Koronavirüsü yenip görevine dönen doktor anlatıyor: Beni psikolojik olarak yordu

Diyarbakır'da salgın hakkında yaptığı uyarılarla gündeme gelen ancak kendisi de koronavirüse yakalanan Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi Doç. Dr. Halis Yerlikaya, hastalığı atlatma sürecini Independent Türkçe’ye anlattı

Fotoğraf: Independent Türkçe

Diyarbakır, son üç aydır pandeminin en çok yayıldığı ilk beş kent arasında yer aldı. Bu süreçte halkı uyaran ve yetkililere alınacak tedbirler konusunda önerilerde bulunan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Doç. Dr. Halis Yerlikaya, bir süre önce koronavirüse yakalandı.

14 günlük tedavi ve karantina sürecinden sonra hafta başı göreve başlayan Doç. Dr. Yerlikaya, "Sevdiklerimi, geride bırakacaklarımı, ölümü düşündüm" diye tanımadığı günleri Independent Türkçe'ye anlattı.


"Bütün yükü sağlık çalışanlarına yükleyen bir anlayışla pandemi sürecinde başarılı olamayız"

Diyarbakır'da pandemi hastanesi ilan edilen Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görev yapan. Doç. Dr. Yerlikaya, "Öncelikle Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey üyesiyim hem de pandemi hastanesinde çalışıyorum. Hem meslektaşlarımız, sağlık çalışanları açısından hem de halkın sağlığını korumak açısından TTB'nin temel görevlerinden biri de bu. Yani biz sadece sağlık çalışanlarının özlük haklarının yer aldığı bir mücadele sürdürmüyoruz. Halkın sağlığını korumak da bizim temel görevlerimiz arasındadır" diye konuştu.

Doç. Dr. Yerlikaya, sözlerine şöyle devam etti:

Pandemi süreciyle birlikte olabildiğince yetkilileri uyaran, sorumluluklarını hatırlatan, onların eksikliklerini ifade eden açıklamaları, raporları olabildiğimiz her mecrada, bize mikrofon uzatılan her yerde dile getirmeye çalıştık. Hükümet, 'Hijyen, maske ve mesafe kuralına uyun' diyerek sorumluluğu halka yükledi. Biz de hep şunu söylüyorduk; suçu vatandaşa, bütün yükü sağlık çalışanlarına yükleyen bir anlayışla pandemi sürecine karşı başarılı olamayız.
 

Doç. Dr Halis Yerlikaya.JPG
Doç. Dr Halis Yerlikaya / Fotoğraf: Independent Türkçe


Hem halkı uyaran hem de bu konuda yetkililere sorumluluklarını hatırlatan bir hekim olarak bu süreçte kurallara uyduğunu ifade eden Doç. Dr. Yerlikaya, "Süreç boyunca ben ve tüm sağlık çalışanları olabildiğince dikkatli davrandık. İnsanların korkuyla baktığı veya yakınında bu hastalık çıkınca oradan uzaklaştığı koşullarda biz hastanede, bu hastaları yoğun bakımlarda, polikliniklerde, servislerde her gün karşılayıp tedavi etmeye çalıştık. Uyardığımız noktaları kendimizde dikkate aldık. Sadece bir bireyin ya da sağlık çalışanlarının bu kurallara uyması yeterli değil" dedi.

"Bireysel gönüllülük gerektiren bir durumdan ziyade kamusal irade gerekiyor" diyen Yerlikaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bu hastalığın tüm süreçlerine şahitlik etmiş biri olarak bilme hali kimi zaman psikolojik olarak düşünsel anlamda birtakım sıkıntılar yaratıyor. Sağlık çalışanları virüs yüküne daha çok maruz kalıyorlar. Daha fazla enfekte oluyorlar. 'Neyi yanlış yaptım? Acaba nerede virüs kaptım?' diyerek kendimizi sorgulamaya başlıyoruz. Bir korku hali oluşuyor tabii ki. Bende nasıl seyredecek diye hep düşündüm. Bilme hali açıkçası bende bir anksiyete durumu yarattı.

'Daha kötü olacak mı?' düşüncesin kaçınılmaz olarak insanın aklına geldiğini vurgulayan Yerlikaya, "Geride kalanlar, sevdiklerim ne olacak diye düşündüm. Ben de çok kötü seyretmedi. Sıtma ilacı verildi. Bu ilacın bilimsel olarak kalpte olası yan etkilerini bildiğim için kullanmadım. Çin ilacı denilen bir ilaç (rabipravir) kullandım. Kan sulandırıcı, ağrı kesici ve ateş düşürücü kullandım. C vitamini aldım ve beslenmeye dikkat ettim" ifadelerini kullandı.

"Çok değişik bir hastalık gerçekten, bir yandan hastalıkla mücadele ediyorsun, bir yandan tek başına karantinada kalıyorsun, bir yandan da hastalığı başkasına bulaştırma korkusuyla mücadele ediyorsun" sözleriyle virüsle mücadele günlerini anlatan Yerlikaya, sözlerine şunları ekledi:

Hiç kimseyle bir temas kurmadım. Bu dönemde sosyal desteğin ve ailenin desteğini hissetmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Süreci ben hafif semptomatik ile orta arası geçirdim. 9 gün sürdü ve 14. gün test verdim negatif çıkınca göreve devam ettim. Ben Onkoloji uzmanı olduğumdan baktığım hastalar risk grubunda olduğu için o süreci uzatıp öyle göreve başladım.


"Bir hekim olarak tüm süreci bildiğim için her ihtimalin senaryosunu kafamda kurdum"

Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde onkoloji hastalarına bakan Doç. Dr. Yerlikaya, direkt olarak Kovid-19 hastalarına bakmadığını fakat ilgilendiği hastalarda da Kovid-19 taşıyan hastalar olduğunu belirterek, "Hastalığı geçirdikten sonra empati anlamında değişiklikler oldu. Ama bende çok bir şey değişmedi. Önceden de onları anlayabiliyordum. Duyarlı olmaya çalışıyordum" dedi.

Toplumda, koronavirüsü kapan kişi için 'dikkat etmedi, düğüne gitti, gezdi' gibi suçlayıcı, dışlayıcı algılar olduğunu söyleyen Yerlikaya, sözlerine şöyle devam etti:

Yakın dönemde hastalık geçirdiğim için kimseye bulaştırmayacağımı bildiğim için kısmi bir rahatlama oldu diyebilirim. Tabi ki o hastalığı yaşadıktan sonra hastayı tam anlamıyla anlayabiliyorsun. En kötü ihtimali ölüm bile olsa akciğerde veya vücutta yaratabileceği tahribatı bile düşününce o noktada kaygı duyuyorsun. Bilmeyen biri psikolojik olarak daha hafif atlatabilir. Ama ben bir hekim olarak tüm süreci bildiğim için her ihtimalin senaryosunu kafamda kurdum. Bu durum belki de hastalığı daha hafif geçirecekken psikolojik olarak beni yordu.
 

Diyarbakır3.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe​​​​​​​


Koronavirüs salgınında son üç aydır virüsün en çok yayıldığı ilk beş kent arasında yer alan Diyarbakır'daki şu andaki durumla ilgili de bilgi veren Yerlikaya, "İyiye giden net bir şey yok ama kötü gidişat durdu diyebiliriz. Türkiye'nin Vuhan'ı diye tabir ettiğimiz Diyarbakır, özellikle ağustos ayında ciddi hastalık seyri ve kayıplar verdi. Bu sürece ilişkin çok eleştirimiz var açıkçası" diye konuştu.

"Neredeyse her ailede, her evde hastalık geçirenler oldu; kayıp verenler oldu" diyen Yerlikaya, son olarak şunları söyledi:

Bizim insanlarımızın da deneyimledikten sonra bu gerçekliği anlamaları daha kolaylaştığı için kurallara uyma yönünden daha olumlu davranışlara yol açtığını düşünüyoruz. Kötüye gitmede bir duraksama var. Ama yine de bir düşüş yok. Yine hastalar var, yine kayıplar var. Bunlara alışmamamız gerekiyor. Sağlık Bakanlığı'nın verdiği rakamların doğru olmadığını artık herkes biliyor. Yoğun bakımlarda hastalar var. Çok iyi bir tablo görünmüyor.         

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU