğer hala bu aşamada Twitter ve diğerleri Türkiye'ye gelmemiş ise platformların internet bant aralığı yüzde 50 oranında daraltılacak. Bu oran Mayıs 2021'de yüzde 90'a kadar çıkartılacak.

"Türkiye'ye gelirlerse baskıcı düzenin bir parçası haline gelecekler"

Akdeniz, platformların Türkiye'ye gelmeyi kabul etmesi halinde şunların olacağını söyledi:

O zaman mevcut baskıcı düzenin bir parçası haline gelecekler. 5651 sayılı Kanun kapsamında (9 ve 9/A maddeleri) özellikle kişilik hakları ihlalleri ile ilgili talepleri 48 saat içinde cevaplamak zorunda kalacaklar.

Örneğin Berat Albayrak, sulh ceza hakimliğine başvurmadan hakkında sosyal medyada yazılanları kaldırtmak için direk Twitter'a ve Facebook'a başvurabilecek. Yargı kararı olmadan ve kimse duymadan eleştirel içeriklerin kaldırılması sağlanabilecek.

Yargıya ve özellikle sulh ceza hakimliğine gitse ne olur diyeceksiniz. Haklısınız, sonucu aşağıdaki örnekteki gibidir. Fakat, yargı karar aldığı zaman en azından şeffaflığın sağlanması ve itiraz ve AYM başvuruları yapmak mümkün.

"Bu şartlarda Twitter'ın hatta Facebook'un Türkiye'ye gelmesi çok zor"

Akdeniz, paylaşımlarını şu iddialarla bitirdi:

Dolayısıyla, "vatandaşla" sosyal medya platformlarının doğrudan muhatap edilmesi ile birlikte amaçlanan sansürün özelleştirilmesidir. Eğer sosyal medya platformları bu sorumluluğunu yerine getirmez ise o zaman ciddi idari para cezaları ile karşılacaktır.

Ayrıca, suh ceza hakimlikleri tarafından verilecek yüzlerce erişimin engellenmesi ve içeriğin çıkartılması kararlarını uygulamazlar ise o zaman da  "doğan zararların tazmin edilmesinden sorumlu" olacaklar. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kapsamda hukuk davası açabilecektir.

Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, Twitter'ın hatta Facebook'un bu şartlar altında Türkiye'ye gelmesi çok zor. Hatta, gelirlerse çok şaşırırım demek daha doğru olur. Yargının bağımsız olmadığı, adil yargılamanın olmadığı bir ortamda ancak bu sistemin bir parçası olurlar.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU